24 Ekim 2016

CENNET ÇALISI ( Nandina Domestica )

Bir adı da cennet bambusu olan cennet çalısı (Nandina domestica )
 dekoratif bir bitkidir.
Sevilen bir süs bitkisi olan cennet çalısı ( Nandina domestica ), karamukgiller ( berberidaceae ) familyasının, cinsinin tek türüdür. Anavatanı Çin, Japonya ve Hindistan'dir. Ilıman iklimlerde yetişir.
 
Nandina adı Japonca adından ( nanten )  uyarlanmıştır. Yaprakları ve gövdesi bambuya benzediği için  'cennet bambusu' da denir.  Aslında bambu ( bambusoideae ) ile herhangi bir akrabalığı yoktur. Çok sayıda kültür  çeşidi üretilmiştir. Özellikle bodur çeşitleri hem saksıda, hem de peyzaj alanında çok kullanılmaktadır. 

Bodur cennet çalısı / bambusu
( Nandina domestica 'Fire Power' )

Cennet çalısı genel olarak yapraklarını dökmez, ilkbaharda küçük, yıldız şeklinde, beyazımsı çiçekler açar. Yaprakları ise her mevsimde başka bir renge döner. İlk açtığı zaman bronz renkli olan yaprakları daha sonra yeşile, sonbahar ve kış aylarında ise turuncu ve kırmızıya dönerek adeta bir renk cümbüşü oluşturur.
Nandina domestica,  sonbahar ve kış aylarında kırmızı bir renk alan ve uzun süre bitki üzerinde kalan meyveleri nedeniyle de çok sevilir.  Meyveleri zehirli sayıldığı için yenmez, kuşlar için  önemli bir besin kaynağıdır.

Cennet çalısı ( Nandina domestica )
Çiçek tomurcukları
Cennet çalısı hem bahçede, hemde saksıda yetiştirilebilir. Ilıman iklim bitkisi olmasına rağmen, sıcağa ve soğuğa son derece dayanıklıdır. Çok soğuk geçen yerlerde kışın yaprağını döker. Güneşli ya da yarıgölge yerleri ve  süzek, humusça zengin, nemli toprakları  sever.
Fazla bakım istemez, çelikle ve tohumdan üretilir.

Cennet çalısı ( Nandina domestica ), çiçeği

Cennet çalısı ya da cennet bambusu ( Nandina domestica )

Nandina domestica ve kızaran yaprakları

Cennet çalısı ve henüz olgunlaşmamış meyveleri.

Cennet çalısı bitkisinin  genel görünümü.

Cennet çalısının yaprakları sonbaharda kırmızı bir renk alır.

12 Ekim 2016

BAHÇEMİN YENİ GÖZDESİ & NATAL ERİĞİ

Natal eriği ve olgunlaşmış meyvesi
Bu yıl tanıdığım  tropikal bir bitkiden  söz etmek istiyorum. Adı natal eriği (Carissa macrocarpa ya da Carissa grandiflora), zakkumgiller ( Apocynaceae ) familyasından. Yani, gülgiller ( Rosaceae ) familyasından olan bildiğimiz erik ( prunus ) ile hiç bir alakası yok, sadece şekli  benzer. 

Natal eriği ( Carissa macrocarpa ) ılıman ıklimlerde yetişmektedir. Anavatanı Güney Afrika ( Natal eyaleti ) dir.  Hem meyve, hem süs bitkisi olarak ( daha çok çit bitkisi olarak )  yetiştirilmektedir,  bonsai yapmaya da uygundur. 

Natal eriği, yıl boyu  çiçek açıp meyve verebilen ilginç bir bitkidir.
 
Natal eriği, herdem yeşil, çalı formunda, dikenli bir bitkidir. Beyaz renkli çiçekleri yasemine  benzer, güzel kokuludur ( Bazı çeşitleri pembe çiçek açar ). Bu nedenle 'sürünen  yasemin' de deniyor.  Bir adı da  doğuş eriği dir.  

Natal eriği'nin yumurta şeklindeki meyvesi  olgunlaştığında kırmızı bir renk almaktadır. Meyveleri taze olarak yenebiliyor, üzümsü, tadı hafif mayhoş, ayrıca jölesi, reçeli ve  turşusu da olduğu belirtilmektedir.  Güzel bir yanı da,  uygun ortamlarda yıl boyunca çiçek açıp meyve veriyor olmasıdır. 

Natal eriği, kuraklığa, rüzgara ve tuzluluğa dayanıklı  olmasına karşı  dona karşı hassastır. Bu nedenle; kışın soğuk geçen yerlerde saksıda yetiştirmek gerekir.  Toprak konusunda seçici olmamakla birlikte, geçirgen, kumlu  toprakları ve güneşli, aydınlık yerleri sever.  Deniz kıyıları / tuzlu topraklar için uygun bir bitkidir. Hızlı büyüdüğü için ara sıra  budamakta yarar vardır.  Sarkarak ve sürünerek  büyür,   kapari'ye benziyor.

Natal eriği dikenli bir bitkidir. Ancak çatallı olan dikenleri
 fazla sert değildir ve yapraklarının altındadır.  
Natal eriği,  tohumdan ve çelikten yetiştirilmektedir. Suya konan çelikler çok kolay kök verir.  Tek evcikli olduğundan kendi kendini döller.  Bu nedenle tek olarak  dikmekte bir sorun yoktur.
Pazarlarda satılmayan bu meyveyi  seveceğinizi umuyorum. Değişik bitkileri yetiştirmek isteyenlere tavsiye ederim. 
Fidanlarını internet üzerinden temin edebilirsiniz, pahalı değil.

( Yararlandığım kaynaklar: Vikipedi  )

22 Eylül 2016

AKANTUS ( Ayı pençesi )



Ayı pençesi ya da Akantus bitkisinin genel görünümü 
( Acanthus mollis ) 
Bir adı da ayı pençesi olan akantus ( acanthus ), ayıpençesigiller  ( acanthaceae ) familyasından, çok yıllık, otsu  bir bitki cinsinin ortak addır.  Anavatanı Avrupa ve Anadolu'dur.  30  kadar türü bulunmaktadır, bunlardan  bazı türleri özellikle yurdumuzda yetişir.  Halk arasında akantus,  ayıkulağı, balık otu, kara tiken, öküzosurtan da denir ( Türkiye Bitkileri Sözlüğü - Ertan Tuzlacı ).

Yaprakları oldukca büyük, dikenli ve parçalıdır, kenger bitkisine  ( Gundelia  tournefortii )  benzer. Bu nedenle akantus'a 'dikensiz kenger otu' da denir. Yaz aylarından başlayarak başak şeklinde, uzun ömürlü, mavi- beyaz renkli ve gösterişli  çiçekler açar. Meyve  kapsül halindedir, içinde 1 -2 tohum bulunur.  

Bazı akantus ( acanthus )  türlerinin ( Acanthus dioscoridis, Acanthus hirsutus )  taç yaprakları ( korollası ) taze iken yenir, kurutulduktan sonra koku vermesi için çaya katılır. ( Kaynak;Turhan Baytop -Türkce Bitki Adları Sözlüğü )

Eski çağlarda insanlar akantus bitkisini  kendilerini kötülüklerden, fenalıklardan  koruduğuna inanıldığı için evlerinin  etrafına  dikmişlerdir.
Acanthus mollis,  park ve bahçelerde  süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Büyük saksılarda da yetişir.  Ayrıca şifalı bitkiler arasında yer alır. 

Akantus ( Acanthus mollis ) bitkisi ve çiçeği
Korınt nizamı ile yapılmış sütunların başlıkları
akantus yaprağı motifleri  ile süslenmiştir.
Akantus bitkisinin  yaprakları, eski çağlardan beri süsleme ve dekorasyon için ilham kaynağı  olmuştur. Antik Yunan mimarisinde, Korint nizamı yapılan sütün başlıklarının süslenmesinde  akantus yapraklarından esinlenilmiştir. Bazı kaynaklarda  bu bitkiden 'kenger' diye söz edilmesi, yukarıda da belirttiğim gibi, akantus'a kenger  de denmesinden kaynaklanmış olabilir.
Günümüzde akantus motifleri daha çok mobilyacılıkta kullanılmaktadır.

Korint nizamına göre yapılmış sütun başlığı  ( Afrodisias )
Korint nizamı mimarinin doğuşu şöyle bir efsaneye dayandırılır.
'Vaktin birinde  herkesçe çok sevilen güzeller güzeli bir genç kız yakalandığı apansız hastalık sonucunda hayatını kaybeder. Bunun üzerine  dadısı, genç kızı tüm özel eşyalarını doldurduğu bir sepetle beraber gömer. Kısa bir  süre sonra kızın mezarının üzerinde bir ( akanthus ) bitki yeşerir ve tüm mezarı kaplar. Bunu gören dönemin yetenekli mimarı Kallimakhos bu bitkinin yapraklarından çok etkilenir ve yaptığı sütün başlıklarında Akanthus yapraklarını süsleme amacıyla kullanmaya başlar.'  ( Mythencyclopedia 2007 )

Bir adı da ayı pençesi olan akantus bitkisi ve çiçeği 
Akantus, sıcak ve ılıman iklimlerde yetişir. Yetiştirilmesi çok kolay bir çiçektir, fazla bakım istemez. Hatta bazı ülkelerde istilacı bitkiler arasında yer alır.  Yarı gölge yerleri ve humusca zengin, derin toprakları sever. Kökten ayırma ve tohumla ürer, yayılıcı bir bitkidir.

Ayı pençesi ( Acanthus mollis ) bitkisinin  tohum kapsülleri 

Ayı pençesi ( Acanthus mollis ) tohumu 
Bir adı da ayı pençesi olan akantus ( Acanthus mollis )
 bitkisinin genel görünümü.

Akantus ( Acanthus mollis ),büyük arılar tarafından tozlanır.   

19 Eylül 2016

İZMİR KARAGÖL'DE BİR YAZ GÜNÜ !

 Karagöl Gölü  ( Yamanlar Dağı / İzmir )
Yazın, benim gibi denizle aranız yoksa inanım İzmir'in sıcağı hiç çekilmiyor. Dışarıya çıkamıyorsunuz, adeta ev hapsi cezası çekiyorsunuz.
Neyse gelelim asıl anlatacaklarıma. 
Bu yaz sıcaktan iyice bunaldığımız bir gün ( 15 temmuz darbe girişiminden  sonra )  bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine ,  Karşıyaka / Yamanlar Dağı'nda bulunan,  İzmir'in merkezine 35 km. Karşıyaka'ya 25 km. mesafede bulunan  İzmir Karagöl Tabiat Parkı'na gitmeye karar veriyoruz. 

Yamanlar Dağı, Manisa'daki Spil Dağı'nın İzmir'e doğru olan devamı, birbirlerinden  Sabuncubeli Geçidi ( 600 m. ) ile ayrılıyor, 1076 metre yüksekliğinde.   Karagöl Gölü,  Yamanlar dağının  zirvesine yakın bir düzlükte, etraf  ormanlık, krater gölü. Doğa severlerin mutlaka görmesi gereken harika bir yer.

Yamanlar Dağı'ndan İzmir ve Körfez  
Yamanlar Dağı / İzmir
Yol çok virajlı, dikkatli ve yavaş gitmek gerekiyor. Yükseldikçe İzmir ve körfez farklı açılardan çok güzel  görünüyor. Bir kaç kez yolda, fotoğraf çekmek ve manzaranın tadını çıkarmak için  duruyoruz. 
Yükseldikce sıcaklık azaldığı için  rahatlıyoruz Gölün olduğu yer ( 810 m. ) çok daha serin, iyi ki gelmişiz diyoruz. Sıcaklık, şehir merkezinden  en az  5 - 6 derece daha düşük.
Gölün bulunduğu mesire alanına  ücretle giriliyor,  tuvaletler temiz sayılır, sular  içilebiliyor. Piknik  için masa ve mangal yerleri var. Ayrıca bir  restoran ( kapalıydı )  ve  büfe var.  Ancak her zaman açık olmuyormuş, yiyecek götürmekte yarar var.

Kısa bir dinlenmeden sonra, ailecek gölün etrafında bir tur atıyoruz. Darbe girişiminin etkisiyle mi ne, etrafta çok az insan var.
Bu arada fotoğraf çektiğimi gören bir aile, bana yanlarına gelmem için el ediyor. İnanılır gibi değil,  bir sincap  ellerinden çiğdem  ( Ayçiçeği çekirdeğine İzmir'de çiğdem deniyor. ) yiyor. Bu sırada  ördekler göle soğuması için bıraktıkları  karpuzları parçalıyarak yemeye başlıyor.  Anlayacağınız,  burada hayvanlarla insanlar arasında yakın bir ilişki ve dostluk oluşmuş. 

Bir sincabı ilk defa bu kadar yakından görüyorum.
Sincabı gören  ördekler de yanımıza   geliyor.
35 dekarlık bir alan  kaplıyan Karagöl  Gölü'nün çevresi  çam ormanı,. Göl, yüksekten bakınca  bir kolye gibi görünüyor. Gölün kıyısında  söğüt ve çınar ağaçları var. Bazı söğüt ağaçlarının kökleri suyun içinde  görünüyor. Balık avlamak yasaktır levhasının yanında, olta ile balık tutanlara rastlıyoruz.

Söğüt ağacı ve suda yüzen  kökleri
İzmir Karagöl Gölü, Yamanlar Dağı / İzmir
Gölün kıyısındaki söğüt ve çınar  ağaçları  ilginç manzaralar  oluşturmuş. Fotoğraf çekmek için çok güzel bir yer. Kışın,  karda çok daha güzel olacağı kesin. Bir gelin ve damat fotoğraf çektirmek için gelmişler. 

Yusufçuk ( Helikopter böceği )
Kelebek ve 
Köygöçüren / pembe ( Cirsium arvensis )  ve Çakır dikeni / sarı  ( centaurea solstifialis ) 
Bir adı da Tantalos Gölü olan Karagöl Gölü
( Yamanlar Dağı / izmir )
Büfenin kapısındaki yalancı portakal ağaçlarını ilk defa görenler, bu tuhaf meyveyi  merak edip kopardıktan sonra yenmediğini anlayınca etrafa atmışlar. Büfeci; 'Koparmayın, yenmiyor diyorum ama  yine de koparıyorlar.' diyor.

Yalancı portakal ağacı ve meyvesi 
( Maclura pomifera )
Şeytan portakalı da  denilen yalancı portakal dutgiller familyasından.
Portakalı andıran meyveleri yenmez.
Ördekler
Pikniğimizi gölün kıyısında, ördeklerle birlikte yapıyoruz. İnsanların verdiği yiyecekleri çok alışmışlar, bizi görünce yanımız geliyorlar.  

Yemekten sonra üzerime bir ağırlık çöküyor, biraz kestirmek ( uyumak ) ve dinlenmek  için gölün kıyısındaki bir banka uzanıyorum. 
Buraya gelmeden önce Karagöl  ilgili araştırma yaparken okuduğum Tantalos işkencesi  efsanesi  rüyama giriyor. Tantalos'un  askerleri  beni krallarına işkence yaptın diye,  içinde  yılan kaynayan bir göle atıyorlar... 
İşte bir adı da Tantalos Gölü olan Karagöl ve Tantalos İşkencesi Efsanesi.  


                                             KARAGÖL VE TANTALOS  İŞKENCESİ

Kral Tantalos'a yapılan işkenceleri gösteren bir tablo
( Alıntıdır )
'Frigya ya da Lidya  krallı olduğu sanılan Tantalos, bu günkü  Spil dağının bulunduğu yerle Yamanlar dağının bulunduğu bölgede oturuyor ve bütün Batı Anadoluyu  buradan  yönetiyormuş. Çok zengin olan Tantalos, mitolojiye göre ayni zamanda Olimpos baş tanrısı Zeus'un da oğluymuş. O nedenle tanrılarla bile yemek yer sohbet edermiş. Ama yine de  Anadolu tanrıçası Kıbele'ye inanırmış ve Olimpos tanrılarını daha küçük görüyormuş.

Bir gün sarayına çağırdığı Olimpos tanrılarını denemek için, yemeği oğlunun etinden yaptığını söylemesi bardağı taşıran son damla olmuş. Tanrıların gazabına uğrayan Tantalos, Zeus tarafından ebediyen ac ve  susuz bırakılma cezasına çarptırılmış.

Spilos dağının ( Spil Dağı ) bir yarığından aşağıya atılmış.  Boğazına kadar soğuk sularla  dolu olan bu yerde, su içmek için eğildiğinde sular çekiliyor ve sadece toprak kalıyormuş. Baş ucunda asılı duran bin bir çeşit meyveye elini uzatınca, rüzgar onları savurarak uzaklaştırıyormuş. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, başının üzerinde her an düşecek gibi duran büyük bir kaya duruyormuş.
Tantalos'a yapılan bütün bunlar daha sonraları 'Tantalos işkencesi' adı ile anılacaktır.

Bir inanışa göre; Tantalos'un içine atıldığı ve işgence yapıldığı bu çukur daha sonra bir göl olacak ve adına  'Tantalos Gölü' denecektir.  Yamanlar dağındaki Karagöl Gölü'nün bu göl olduğu  kabul edilmektedir.

Tantalos'un  mezarının Bayraklı'da  ( İzmir )  bulunması, bu efsaneyi doğrulayıcı  niteliktedir. Yine Helen efsanelerinin hep kötülediği Tantalos, hemşehrisi Homeros'un Odyssela destanında anlattığına göre çok  büyük acılar çekmiştir.'

Adı Tantalos işkencesi ile ilişkilendirilen
Yamanlar Dağı'nda ki  Karagöl ( Tantalos gölü )
Birden eşimin sesi ile banktan fırlıyorum, gördüğüm rüyanın etkisiyle kan ter içinde kalmışım. 'Gidelim artık, akşam oluyor' diyor. Korkarak göle bakıyorum !
Güneş Ege Denizi üzeride batarken, bir başka mevsim, kar yağınca da gelmek dileği ile, İzmir Karagöl Tabiat Parkı'ndan  ayrılıyoruz. 

Karagöl Gölü, İzmir Karagöl Tabiat Parkı 
Karagöl Gölü, Yamanlar Dağı / İzmir
Karagöl Gölü  / İzmir
Karagöl Gölü  / İzmir
İzmir Karagöl Tabiat Parkı yol haritası 
( Harita alıntıdır )
Yararlandığım kaynaklar: Vikipedi 

3 Eylül 2016

ÇOÇUKLUĞUMUN ÇİÇEĞİ - DANAKIRAN


Bir adı da danakıran olan 'Helleborus oriantalis'
bitkisinin muhteşem çiçeği
Bilimsel adı 'Helleborus' olan çöpleme, düğünçiçeğigiller ( Ranunculaceae ) familyasından, otsu  bir bitki cinsidir. Dünya üzerinde 20  kadar  türü bulunmaktadır. . Türkiye'de   iki türü doğal olarak  yetişmektedir.  Bunlardan, ' Helloborus oriantalis' Karadeniz Bölgemiz'de, 'Helloborus vesicarius' ise daha çok  Nur Dağların'da yetişmektedir. ( Vikipedi )


Helleborus oriantalis ( çöpleme ) bitkisinin   genel görünümü.
Helleborus oriantalis  zehirli bir bitkidir,  bu nedenle hayvanlar yemez. Ancak bitkinin kökleri ( rizom kök ), eskiden beri bazı  öldürücü hayvan hastalıklarının tedavisinde kullanılmıştır. Bu nedenle bitkiye,  yurdumuzun bazı yörelerinde  'danakıran' ya da 'danabağırtan' gibi adlar verilmiştir.  Ayrıca hayvanlarda görülen kene gibi parazitlere karşı da kullanılmıştır.

Yurdumuzda,  Helleborus ya da kısaca  Hellebore'a  'Çöpleme' denir.    Güney Anadolu bölgemiz ve çevresinde yetişen Helleborus vesicarius  türüne  ise  'patlak çiçeği' denir.  

Ben helleborus'u    tanıdğımda  ( Giresun )  8 - 9 yaşlarındaydım, ilkokula gidiyordum. Çuha çiçekleri ile  beraber fındık baçelerinde  ve yol kenarlarında çiçek açarlardı. Erken çiçek açtıklarından,  bazı yıllar  üzerlerine kar yağardı. Adına danakıran çiçeği derdik  çuha çiçeğine ise menekşe derdik. 

Bu yıl gezmek için  gittiğim Bartın ve Kastamonu'da,  yol kıyılarında gördüğüm  çöpleme ve çuha çiçekleri beni çoçukluk yıllarıma götürdü. Kar da  görmeyi hayal etmiştim  ama, .. !  Çocukluğumdan  tanıdığım bu iki  çiçekle  burada  karşılaşmak, bana doğanın  hoş bir sürpriz oldu.  Bol bol fotoğraflarını çektim..(  Gelirken  getirdiğim  ve  Seferihisardaki bahçeme diktiğim çöpleme ise   çiçek  açtıktan bir süre  sonra kurudu, umarım kökleri ölmemiştir. ) 

Eski çağlarda Avrupa'da delilik, felç, gut gibi hastalıkların tedavisi için kullanılmış olan helleborus, günümüzde kanser tedavisinde kullanılmak  amacı ile üzerin de  çalışmalar yapıldığı bilinmektedir. Umarız olumlu sonuçlar elde edilir de, çağımızın bu hastalığı insanların korkulu rüyası olmaktan çıkar.

Helleborus, yurdumuzda daha çok veterinerlikte kullanılmıştır. Çok fazla yerel adı vardır. Bunlardan bazıları  şöyledir;  Bohça otu, Kara çöpleme, Boynuz otu, Çatlak otu, Danakıran, Keklik otu, Patlak çiçeği,  Siyah harbak, Danabağırtan, Şemsiye çiçeği, Suğala, Çakıldak, Sola, Çöp otu, Kıçkıran otu, Gabanduru, Iskarpez, Babatire.... v.b. ( Kaynak; Türkce Bitki Adları Sözlüğü - Turhan Baytop, Türkiye Bitkileri Sözlüğü - Ertan Tuzlacı )

Eski Yunanca'da,  helleborus 'öldüren yiyecek' anlamına gelmektedir. Bir efsaneye göre de, eski
Yunan'da, düşmanlar bu bitkinin zehri sayesinde bertaraf edilmiştir. Son zamanlarda Büyük İskenderin zehirlenmesinde ( Bazı kaynaklara göre, B. İskender  zehirlenerek öldürülmüştür. ) kullanılan bitkinin Beyaz çöpleme ( veratrum album )  değil de, kara çöpleme, yani Helloborus niger olabileceği tartışılmaya  başlanmıştır.

Avrupa'da doğal olarak yetişen 'helleborus niger', ayni zamanda  süs bitkisi olarak  yetiştirilmektedir. Yılbaşı civarında çiçek açtığı için de,  'Noel gülü' denmektedir.  Ayrıca çok sayıda hibrid çeşitleri üretilmiştir, özellikle katmerli, iki renkli çiçek açanları çok makbul sayılmaktadır.
Kışın çiçek açması, dona dayanıklı olması ve çiçeğinin dökülmeden  aylarca kalabilmesi, helleborus'un en sevilen kış çiçekleri arasın da yer almasına neden olmuştur.

Maalesef, ülkemizde doğal olarak  yetişen çöpleme ve diğer bir çok  yaban çiçeklerimiz hala keşfedilmeyi beklemektedir. Buna  karşılık,  her yıl süs bitkisi olarak   ülkemizin iklim şartlarına uymayan çok fazla çiçek ve bitki ithal edilmektedir.  Doğaya zarar vermeden, ülkemizde   yetişen bazı çiçeklerimizi  kültür olarak  yetiştirebiliriz.  Bu şekilde hem bu bitkilerimizi korumuş, hem de ülkemizin bundan para kazanmasını sağlamış oluruz.

Çöpleme ( Helleborus oriantalis ), Giresun 

Çöpleme çiçeği ( Helleborus oriantalis ), Giresun

Çöpleme
Bahçeköy / Sferihisar
Helleborus oriantalis / Bartın
Giresun'daki adı 'danakıran'  olan çöpleme otu.
Helleborus oriantalis
Cide / Kastamonu
Bir adı da bohça otu olan çöpleme
Çöpleme / Tohum keseleri

Bartın'dan getirerek bahçeme diktiğim çöpleme çiçeği
( Bahçeköy /  Seferihisar ) 
Helleborus oriantalis bitkisinin yaprağı
'Helleborus nigra'  mı?  Ohri / Makadonya