24 Haziran 2010

AKŞAMSEFASI ÇİÇEĞİ VE HOŞGÖRÜ

Bir adı da 'gecesefası' olan akşamsefası çiçeği.

Akşamsefası ya da gecesefası ( Mirabilis jalapa ), akşamsefasıgiller ya da begonvilgiller ( nyctaginaceae ) familyasının  mirabilis cinsine mensup otsu bir süs  bitkisidir. 
Anavatanı Amerka'nın tropikak ve subtropikal bölgeleridir ( Meksika, Perü, Guatemala ).  Yurdumuzda da  doğallaşma eğilimi göstermektedir, istilacı bir bitkidir.   Çok yıllık olmasına karşı, ılıman iklim görölen yerlerde tek yıllık olarak yetiştirilir. Çiçeklerinin ömrü  bir gündür, ancak çok  çiçek açtığı için bu durum fark edilmez. Cins adı olan mirabilis latince harika demektir. 

Akşamsefası, adındanda anlaşılacağı gibi öğleden sonra çiçek açar ve ertesi sabah kapanır. Bir efsaneye göre, çiçeklerini en güzel öğleden sonra saat dört de açmaktadır. Bu nedenle bir adı da  'saat dört çiçeği' dir. Haziran - ekim ayları arasında çan şeklinde, beyaz, pembe, kırmızı, sarı ve alacalı renkli ve hafif kokulu çiçekler açar. Ayni bitki üzerinde farklı renk desenlerde  çiçekler açar. 
Çiçekleri yiyecek boyamada kullanılmaktadır. Köklerinden kalıtım deneylerinde yararlanılmaktadır.   


Akşamsefası  çiçeği ( mirabilis jalapa )

Akşamsefası yumrulu bir köke sahiptir, gövdesinde su depo eder, güneşli yerleri ve geçirimli nemli toprakları sever. Kuraklığa ve kirli havaya  dayanıklıdır, soğuğu sevmez. Tohumla ve kök yumruları ile  üretilmektedir. 

Yararlandığım kaynaklar:  Vikipedi.

                           AKŞAMSEFASI ÇİÇEĞİ VE HOŞGÖRÜ

Bir kaç gün önceydi, komşumuz olan yaşlı bir çift bahçelerindeki akşamsefalarını kastederek;  'Bu çiçekten bıktık, bahçenin her tarafını sardı, söküyoruz, söküyoruz bitiremiyoruz, her yıl daha da çoğalıyorlar.' diye bana hal yanınca, ne diyeceğimi bilemedim.

Akşamsefası  çiçeği ( Mirabilis jalapa )
Gerçek düşüncemi söylersem onları kıracak, onaylarsam doğru konuşmamış olacaktım, sustum kaldım, ne diyeceğimi bilemedim.
Yaşları seksene yaklaşmış bu yaşlı  karı koca, bahçelerine tek bir çiçek  dikmedikleri gibi, kendiliğinden biten akşamsefalarına da adeta savaş açmışlardı. Konuşurken birbirlerine karşı da  son derce  kırıcı laflar söylüyorlardı, sevgi ve saygı yoktu.

Akşam haberleri izlerken, ülkemizde yaşanan terör olayları  yine canımı sıktı. Sorunlarımızı niçin bir türlü çözemediğimizi düşündüm. Gözümün önüne birden, yaşlı komşularım geldi. Çiçekleri dahi  sevmeyen bizler, bunca toplumsal  sorunlarımızu,  birbirimizi sevmeden, kötüleyerek, dışlayarak nasıl çözebilirdik ki!

Geçmişte sevgi ve hoşgörü tohumları  ekmeyen toplumlar, barışı koruyup yaşatmada zorlanmaktadır. Bu nedenle çocuklarımıza her şeyden önce; doğayı, çiçekleri, hayvanları ve birbirimizi / insanları sevmeyi öğretmeliyiz. Barışa ve mutluluğa  giden yol sevgiden, hoşgörüden  geçmektedir. Savaşın galibi yoktur.

Akşamsefası çiçekleri.
Akşamsefası çiçeği  ( Mirabilis jalapa ) 
Akşamsefası  çiçeği ( mirabilis jalapa )

Akşamsefası  çiçeği ( mirabilis jalapa )

Akşamsefası  çiçeği ( mirabilis jalapa )

Posted by Picasa

13 Haziran 2010

HAYVAN SEVGİSİ

Sincap (kedi) ve enikleri

Komşumuz, bir süreliğine başka bir yere gitmek zorunda kalınca bahçesinde baktığı kedisine  ( adı sincap )   ve yeni doğan   yavrularına,   gelinceye kadar göz - kulak olmamızı rica etmişti.  Yavrularını doğurduğu / sakladığı yerden getirmediği için de,  çok istediği halde  göremeden gitmek zorunda kalmıştı.    

Bir kaç gün önce,  Sincap  dört yavrusu ile beraber bizim  bahçeye  gelince doğrusu şaşırdım kaldım.  Sanki,  arkadaşımla aramızda geçen  konuşmamızı duymuştu !

Diyeceğim şu ki !
Hayvanlarda  bitkiler gibi doğanın olmazsa olmazlarıdır. Dolayısıyla  onlarında insanlar  kadar bu dünyada  yaşama hakları vardır. Ancak, bitkiler  gibi hayvanların da  yaşaması çoğu zaman  insanların insafına bağlıdır. Bu nedene hayvanları, bitkileri  sevmek, korumak çok önemlidir.
Hayvanları, çiçekleri  sevmeyenlerin insanları sevebileceğini sanmıyorum.
.
Hayvanları severek mutlu olabilir, yalnızlıktan  kurtulabiliriz. Hayvanları sevmek için, illaki evimizde hayvan beslememiz şart değildir. Sokaktaki bir köpeğin başını okşayarak, bir kediye su vererek de bunu yapabiliriz. Çocuklarımıza, hayvanları sevmelerini ve korumaları gerektiğini  öğretmeliyiz.
Nitekim, hayvanları severek büyüyen  çokçukların,  hayatlarında ruhsal bakımdan daha sağlıklı ve mutlu oldukları görülmüştür
Posted by Picasa

12 Haziran 2010

MANOLYA AĞACININ HİKAYESİ

Onu diktiğimde mayıs ayının son günleriydi, ağaç dikme zamanı geçmiş yaz sıcakları bastırmıştı.

Komşum, bahçesindeki bu manolya ağacını  yeterince yer olmadığı ve diğer bitkilere gölge yaptığı için söktürüp atmıştı.  Bu sırada  ağacın kökleri  ve  dalları da  kırılmıştı. Gördüğüm de önce  çok üzülmüştüm.

Artık benim de bir manolya ağacım var.
Ancak daha sonra hep bahçemde bir manolya ağacım olmasını istediğimden, bu durum bende buruk da olsa bir sevinç yaratmıştı. Belki de bu sayede bir manolya ağacım olacaktı.

Onu atılan yerden alarak itina ile bahçeme diktim. Ancak her gün  sulamama rağmen bütün yaprakları  döküldü, sadece gövdesi kurumamıştı.  
İkinci yıl  bir kaç küçük yaprak açtı ama hiç büyümedi. Yine de kurumadığına sevindim, hala küçük de olsa bir umut vardı.

Bu yıl ( üçüncü yıl ) manolya ağacım çok neşeli görünüyor, büyük ve parlak yapraklar açtı,  her tarafından yeni  filizler verdi.  Artık onun  bir an önce çiçek açmasını  istiyorum.

9 Haziran 2010

GÜNGÜZELİ ÇİÇEĞİ ( Hemerocallis )

Güngözeli çiçeği ( Hemerocallis fulva )
Güngüzeli / gün güzeli ( Hemerocallis fulva ), çirişgiller ( Xanthorrhoeaceae ) familyasından, rizomlu ( köksaplı ), çok yıllık ve otsu bir bitkidir.  Anavatanı Asya kıtasıdır.  Çiçekleri güzel oduğu için dünyaya bir çok yerinde  doğallaşmıştır. Yurdumuzda doğal olarak yetişir. Turuncu güngüzeli, Sarızambak,  Bir gün zambağı, Hemerokallis gibi adlarla  bilinir.

Turuncu güngüzeli ( Hemerocallis fulva )
Güngüzeli ( Hemerocallis fulva ), uzun bir sap üzerinde ( her sapta  5 - 15 tomurcuk olur. ), huni şeklinde, sarı -  turuncu renkli çiçekler açar. Çiçeklerinin ömrü bir gündür. Zaten,  cins adı ( hemerocallis )  Eski Yunanca 'bir günlük güzellik'  anlamına gelir. Değişik renk ve şekillerde çiçek açan çok fazla kültür çeşidi  vardır.  Çiçekleri kokusuzdur.  Daha çok çiçek açması için, çiçek açan sapları kesilir.   Yaprakları uzun,  şerit şeklinde olup doğrudan rizomlardan çıkar. Gövdesi yoktur, çiçekler uzun bir sap üzerinde açar. 

Hemerocallis fulva, zehirsiz bir bitkidir,  çiçeği  ve rizomları  yenir.  Bu nedenle Çin'de ve bazı ülkelerde  tarımı yapılmaktadır. Yumruları patetes gibi yenir.  Ayni zamanda tıbbi bir bitkidir. 
Güngüzeli çiçeği, kısa ömürlü olmasına rağmen tomurcuklarını  art arda açtığı için devamlı çiçek açar ve  kesme çiçek olarak da kullanılır. 

Güngüzeli, ılıman iklimlerde yetişir. Güneşli ya da yarı gölge yerleri ve derin, nemli, organik madde bakımından zengin  toprakları sever. Soğuğa ve sıcağa kısmen dayanıklıdır, suyu sever.   Kökten ayırma ( rizomlar ayrılır )  ve tohumdan üretilir. Fazla bakım istemez, yayılıcı bir bitkidir.

Güngüzeli çiçekleri ( Hemerocallis fulva ):
Güngüzeli / gün güzeli ( Hemerocallis fulva ) 

Hemerocallis fulva

Kırmızı çiçekli güngüzeli ( Hemerocallis fulva ).

Bir adı da 'sarızambak' olan güngüzeli çiçeği
Hemerokallis fulva  ( Güngüzeli )
Güngüzeli çiçekleri ( Hemerocallis fulva )
( Not: Bu yayın 23. 06. 2020 tarihinde güncellenmiştir. ).
Posted by Picasa

8 Haziran 2010

KANA ÇİÇEĞİ ( Canna )

Kana çiçeği ( Canna x genaralis  )

Kana ya da kanna ( canna ), kanagiller ( cannaceae ) familyasından, çok yıllık, rizomlu ( köksap ) ve otsu  bir bitki cinsidir. Amerika kıtasının tropikal ve suptropikal iklim görülen yerlerinde doğal olarak yetişir. 50  kadar türü vardır. Canna x genaralis  ve bir çok hibriti bütün dünyada  süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Küçük çiçekliler  ve orkide çiçekliler ( İtalyan kana çiçeği ) olmak üzere  iki gruba ayrılır. 
Kana çiçeğinin  tohumları sert ve  tespih tanesi şeklindedir.  Tesbih başlığı ( imame ) yapımında kullanılır.  Bu nedenle   halk  arasında 'tesbih çiçeği' denir. 

Kana ( canna ), eski Yunanca'da 'kamış' anlamına gelmektedir. Sıcak ve ılıman iklimlerde yetişir.  Yurdumuzun Akdeniz iklimi görülen kıyı kısımlarında, park ve bahçelerde  süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Bitkinin rizomları yenebilir  ve nişasta elde etmek için kullanılır: Tohumlarndan boya elde edilir. Tıbi bir bitkidir. 

Mor yapraklı kana ( canna x genaralis ) çiçeği. 

Kana çiçeğinin gövdesi kamış şeklindedir, yaprakları muz yaprağına benzer. Bazı çeşitlerinin yaprakları desenli ve renklidir.
Mayıs- ekim ayları arasında  kırmızı, sarı, turuncu, alacalı, noktalı renklerde gösterişli   çiçek  açar. Her gövde bir kez çiçek verir, bu nedenle tohum elde edilmek istenmiyorsa çiçek açtıktan sonra kesilerek  yeni sürgünlerin  vermesi sağlanır. 

Kana,  güneşli, sulak ( bataklık ) yerleri ve humuslu toprakları  sever. Soğuğa karşı hassatır, bu nedenle don olayı görülen yerlerde yumruları sökülerek  korunmalıdır.
Kana çiçeği daha çok  kök yumrularıyla ( rizom ) üretilir, tohumdan üretmek daha zordur ve gec çiçek verir.

Kana çiçekleri ( Canna ): 
Kaba / Tespih çiçeği ( Canna x generalis ) 

Kana ya da kanna çiçeği ( Canna x generalis )

Kırmızı noktalı kana çiçeği
Yaprakları mor renkli kana çiçeği
Bir adı da tesbih çiçeği olan kana çiçeği
Kırmızı renkli kana çiçeği ( Canna x genaralis )
Kana çiçeği  ( Canna x generalis )
Kana çiçeği ve Tohum kapsülü
Tespih şeklindeki kana çiçeği tohumları
Sarı çiçekli kana 

Kana çiçeği ( Canna indica )
( Bu yayın son olarak 20. 07. 2022 tarihinde güncellenmiştir: )

7 Haziran 2010

FINDIK ÇOTANAK VE GİRESUN

Fındık ve Giresun 
Fındık ( corylus ), huşgiller familyasından, kışın yaprağını döken çalı ve ağaç formunda bir bitki cinsinin   ( yurdumuzda doğal olarak  iki türü yetişir ) ortak adıdır.  Meyvesi ( fındık ) yendiği için ve dekoratif olduğu için Corylus avellana türünün çeşitleri, yurdumuzda ve dünyada  kültür olarak  yetiştirilmektedir. ( Burayı tıklıyarak bu konudaki yazımı okuyabilirsiniz. )
Fındık çotanağı 

Fındığın dalındaki haline çotanak denir.  Meyveler zuruf / kavsak denilen yeşil renkli, bir çeşit  yaprakla ( brekte )  ile sarmalanmıştır. Her çotanak, çiçek tomurcuğunun  içinde yer alan dişi çiçeklerin tozlaşma ve döllenme durumuna göre değişen sayıda  fındıktan oluşur. Fındık tanıtılırken,  daha güzel göründüğü için çotanak hali ile  tanıtılıp tasvir edilir. 

Fındık denince ilk aklımıza  Giresun gelir. Kültür olarak fındığın ilk defa Giresun'da  yetiştirildiği kabul edilir. Bu nedenle fındığın  Giresun kültüründe de  çok önemli bir yeri vardır.  Özellikle çotanak olarak sembolleştirilen fındık Giresunlular için çok değerlidir. 
Fındık başımızın tacı  heykeli / Giresun

Giresunspor'un lakabı 'çotanaklar' dır, Giresunspor  formasında  üç fındık meyvesinden  oluşan bir çotanak amblemi  yer alır. Giresun stadının adı Çotanak Statyumu'dur. Gurbette,  Giresunlulara  çotanaklar  denir.  Giresun'a yolunuz düşerse;   çotanak şeklinde yapılmış   fındık heykelleri sizi karşılar. Kısaca çotanak, Giresun'un  simgesi / sembolüdür. 
Yetiştirdiği kaliteli fındıklarla adını  bütün dünyaya duyuran
 'Yeşil Giresun' 
Fındık ağacı ( fındık ocağı )
Dünyaca ünlü Giresun fındığı  ( yağlı fındık - tombul fındık )
 ( Ülkemizde tarımı yapılan  fındık çeşitleri  Corylus avellana  türüdür.  )
Yukarıda belirttiğim gibi, fındığın ağaçtaki (  dalındaki ) haline  'fındık  çotanağı' denir. Meyveyi dış etkenlerden korur.  Kestane için topur ( kupula ) neyse, fındık için de çotanak ayni anlama gelir. 
Çotanaklar çoğu zaman  3 - 4  meyveden oluşur,  tek meyveden  oluşanlara  'tekleme' denir.

Fındık  ağostos ayı içinde  'ırgat' denilen  işciler tarafından, şenlik havası içinde hasat edilir. Bu sırada  sesi güzel olanlar türkü söyler. Gençlerin  birbirini tanımasına vesile olur. Gurbette yaşıyanlar fındık toplamak için memleketlerine gelirler ve  hasret giderirler. 
Fındık Heykeli
Eski fındık pazarı, Giresun. 

Giresun Fındığın Başkenti Heykeli, Giresun. 

Fındık çotanağı

Fındık ağacı 

Tekleme
Eskiden ( çoçukluğumda ) dalından topladığımız  fındıkları  önce  harmana serilerek kuruturduk, böylece fındığın  çotanağından ayrılması sağlanırdı.  Çotanakta kalanları  ise,  kışın imece ile,  elle ayıklardık.  Şimdi patoz denilen makinalarla  bu iş  yapılmaktadır.  'Gavsul' denilen  dış kabukları ( örtüsü )  ise  hayvanların altına serilir ya da etrafta bırakılırdı. Bu kabuklardan organik gübre yapılması için çalışmalar yapılması ise sevindiricidir.  Bu şekilde hem  çevre kirliliği önlenmiş, hem de fındık üreticisine ek bir gelir sağlanmış olacaktır. 
Çotanak Stadyumu ( Giresun ) 

Giresun'da futbol denince  'çotanaklar' akla gelir.
( Fotoğraf alıntıdır. )
( Fındıkla ilgili  bir başka yazımı  burayı tıklayarak  okuyabilirsiniz. )

Bu yazı son olarak 19.01. 2019 tarihin de güncellenmiştir.

5 Haziran 2010

TÜYSÜZ ŞEFTALİ / NEKTARİN

Nektarin şeftali  ağacı ve meyvesi  ( Prunus persica var. nucipersica ) 
Nektarin ( Prunus persica var. nucipersica veya P. persica var. nektarina  ),  gülgiller ( rosaceae ) familyasından, kışın yaprağını döken 5 - 10 m. boylarında  bir ağaçtır.  Ana vatanının Çin olduğu sanılmaktadır. Aslında şeftalinin bir çeşididır, meyvesinin tüysüz olması ile şeftaliden ayrılır.  Bu nedenle halk arasında daha çok tüysüz şeftali denir. Tüylü olduğu için, şeftaliye karşı alerjisi olanlar için alternatif bir meyvedir. Üstelik, şeftaliye göre daha yararlı olduğu belirtilmektedir. 

Nektarin, renk ve görünüş bakımından şeftaliye benzerken, tat olarak daha farklı bir aroması vardır. Kabuğu pürüzsüzdür, soyulmadan da yenir, şefaliden daha serttir.  Kalorisi düşük olduğu halde vitamin ve mineral bakımından zengindir. Bu nedenle bir çok hastalığa iyi geldiği söylenmektedir. Raf ömrü şeftaliye göre dah uzundur. Yurdumuzun daha çok  kıyı bölgelerinde yetiştirilmektedir.

Nektarin veya tüysüz şeftali 
 ( Prunus persica var. nucipersica  )
Nektarin, erkeen çiçek açtığından ilkbahar donlarını sevmez, bol ışık alan yerleri ve iyi drene edilmiş, çabuk ısınan,  kumlu, çakıllı ve verimli toprakları sever.  Çok fazla çeşidi vardır. bunlardan bazıları sonbaharda olur ve soğuğa daha dayanıklıdır.

Nektarin şeftali  ağacı çiçeği
(Prunus persica var. nucippersica  )  
Yetişme şartları  şeftali ile hemen hemen  aynıdır. Yurdumuzun daha çok kıyı bölgelerinde ve Bursa ilimizde yetiştirilmektedir. Aşı ile üretilir. 
( Bakınız: http://kadirbekci53.blogspot.com/2010/02/seftali-agaci.html )

( Not: Bu yayın 19. 9. 2022 tarihinde güncellenmiştir. )

2 Haziran 2010

ASLANAĞZI ÇİÇEĞİ ( Antirrhinum majus )

Aslanağzı çiçeği ( Antirrhinum majus ).

Aslanağzı çiçeği  ( Antirrhinum majus ), sinirotugiller ( Plantaginaceae ) familyasından, tek veya çok yıllık, yarı - çalımsı  bir bitki türüdür. Uzun ömürlü bir bitki olduğu halde, soğuğa fazla dayanmadığı için, daha çok  mevsim çiçeği olarak yetiştirilmektedir. Sıcak bölgelerde çalı formu kazanarak  uzun yıllar yaşıyabilir. Eskiden beri yetiştirilen, klasık çiçeklerimizden biridir. Menşeyi Akdeniz havzası ve  ülkeleridir. 

Aslanağzı ( antirrhinum ) ülkemizde yabani olarak da yetişen bir bitkidir,  çok fazla  türü yoktur. Ancak  süs bitkisi olarak yetiştirilen çok fazla, bodur, katmerli ve ebruli çeşitleri üretilmiştir.
En çok rengi olan çiçeklerden biridir, çiçekleri aslan ağzına benzer, bir sap üzerinde aşağıdan yukarı doğru açarlar. Bitkinin yeniden çiçek açması için, çiçek açmış  sapların  kesilmesi gerekir.  Hem bahçede, hemde saksıda yetişir. Duvarları, uçurumları, taş aralarını çok sever.  Kesme çiçek olarak da kullanılır. 

Aslanağzı çiçeği,  güneşli yerleri  ve geçirimli, verimli ve hafif kireçli   toprakları sever. Fazla sıcak ve fazla soğuğu sevmez. 

Aslanağzı çiçeğine bazı yörelerde tavşanağzı, danaburnu, keçiağzı da denir.Yetiştirilmesi  çok kolaydır, fazla bakım istemez. Tohumla ve çelikle üretilir. 
.

Aslanağzı ( Antirrhinum majus ) çiçekleri.

Pembe çiçekli aslanağzı çiçeği ( Antirrhinum majus )

Aslanağzı çiçeği ( Antirrhinum majus )

Beyaz aslanağzı çiçeği

Kırmızı aslanağzı çiçeği

Pembe aslanağzı çiçeği

Sarı aslanağzı çiçeği

Pembe ve kırmızı aslanağız!ları

Aslanağzı çiçeği ( Antirrhinum majus ).

( Bu yayın son olarak 09. 11. 2020 tarihinde güncellenmiştir. )