Sayfalar

30 Kasım 2010

BEN ISIRGANCIYIM

Isırgan otu ( Urtica dioica )
İki  yıllık bir bitkidir, kışın toprak üstü kısmı ölür.  
 
Bilimsel adı 'urtica' olan ısırgan ( Isırgangiller / Urticaceae  familyasından ), yakıcı tüylü,  tek ya da  iki yıllık otsu bir bitki cinsine verilen ortak bir addır. Anavatanı Avrupa , Asya ve Afrika olmasına rağmen , günümüzde hemen hemen dünyanın  her yerinde yetişir.  Türkiye'de  5 ısırgan  türü yetimektedir. Bunlardan en bilineni, büyük ısıgan olarak kabul edilen Urtica dioica'dır. 2 m. kadar uzar,  çok  yıllıktır, kışın toprak üstü kısmı ölür.   
Isırgan otunun en beligin  özelliği, temas edildiğinde  batıcı ve yakıcı  olmasıdır. Latince adı olan urtica,  'acı' anlamına gelen bir  kelimesinden  türetilmiştir.  Bu nedenle eldivenle toplamak gerekir.  Bu özelliği, küçük  çoçuklara karşı korku aracı olarak kullanılmasına neden olmuştur. Eskiden bazı toplumlarda dayak aracı  olarak kullanılmıştır. Roma askerleri soğuk havalarda savaşırken, vücutlarını  ısırgan sürerek  korumuştur. Bu durum  yapraklarında bulunan 'Histamin' moleküllerinden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Pişirildiğinde ve kurutulduğunda bitkinin bu yakıcı  özelliği kaybolmaktadır. 
Isırgan, yurdumuzda çok yaygın bir bitki olduğu için, bazı yörlerde  şu adlarla da bilinir. Çınçar, Cızgan,  Dalağan, Dalan,  Çırağan, Gezgeç, Gidişgen,  Bırkı, Sırgan, Yığınç vs.   
Bahçemde yetişen  ısırgan otları 
Isırgan otu, mineral ve C vitamin bakımından çok zengindir.  Genç sürgünleri ve yaprakları pişirilerek ıspanak gibi yenir. Çiğ olarak, salata yapılır.  Yaprak  ve  çiçeği kurutularak da kullanılır, ısırgan çayı olur.
Yapılan bilimsel çalışmalar sonunda ağrı kesici, yara iyileştirici ve mikroorganizmaların yayılmasını engellediğinin  anlaşılmasıyla birlikte daha çok  aranan ve kullanılan  bir bitki haline  gelmiştir. Özellikle eklem ve romatizma tedavisinde kullanılmıştır. Şifalı bitkiler konusunda uzman bir doktorun ısırgan için; 'İnsanlar bilse başka bitki yetiştirmez.' diyerek ne kadar yararlı olduğu belirtmek istemiştir. Isırgan, kökü, yaprağı ve tohumları ile beraber komple bir şifa kaynağıdır.  Eski çağlardan beri çeşitli hastalıkların  tedavisinde kullanılmıştır. Ayrıca  tekstil sanayinde, kağıt sanayinde  ve boya sanayinde  kullanılmaktadır.   
Isırgan otunun   bazı türlerinden  pamuk, keten gibi elyafından kumaş yapılmaktadır. Son yıllarda pamuk fiyatının artması ve organik kumaş talebi nedeniyle ısırgan otu daha çok  önem kazanmaya başlamıştır. Yurdumuzda da bu konuda çalışmalar yapılmaktadır.
Dalağan, Kara ısırgan, Eşek ısırganı ( Urtica pilulifera ).
Tohumları aktarlarda satılır  ve tedavide kullanılır
.  
Küçük ısırgan, Cılağan  ( Urtica urensi )
Tek yıllık bir bitkidir.
Giresun ilimiz  için ısırgan otunun  (Giresunlular sırgan der) daha ayrı bir önemi  vardır. Bu arada Giresunlu olduğumu da  belirteyim.  Doğu Karadeniz Bölgesi'nin  en çok fındık yetiştiren iki ili, Ordu ve Giresun arasında eskiden beri tatlı bir rekabet vardır. Özellikle, Giresunspor - Orduspor maçlarında bu durum  ilginç görüntü ve sloganlara neden olmaktadır. Ordulular Giresunlulara ISIRGANCI, Giresunlularda Ordululara KABAKCI diye takılarak bunu dile getirirler.

Öğrencilik yıllarımda, Ordulu arkadaşlarımdan sıkça duyduğumuz 'ısırgancı' sözü doğrusu beni kızdırırdı. Isırgancı denmesini  aşağılayıcı bulurdum.
Aslında,  bu yakıştırma çok da  haksız değildir. Giresun'da  ısırganı gerçekten çok sevilir ve değişik yemeklerini yaparak bunu belli ederler. Bunlardan en meşhuru da, 'sırgan yağlaşı' dır. Daha çok Giresun yöresine  özgü olan  bu yemek, taze ısırgan yapraklarından, özellikle ilkbaharda yaylalara çıkıldığı zaman yapılır. Yaylalarda yetişen pülpürüm  ısırgan   iyice ezildikten sonra  unla pişirilir ve daha sonrada  üzerine süt konularak yenir.

Bu yıl bahçemin her tarafında ( Seferihisar ) ısırgan otu çıktı,  tohumları gübre ile gelmiş. Çorbası  çok  güzel oluyor.   Ayrıca suyunu çıkararak, zararlı böceklere karşı kimyasal ilaç yerine kullanmayı düşünüyorum. Artık eskisi gibi, 'ısırgancı ' denmesine de kızmıyorum. Doğanın bize ikramı olan,  bu değerli   bitkiyi daha çok kullanmamız gerekir.  
Isırgan otu çiçeği
( Yakın çekim )
 
Isrgan otunun yaprağı
( Yakın çekim ) 
Isırgan otları ( Bahçemden )
Isırgan otu ve yakıcı tüyleri
( Yakın çekim )
 
Yazımı bitirirken size  ilginç bir yarışmadan, 'Dünya Isırgan Yeme Şampiyonası' dan  söz etmek istiyorum ( Wikipedia'dan alıntıdır ).
Yarışma, iki komşu çifçinin hangisinde en fazla ısırgan otu istilası olduğu konusunda bir anlaşmazlığı çözmeye çalıştığı ve birinin diğerine 'Benimkinden daha uzunolan herhangi bir ısırgan otunu yerim' dediği 1986 yılına dayanır. İngiltere'de düzenlenen Dünya Isırgan Yeme Şampiyonası binlerce kişiyi Dorset'e çeker ve yarışmacılar mümkün olduğunca çok çiğ bitki yemeye yemeye çalışırlar. Yarışmacılara bitkinin 60 cm sapları verilir ve yapraklarını soyup yerler.  Belirli bir süre içinde en çok ısırgan otu yaprağını soyup yiyen kişi kazanan olur.
Kaynaklar: Türkiye'nin Yabani Besin Bitkileri ve Ot Yemekleri ( Prof. Dr. Ertan Tuzlacı ). Türkçe Bitki Adları Sözlüğü ( Turhan Baytop ).Bitki Mitosları ( Deniz Gezgin ).   

( Bu yayın 26. 04. 2025 tarihinde güncellenmiştir. )

27 Kasım 2010

NUH TUFANI VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Nuh'un gemisi / Ağrı Dağı 
( Aslında bu anıt, gemi biçiminde bir şekildir. Nuh Tufanı sonucunda kayaya oturan geminin burada kaldığı öne sürülmektedir. ) 
Kutsal kitap ve efsanelerde anlatılanlara göre; insanoğlu büyük kötülükler yapmaya başlayınca, tanrı onları cezalandırmaya karar verir. Nuh peygamber aldığı emirle, kendine inananlarla birlikte tüm hayvanlardan birer çift alarak yaptığı gemiyle denize açılır.

Görülmemiş bir  afet olur bütün karalar sular altında kalır, gemidekiler dışında bütün canlılar ölür.
Nuh peygamber ve arkadaşları günlerce denizde  suların çekilmesini beklerler, artık yiyecekleri çok az kalmıştır.
Sonunda dışarı salınan  güvercin, ağzında bir zeytin dalı ile gelir. Bu tufanın bittiğini, doğanın tekrar eski halini aldığını işaret etmektedir.  Zeytin dalı ve güvercin, bu nedenle barışın sembolü kabul edilmektedir.
Nuh peygamber ve ona inananlar,  kalan son  yiyeceklerinden 'aşure' adı verilen bir yiyecek  yaparak bunu kutlarlar.

Günümüzde İnsanoğlu doğaya, dolayısıyla farkında olmadan  kendine  büyük zarar vermektedir. Daha çok kazanmak, zengin  olmak için; doğa acımasız bir şekilde katledilmekte, kirletilmekte ve sömürülmektedir.  
Bunun sonucunda, dünyamız ısınmaya ( küresel ısınma ) , buzullar erimeye, ozon tabakası delinmeye, tatlı su kaynakları ve ormanlar azalmaya başlamıştır. Doğal denge her gün biraz daha bozulmaktadır. Bu durum  telafisi mümkün olmayan felaketlere yol açabilir. 

Bindiğimiz dalı kestiğimizi anlamak için, illaki yeni bir nuh tufanı mı olması gerekir?

Nuh tufanı ve düşündürdükleri 

21 Kasım 2010

BİTKİLER DE ALDANIR

21.11.2010  Bahçeköy / Seferihisar
Bahçemdeki bu elma ağacı kasım ayında çiçek açarak görenleri şaşırdı. Bu durum ekosistemden kaynaklanmaktadır ve bitkileri  olumsuz etkilemektedir.

                                                   BİYOLOJİK  SAAT NEDİR?

Bitkiler de diğer canlılar gibi zamana bağlı olarak hareket etmektedirler. Yani bitkilerde  neyi ne zaman yapacaklarını bilen bir mekanizma vardır. Biyolojik saat adı verilen bu algılama sistemi güneş ışığı ile çalışır.
Bitkiler biyolojik saatleri sayesinde mevsimleri tanıyıp, ne zaman çiçek açacaklarını, polen salgılayacaklarını bilirler.

İnsan ve hayvanlarda,  hipofiz bezi 'biyolojik saat' görevini yapmaktadır.  Bitkilerde ise bu görevin hangi organ  tarafından ve nasıl yerine getirildiği bilim adamları tarafından araştırılmaktadır.

Biyolojik saatin doğruyu göstermesi için,  ekosistemin ( Canlı topluluklarını ve bunların içinde yaşadıkları ortamı kapsayan bütün. )  bozulmaması gerekir. Ekosistemin bozulması, başta iklim olmak üzere bir çok bakımdan çevreyi olumsuz etkiler.

10 Kasım 2010

JAPONLAR KASIMPATI ÇİÇEĞİNİ NİÇİN ÇOK SEVERLER?

Japonların ulusal çiçeği olan Kasımpatı çiçeği   ( Chrysanthemum  / Krizantem  )

Sonbahar mevsiminin en güzel çiçeklerinden bir olan kasımpatılar ( krizantem ), Japonlar için, bir çiçekten  çok daha fazla değerlidir.
Bir efsaneye göre; Yaşlanmaktan korkan ve hep genç kalmak isteyen on dört kız ve erkek, bir gün gençlik iksirini taşıdığına inandıkları  bir bitkiyi bulmak için Çin'den denize açılırlar. Yanlarına da hediye olarak, o zamanlar Çin'de adına şehirler kurulmuş olan, çok değerli sayılan kasımpatı çiçekleri alırlar.  Fırtına onları ıssız bir bir adaya sürükleyince,  yanlarında getirdikleri bu değerli  çiçekleri  buraya dikerler.

Burada  evlenerek çoğalan bu gençler çok mutlu olurlar ve  zamanla diğer adalara da yayılarak Japonya'nın kurulmasını sağlarlar.

İşte bu nedenle, Japonlar kasımpatı çiçeğini ulusal  sembollerinden biri kabul ederler. Japon İmparatorluğunun arması, on altı taç yapraktan oluşan, altın bir kasımpatı çiçeğidir. Her yıl, Japonya'da kasımpatı çiçeği için dokuzuncu ayın dokuzunda  'Mutluluk Festivali' yapılır.

                                               ATATÜRK VE KASIMPATI ÇİÇEĞİ

Kasımpatı, Atatürk'ün de  çok sevdiği bir çiçektir.
Bugün 10 Kasım, Atatürk'ün 72.ölüm yıl dönümü. O'nu saygı ve sevgiyle anıyoruz.
Ne güzel bir tesadüftür ki; Ulu önder Atatürk,  kasımpatı çiçeklerinin açtığı bir ayda ölmüş ve cenazesi bu çok sevdiği  çiçeklerle uğurlanmıştır.
Posted by Picasa

9 Kasım 2010

KASIMPATI ÇİÇEĞİ ( Krizantem )

Kasımpatı çiçeği, Krizantem  ( chrysanthemum ) 
Bilimsel adı krizantem ( chrysanthemum )  olan kasımpatı, sonbahar mevsiminin  en popüler ve güzel çiçeklerinden biridir. Daha çok kesme çiçek için yetiştirilmektedir. Bazı ülkelerde kasımpatı çiçeği ölümü sembolize ettiği için sadece  cenazelerde kullanılmaktadır. Japonya'nın ulusal çiçeğidir.
Kasımpatı bazı böcek türlerinin larvaları için besin kaynağıdır.

Papatyagiller ( asteraceae )  familyasından olan krizantem, tek yada çok  yıllık, otsu, yada çalı formlu, herdem yeşil yapraklı  bir bitki cinsidir. Otuz kadar doğal ve  çok sayıda  kültür türü ve formu vardır. Anavatanı Çin ve Uzak Doğu Asya'dır.
Krizantem, eski Yunanca da  'altın çiçek' demektir.

İki renkli bir kasımpatı çiçeği
Doğal şartlarda kasımpatılar sonbaharda çiçek açmaktadır. Özel ortamlarda ise,  yılın her zamanında çiçek açmaktadır. Kasımpatının tomurcuk vermesi için gün uzunluğunun kısa olması gerekmektedir. Hemen hemen her renkte ( siyah ve mavi hariç ), yalınkat, katmerli, ebruli çiçek açan çok sayıda çeşidi üretilmiştir.

Krizantem çiçekleri
Kasımpatı, güneşli, havadar yerleri  ve humusça zengin nemli toprakları sever. Dondan olumsuz etkilenir.  Hem saksıda hemde  bahçede yetiştirilmeye uygundur. Akdeniz iklimi görülen kıyı bölgelerimiz bu çiçek için daha uygundur.
Çiçek açtıktan sonra dallarını dibinden  kesmek gerekir. Kökten bölerek, tohumla  ve çelikle üretilir.

Krizantem

Daha çok kasımpatı çiçeği resmi için tıkla: :http://kadirbekci53.blogspot.com.tr/2011/11/kasimpati-cicekleri.html
Posted by Picasa

5 Kasım 2010

SİKLAMEN ÇİÇEĞİ ( Buhurumeryem )

Domuzağarşağı ( Cyclamen coum )
Siklamen, çuhaçiçeğigiller ( Primulaceae ) familyasının cyclamen cinsini oluşturan, çok yıllık, yumrulu ve otsu bitki türlerine verilen ortak bir addır. Genellikle pembe ve beyaz çiçek açarlar. Bütün dünyada yetişen 20 kadar siklamen türü vardır. Anavatanı Ortadoğu ve Suriye'dir.  Avrupa'da İran menekşesi olarak bilinir.  Türkiye'de doğal olarak, aitısı endemik olmak üzere  onbir siklamen türü yetişmektedir.  Bunlardan Kandilkökü ya da Sarmaşık yapraklı siklamen ( Cyclamen hederifolium ), süs bitkisi olarak da yetiştirilir. Yumruları ihraç edilir. Çiçekleri güzel kokuludur, yaprakları duvar sarmaşığına ( Hedera halix ) benzer. 
Bazı siklamen  türlerin nesli tehlike altında olup korunması gerekmektedir.  
Kandilkökü veya sarmaşık yapraklı siklamen  çiçeği
( Cyclamen hederifolium )
Siklamen  yumruları insanlar için zehirlidir, ancak yaprakları  eski çağlardan beri sebze olarak yendiği belirtilmektedir. Yine bazı yörelerimizde siklamen  yapraklarından sarma yapılmaktadır.  Yaprakları buhur ( tütsü ) olarak  kullanılır,  bu nedenle  bir adı da  'buhurumeryem' dir. Siklamen yumruları yaban domuzları için önemli bir besin kaynağıdır. Bu nedenle  'domuz ağırşağı', 'domuz ekmeği' gibi gibi  adlarla da bilinirler. 
Siklamen ( cyclamen ) türlerine  kandilkökü, yersomunu, pekmez çiçeği, devetabanı, tavşankulağı, mormilik, menekşe ...vb. denir. 

Siklamen ( cyclamen ), sevilen  bir süs bitkisidir, çok fazla hibrit ve kültivarları vardır. Saksı çiçeği olarak yetiştirilenlerin çoğu  Acem siklameni / Alayaprak ( Cyclamen persicum ) türünün çeşitleridir. Bahçe çiçeği olarak da yetiştirilir.  Yetiştirilmesi birçok çiçeğe göre daha fazla  emek ister.

Bir kış çiçeği olan siklamen sonbahar ile ilkbahar arasında çiçek açar, yazı uykuda geçirir.  Tavşankulağı şeklinde, kokulu,  kırmızı, pembe, mor, ve beyaz renklerde çiçek açar. Yapraklarının şekli ve deseni  türlerine göre değişiklik gösterir. Soğuk, oksijeni bol, doğrudan güneş almayan yerleri ve  nemli, geçirgen, asitik  toprakları sever. Tohumdan veya yumrudan üretilir. Siklamen tohumları karıncalar tarafından yayılır.                                           Siklamen Çiçekleri
Acem siklameni ( Cyclamen persicum )

Acem siklameni / Alayaprak  ( Cyclamen persicum )

Acem siklameni ( Cyclamen persicum )

Acem siklameni ( Cyclamen persicum )

Acem siklameni ( Cyclamen persicum )

Acem siklameni ( Cyclamen persicum )

Domuzağırşağı / Yersomunu  ( Cyclamen coum )
Siklamen( Cyclamen ) bitkisinin yumru ve tohum kapsülleri 

Siklamen / Kandilkökü çiçeği ( Cyclamen hederifolium )
 ve tohum kapsülleri
Siklamen çiçeği / kültür  ( Cyclamen  persicum ) 
  
Beyaz siklamen çiçeği / kültür ( Cyclamen persicum ) 

Bir adı da buhurumeryem olan siklamen çiçeği
Siklamen çiçeği / Alayaprak  ( kültür )
( Cyclamen persicum )
Bir adı da tavşankulağı olan siklamen çiçeği / kültür
( Cyclamen persicum )
Siklamen yaprağı ( Cyclamen hederifolium )

Siklamen çiçeği ve meyveleri 
Domuzağırşağı ( Cyclamen coum )
Yurdumuzda yetişen bir siklamen türüdür.

Siklamen çiçeği / kültür ( Cyclamen persicum )
Yaban siklamen çiçeği, Kandilkökü, Sarmşık yapraklı siklamen
 ( Cyclamen hederifolium )
Siklamen çiçeği / kültür ( Cyclamen  persicum )
Bir adı da buhurumeryem olan siklamen çiçeği
Kandilkökü ( cyclamen hederifolium ).
Süs bitkisi olarak da yetiştirilen bir türdür.

( Bu yayın  son olarak 01. 03. 2022  tarihinde güncellenmiştir. )


2 Kasım 2010

MANDALİNA VE YARARLARI

Mandalina / Satsuma
 ( citrus reticulata ya da c. nobilis, c. deliciosa )

Mandalina ( citrus reticulata, c. nobilis, c. deliciosa), her zaman yeşil yapraklı, 5 - 6 m. boylarında bir ağaçtır. Turuncu renkli olan meyvesi  sulu ve kokuludur.  Anavatanı Güneydoğu Asya'dır ( Çin, Laos ). Ilıman iklimler de yetişir. Yurdumuzun Akdeniz, Ege ve kısmen Marmara ile  Doğu Karadeniz bölgelerinde yetiştirilmektedir.

Mandalina, soğuğa karşı diğer turunçgil ( rutaceae ) türlerine göre  daha dayanıklıdır. Çok fazla  türü ve  çeşidi vardır. Ülkemizde ise en çok satsuma, klemantin ( clementine ) ve yerli olan kokulu Bodrum mandalinası yetiştirilmektedir.

Bodrum mandalinası
( Çok çekirdekli olup, kendisine has bir  kokusu ve aroması vardır. )

Mandalina geçirimli, gübreli toprakları ve güneşli yerleri sever, yazın  düzenli olarak sulanması gerekir. İlkbaharda beyaz renkli ve güzel kokulu  açar. Genel olarak turunç anaçlarına göz aşısı yapılarak üretilir.

Soğuğa karşı diğer mandalina türlere göre  daha dayanıklı olan ince kabuklu  satsuma,  yurdumuzda   en çok Seferihisar ve Gümüldür çevresinde yetiştirilmektedir. Türk Patent Enstitüsü, bölgede yetişen satsuma cinsi mandalinayı ' Seferihisar Mandalinası' adıyla tescillenmiştir.

Seferihisar'da mandalina yetiştirilmeye cumhuriyet  döneminde,  1953 yılında  600 adet satsuma dikilmesiyle   başlamıştır. Seferihisar'da her yıl 'Mandalina Şenliği' düzenlenmektedir.

Besin ve vitamin kaynağı olan mandalina bir kış meyvesidir.Taze olarak yendiği gibi, meyve suyu ve reçel yapılarak da değerlendirilmektedir. Kabuğundan esans elde edilir. Özellikle kabuğu ile yapılan reçeli çok nefistir. Ayrıca kurutulmaya da başlanmıştır.
Mandalina saksıda, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak da yetiştirilmektedir.

Sonbahar ve kış mevsiminin vazgeçilmez meyvelerinden olan Mandalinanın,  bilinen başlıca faydalarından bazıları şunlardır;

- Bol  C  vitamini içerdiğinden,  vücudumuzun  direncini artırarak soğuk algınlığı, grip ve nezle gibi kış hastalıklarından bizi korur.
- Kanı temizler.
- Damar ve kalp hastalıklarına karşı vücudu korur
- Yüksek tansiyon ve kolesterolü düşürmede etkili olur..
- İçerdiği antioksidan maddelerle vücudumuzun kansere yakalanma riskini azaltır.
- Yüksek tansiyonu ve kolesterolü düşürmeye yardımcı olur.
- Stres ve uykusuzluğa iyi gelir.

Mandalina diğer turunçgiller gibi çok güzel kokulu çiçekler açan bir ağaçtır.

Mandalina ( Citrus reticulata, C.nobilis, c. deliciosa )

Mandalina bahçesi / Seferihisar / İzmir.

Mandalina çiçeği çok güzel kokuludur, arıları kendine çeker.

Mandalina ağacı, Seferihisar / İzmir.

18. Seferihisar Mandalina Şenliği

Kurutulmuş mandalina 

18. Seferihisar Mandalina Şenliği

18. Seferihisar Mandalina Şenliği