23 Kasım 2013

YUKKA'MIN CEZASI

Yukka çiçeği ( Yucca gloriosa )
Blogumda daha çok, bahçemde yetiştirdiğim çiçek ve bitkileri tanıtmaya çalışıyorum. Yani, yetiştirirken edindiğim tecrübelerimi  sizlerle paylaşıyorum. Belki size saçma gelecek ama, ben bu şekilde onları ödüllendirdiğimi düşünüyorum. 

Bilimsel olarak ispat edilmemekle beraber, müziğin bitkilerin büyümesine olumlu  etki ettiği söylenmektedir. Yine,  meyve vermeyen bitkilerin kesme tehdidi karşısında meyve verdiği, halk arasında hep anlatıla gelmektedir.
S. Freud, ' İlgi görmeyen  her şey ölür.  Duygular, ilişkiler hatta  çiçekler  bile.' diyor. 

Yukka çiçeği ve  meyvesi ( Tohum kapsülü )

Bir kaç yıldır tanıtmak için bahçemdeki yukka'nın  ( yuka olarak ta söyleniyor )  çiçek açmasını bekliyorum.  Ancak onun çiçek açmaya hiç mi hiç  niyeti yok, habire uzuyur, tabanından yeni  filizler kaldırıyor. Gerçi bu hali ile de güzel ama, ben onu çiçek açıca tanıtmak istediğim için, çiçek açana kadar  cezalandırdım. 
Yukka çiçeğini  onun yerine  başka yerlerden  çektiğim fotoğraflarla tanıtacağım.  Hani çoban dağa küsmüşte dağın haberi olmamış, benimki de o misal. Bakalım yukka  bu cezaya nasıl bir tepki verecek.
Tabi çiçek açınca affetip fotoğraflarını burada sizlerle paylaşacağım.  

Gelelim yukka çiçeği  ile ilgili edindiğim  bilgi ve izlenimlerime.
Yukka ( yucca ),kuşkonmazgiller ( asparagaceae ) familyasına mensup bir cins bitkinin ortak adı. Anavatanı Orta ve Kuzey Amerika olan yukka'nın yaklaşık kırk  kadar türü bulunmaktadır. Çok yıllık olup yaz- kış yapraklıdır, ağaçsı bir yapısı olsa da aslında otsu bir bitkidir.  Kaktüsler gibi aynı zamanda sukkulenttir, yani gövdesinde su ve besin depo eder, bu nedenle kuraklığa dayanıklı bir bitkidir.

Yukkanın yaprakları sert ve sivri uçludur, bu nedenle 'hançer çiçeği' de denir, oldukça tehlikelidir. Eğer bitkinizin yapraklarının ucu yumuşaksa yukka değildir. Yukkaya  çok benzeyen bir çiçek olan  drasena ( dracaena ) türüdür. 

Yucca gloriosa,  mayıs -kasım ayları arasında  uzun bir sap üzerinde ( salkım )  yumurta şeklinde, genel olarak bej renkli çiçekler açar, bazen  mor ve kırmızı renkli de çiçek açar. Bu şekliyle büyük bir  avizeyi andırdığı için, 'avize çiçeği' ya da avize ağacı da denir. Yurdumuzda doğallaşmıştır. Çiçekleri gece kokar ve yenebilir. 

Yukka, geçirimli ve humusça zengini nemli  toprakları sever. Susuzluğa dayanıklı bir bitkidir, ancak suyu çok  sever, özellikle yazın yapraklarına ara sıra su serpilmesinden hoşlanır. 
Yukka için en önemli husus ise; bulunduğu yerin aydınlık ve  güneş alması gerekir, aksi halde çiçek açmaz ve gelişemez.  İç mekanlarda kullanılacaksa, yerin  güneş alması ve aydınlık olmasına dikkat etmek  gerekmektedir.
Yuka  her ne kadar sıcak iklimlere özgü bir bitki olsa da soğuğa karşıda dayanıklıdır ( - 15 ).  Park ve bahçelerde çok güzel görünür, değerli bir peyzaj bitkisidir.
Yukka, dal ve gövdesinden kesilen çelikle, ayırma ile ve tohumla  üretilmektedir. Ancak kesilen parça dikmeden önce; bir kaç gün serin bir yerde  bekletilerek  kesilen yer kabuk bağlatıldıktan sonra dikilmelidir.
Sonuç olarak; yukka ışığı, suyu  ve güneşi seven bir bitkidir.


Yuka ( avize ) çiçekleri

Bir adı da avize çiçeği olan yukka çiçekleri
( Yucca gloriosa )
Yukka çiçeği ( yakın çekim )
Yukka çiçeği ( Yucca gloriosa )

     Yukkam nihayet çiçek açtı, işte fotoğrafları ( 01. 9. 2022 ) 

2010 yılında diktiğim yukka çiçeği 12 yıl sonra çiçek açtı. 

Yukka ya avize çiçeğim 

Yararlandığım kaynaklar: Vikipedi 
( Bu yayın  son olarak 01. 09. 2022  tarihinde güncellenmiştir. )

16 Kasım 2013

ÖZDERE KARACADAĞ ATATÜRK'Ü ANMA YÜRÜYÜŞÜ

Teos Doğa Sporları Grubu'nun düzenlediği  bu haftaki ( 10. 11. 2013 ) doğa yürüyüşü Atatürk'ün ölümünün 75. yıl dönümü nedeniyle   'Özdere Karacadağ Atatürk'ü Anma Etkinliği', adı altında yapıldı. Yürüyüş 13 arkadaşımızın katılımı ile yapıyoruz. 

Doğa yürüyüşü yapacağımız  parkurun bulunduğu Özdere'ye, Seferihisar'dan kalkan  8.30 otobüsü ile hareket ediyoruz. Bazı arkadaşlarımız ise yolda,  Doğanbey  ve Özdere'de katılıyor.

Ömür Beldesin'de  ( Doğanbey ) saat  09. 05 gösterdiği için; yolcularla beraber otobüsten  inerek  ulu önder ATATÜRK için bir dakikalık  saygı duruşunda bulunuyoruz. Daha sonra yolumuz üzerinde bulunan Ürkmez ve Gümüldür beldelerinden  geçerek  Özdere'ye ulaşıyoruz. 

Özdere, İzmir'e 83 km, Seferihisar'a ise 38 km. mesafede bulunuyor, denizle ormanın kucaklaştığı Ege Denizi kıyısında  kurulmuş. Daha çok yazlıkların bulunduğu  şirin bir belde. Tarihi Hititler dönemine kadar uzanmaktadır. İdari bakımdan Menderes ( Cumaovası  ) ilçesine bağlı, mahalle. İlçe merkezine  45 km. mesafede bulunuyor. 
Eski adı Kesre, Özdere'nin en önemli  geçim kaynakları başta turizm olmak üzere mandalina ( satsuma ) ve  tarımı oluşturmaktadır.

Özdere'de yarım saat kadar çay içip dinlendikten sonra, mandalina bahçeleri  arasındaki dar yollardan geçerek, bizi Karacadağ'a götürecek orman içindeki toprak  yola ulaşıyoruz. 
Karacadağ, 500-600 m. yüksekliğinde bir tepe, kıyıdan birden bire yükseliyor. Tepenin   Özdere'ye bakan yamaçları oldukça dik ve ormanlık.  Doğa yürüyüşleri için  zor bir parkur, bu nedenle bazı arkadaşlarımız yürüyüşe gelmemiş.

Kıyıdan yükseldikçe Özdere ve Ege Denizi adeta ayaklarının altında kalıyor.  Özdere ve Ege  Denizi kıyıları yükseldikcedaha güzel görünüyor. 

Yol boyunca koçayemişler, siklamanlar, papatyalar, çiğdemler.... çiçek açmış. Yaprakları sararan ağaçlar da olmasa bahar geldi  sanılacak. 
Orman içindeki ayı fındığı, mersin, sakız  gibi çalılar yürüyüşümüzü daha da zorlaştırıyor. Çok sarp yerlerden geçiyoruz, kayıp düşmemek için  çok yavaş ve dikkatli  yürüyoruz. 

Üç saatten fazla süren bir  yürüyüşten sonra, kayalık bir yer olan Karacadağ'ın zirvesine ulaşıyoruz. Manzara yorgunluğumuzu unutturuyor. Harika!
Bir süre dinlenip manzaranın tadını çıkarıyoruz. Daha sonra da çam ağaçlarının  altında hep beraber getirdiğimiz  azıklarımızı  yiyoruz.

Geriye dönüşümüz çok daha kolay oluyor, üç saatte zor çıktığımız Karacadağ'dan  bir saat gibi kısa bir sürede  iniyoruz.
Özdere'de yorgunluk çaylarımızı içtikten sonra, yeni bir doğa yürüyüşünde buluşmak umuduyla vedalaşıp ayrılıyoruz.

 Doğa yürüyüşleri hiç şüphesiz çok yararlı bir spor. Bir taraftan sağlığınızı  korurken, diğer yandan doğayı daha iyi tanıma fırsatı buluyorsunuz. Toplu halde yapılması ise işin bir başka güzel yanı. Yeni insanlarla tanışma ve dostluk kurma fırsatı yakalıyorsunuz.  Kısaca, sağlığı yerinde olan herkesin bu tür etkinliklere katılmasında büyük yarar var.

Yeni doğa yürüyüşlerinde görüşmek üzere bizi izlemeye devam ediniz, sevgili doğa severler.
İşte bu yürüyüşümüzden renkli kareler. 

İzmir'in önemli   turistik  merkezlerinden Özdere.
Mavi ile yeşilin buluştuğu Ege kıyıları.
Özdere'den Karacadağ.
Mandalina bahçelerinin arasından geçerek Özdere'den  uzaklaşıyoruz.
Doğa yürüyüşüne katılan arkadaşlarımız.

Yolda rastladığımız  köpek yavruları ile  oynuyoruz.

 Bir süre orman içinde ki toprak yoldan yürüyoruz.
Yol boyunca en çok  kocayemiş ağaçları dikkatimizi çekiyor. Bazıları  çiçek açmış,
bazılarının ise meyveleri olgunlaşmış, yeniyor ( Arbutus unedo )
Koca yemiş çiçeği
Koca yemiş ağacı ve henüz olgunlaşmamış meyveleri 
Koca yemiş ağacı ve olgunlaş  meyveleri
Koca yemiş, ya da Dağ çileği  çiçeği
Koyungözü ( Bellis perennis )
Yol çok dik olduğu için sık sık  mola veriyoruz.
Yaprakları sararmış bir ağaç.  

Sarmaşık / Akasma  ( Clematis cirrhosa )
Saparma ( smilax aspera ) çiçek açmış.
Siklaman ya da Kandil kökü ( Cyclamen hederifolium )
Kısa bir mola. 

Yapışkan andız otu /  ( İnula viscosa )
Yoruma gerek var mı?
Mersin, Murt ( Myrtus communis )
Sakız çalısı ( Pistacia lentiscus )
Orman içinde yürüyoruz. 

Yaşlı bir karaçam ağacı

Karaçam ağacı ( Pinus nigra )

Karaçam ormanı 

Orman içinde yürürken zor anlar yaşıyoruz.
Mantarlar
Bir çeşit ağaç mantar.

Bir karaçam ağacı.

Tespih ağacı veya ayı fındığı ( Styrax officinalis )
Kısa bir mola.

Çınar ağacı 

Çiğdem çiçeği ( Crocus sp. )
Ayı fındığı ( Styrax officinalis )
Orman içinden bir gürünüş. 

Karacadağ'dan Özdere
Arkada Ege Denizi ve Özdere görünüyor. 
Karacadağ / Özdere Hatırası 
Azıklarımızı çam ağaçlarının altından  Ege Denizi
kıyılarını  seyrederek yiyoruz. 
Karadağ'dan Özdere ve Ege Denizi'nin görünüşü. 

Dönüşümüz  daha kolay ve kısa sürüyor.