11 Aralık 2012

MERSİN VE YABAN MERSİNİ

Bir adı da ayıüzümü olan yaban mersini ( vaccinium )  ile maki formasyonu içinde yer alan mersin ( myrtus ), ayrı familyalara mensup  olmalarına rağmen çoğu kere birbiriyle ile karıştırılmaktadır.  Bu durum, bu bitkilerin  Türkçe adlardan  kaynaklanmaktadır. Mersin'e ( myrtus )  halk arasında, doğada yetiştiği için 'yaban mersini' de denmektedir. Ayıüzümü'nden (  Vaccinium myrtillus ) den ise, bazı bilimsel  kaynaklarda  yaban mersini olarak söz edilmektedir:  Aslında bu bitkilerin yaprak ve meyveleri benzesede, çiçeklerinden kolayca ayırmak mümkündür.  Ayrıca mersin ( myrtus )  herdem yeşil iken, yaban mersini ( vaccinium )  kışın yaprağını  döken bir çalıdır. 
İşte bu nedenle,  ülkemizde hem doğal, hem de kültür olarak  yetişen ve meyveleri yenen  bu bitkileri   bir arada tanıtmanın yararlı olacağını düşündüm. 

                                                      YABAN MERSİNİ / AYIÜZÜMÜ  ( Vaccinium  )

Yaban mersini / olgunlaşmış meyveleri
( Vaccinium myrtillus )
Bir adı da çalı çileği olan yaban mersini çalı formlu bir bitki olup kışın yapraklarını döker.
( Fotoğraflar için Mehmet Yılmaz Beye teşekkür ederim. )

Bataklık  yaban mersini  ( Vaccinium uliginosum  ), Karagöl Dağları / Giresun.
( Yüksek yerlerde yetişen, soğuğa dayanıklı  küçük bir çalıdır. ).
Yaban mersini ya da ayıüzümü ( vaccinium )  fundagiller ( ericaceae ) familyasından, kışın yapraklarını döken, çalı formlu  bir bitki cinsidir.   Kuzey yarımkürenin ılıman iklim kuşağında, daha çok yüksek yerlerde yetişir,  475 türü vardır:  Yurdumuzda ise  doğal olarak dört türü yetişmektedir.

1 - Yaban mersini / Ayıüzümü (  Vaccinium myrtillus ):  Karadeniz ve Marmara bölgemizde ( Uludağ, Kocaeli  ) asitli topraklarda daha çok  yetişir,   meyveleri mavi renkli olduğu için mavi meyveli yaban mersini ya da mavi meyveli ayıüzümü de denir.  Giresun ve Ordu yöresinde 'Çalı çileği', Rize'de 'Likapa', Trabzon'da, 'Ligarba' denir:  Kültür formlarına Avrupa'da  blueberry ( mavi çilek )  denir. 

Yaban mersininin yaprakları,  sonbaharda dökmeden önce kırmızı  bir renk almaktadır. İlkbaharda küçük, çan şeklinde, pembemsi / beyaz  renkli ve hafif  kokulu çiçekler açar. Giresun ve Ordu yöresinde yeni açan taze yapraklarından  'çalı çileği çorbası' yapılır. Yaban mersini meyvesi sonbaharda olgunlaşır,  buğulu mavi - siyah renkli , üzümsü, bol çekirdekli olup  mayhoş bir tadı vardır.
Reçeli, pekmezi, meyve suyu yapılmaktadır. Ayrıca  ilaç sanayinde hammadde olarak kullanılır.

Yaban mersini (vaccinıum  ) çiçeği ( Kültür )

Yaban mersini ve meyvesi ( Kültür )
Yurdumuzda yetişen bir tür yaban mersini / Likapa  ( Vaccinium arctostaphylos  ).
(  Fotoğraf  için Mehmet Tosunoğlu Beye teşekkür ederim. )
2 - Likarpa, Trabzon çayı, Sapanca çayı  ( Vaccinium arctostaphylos ):  Boyu 1, 5 m. bulan bir çalı veya küçük bir ağaçtır. Eskiden yaprakları kurutularak çay olarak kullanılmıştır,  Bu nedenle  'Sapanca çayı', 'Trabzon çayı' da  denmektedir.Meyveleri siyah renklidir. 

3 - Bataklık yaban mersini ( Vaccinium uluginosum ): Doğu Karadeniz'in yüksek yerlerinde yetişen, soğuğa son derece dayanıklı küçük bir çalıdır. Meyveleri siyah renklidir. 
4 - Kırmızı meyveli ayıüzümü, Çalıçilek ( Vaccinium  vitis - idea ) : Meyveleri kırmızı renkli küçük bir çalıdır. Yaygın  bir tür değildir. 
Yaban mersini daha çok soğuk ve yüksek yerleri sever, sıcak yerlerde yetişmez. Yurdumuzda kültür olarak yetiştirilenler melezleme yolu ile elde edilmiş hibrit türlerdir. Doğada bulunmazlar.  

                                                      MERSİN ( Myretus,  Murt, Hambeles )

Mersingiller ( myrtaceae )  familyasının örnek bitkisi olan mersin ( myrtus communis ), Akdeniz ikliminin tanıtıcı bitkilerinden olup maki grubu içinde yer almaktadır. Yüz kadar türü bulunmaktadır. Yurdumuzda  doğal olarak  bir türü  yetişmektedir. Kültür olarak da yetiştirilmektedir.   Çalı formunda olup yaban mersininin  aksine kışın  yaprağını dökmez. Yurdumuzun Akdeniz ve Eğe bölgelerinde doğal olarak yetişmektedir.

Bazı yörelerde 'murt' ya da 'hambeles' denilen bu bitkinin meyveleri beyaz ya da siyah renklidir.  Bazı çeşitlerinin üzerinde, olgunlaştığında mor lekeler oluşur.  Yumurta şeklindeki yaprakları çelenklerin süslenmesinde kullanılır, güzel kokuludur.

İnsanlar tarafından çok eski çağlardan beri bilinen ve değişik amaçlarla  kullanılan mersin bitkisinden,  bazı din kitaplarda da söz edilmektedir. Adem peygamberin cennetten kovulunca yanına aldığı üç meyve tohumundan ( buğday, hurma, mersin )  birinin de mersin olduğu söylenir.

Mersin bitkisinin meyveleri kurutularak çerez olarak yenir, reçel yapılır. Yaprakları baharat olarak kullanılır.   Ayrıca şifalı olup bazı hastalıklara karşı ilaç olarak da kullanılmaktadır.
Kökleriyle toprağı erozyondan korumaktadır.  Son yıllarda makiliklerin tahrip edilerek  azalmasıyla, yok olma tehlikesi altındaki bitkilerimiz arasına girmiştir.

Unutmayalım; 10 binin üzerinde bitki türü ile övündüğümüz ülkemizin bu zenginliğini korumak ve gelecek nesillere aktarmak hepimizin ortak  görevidir.

Bir adı da 'murt' olan  mersin bitkisinin olgunlaşan meyveleri.
Bahçeme bu yıl diktiğim beyaz meyveli mersin ağacı  
Mersin bitkisinin genel görünümü
( Myrtus communis )
 Mersin  ( Myrtus communis )
Mersin ( beyaz meyveli )  / Seferihisar
( Myrtus communis )
Mersin ( siyah meyveli )  / Seferihisar
( Myrtus communis )
Mersin  ( Myrtus communis )
Mersin ( Myrtus communis )
Mersin / çiçek  ( Myrtus communis ) .
Mersin ve çiçeği ( Myrtus communis )

Kaynaklar: Vikipedi, Türkiye'nin Bütün ağaçları Ve Çalıları ( Prof. Dr. Ünal Akkem,k ) 

(  Bu yayın son olarak 09. 08. 2022 tarihinde güncellenmiştir. )

4 Aralık 2012

BALÇOVA - BEHZAT TEPESİ- MANASTIR DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Teos Doğa Sporları Grubu'nun düzenlediği doğa yürüyüşlerinin bu hafta sonundaki ( 02.12. 2012 ) etabı,  Balçova-Behzat Tepesi- Manastır parkurunda yapıldı.
Yarı kapalı bir havada, 26 arkadaşımızın katılımı ile yaptığımız bu yürüyüş yaklaşık 6 saat sürdü.

Sporun yanı sıra, doğayı tanımak, yeni arkadaşlıklar edinmek bakımlarından da çok yararlı olan bu tür etkinliklerin, daha  fazla yaygınlaştırılmasında büyük yarar var.

Saat 9.30 da, yürüyüşe başlayacağımız, eski adı 'Agamemnon Kaplıcaları' olan Balçova Termal Tesislerinin giriş  kapısında buluşuyoruz.
Burası ülkemizde bulunan en önemli termal sağlık merkezlerinden biri. Termal tesislerin ve otellerin bulunduğu alandan geçtikten sonra, Balçova barajının bulunduğu vadide bir süre ilerliyoruz. Bazı ağaçların yaprakları dökülmeye  başlamış. Daha sonra, Behzat tepesinin bulunduğu dağa yukarı tırmanmaya başlıyoruz  Dağın yamacı ormanlık ve çok dik, bu nedenle çok zor yürüyoruz. Orman içindeki küçük patikalardan  stabilize yola  çıkınca rahatlıyoruz.
Bir süre Balçova barajına paralel bir şekilde, vadi boyunca ilerliyoruz. Barajda su seviyesi çok düşmüş, sular nedense  yeşil gözüküyor.

Oldukca yüksek  çam ağaçlarının arasından geçerken, kendimi Karadeniz ormanlarındaymışım  gibi hissediyorum. Yol  kenarlarında  rastladığımız orman işçileri, tomburuk haline getirdikleri ağaçların kabuklarını soyuyorlar. Bunu  ağacı böceklerden korumak için yapıyorlarmış. Yanlarında oynayan çocuklar  fotograflarının   çekilmesine seviniyorlar.  Onların bu hali içimizi  sızlatıyor.

Balçova  Termal Tesisleri


Yürüyüşe Balçova Termal Tesisleri'nin bulunduğu alandan geçerek başlıyoruz.






İzmir'in içme suyunu karşılamak amacı ile yapılmış Balçova barajı.


Yorumsuz.


Üç saatlik bir yürüyüşten sonra Behzat tepesine çıkıyoruz. Buradan İzmir'in büyük bir bölümü görünüyor, harika bir manzara var. Öğle yemeğimizi bura da yiyoruz ve bir süre  dinleniyoruz. Tam karşımızda, İzmir'in önemli bir dinlenme ve gezi  yeri olan teleferik var.
Ancak, güvenli olmadığı için  2007 yılında kapatılmış.
İzmir halkı için önemli bir piknik ve dinlenme alanı  olan burasının, bir an önce yeniden açılmasını diliyoruz.

Teleferik / Balçova
İzmir

Öğle molası
Öğle molasından sonra  II.Manastır adı verilen alana geliyoruz. Burada her hangi bir yapı kalıntısı yok. Eski bir krater çukuru olabileceği söyleniyor. Topluca resim çektirip bir süre  manzaranın tadını çıkarıyoruz. Bu arada hafif bir yağmur çiselemeye başlıyor.

Dönüş.
Yine orman içinden ama bu defa  başka bir  patika yoldan aşağıya  doğru inmeye başlıyoruz. Bazı ağaçlar rüzgardan devrilmişler. Kısa bir yürüyüşten  sonra I.Manastır denilen yere geliyoruz. Burada yıkılmış bir bina  temeli var. Ancak bunun da manastır olduğuna dair  hiç bir  bilgi yok.

Alçaldıkça, Balçova ağaçların arasından daha net görünmeye başlıyor. Çam ağaçlarının yerini, sararmış yaprakları ile harika manzaralar oluşturan çınar ve kavak  ağaçları alıyor. Üç saatte zor çıktığımız Behzat Tepesi'nden,  bir saat gibi  kısa bir zaman da  iniyoruz.
Yorucu geçse de zevkli bir yürüyüş oluyor.

II:Manastır.
Behzat Tepesi


I.Manastır alanı

I.Manastır alanındaki bina temeli.
Balçova görünüyor.
Balçova



Bir başka doğa yürüyüşünde buluşmak umuduyla, hoşçakalınız sevgili doğa severler.
Doğayı sevelim ve koruyalım.


  

28 Kasım 2012

KAVAKDERE - ÜRKMEZ DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Teos Doğa Sporları Grubu tarafından  hafta sonları düzenlenen  doğa yürüyüşü, pazar günü  ( 25.11.2010 ) Kavakdere - Ürkmez arasında yapıldı. Yaklaşık 20 km. lik bir parkurda yapılan  bu doğa yürüyüşü yaklaşık 6 saat kadar sürdü. Havanın da açık ve güneşli olması,  yürüyüşümüzün  daha neşeli ve zevkli  geçmesini sağladı. 
İşte pazar günü yaptığımız bu yürüyüşün fotoğraflarla . Seveceğinizi umuyor ve sağlığı elverişli olan herkesin  bu tür etkinliklere  katılmasını dilerim.   Unutmayalı sağlığımız her şeyden önemlidir.

Kavakdere Köyü, Seferihisar / İzmir. 

Yürüyüşe saat 10.00'da  belediye otobüsü ile geldiğimiz Kavakdere Köyü'nden başladık.  Kavakdere, Seferihisa'a yaklaşık 18 km. mesafede bulunuyor.  Kavakdere Barajı'nın bir kısmı bu köyün sınırları içinde kalıyor. Biraz ilerisinde, Seferihisar'ın en gelişmiş köylerinden biri olan   Orhanlı Köyü var.  Bu iki köy, Karadeniz köyleri gibi ayrı mahallelerden oluşuyor,  dağınık bir yerleşme şekli var. 

Kavakdere Barajı / göleti. Seferihisar. 

Her taraftan köpek sesleri geliyor, nar bahçeleri arasından geçerek köyden uzaklaşıyoruz.  Daha sonra da köyün çıkışında bulunan  boş bir alanda   kültür- fizik hareketleri yapıyor ve yeni katılan arkadaşlarla tanışıyoruz.

Kavakdere Köyü / Seferihisar.
Nar ağaçları her mevsim  farklı bir renge bürünür.

Yürüyüşe başlamadan önce   kültür - fizik hareketi yaparak kaslarımızı yumşatıyoruz. 

Yürüyüşe, orman işletmesinin  bu yıl açtığı anlaşılan  rampa bir yoldan başlıyoruz. Kara çam ormanının olmadığı yerlerde  makilikle  başlıyor.  Daha çok pırnal,  koca yemiş, sakız  ve sandal ağaçı var. Bu arada, yol boyunca rastladığımız  koca yemiş meyvelerinden  topluyarak  yiyoruz.

Yeni açılmış toprak yoldan  yürümeye başlıyoruz.
Koça yemiş  / Dağ çileği  ( Arbutus unedo )
İlginç, bazı koca yemişler ise   çiçek açmış.
Koca yemişle karıştırılan bir bitki, sandal ağacı ( Arbutus andrachne ).
Meyveleri koca yemiş gibi lezzetli değil, ancak yeniyor.
Yükseldikce Kavakdere ve Orhanlı köyleri adeta ayaklarımızın altında kalıyor. Burada kısa bir mola veriyor ve fotoğraf  çektiriyoruz.

Teos Doğa Sporları Grubu, Doğayı seviyoruz.
Arkadaşımız bulduğu ilginç bir ağaç kökünü gösteriyor.

Dağların melekleri 

Orhanlı  köyü / Seferihisar.
Ayfatı kayaları / Orhanlı
2,5  saat süren bir yürüyüşten sonra dağın zirvesine ulaşıyoruz. Buradan, Doğanbey kıyıları (Ege Denizi ) net  olmasa da  görülüyor. Düz bir alan, ağaçlandırma çalışmaları yapılmış.
Öğle yemeğimizi burada yedikten sonra bir süre dinleniyoruz.Hatta bazı arkadaşlarımız siesta yapıyor.  Bu arada, bir arkadaşımızın ormanda  bulduğu devasa bir  mantar elden ele dolaşıyor ve herkes fotoğraf çektiriyor.

Öğle yemeği yiyoruz

Ne tartışıyorlar dersiniz?
Ben de mantarla fotoğraf  çektirenlerin arasına katılıyorum.
Mantar şemsiye
Mantar güzeli

Bir arkadaşımız siesta yapıyor !
Doğa her yerde bir başka  güzeldir. 
Öğle molasından sonra dağın diğer yamacından ( güney )  aşağıya doğru  yürümeye başlıyoruz. Dağın bu yamacı gerek yer şekilleri, gerekse  bitki örtüsü olarak daha farklı bir özellik gösteriyor. Etrafta oluşmuğ olan  kayalar dikkat çekiyor. Burada koca yemiş çileği daha çok,  evlerimize götürmek için de bir miktar topluyoruz. Pürenlerin  ( erica manipuliflora ) oluşturduğu  yamaçlar uzaktan  pes pembe görünüyor.
Daha sonra içinden küçük bir derenin geçtiği bir vadiye iniyoruz. Burası bitki örtüsü ve çeşidi  bakımından çok daha zengin.  Çınar ağaçlarının  ( platanus orientalis ) yaprakları sararmaya başlamış. Ayrıca mersin ( myrtus communis ), çakal eriği ( prunus spinosa ), ahlat ( pyrus elaeagrifolia ), sakız ( pistacia lentiscus ), saparna ( smilax excelsa ) ...  gibi daha değişik  yabani bitkiler var.

Başkanımız çevreyi tanıtıyor.
İlginç bir kaya oluşumu. 
Koca yemiş çileği  ( Dağ çileği )
Bir başka ilginç kaya oluşumu. 
Her yer koca yemiş çileği.  
Kırgıbayır. Doğayı sevmek mutluluktur
Mavi yaban mersini ( Myrtus communis / Blueberry ) 

Bir tür dikenli sarmaşık ve meyvesi, Saparna, melucan  ( Smilax excelsa)
Taze filizleri yenir.

Ahlat ( Pyrus elaeagrifolia  )
Sakız ağacı / çalısı  ( Pistacia lenfiscus )
Çakal eriği ( Prunus spinosa )
Mersin / Murt ( Myrtus communis ) 
Fundalık
Püren, Erika  ( Erica manipuliflora )  

Vadideki hayat

Bu arkadaşlar ne yapıyor dersiniz?

Koca yemiş ağacı, meyveleri olgunlaşırken ayni zamanda çiçek açar.

Saat 15. 00'de Payamlı'ya geliyoruz.  Burası parkı, parke döşeli caddeleri ile modern bir köy, daha önce belediye teşkilatı varmış. Parkta çay içerek bir süre dinleniyoruz.

Payamlı Köyü / Seferihisar
Payamlı / Seferihisar. 
 Payamlı'da kısa bir süre yorgunluk  çayı  .çip  dinleniyoruz.


Payamlı'da ayrılmadan önce burada da  bir hatıra  fotoğraf  çektiriyoruz.

Payamlı'da çaylarımızı içtikten  sonra, buraya çok yakın bir mesafede bulunan  Ürkmez Barajı'nın bulunduğu yere geliyoruz. Ürkmez Barajı, 1991 yılında D.S.İ tarafından sulama amacı ile yapılmış, Daha sonra da kısa bir yürüyüşten sonra, parkurumuzun sona erdiği yer olan Ürkmez Beldesi' ne ulaşıyoruz. Bir kaç arkadaşımızı burada bıraktıktan sonra, dolmuşlara  binerek  Seferihisar'a hareket ediyoruz. Böylece uzun ama zevkli bir yürüyüşü daha tamamlamış oluyoruz.

Haftaya bir başka parkurda buluşmak umudiyle, hoşçakalın sevgili doğa severler.
                                             Doğa gezersen güzeldir.

Ürkmez Barajı
Seferihisar'ın turistik beldesi Ürkmez.