Sayfalar

24 Aralık 2013

SÜMBÜLTEBER ( Tuberosa )

Bitkinin genel görünümü.
Sümbülteber ( Ageve amica / Polianthes tuberosa )

Bir adı da tuberosa olan sümbülteber, en yoğun  kokan soğanlı çiçeklerin başında gelir. Vazo ömrü uzun olduğu için daha çok seralarda kesme çiçek olarak yetiştirilir ve çiçek aranjmanlarında kullanılır.  Bahçelerde ve saksıda da yetiştirilmektedir. Ege ve Marmara bölgelerimizin bazı alt bölümlerinde ( Çatalca - Kocaeli, Güney Marmara, Asıl Ege ) doğal olarak yetişmektedir. 

Benim  bu  çiçeği  tanımam   tesadüfen olmuştu. Satın aldığım sümbül ( Hyacinthus orientalis )  soğanlarının arasına karışmış. İlk yıl  çiçek açmadı, ikinci yıl  çiçek açınca adının  sümbülteber olduğunu öğrendim. Bu arada bu bitkinin sümbül ile akraba  olmadığını belirteyim. Sanırım, sümbül gibi  güzel kokulu  olduğundan  sümbülteber denmiş olabilir. 

Anavatanı Meksika olan bu bitki Aztekler tarafından kültüre alınmıştır, şimdi doğada yetişmediği  belirtiliyor. Günümüzde sıcak ve ılıman iklimlerde yetiştirilenler bunların melez ve kültür çeşitleridir. 
Bitki ilk defa modern taksonominin ( isimlendirme )  babası İsveçli bir botanikçi, doktor ve zoolog olan Carl Linnaeus ( Carl  von Linne )  tarafından, 1753 yılında 'Polianthes tuberosa' olarak tanımlanmıştır. 1790 yılında Friedrich Kasimir Medikus, türü 'Tuerosa amica' olarak Tuberosa cinsine taşımıştır. Daha sonra tür Agave cinsine dahil edilerek 'Agave amica' olarak adlandırılmıştır. Ancak, Türkçe ve bir çok kaynakta hala  bitkinin  bilimsel adı 'Polianthes tuberosa' geçmektedir ve dünyadaki adı   'Tuberosa' dır. Bitki, 16. yüzyılda İspanyollarca Avrupa'ya  getirilmiş ve dünyaya dağılmıştır. 

Sümbülteber ( Tuberosa ) çiçeği 
( Agave  amica / Polianthes tuberosa )

Agave amica ( Polianthes tuberosa ), kuşkonmazgiller (  Asparagaceae )  familyasının agave cinsine mensuptur, çok yıllık, yumrulu ( rizomlu ) ve otsu  bir bitki türüdür. Yurdumuzda eskiden beri yetiştirilen, değerli bir çiçektir.  Soğuk yerlerde,  bitkinin yaprakları  kuruyunca yumruları sökülür, kuru ve karanlık bir yerde saklanır. İlkbaharda, donlar geçtikten  sonra  toprağa  dikilir. Bu nedenle soğuk yerlerde saksıda yetiştirilir. Bitkinin yaprakları uzun,  şerit şeklinde olup ilkbaharda ortaya  çıkar.  Çiçek, yapraklarının arasından çıkan ve boyu  bir metreyi bulan bir sapı üzerinde, dik bir salkımda, aşağıdan yukarıya doğru açar.  Kesme çiçek olarak yetiştirilenler, alttaki tomurcuklar açmaya başlayınca hasat edilerek vazoda çiçek açtırılır.    Yazın ve sonbaharın başlarında, akşama doğru  ve gece çiçek açar ve  etrafına müthiş bir koku yayar.  Narin, mumsu ve beyaz - krem  renklidir.  Doğal olanlar daha uzun boylu olup yalınkat çiçek açar, ancak daha çok  kısa saplı ( 70 cm ) olan çift çiçekli çeşidi  ( The pearl ) yetiştirilir.   Sarı, pembe ve  kırmızı renkli çiçek açan melez çeşitleride yetiştirilmiştir.  
Sümbülteber çiçeğinden elde edilen  yağı, kozmetik ve parfümeri sanayinde kullanılmaktadır.
200 gr sümbülteber esansı bir ton tomurcuktan elde edilmektedir.  Bu nedenle en pahalı parfümler arasında yer almaktadır.

Sümbülteber, güneşli yerleri ve  kumlu, organik madde bakımından zengin toprakları sever. Kıyı bölgelerimizde, kışın soğanlarını sökmeye gerek yoktur. Yumrular dikildikten dört ay sonra çiçek açmaya başlar.  Ancak, yeterince sıcak olmayan ve gölge yerlerde  çiçek açmaz.  Daha çok rizomların ayrılması ile üretilir, tohumdan üretilenlerin  çiçek açması daha uzun sürdüğü için tercih edilmez.  
Sümbülteber, soğanları  yurt dışına çıkarılması yasak olan, koruma altındaki  bitkilerimiz arasında yer almaktadır.  Bu konuda  bizlere  de görev düştüğünü unutmayalım. 

Yazımı,  ünlü şairimiz Turgut Uyar'ın 'Kırlardan Geliyorlar' adlı şiirinden bir kıta ile  bitirmek istedim. Bitkileri tanıyalım, sevelim ve koruyalım. 

                                                        KIRLARDAN GELİYORLAR
                                               Kırlardan geliyorlar ellerinde sümbülteber
                                               Elbette kırlardan kırlardan gelecekler
                                               Başka türlü nasıl güzeleşir bu akşamüstleri
                                               Söyleyin nasıl dayanılır dükkanlara depolara
                                               Bu katran kokusu başka türlü nasıl geçer.
                                                                                                                Turgut Uyar
Kaynaklar: Wikipedia. Gardenia. net
( Not: Bu yayın 21. 09. 2025 tarihinde güncellenmiştir. ) 

16 Aralık 2013

DOMATESİN HİKAYESİ

Domates / bahçemden ( Solanum lycopersicum )

Çocukluğumda ( Piraziz  / Giresun ) köyümüzde   domatese 'hambaldırcan',  patlıcana ise 'hasbaldırcan' denirdi. Mısır tarlalarının içnde diğer sebzelerle beraber  yetiştirilirdi. Yeşilken, kızarmadan toplanır ( kızarmıyor olabilir )  ve 'küp' dediğimiz büyük toprak fıçılarda  turşu kurulurdu. Kışın da diğer turşular gibi ( çok fazla turşu olurdu, başta fasulye olmak üzere ) soğanla kavurularak yemek olarak  yenirdi.

Günümüzde bütün dünyada  çok sevilen ve yenen bu meyvenin, pardon sebzenin hikayesi de bir hayli ilginç. Botanikçilerin meyve olarak kabul ettiği  domates, 1893 yılında ABD'de sebzelerle beraber saklanıp yendiği için mahkeme kararı ile sebze yapılmış. Ne diyelim, botanikçiler koca ABD'den  daha iyi mi bilecek domatesin  ne olduğunu.

Domates ( Solanum lycopersicum ), patlıcangiller ( solanaceae ) familyasının solanum cinsinden  otsu  bir bitki türüdür.  Anavatanı patates, biber, ayçiçeği gibi Amerika kıtasıdır. Yabani olarak yetişen domatese ilk defa Bolivya ve Peru'da rastlanmış, daha sonrada Meksika'ya götürülerek yetiştirilmeye başlanmıştır. Günümüzde 900 kadar çeşidi olduğu belirtilmektedir. 

Değişik domates çeşitleri 
( Solanum lycopersicum )

Domates adı, Aztek dilindeki şişman meyve anlamına gelen 'tomati ' kelimesinden geldiği sanılmaktadır. İlk yetiştirilen  domatesler  sarı renkli olup kiraz kadarmış. Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfinden sonra ( 1492 ), İspanyollar tarafından  Avrupa'ya getirilen domatese, İtalyanlar  sarı renkli olduğu için  altın elma 'Pommodore'  adını vermişler.Kırmızı renkli  domates ise  daha sonra ortaya çıkmıştır. Günümüzde ise pembe, turuncu, mor, beyaz ve siyah renkli çeşitleri de yetiştirilmiştir. 

Siyah domates ( Solanum lycopersicum )

İlk defa Amerika'da Thomas Jefferson tarafından yetiştirilen domates zehirli olduğu sanıldığı için uzun bir süre  yenmemiştir, süs bitkisi olarak ve evlerde  yetiştirilmiştir. Daha sonra yiyenleri romantikleştiği sanıldığa için, Fransızlar tarafından  aşk elması ' Pomma d'amour ' adı verilmiştir.

Domatesin yaygın bir şekilde tüketilmeye başlaması ise, 20. yüzyılda salatasının yapılmasının öğrenilmesinden sonra olmuştur. Domatesten salça, ketçap gibi ürünlerin  yapılması ise sanayı hammaddesi olmasını sağlamıştır.

Domatesin başına gelenler bununla da kalmıyor. Mısırda faaliyet gösteren  dini bir grup, Facebook'a, kesilmiş bir domates resmi koyarak altına;  müslümanların 'hristiyan' olduğu için domates yemesinin haram olduğu dile getiriyor.  Gerekçe olarak ise; domates yatay olarak kesilince içinde haça benzeyen bir şekil ortaya çıkması  gösteriliyor.
Neyse ki gelen yoğun tepkiler üzerine bir süre sonra bu yazı kaldırılıyor, biz yemeyin demedik, haç işareti oluşacak şekilde kesmeyiniz dedik diyorlar.

Gelelim bizim domatesle tanışmamıza. Osmanlılar ilk defa 18. yüzyılda Fransızlar aracılığı ile domatesi tanıyorlar. Yani Fatih, Kanuni gibi  cihan padişahlarımıza, maalesef domates yemek nasip olmamıştır. 
Abdülmecit zamanında  domates bizim ülkemize  'frenk' adı ile giriyor, o zaman domatesin sadece yemeği yapılarak  yeniyormuş, kırmızı olanlar ise çürümüş diye çöpe  atılıyormuş.
İlk domates Adana'da yetiştirilmeye başlanmıştır. Bu gün ise Türkiye, Çin ve ABD den sonra dünyada en çok domates yetiştiren  ülkelerden birisidir.

Ben domatesin en çok kokusunu seviyorum, daha doğrusu seviyordum. Şimdiki domateslerin çoğunun  artık ne kokusu var nede tadı. Hepsi de  tornadan çıkma  gibi, birbirinin aynı ve ateş gibi  kırmızı.  Doğal olarak tarlada  yetiştirilen domateslerin şekli ve rengi  daha farklı oluyor. Bu nedenle bilenler daha çok  bunları tercih ediyor.  Birde  domatesi soyarak yeme alışkanlığımız var. Halbuki domatesin yararlı  maddeleri ve vitaminleri  kabuğunda bulunduğu için soymadan yenmesi gerekmektedir.

Yazımı bitirirken,  uzmanların belirttiğine göre genç ve güzel kalmak ve daha az kanser riski ile karşılaşmak için bol bol  domates yemekte  büyük yarar varmış. Afiyet olsun. 
 
Domates ( Solanum lycoperslcum )

Domates çiçeği ( Solanum lycopersicum )
Sırık domates
Pembe domates ( Solanum lycopersicum )
Domates ( Solanum lycopersicum )
Tam tozlaşma yapamamış bir domates

Siyah domates ( Solanum lycopersicum )

Domates ( Solanum lycopersicum ) 

Sırık domates ( Solanum lycopersicum )

Çeri ( cherry )  domates. 
Kaynaklar: Vikipedi. 
( Bu yayın son olarak 17. 07. 2022 tarihinde güncelenmiştir. )

5 Aralık 2013

AĞLATAN ÇİÇEK / HİNT GÜLÜ

Hint gülü ( Hibiscus mutabilis )

Sabahleyin  kalkınca,  Ayşe teyze'nin verdiği  hint gülü'nün  çiçek açtığını görünce duygularıma hakim olamadım...!  Ayşe teyze, bahçesindeki bu  ağaçtan  çelik almak için gittiğimde;  çiçeklere, bitkilere  olan düşkünlüğümü bildiği için 'senim bahçene daha iyi yakışır.' diyerek, istememe rağmen  köklemiş ve bana vermişti ( Aşağıda bu bitkiyi tanıttım ). Bir kaç ay  sonra da onu kaybetmiştik.  Ayşe teyze'nin  bu beklenmedik ve ani ölümü,  bütün Bahçeköy'ü çok üzmüştü. 

Ayşe teyze sıradan bir kadın değildi, ilkokul üçüncü sınıfa kadar okumuş olmasına rağmen kendini her bakımdan çok iyi yetiştirmişti. Hayatı yaşayarak öğrenmişti,  örnek bir insan, vefakar bir anneydi. Okumayı, öğrenmeyi,  insanlara yardım etmeyi ve toprakla uğraşmayı çok severdi. Elinden herşey gelirdi, ondan çok şey öğrenmiştik. 
.
Kapısı herkese açıktı, evinden misafir eksik olmazdı, bir lokma ekmeğini yalnız yemezdi, insanları, çocukları çok severdi.  Bahçeköy'de ( Seferihisar ) onu  tanımayan, sevmeyen kimse yoktu. Otuz yaşlarında eşini kaybedince bir daha evlenmemiş, hayatını üç çocuğunu feda etmişti.  Çocuklarını okutmuş, evlenince de  onlara  yük olmak  için  tek başına yaşımayı tercih etmişti. 
Ben ona  'Ayşe Sultan' diye hitap ederdim. Seni hiç unutmayacağız AYŞE SULTAN, nur içinde yat.

İşte ondan  geriye kalan bazı kareler.






Ayşe teyze ( Sultan ) 

 

                                                          HİNT GÜLÜ / YOL HATMİSİ 

Hint gülü ( Hibiscus mutabilis ).
Bilimsel adı 'Hibiscus mutabilis' olan hint gülü, ebegmecigiller ( malvaceae ) familyasından,  kışın yaprağını döken, çalı veye ağaç formlu  bir bitkidir. Anavatanı Asya kıtasıdır (Çin ve Japonya ). Hibiscus mutabilis, halk arasında yol hatmisi, yanardöner, pamuk gülü, konfederasyon gülü gibi adlarla da bilinir.  
 Ülkemizde çiçekleri çok güzel olduğu için  süs bitkisi olarak yetiştirilen Hibiscus mutabilis,  bazı ülkelerde  önemli bir endüstri ağacıdır. Hindistan'da kabukları halat ve dokumacılıkta, çiçekleri ise boya ve ilaç sanayinde kullanılmaktadır.
Bir adı da yanardöner olan hint gülü
Hint gülü yılda iki kez, sonbahar ve ilkbaharda  çiçek açmaktadır. Beyaz, pembe, yalınkat ve katmerli çiçek açan çok sayıda doğal ve kültür formları bulunmaktadır. Bazı çeşitleri ayni ağaç üzerinde farklı reklerde çiçekler açar.  Gül şeklindeki iri çiçekleri uzun ömürlü olup gün içinde  renk değiştirir.  Aynı çiçek üzerinde üç farklı renk bir arada olabilmektedir ( beyaz, pembe, kırmızı ). Bu  nedenle bir adı da 'yanardöner' dir. Yaprakları uzun saplı ve köşelidir. Sonbaharda dökülmeden önce, sarı bir renk alarak bitkiye ayrı bir güzellik verir.   
Hint gülü, sıcak ve ılıman iklimlerde  yetişmektedir, Çok hızlı büyür. Akdeniz iklimi görülen kıyı bölgelerimizde yol boylarına, park ve bahçelere dikilir.  Güneşli yerleri ve  humus bakımından zengin,  nemli toprakları sever. Kısmen soğuğa ve kuraklığa dayanıklıdır.Yaprakları zaman zaman  sararıp döküldüğü için,  dikilirken bu durum göz önünde bulundurulmalıdır. Budamayı sever. 
Hint gülü, çelikten ve tohumdan üretilir. Yetiştirilmesi çok  kolaydır, fazla bakım istemez.
Hint gülü, Yanardöner ya da yol hatmisi 
( Hibuscus mutabilis )
Hint gülü, Yanardöner ya da yol hatmisi 
( Hibuscus mutabilis )

Hint gülü, Yanardöner ya da yol hatmisi 
( Hibuscus mutabilis )

Hint gülü / Yol hatmisi  bitkisinin yaprağı