28 Eylül 2010

İSABELLA ÜZÜMÜ SEFERİHİSAR'DA

Halk arasında daha çok muhacir üzümü denilen İsabella üzümü
melez bir türdür.
Posted by Picasaİsabella ya da izabella ( Vitis labrusca ), yurdumuzda Sinop ile Artvin arasında daha çok ağaçlara sarılı olarak  yetişen, siyah renkli ve kokulu bir üzüm türüdür.  Halk arasında  muhacir üzümü ( Ondokuzuncu yüzyılda Batum muhacirleri tarafından Türkiye'ye  getirildiği için ), kokulu üzüm,  çilek üzümü, favli üzümü....gibi, yörelerde  değişik  adlarla tanınmaktadır.

Mantarı hastalıklara karşı dayanıklı olduğu için, kimyasal ilaç kullanılmadan yetişebilmektedir. Bu nedenle tamamen organikdir. Çoğu zaman taneleri ayni zamanda kararmaz. 'Üzüm üzüme baka baka  kararır' sözü tam bu üzüz için söylenmiş olmalı. Tam olarak olgunlaştığında, buğulu siyah renkli olmaktadır.  Eylül ayından itibaren yenmeye  başlar, güzel kokulu, çekirdekli ve kalın kabukludur. Tadı çileği andırdığı için 'çilek üzümü' de denir.

Melez bir türdür ( Vitis labrusca ile Vitis vinifera türlerinin melezidir. ). Değişik bir aroması ve yetişme şekli vardır. Daha çok ağaçlara sardırılarak yetiştirilir. Bunun için çoğu zaman, Doğu Karadeniz bölgesinde  yaygın  olan kızıl ağaçlardan  ( yaykın ) yararlanılır.  Sofralık olarak tüketildiği gibi pekmez, nardek ve samaksa ( Giresun'a özgü bir tatlı olup pekmez / yaş üzüm ve mısır unundan yapılır.) yapılarak da değerlendirilmektedir.
Kurtuluş savaşından sonra; Ermeni ve Rum ahalinin bölgeyi terk etmesiyle, şarap yerine daha çok   pekmez yapılarak değerlendirilmeye  başlanmıştır.

Yapılan araştırmalar; isabella üzümünün kanser ve kalp hastalıklarına karşı diğer siyah üzüm tür ve çeşitlerinden daha iyi geldiğini ortaya koymuştur. Bu nedenle isabella üzümünün Karadeniz bölgesinde yetiştirilmesi ve  tüketilmesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi tarafından da desteklenmektedir.

Üç yıl kadar önce, Karadeniz Bölgesi'nden getirerek Seferihisar'daki  bahçeme diktiğim isabella üzümü  bu yıl ilk defa meyve verdi. Taneleri biraz küçük ama daha tatlı oldu. Bu vesile ile;  Karadeniz Bölgemiz dışında  fazla tanınmayan bu üzümü  tanıtmak istedim.

( Not: Bu üzümü merak edip de yetiştirmek isteyenler,  bahçemden asma çubuğu alabilir.
Bahçeköy Sitesi / Seferihisar )

İsabella ya da izabella ( Vitis labrusca ).
Kokulu üzüm, çilek üzüm, İsabella  ( Vitis labrusca )
'Üzüm üzüme baka baka kararır', diye boşuna dememişler.
Tam olgunlaşmış hali

26 Eylül 2010

HÜNNAP VE NEDİM

Üç yıl önce diktiğim  hünnap ağacım bu yıl  ilk meyvelerini verdi.

Hünnap ( Ziziphus jujuba ), cehrigiller ( rhamnaceae ) familyasından, kışın yaprağını döken,  2 - 3 metre boyunda  bir çalı , ya da 5 - 6 metre boylanabilen dikenli  bir  ağaçtır. Yeşilimsi çiçekleri güzel kokuludur. Anavatanı Suriye'dir. 

Sıcak ve ılıman iklimleri sever. Türkiye'de daha çok ılıman bölgelerde yayılım gösterir. süs bitkisi olarak da  yetiştirilmektedir.  
Kültür olarak, yurdumuzda  en çok Denizli ilimizin Gümüşsü kasabasında yetiştirilmektedir.

Hünnap, yurdumuzda ormanlarda  doğal olarak da  yetişmesine rağmen çok fazla tüketilen bir meyve değildir.  Bazı yörelerde  ünnap, çiğde, hırnap gibi adlarla tanınmaktadır.  En fazla  erik büyüklüğünde olan meyveleri koyu kırmızı renkli ve sert çekirdeklidir. Taze olarak yendiği gibi, kurusu  çay ile  çerez olarak da  tüketilir.

Hünnap, tatlı ve lezzetli bir meyvedir. Bazı hastalıklara  ( şeker, tansiyon, kalp ) iyi gelir, şifalıdır, vücudu rahatlatır. Reçeli ve çayı yapılır, ayrıca ilaç sanayinde  kullanılmaktadır.

Hünnap, sıcak, güneşli yerleri  ve nemli toprakları  sever.  Tohumla ve dip filizleri ile üretilmektedir.Son yıllarda, orman köylülerine ek bir kazanç sağlamak amacı ile  karaçalı ( ( Paliurus spina christii ) bitkisine de aşılanmaya başlanmıştır. 

Hünnap ağacı ve meyveleri ( Ziziphus jujuba )

Olgunlaşmış hünnap meyveleri

Hünnap ( Ziziphus jujuba )

                                                  HÜNNAP VE NEDİM

Lale devrinin ( 1718-1730 ) en ünlü şairi olan Nedim, meze olarak kullanılan hünnapla, lezzet, renk ve şekil benzerliği gördüğü dudak arasında bakın nasıl bir ilgi kurmuştur.

Bezm-i meyde nukle el sunmaz hemen ancak Nedim
Dilberin unnab-ı la'lin çeşm-i badamın bilir.
(Yani; Nedim mecliste hemen mezelere uzanmazmış, uzanmazmış ama sevgilisinin gözlerinin badem dudaklarının hünnap olduğunu iyi bilirmiş.)

Gah engüst-i muhannasın gahi la'lin emip
Danei  hünnap ile nüş-i sarap etmez misin
( Yani; Sevgilinin  bir yandan kınalı parmağını, bir yandan dudaklarını, hünnap tanesiyle şarap içer  gibi emmek istemez misin? )

15 Eylül 2010

KAZ DAĞLARI VE İLK GÜZELLİK YARIŞMASI

Ayazma mesire yeri. Evciler Köyü, Bayramiç, Çanakkale 
Kaz Dağları ya da Kaz Dağı, Edremit Körfezi'nin kuzeyinde Çanakkale ve Balıkesir illeri arasında yer alır ve bu iki ilimizi ayıran sınırı olşturur. Büyük ölçüde Biga Yarımadası'nda uzanır. Dede Dağı, Kaz Dağı, Eybek Dağı, Gürgen Dağı ve Karakatran Dağı'ndan oluşur. En yüksek yeri 1774 m. yükseklikteki  Karataş Tepesi'dir. Ormanlıktır, çok sayıda ( 77 )  endemik bitkimize ve Kazdağı Köknarı'na  ( Abies nordmanniana ) ev sahipliği yapar. Karamenderes, Biga Çayı, Gönen Çayı, Tuzla Çayı buradan doğar.  Alp Dağları'ndan sonra dünyanın en temiz havasına sahiptır. Ayazma Pınarı Milli Parkı, Darıdere Tabiat Parkı ve Kazdağları Milli Parkı buradadır. 
Kazdağı köknarı - endemik  ( Abies nordmanniana ) 
Kaz Dağı sadece doğası ile değil kültürel özellikleri bakımından da  çok zengindir. Mit ve destanları ile  ünlüdür. Efsaneye göre, ilk güzellik yarışması  İda dağında  yapılmıştır.  Sarıkız ve Hasanboğuldu efsaneleri ile adını duyurmuştur. Kaz Dağları adı Sarıkız Efsanesi'ne  dayanır.Yunan mitolojisinde adı  İda olarak geçmektedir. Hoeros'un ünlü İlliada destanında 'Bin pınar İda' olarak geçer. Truva savaşı burada yapılan  güzellik yarışması sonunda çıkmıştır. ( Truva kenti kalıntıları Kaz Dağı'nın  eteklerinde,Hisarlık'ta  ) bulunmaktadır )   

                                   İLK  GÜZELLİK YARIŞMASI  VE  TROYA ( Truva )  SAVAŞI

Kaz Dağları ( İda Dağı ) Evciler Köyü,  Bayramiç, Çanakkale 
Homeros'un İlyada destanında anlattığına göre; Olimpos dağında tanrılar arasında yapılan bir düğüne nifak tanrısı Ares çağrılmayınca, kötülük yapmaya karar verir. Davetsiz olarak katıldığı düğüne, üzerinde  'En güzele'  yazılı altın bir elma getirir. Bütün tanrıçalar bu elmaya sahip olmak istese de sonunda  geriye üç aday kalır.

Üç tanrıca; Athena, Hera ve Afrodit (Venüs) tanrılar tanrısı Zeus'a hakemlik yapması için başvururlar. Ancak bunu kabul etmeyen  Zeus;  İda ( Kaz Dağı ) dağında yaşıyan yakışıklı çoban Paris'i hakem olarak görevlendirir.

Troya kralı Priamos'un oğlu olan Paris doğunca; Bir kahin olan kızı Kassandra'nın şehrin yıkılmasına sebep olacağını söylemesi üzerine, ölmesi için İda dağına bırakılmıştır. Ancak burada bir dişi ayı onu emzirip büyütür.

Paris'i etkileyerek altın elmayı almak isteyen üç tanrıçalardan Athena; akıl ve bilgi, Hera; güç, kuvvet, Afrodit ise; Sparta kralının ( Yunan şehir devleti ) güzel karısı Helena'yı teklif eder.
Paris, Afroditin teklifin kabul eder ve altın elmayı ona verir. Böylece Afrodit  ilk güzellik kraliçesi seçilmiş olur. ( Bu nedenle her yıl Bayramiç Ayazma Pınar Mesire yerinde güzellik yarışması düzenlenmektedir. ) 

Paris, kendine vaat edilen Sparta kralının karısı güzeller güzeli Helene'yi kaçırınca;  on yıl sürecek Troya savaşlarına yol açar, savaşı hiç bir taraf kazanamaz. ( Bir rivayete göre Zeos yanında Afrodit olduğu halde, İda dağındaki  Zeus Alterı denilen mağaradan bu savaşı  yönetmiştir. Bir başka rivayee göre ise, Zeus eşi olan Hera'ya burada aşık olmuştur. Adatepe Köyü  )  
Akalılar geri dönerken, Troyalılara bir armağan, tahta bir at hediye ederler. Troyalıllar bu başarılarını kutlarken tahta atın içine saklanmış olan Akalılar şehri ele geçirip yakıp yıkarlar. Böylece Kassandra'nın kehaneti doğru çıkar. 
Efsaneye göre ilk güzellik yarışmasının yapıldığı Kaz Dağı  ( İda )  eteklerindeki Ayazma
mesire yerinden görüntüler.( Evciler köyü, Bayramiç, Çanakkale  )
Ayazma mesire yeri.  Evciler köyü, Bayramiç, Çanakkale
Ayazma mesire yeri.  Evciler Köyü,  Bayramiç, Çanakkale 
Sevgili doğa severler, Kaz Daları'nda yaptığımız geziye, bir başka yazımda Hasanboğuldu ve Sarıkız efsaneleri ile devam edeceğim.   

6 Eylül 2010

KIRMIZI GÜL VE BÜLBÜL

Kırmızı gül
Aşkı,sevgiyi, güzelliği ifade eden gül, çiçeklerin sultanıdır.Hiç bir çiçek gül kadar önemli olmamıştır. Bahar mevsimine bu nedenle  'Gül Mevsimi' denir. Kırmızı gülün ise yeri daha farklı ve anlamlıdır.

Edebiyatımızda gül çoğu kez bülbülle beraber konu edilmiştir.Şairlere ilham kaynağı olan gül ve bülbül, efsanelere de konu olmuştur.

Efsaneye göre;  bülbülün sevgilisi olan gülün rengi kırmızı değilmiş. Kendini deliler gibi seven bülbüle yüz vermiyormuş. Gülün bu tutumuna çok üzülen bülbül,gülün dalına konunca,dikenler bülbülün göğsüne batmış. Akan kanlar gülün dibine dökülmüş ve köklerinden vücuduna yayılmış. Gül işte o günden sonra kan kırmızısı açmış.

Şair Yahya Kemal Beyatlı, 'Rindlerin Ölümü' adlı ünlü şiirinde, gül ve bülbülü daha farklı bir anlama büründürmüştür.
(Rind;Dünya umurunda olmayan,gönlünce yaşayan kişi )

                RİNDLERİN  ÖLÜMÜ
Hafız'ın kabri olan bahçe de bir gül varmış;
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle,
Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle.

Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar,her gece bir bülbül öter.

(Y.Kemal'in sekiz yılda tamamladığı bu şiirde,rindlerin ölümü nasıl algıladığını, en büyük rind sayılan Hafız-ı Şiraz'ın kabrini tasvir ederek anlatır)

31 Ağustos 2010

ATATÜRK VE İĞDE AĞACI

İğde Ağacı
Atatürk'ü Ağlatan Ağaç.

Afet İnan 'Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler' kitabında, O'nun doğa ve ağaç sevgisi ile ilgili olarak şunları yazmıştır.
Çankaya köşkünden meclis binasına giderken, o günün Ankara'sında bir tek iğde ağacı vardı. M.Kemal her gün ağacın önünden geçerken arabasını durdurup iner, selam verirmiş. Neden böyle yaptığı sorulunca;  'O, yediğim meyvenin, sığındığım gölgenin, soluduğum havanın bir neferi,..en az öbür neferler kadar bunun da selama hakkı var.'  dermiş.

Bir gün bir de bakıyor ağaç kesilmiş. Yolu genişletmek için kesmişler. Yahu diyor 'Bana sorsaydınız o ağacı kurtaracak yol bulurdum'. Sonra dayanamıyor arabaya biniyor, sürücüyle arkadaşının önünde, hüngür hüngür ağlıyor.

Atatürk' ü ağlatan ağaç, İğde

Yukarıdaki yazıyı ilk  okuduğum zaman  liseye yeni  başlamıştım. Öğretmenimiz Atatürk'ün ağaç sevgisiyle ilgili bir ödev vermişti. Okulun kütüphanesinde konuyu araştırırken, Afet İnan'ın yukarda anlattiklarını  okuyunca çok  etkilenmiştim. Benim ağaç ve çiçeklere karşı olan sevgimde,  bu olayın da etkisi olmuştur.

İğde ağacı hakkındaki bir başka yazımı  linki tıklayarak okuyabilirsiniz. ;http://kadirbekci53.blogspot.com/2010/05/igde.html

28 Ağustos 2010

BEYAZ ÜZÜM ASMASI


O yıl, ilkokul üçüncü sınıfa yeni başlamıştım. Hafta sonları olunca, ineklerimizi otlatmaya, evimize uzak bir yerde bulunan fındık bahçemize götürürdük.  Durmuş dayının evi de  bizim bahçeye çok yakındı. Bahçesinde,  beyaz üzüm veren , yaykın ( kızılağaç ) ağacına  sarılı  bir asma vardı. Karadeniz'de beyaz üzüm pek yetişmediğinden,  tadı ekşi olmasına rağmen bu üzümü merak ederdik.

Beni  çocukluk yıllarıma götüren  bahçemdeki  beyaz üzüm asması 
Yine, ineklerimizi otlatmaya  götürdüğümüz  bir hafta sonuydu.  Üç arkadaş, Durmuş dayının  beyaz üzümlerini çalmaya karar vermiştik.  Sessizce bahçeye girmiş, asmanın sarılı olduğu  ağaca doğru ilerlemeye başlamıştık. O sırada, bağlı sandığımız  köpek aniden  üzerimize doğru gelmiş ve beni bir kaç yerimden  ısırmıştı. Çok korkmuştum, arkadaşlarım ise beni bırakıp kaçmışlardı.

Ağlayarak eve geldiğimde, durumu öğrenen babam; 'Ben onlara sorarım, çocukların üzerine köpek salmayı' diye çok kızmıştı.  Beni de, komşunun üzümünü çalmaya gittiğimiz için  dövmüştü.
.
Aradan çok  zaman  geçmiş olmasına  rağmen, bu anımı hiç unutamıyorum. Her yıl, razakı üzümlerimi toplarken o günleri tekrar  hatırlatıyor.  Köpeğin ısırdığı  yarde oluşan yara izleri, o günün bir anısı olarak vücudumda duruyorlar.
Babam ve Durmuş  dayı,  yıllar önce öldüler (Allah rahmet etsin).  Arkadaşlarım, İstanbul'da yaşıyorlar. Durmuş dayının beyaz üzüm asması hala  duruyor mu bilmiyorum.

24 Ağustos 2010

DATURA ( Boru çiçeği )

Datura ya da tatula çiçeği (Datura inoxia )
Yurdumuzda  'datura' cinsinden olan süs bitkilerine,  genel olarak datura / tatula  ya da boruçiçeği denir. Patlıcangiller ( Solanaceae ) familyasından olan bu bitkilerin on kadar  türü bulunmaktadır. Şimdi ayrı bir cins kabul edilen  meleklerin trompeti ya da brugmansya ( brugmansia suaveolens ), daha önce  datura türleri (datura suaveolens ) arasında yer almaktaymış.  

Datura turlarındanİ  Datura stramonium, Datura inoxia yurdumuzda doğal olarak yetişmektedir. Datura metel ise egzotik bir bitkidir, yurdumuzda doğal olarak yetişmez, süs bitkisi olarak  yetiştirilir.
Datura çiçeği; Tatula, Abuzambak,  Boru çiçeği, Şeytan elması, Eşek hıyarı, Dikenli elma, Deli otu, Dikenli ceviz, Kokar ot... v.b. adlarla  da bilinmektedir.

Datura metel bitkisinin genel görünümü.
Datura,  yazın boru ( trompet ) şeklinde, beyaz, pembe ve mor renkli çiçek açar. Bazı kültür formlarının  çiçekleri ise  iki renkli ve katmerlidir.Yaprakları iri ve  kötü kokulu dur ( Bu nedenle  'datura stramonium' ye  kokar ot da denir. ). Meyve  kapsülleri,  ceviz şeklinde olup  dikenlidir.
Çoğu zaman, yol kenarlarında kendiliğinden  yetişir.  Ayrıca, süs bitkisi olarak yetiştirilir, çok sayıda kültür  çeşidi üretilmiştir.

Datura,  sıcak iklimlerde yetişir, soğuğa karşı dayanıksızdır.  Güneşli yerleri ve  humusça zengin nemli toprakları sever. Kışın kuruyan gövdesi,  ilkbaharda yeniden filizlenir.  Datura,  tohumdan üretilir. Yetiştirilmesi çok kolaydır, fazla bakım istemez.

Dikkat;  Bütün datura  türleri zehirlidir, bu nedenle çıplak  elle  tutulmalıdır.  Bazı datura türlerinin yaprak ve meyveleri ilaç yapımında kullanılmaktadır. Ancak, bu bitkiler zehirli olduğundan kesinlikle uzman kontrolünde yapılması gerekir.

Bazen datura türleri  ile yarı çalı formlu  bir süs bitkisi olan 'meleklerin borazanı / meleklerin trompeti' 'Brugmansia suaveolens', çiçekleri benzediği için  karıştırılmaktadır. Ancak, brugmansya'nın  çiçeklerinin ağzı datura türlerinin aksine  yere bakar ( sarkıktır )  ve  güzel kokar.

Datura / tatula  çiçekleri.

Datura metel

Datura metel, tohum kesesi

Datura metel
Datura çiçeği ve  arılar
Bir adı da  'Abuzambak'olan datura inoxia
Yaprakları çok kötü koktuğu için bir adı da 'Kokulu ot' olan datura stramonium
bitkisinin genel görünümü.
Boru çiçeği ( Datura inoxia )
 Datura stramonium çiçeği ( Boru çiçeği )
Datura inoxia ( Abuzambak )
Datura inoxia ve  meyvesi
Datura ile karıştırılan, ağaçsı bir bitki olan meleklerin borazanı (  Brugmansia suaveolens )
( Not: Bu yayın son olarak 27.8.2015 tarihinde güncellenmiştir. )

23 Ağustos 2010

İPEK ÇİÇEĞİ ( Kedi Tırnağı )

İpek çiçekleri ( Portulaca grandiflora )
İpek çiçeği ya da kedi tırnağı  ( Portulaca grandiflora ), semizotugiller ( Portulaceae ) familyasından, tek yıllık ve otsu bir bitki türüdür. Anavatanı Güney Amerika'dır.

Sıcak iklimleri ve  bol güneşli  yerleri sever. Toprağı   kumlu ve geçirgen olmalıdır.  Sukkulent olduğundan kuraklığa dayanıklıdır, soğuğu sevmez.  Fazla gübre ve sulama çiçeklenmesini olumsuz etkiler.
İpek çiçeği değişik renklerde sarı, kırmızı, beyaz. turuncu, pembe, katmerli, yalın kat  ve minyatür gül şeklinde, parlak renkli  çiçek açar.  Çiçekleri  kokusuz olup  kısa ömürlüdür, geceleri kapanır.

Değişik  renkli ipek çiçekleri bir araya dikilirse, elde edilen tohumlardan  farklı  (ebruli, çilli ) çeşitler ortaya çıkar.

İpek çiçeği hem bahçe, hem de  saksı çiçeği olarak yetiştirilir. İyi bir yer örtücüdür. 
Yetiştirilmesi en kolay  çiçeklerden biridir, fazla bakım istemez. Tohumdan üretilir. Çoğu zaman yere dökülen tohumlarından kendiliğinden  de biter.

Semizotu çiçeği için tıkla:  http://kadirbekci53.blogspot.com/2012/06/semizotu-cicegi.html

                                                                     İpek çiçekleri / Kedi tırnağı 

İpek çiçekleri ( Portulaca grandiflora ) 
İpek çiçeği / Kedi tırnağı 
İpek çiçeği ve arı
İpek çiçeği ya da  kedi tırnağı ( Portulaca grandiflora )
Değişik renkli ipek çiçekleri
Katmerli ve sarı ipek çiçeği
Pembe ipek çiçeği
Beyaz ipek çiçeği
Turuncu renkli katmerli ipek çiçeği
Beyaz ipek çiçeği
İpek çiçekleri / Kedi tırnağı ( Portulaca grandiflora ) 

15 Ağustos 2010

ANTORYUM ÇİÇEĞİ ( Flamingo çiçeği )

Antoryum ya da anturyum çiçeği
( İzmir Doğal Yaşam Parkı )
Antoryum ya da anturyum ( anthurium  ), yılanyastığıgiller ( araceae ) familyasından, herdem yeşil,  otsu bir bitki cinsidir. 550 kadar  türü ve  bunlardan üretilen çok sayıda çeşidi vardır. Çok yıllıktır, doğal ortamda başka bir bitkiye tutunarak yaşar  ancak asalak değildir ( epifit bir bitkidir ). Anavatanı Amerika kıtasının tropikal bölgeleridir (Kolombiya, Ekvator ).

Bazı antoryum  türleri süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Bunların başında  'Anthurium andreanum' gelir.


 Antoryom ya da anturyum bitkisi ve  çiçeği

Antoryum çiçeği, yurdumuzda daha çok 'flamingo çiçeği' adı ile tanınmaktadır.  Çiçeklerinin şeklinden dolayı flamingo çiçeği denir. Antoryum ( anthurium ), eski Yunanca da  'kuyruklu çiçek' anlamına gelmektedir. Dünyanın en güzel salon çiçeklerinden biri kabul edilir.  Çiçekleri  uzun ömürlüdür, aylarca bozulmadan durabilir. Bu nedenle kesme çiçek olarak da yetiştirilir.  Kalp şeklindeki yaprağı da çok güzel ve dekoratiftir.

Antoryum bitkisinin, çiçek kabul  edilen  rugan deri görünümündeki renkli  kısmı aslında değişime uğramış bir çeşit yapraktır.  Çiçek, bu renkli tablanın  ortasında ki  çıkıntı kısmı üzerinde bulunur, çok küçük ve gösterişsizdir. 
Antoryumun çiçeği;  beyaz, pembe ve yeşil renklidir. Ancak daha güzel olduğu için, daha çok kırmızı renkli olan çeşidi yetiştirilmektedir. 
.
Bir adı da flamingo çiçeği olan  antoryum çiçeği
Antoryum, doğal olarak tropikal iklimlerde yetişmektedir.  Bu nedenle her yerde   yetişmez.   Güneş görmeyen yerlerde çiçek açmaz, filtrelenmiş güneş ışığı ister. Ayrıca bulunduğu yerin, havadar, sıcak ve nemli olması gerekir.  Suyu  sevmesine rağmen, kökleri suyun içinde havasız kalırsa çürür. Toprağı kurudukça sulanmalıdır.  Yaprağına su serpilmesini sever.
Antoryum,  kökten ayırma, çelikle ve tohumdan üretilir.
 
Flamingo çiçeği ( Anthurium andraeanum )

Antoryum çiçeği ( Anthurium andreanum  ) 

Antoryum çiçeği ( Anthurium andreanum  )