28 Kasım 2015

YEŞİL KURBAĞALAR

Yeşil Kurbağalar / Hikaye.

Dedemle doğa  yürüyüşüne çıkmıştık. Dedem, bugün seni daha önce gitmediğimiz bir yere götüreceğim dedi. Gideceğimiz yeri çok merak ediyordum.  Dedem, ben de HES yapıldıktan sonra hiç gitmedim dedi. Daha sonra da HES'in ne olduğunu anlattı. Derelerden hidroelektrik enerji  elde edilmesi için yapılan santrallere kısaca HES denirmiş. Suyun boşuna akması yerine elektrik elde edilmesi için kullanılması bana mantıklı geldi. Dedem, halkın çoğunun  HES'lere karşı olduğunu ama bunu ilgililerin dinlemediğini belirtti.

HES'in  yapıldığı dereye geldiğimizde su çok azdı. Hatta derenin bazı yerlerinde su hiç akmıyordu, sadece yer yer durgun su birikintileri vardı. Dedem, "doğrusu bu kadarını da beklemiyordum" dedi. "Vildansızlar, her şeyi mahvetmişler, ben eskiden burada balık tutar, yüzerdim, şimdi yabani  hayvanlara içecek  su bile kalmamış" dedi.
Bu kadar suyun nasıl yok olduğunu anlamamıştım.

Dere yatağından yürürken,  kuru  yapraklara basınca çıkan ses hoşuma gidiyordu. Eskiden suların  aktığı buralarda  şimdi sadece   çakıl taşları ve kumlar vardı.   Topladığım renkli taşları, çantasına koyması için dedeme veriyordum.
Birden önümüzde  bir yılan belirmişti, dedem "korkma, kurbağa avlamak  için gelmiş " dedi. Yılan çalıların arasında kayboldu.

Dereden çıkmış  kıyısındaki patika yolda ilerlemeye  başlamıştık. Yeşil bir kurbağa yolda hareketsiz duruyordu. Dedem, kurbağayı  tutu, kaçmıyordu, ya da kaçamıyordu. Dedem  ölmek üzere olduğunu söyledi. Sırt çantasından çıkardığı suyu kurbağanın üzerine boşaltınca birden sıçradı, ama bir kaç adım sonra tekrar durdu.

Dedem  kendi kendine yüksek sesle  konuşmaya başlamıştı, çok kızmıştı, onu hiç böyle görmemiştim.  "Doğanın dengesini bozdular, her şeyi mahvediyorlar,  doğanın intikamı çok kötü olacak" diyordu.
Bir süre sonra, benim söylediklerinden  etkilendiğimi anlamış olacak ki sesini azalttı. Daha sonra da; Doğada bir denge olduğunu, bunun insanlar tarafından bozulabileceğini, doğal olayların bir zincirin halkaları gibi olduğunu, bunlardan birinin zarar görmesi halinde zincirin yani  doğanın bundan etkileyeceğini, bunun sonunda hiç tahmin bile edemeyeceğimiz çevresel felaketler olabileceğini anlatmaya başladı.

Dedemin söyledikleri beni korkutmuştu. Okulda öğretmenimiz  bunlardan hiç  bahsetmemişti. Dedeme,  insanlar o zaman  niçin doğanın dengesini  bozuyor?, devletler neden  onlara ceza vermiyor dedim. Dedem bir süre konuşmadan yürüdükten sonra;  "Bunları biraz daha büyüdüğün zaman ancak  anlayabilirsin dedi,  daha yaşın bunları anlaman için  çok küçük" dedi.  Daha sonrada zaten çoğu şeyi devletler yapıyor, kimi kime şikayet edeceksin dedi. Dedemi ilk defa bu kadar karamsar ve düşünceli  görüyordum.

Eve döndüğümüzde  kafamda hala  dedemin söylediği şeyler  vardı. Birileri doğaya zarar veriyor, ama cezasını bütün insanlar, canlılar  çekiyordu. Üstelik telafisi mümkün olmayan şeyler olabileceğini söylüyordu dedem. Bunları öğretmenime de sormaya karar verdim.
Bu sırada annemin " acıkmadın mı sen, gel dedenle yemek ye" demesini bile  duymamazlıktan geldim. Problemi çözer gibi bütün aklımı  bu konuya vermiştim. Annem, "ne oldu buna, her zaman eve gelir gelmez acıktım derdi"  deyince,  dedem olanları bir bir  anlattı.

                                                  xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Uyandığımda korkumdan  kan ter içinde kalmıştım.  Rüyamda yüzlerce  kurbağa  üzerime doğru geliyordu. Annem, iç şu suyu, niye o kadar çok korktun? ne gördün rüyanda diye soruyordu. Bilmiyorum, kurbağalar üzerime doğru  geliyorlardı, uyandırmasaydın uçurumdan aşağı  düşecektim dedim.

Annem, dedenin  anlattığı yeşil  kurbağalar mı dedi. Evet, ama ben onlara bir şey yapmadım dedim. Sularını ben kesmedim, doğanın dengesini ben nasıl bozacağım  diye ağlarken dedem de uyanmış  odama gelmişti. Sıkıca dedeme  sarıldım, beni kendi  yatağına götürdü, yeşil kurbağalar tekrar rüyamda bana  saldırmasınlar diye o gece hiç uyumadım.

A, Kadir Bekçi

4 yorum:

  1. Ne güzel, etkileyici bir öykü. Ama rüyalar gerçek olmasın dedirtiyor insana.
    Çocuklar için de çok etkileyici, ders verici nitelikte.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teeşekkür ederim Makbule Hanım, güzel yorumunuz için, sevgiler.

      Sil
  2. Tienes un blog muy bonito. Gracias.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok naziksiniz, teşekkür ederim. Blogunuz tam bana göre,yabani bitkiler özellikle ilgimi çekti.Başarılar diliyorum, Terasa.

      Sil

Reklam amaçlı ve bitki isteği ile ilgili yorum göndermemenizi rica ederim. Bitki, çiçek satmadığımı bir kez daha belirtmek isterim.