29 Kasım 2016

ORMANDA TEK BAŞINA YAŞAYAN ADAMIN SIRRI



Ormanda Tek Başına Yaşıyan Adamın Sırrı / Hikaye.

Serin bir sonbahar günüydü, beş arkadaş ormanlık bir yerde gezmeye  çıkmıştık. Ağaçların altı çalı, sarmaşık ve dikenli bitkilerle  dolu olduğundan  zor yürüyebiliyorduk. Yürürkeni sararıp dökülen yapraklardan kayıyor ve düşüyorduk. Sonunda orman içinde açık, ağaçsız bir alana gelmiştik. Arada  bir  köpek sesi duyuluyordu,  avcıların olabilirdi.

Yıkılmış evler, bakımsızlıktan kurumuş  meyve ağaçları,  buranın  terk edilmiş bir yerleşim alanı olduğu gösteriyordu. Çalılarının arasından akan derenin sesi, sanki bir enstrümandan çıkarmış gibi insanı büyülüyordu. Çok güzel bir yerdi. Bu nedenle öğle olmadığı halde, azıklarımızı  burada su sesi dinleyerek yemeye karar veriyoruz.   

Yemekten sonra etrafı dolaşan bir arkadaşımız, yukarıda bir kulübede yaşlı bir adamın oturduğunu  söyleyince, merak edip  adamı görmeye gidiyorum.   Etrafıma yaşlı adamı görmek için  bakınırken, birden heyecanlanıyorum. Yıllar önce bir deniz kazasında  kaybolan, bu nedenle mezarı dahi olmayan babamı gördüm sanıyorum. Beyaz sakallı adam babama o kadar çok benziyor ki, içimi  tuhaf bir duygu kaplıyor. Selam verdikten sonra, yanına  oturuyorum. 'Hoşgeldiniz'  diyor.

Ali Dayı Bulgaristan göçmeniymiş, Ayşe teyze ( eşi )  öldükten sonra burada  tek başına  yaşamaya başlamış. Köy, on beş yıl kadar  önce 5 km. uzakta, yol kenarında  bir yere taşınmış. Daha önce birkaç komşusu varmış, hepsi de  ölmüş. 'Ben de ölünce artık burada kimse kalmıyacak' diyor.

Çocukları olup olmadığını soruyorum.  Biri kız iki çocuğu olduğunu söylüyor. 'Şehirde yaşıyan bir kızım var, sağ olsun her hafta sonu  geliyor ve bana bakıyor' diyor. Oğlundan söz etmiyor.
Tek başına yaşamaktan korkmuyor musunuz?  deyince, tebessüm ediyor. Bu sırada avcıların sandığımız köpek yanımıza geliyor, başını okşuyorum. Karabaş'ı çok sevdiğini, onunla beraber yaşadığını anlatıyor.

Arkadaşlarımın  gidiyoruz diye seslenmesi üzerine, istemeyerek, sohbetimizi  kesip  kalkıyorum.
İçimde, ilk defa karşılaştığım bu yaşlı adama  karşı sıcak   bir  duygu oluşuyor. Sanki yıllarca beraber yaşadığımız bir insandan ayrılıyormuşum gibi hüzünleniyorum. Yaşlı adam zorlukla yerinden kalkarak  beni yolcu etmeye çalışıyor, gözlerinin iyi görmediğini anlıyorum.. Elini öpüyorum, birden bana sarılıyor, gözlerim yaşarıyor.  'Murat'a, oğluma çok  benziyorsun' diyor.

Aradan bir ay  geçmesine rağmen, ormanda tek başına yaşıyan  Ali Dayı'yı bir türlü unutamıyorum. İçimde ona karşı her gün biraz daha sevgi oluşuyor.   Ali Dayı'yı görmek için tek başıma ormana gitmeye karar veriyorum. 

Kulübenin kapısında beni Karabaş karşılıyor.  Kapı kapalı, Ali Dayı yok.  Ali Dayı'nın oturduğu tahta  kanepeye oturuyorum ve  getirdiğim ekmeği köpeğe veriyorum. Hayvanın çok aç olduğu anlaşılıyor. Daha sonra, köpek  beni  ormanın içine doğru götürüyor.  300 metre  kadar gidince bir mezarlığa varıyoruz. Köpek, yeni gömülmüş bir  mezarın başında duruyor.  Ali Dayı'nın öldüğünü anlıyorum. Daha önce  gelmediğim için kendimi suçluyorum.
Ali Dayı'nın mezarının yanında, üzerinde Ayşe Tunç ve Murat Tunç yazılı iki mezar daha var. Murat Tunç on yıl önce askerde  şehit düşmüş. Ali Dayı'nın mezar taşına ise şöyle bir not düşülmüş.
                                                              ALİ  TUNÇ
ÖLÜNCEYE KADAR, HER GÜN, BURADA YATAN ŞEHİT  OĞLUNU VE EŞİNİ ZİYARET EDEREK ONLARI HİÇ YALNIZ BIRAKMAMIŞTIR.

Birden aklıma Ali Dayı'ya çok benzeyen, ben ölünce mezarıma ağaç dikin diye vasiyet eden  babam geliyor.   İtina ile bir ağaç fidanını sökerek  Ali Dayı'nın mezarının üstüne dikiyorum.
Bundan sonra artık, mezarını ziyaret edebileceğim  benim de  bir babam olacak.

A Kadir Bekçi
29 Kasım 2016, Bahçeköy / Seferihisar





24 Kasım 2016

BEGONYA ÇİÇEKLERİ

Yumrulu begonya çiçekleri ( Emirgan Korusu - İstanbul ) 
Bütün dünyada ve yurdumuzda  çok sevilen ve yetiştirilen  begonya ( begonia ) çiçeklerinden söz etmek istiyorum.  1000'in  üzerinde türü bulunan begonya çiçeklerinin  anavatanı Asya, Afrika  ve Amerika kıtalarının tropikal iklim görülen bölgeleridir. Bunlardan 200 kadarı süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir.

Begonyagiller ( Begoniaceae ) familyasını oluşturan bitkilerin biri hariç ( Hilebrandia ), hepsi 'begonia' cinsinin türüdür. En büyük bitki cinslerinden ( 5.inci ) biridir.
Begonya ( begonia ), adını  eskiden Fransız sömürgesi olan  Santo Domingo ( Şimdiki adı Haiti ) valisi, botanikçi Michel Begon'dan almıştır.

Begonya, doğal olarak tropikal iklimlerde yetiştiği için fazla sıcak ve soğuk yerleri sevmemektedir ( 15 - 25 derece arası ideal  ). Nemli, doğrudan güneş ışığı almayan ama aydınlık yerleri tercih eder.
Otsu olup etli ve sulu bir  gövdeleri vardır. Hepside çok yıllık olmalarına rağmen, bazı türlerine çoğu zaman tek yıllık bitki muamelesi uygulanır. Yumru köklü olanlar kışın yapraklarını dökerken,  diğer türleri  herdem yeşildir. Kök yapıları da farklıdır. Yumrulu, rizomlu ve saçak köklüdürler.

Begonya türlerinin  bazıları   çok renkli  dekoratif  yaprakları olduğu için yetiştirilirken, bazı çeşitleri değişik renklerde ve şekillerdeki çiçekleri nedeniyle  tercih edilirler. Genel olarak ev bitkisi  olmasına rağmen,  son yıllarda  bazı begonya  türleri  park ve bahçelerde daha çok yetiştirilmeye başlanmıştır.
Avustralya'da her yıl begonya festivali yapılır. 

Begonya çiçeklerinin  yetiştirilmesi ve üretim şekilleri farklı olduğundan  gruplara ayrılırlar.

Yumrulu begoñya (Begonia x tuberhybrida)

Kırmızı çiçekli yumrulu begonya

Yumrulu begonya çiçekleri ( Emirgan Korusu - İstanbul )

Kırmızı çiçekli yumrulu begonya 

1- Yumrulu Begonyalar ( Begonia tuberosa, Begonia x tuberhybrida ) : Hem bahçe çiçeği olarak, hem de saksıda yetiştirilirler. En sevilen  begonya türüdür.
Begonia  x tuberhybrida: Melez bir türdür ( Tür adının başında  x olan bitkiler  melezdir ). Katmerli ve yalınkat olan çiçekleri kamelya çiçeği gibi  iri ve çok gösterişlidir. Anavatanı Kuzey Doğu Hindistan'dır.
Bazı yumrulu begonya çeşitleri sarkık dallı olur, asma saksılara dikilir. Halk arasında bunlara 'gelin damat çiçeği' denir. Yalınkat ve katmerli olan  erkek ve dişi çiçekleri   ayni dalda bulunur.
Gelin damat çiçeği ( Begonia boliviensis )
( Sarkık dallı ve  yumrulu begonya )
Yumrulu begonyaların değişik şekil ve renklerde çiçek açan çok fazla  kültür çeşidi vardır.  Yarı göle ve güneşli yerleri severler, toprağının nemli tutulması gerekir.  Kumlu humuslu topraklardan hoşlanırlar. Yaprakları dökülünce yumruları serin bir yerde,  kumda saklanır.  Tohumdan, çelikle  ve yumru ile üretilir.
Bazı kaynaklarda yumrulu begonyaların  yapraklarının yenilebileceği yazıyor olsada; Genel olarak begonyaların zehirli bitkiler sayılması  nedeniyle dikkatli olmak gerekir. ( Kaynak: www.thompson - morgan. com / edible - flowers, Yenilebilir Çiçekler Kılavuzu )

Bahçe begonyası ( Begonia semperflorens )
Kırmızı çiçekli bahçe begonyası. 

Beyaz çiçekli bahçe begonyası

Pembe çiçekli bahçe begonyası

Pembe çiçekli bahçe begonyası

Kırmızı çiçekli  bahçe begonyası

Açık yeşil yapraklı ve beyaz çiçekli bahçe begonyası

Bahçe begonyaları ( Emirgan Korusu - İstanbul )
2- Bahçe  Begonyası / Çiçekli Begonya  ( Begonia semperflorens ):  Adına bakıp da sadece bahçede yetiştiğini sanmayınız. Zira pencere önlerinde, makromelerde, balkonda da  yetiştirilir. Diş mekanlarda yetiştirilenlere mevsimlik çiçek muamelesi uygulanır. Anavatanı Brezilya'dır.

Güneşli ve gölge yerleri  ve humusça zengin geçirimli toprakları sever. Yazın toprağının nemli olması bir başka isteğidir. Sürekli çiçek açan  bir türdür.   Bu nedenle halk arasında  'yediveren begonya', 'şeker begonya' diye daha çok bilinir.   Yalın kat ve katmerli  çiçekleri beyaz, pembe, kırmızı , turuncu renklerde olabilir. Çiçekleri gibi yapraklarının da  rengi açık yeşilden kahverengine  kadar değişir. Yumrulu begonyaların aksine herdem yeşildir.

Üretilmesi tohumla ve çelikle  olan bu çiçeğin fide olarak satın  alınması  gerekmektedir.  Çünkü, çok küçük olan tohumları ancak sera ortamında çimlenebilmektedir. Yetiştirilmesi en kolay begonya türüdür.
Bahçe begonyası çok yıllık bir bitki olmasına rağmen çoğu zaman sonbaharda havalar soğuyunca bozulmaya başladığından  sökülür, yani tek yıllık çiçek muamelesi görür.   Diğer begonya türlerine göre güneşi daha çok sever. Yarı gölge yerlere dikilmelidir.
Ağaç begonyası, Çilli begonya ( Begonia corallina )

Çilli begonya
3- Ağaç begonyalar: Bu gruba giren begonyaların boyu uzun olduğu için bu şekilde adlandırılmıştırlar ( Boyları bir metreyi  geçebilir.).  Evlerde en çok yetiştirilen begonya çeşididir. Bunlar daha çok yaprakları güzel olduğu için yetiştirilirsede, bazı çeşitlerinin  salkım halindeki çiçekleri de güzeldir. Kışın durgun bir dönem geçirirler, baharda budanmalıdır. Budanan dalları çelik olarak dikilebilir.

 Çilli Begonya ( Begonia corallina ); Yaprakları parlak ve beneklidir ( çilli ). Saksı çiçeği olarak yetiştirilir. Yarı gölge yerleri ve humuslu toprakları sever. Salkım şeklinde pembe renkli renkli çiçekler açar. Bazı çeşitlerin yaprakları iri ( melek kanadı ) , bazılarınki ise küçük yapraklı  olur ( söğüt begonyası ) .

Çınar yapraklı begonya, Paşaçadırı ( Begonia erythrophylla ) , Yağlı begonya ( Begonia metallica ), yaprağı güzel olduğu için  yetiştirilen diğer ağaç begonya  çeşitleridir.


4- Yaprak Begonyalar; Bu gruba giren begonyaların  yaprakları çok renkli ve  dekoratiftir. Ağaç begonyalar gibi uzun  gövdeleri yoktur, yaprakları iri ve rozet şekindedir. Çiçekleri diğer begonya türleri gibi fazla güzel değildir. Herdem yeşil olup rizom köklü bitkilerdir.

Kral begonya ( Rex begonia )
( Fotoğraf  netten alıntıdır )
-  Kral Begonya  ( Rex Begonia ) : Yaprak begonyalarının en tanınmış türüdür. Göz alıcı yaprakları için yetiştirilmektedirler. Bu nedenle yaprağı için yetiştirilen  begonyalara kral ( rex ) begonia denir. Çok fazla kültür çeşidi vardır. ( Bu konudaki  videoyu  izleyebilirsiniz )

Kral begonyalar ılıman ve nemli ortamları sever. Doğu Karadeniz kıyıları  için ideal  bir çiçektir. Eskiden bu  begonyalar evlerde daha çok yetiştiriliyordu.  Çocukluğumda evimizde vardı, şimdi çiçekçilerde göremiyorum.  Birbirinden farklı çok fazla çeşidi vardır. Yapraklarının şekli ve deseni çok farklıdır. Genel olarak iri kalp şeklinde yaprakları olur.  Direk güneşi sevmez, yarı gölge yerlerde saksı çiçeği olarak yetiştirilir. Yaprak ve gövde  çeliği ile üretilir.



Yararlandığım kaynaklar:
- MEGEP ( Meslek Eğitim Ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi )
- Vikipedi