Güzelavrat otu ( Atropa belladonna ). Genel görünümü |
Bilimsel adı Atropa belladonna olan Güzelavrat otu, patlıcangiller ( Solanaceae ) ailesinden, çok yıllık, otsu bir bitkidir. Cins ismi Yunan Mitolojisinde yer alan, kader ipini kesen Atropos'dan gelir. Bella - Donna ise İtalyanca 'güzel kadın' demektir.
Güzelavrat otu en fazla 1 - 2 m. kadar boylanır, yazın çan şeklinde morumsu renkli çiçekler açar, yaprakları oldukca büyük ve kabadır, nohot büyüklüğünde parlak , siyah renkli meyve ( çilek ) verir. Bitkinin başta yaprakları olmak üzere bütün kısımları çok zehirlidir.
Atropa belladonna zehirli bir bitki olmasına rağmen; eski çağlarda ( Romalılar zamanında) kadınlar tarafından, göz bebeklerini büyüterek daha efsunlu bir bir bakış oluşturmak için, meyvelerinin suyunu gözlerine damlatmışlardır. Bünyesinde bulunan 'atropin' adlı alkaloid, günümüzde halen retina tedavilerinde ( göz damlası olarak ) ve kalp hastalıklarına karşı kullanılmaktadır. Tarihde, zehirli alkaloidler içerdiği için suikastlerde kullanılmıştır.
Güzelavrat otu, içindedeki alkaloid maddeler nedeniyle çok değerli bir bitkidir. Eczacılıkta, bitkisel kökenli ilaç yapımında kullanılmaktadır. Bu nedenle birçok ülkede ( Hindistan, Pakistan, Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinde ) tarımı yapılmaktadır.
Atropa belladonna, Karadeniz Bölgesi başta olmak üzeri yurdumuzun çoğu yerlerinde doğal olarak yetişmektedir. Daha çok nemli - ılıman iklimlerde yetişir. Halk arasında dilber otu, avrat otu, dulavrat otu,* ayı çileği, ayı liforu, kurt böğürtleni, yabani tütün, yidin, yiğdin otu, kurt böğreği, deli otu, şeytan kirazı .... gibi çok fazla adla da bilinir. Tohumdan üretilir.
Yararlandığım kaynaklar: Vikipedi. DergiPark, Türkiye Bitkileri Sözlüğü ( Prof. Dr. Ertan Tuzlacı )
Güzelavrat otu / Dulavrat otu ile ilgili küçük bir de hikaye yazdım ( aşağıda ), umarım beğenirsiniz. Kimbilir belki bir gün karşınıza çıkar, bu bitki. Arkadaşlarınıza, torunlarınıza bu hikayeyi de anlatırsınız değil mi? sevgili bitki sevenler.
Bir zamanlar Anadolunun bir dağ köyünde Zeynep adında bir kız yaşıyormuş. Zeynep, simsiyah gözlü, beyaz tenli çok güzel bir kızmış, köyün bütün gençleri onunla evlenmek istiyormuş. Gel gör ki, o fakir bir ailenin oğlunu seviyormuş. Ama sevdiği gencin ailesi, güzellik karın doyurmaz diyerek oğullarını başka bir kız ile evlendirmişler. Bunun üzerine kaderine küsen Zeynep, taliplerinin yüzüne bile bakmadan geri çevirmeye başlamış. Ailesine de, ben artık hiç kimseyle evlenmek istemiyorum demiş.
Zeynep'le evlenmekten umudunu kesen köydeki bazı kötü niyetli gençler ona iftira atmaya, hakkında dedikodular çıkarmaya başlamışlar. Zeynep'in geceleri evine erkek aldığını, onun artık kız olmadığını söylemeye başlamışlar. Zeynep'in adı kötü kadına, 'dul avrata' çıkmış. Bu dedikodulara çok üzülen ailesi kızlarını evlenmeye zorlamak için, ya evlenirsin ya da bu köyden gidersin diye baskı yapmaya başlamışlar. Bu durumda çaresiz kalan Zeynep, köyün yakınındaki bir uçurumdan aşağıya kendini atmış.
Ancak,tüm aramalara rağmen Zeynep'in cesedi bulunamış, sanki yer yarılmış da içine girmiş. Annesi ve babası ise üzüntülerinden ölmüşler.
Bir zaman sonra, Zeynep'in intahar ettiği uçurumda o zamana kadar hiç görmedikleri siyah meyveleri / çilekleri olan bir bitki yetişmiş. Bitkinin meyveleri tıpkı Zeynep'in gözleri gibi simsiyah ve çok gösterişliymiş. Adeta beni yiyin der gibi dallarında sarkıyormuş. Zeynep'e iftira atanlar, bu güzel çilekleri görünce toplayarak bir güzel yemişler. Daha sonra oradan geçenler Zeynep'in adını Dul avrat'a çıkaranların ölüsünü bulmuşlar. Köylüler, Zeynep'in kendisine iftra atanlardan intikam almak için, tanrıya yalvararak bu zehirli bitkiye dönüştüğüne inanmaya başlamışlar. Ve bu bitkinin adı o günden sonra 'Dulavrat otu' olarak anılmaya başlamış.
Kıssadan hisse; Siz siz olun suçsuz insanlara asla iftira atmayın, vebali büyük olur.
*Halk arasında bilimsel adı Arctium tomentosum olan papatyagiller ailesinden bir bitkiye de, bazı yörelerimizde dulavrat otu denmektedir.
Dedemden Masallar
A Kadir Bekçi
Bahçeköy / Seferihisar
22. 05. 2020