| Doğa ve insan |
Tozu dumana katarak ilerleyen bir araba adeta doğaya meydan okuyordu. İnsansız bir hava aracı gökyüzünde uçarken, nükleer enerji ile çalışan bir gemi okyanusta aylarca kalabiliyor...
Bulutların üstünden yükselen bir ses, bizim yaramazlar oyuncaklarıyla oynuyor dedi. Halbuki insanoğlu onun tahtına göz dikmişti, tıpki babasının tahtını ele geçmek isteyen prens gibi. Doğaya hakim olmak, her şeyi kendi istediği gibi yapmakta kararlıydı. Doğanın kuralları görmemezlikten geliniyordu. Ya doğa, kendi yarattığı bu canavarın emrine girer mi? Ya da yarattığı bu canavarı yok edip kendi yoluna mı devam eder!
İnsanoğlu toplu yaşamaya başladıktan sonra, emeğin büyük bir kısmını silaha / teknolijiye harcıyarak birbirleri üzerinde hakimiyet kurarak sömürmeye harcamaktadır. Böylece, tek başına kalınca doğanın/ dünyanın hakim olacağını ve doğanın yerine geçeceğini sanmaktadır. Bu kafa ile doğaya hakim olsa ne olur? Hep beraber, kardeşçe yaşanacak bir dünya kurmadıktan sonra. İnsanoğlu doğanın bize bahşettiği aklı, bence yanlış kullanıyor.