Gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ağustos 2019

BİR FOTOĞRAFIN HİKAYESİ ( Keten Çiçeği )

İşte trenden çektiğim  o fotoğraf 
( Sarı keten çiçeği - Linum mucronatum )
Bu defa sizlere yukarıdaki bitkinin fotoğrafını nasıl çektiğimi hikayesini  anlatacağım.  Bu çiçeği merak edenler için ise, aşağıda kısa bir dip notu düştüm.

2019 yılının  haziran ayı idi,  eşimle beraber  bir turla - Doğu Ekspresi ile Ankara'dan Kars'a gidiyorduk. Gündüzleri  zamanımın çoğunu  fotoğraf çekerek geçiriyordum.  Vagonumuzun arkada olması  benim açımdan  iyi olmuştu. Buradan daha rahat  fotoğraf çekebiliyordum. Yanımda fotoğraf çeken bir kaç kişi daha vardı. Hem sohbet ediyor, hem de birbirimize  ilginç bulduğumuz yerleri  göstererek yardımcı oluyorduk. Tren, inanılması zor müthiş  yerlerden geçiyordu.  Yol boyunca, yer yer rengarenk  kır çiçekleri açmıştı. Bitkilere meraklı olduğumdan,  fotoğrafını  çekemediğim için üzülüyordum.
Doğu Ekspresi .
Trenimiz Sivas - Erzincan arasında  ilerliyordu.  Yol boyunca öbek, öbek  bir bitki sarı renkli çiçek açmıştı. Gittikçe çoğalan  bu çiçeğin ne olduğunu merak etmeye başlamıştım.  Zum yaparak çektiğim fotoğraflar, tren hareket halinde olduğu için bozuk  çıkıyordu. Sonunda kendimi sadece  bu çiçeğin fotoğrafını çekmeye odaklandım, gördüğüm anda makinamın deklanşörüne basıyordum, başka hiç şeye bakmıyordum. Bu şekilde  yüzlerce fotoğraf çektim  ancak hepsi de birbirinden kötüydü.  Bu fotoğraflardan  çiçeği tanımak mümkün değildi.

Akşam, belleğimde yer açmak için  çektiğim  fotoğrafları  tek tek silmeye başlamıştım. Belki bir ip ucu yakalarım diye, tekrar bakıyordum. Bir den gözlerime inanamadım, çok  net bir fotoğraf çekmiştim. Gündüzün baktığımda görmemişim.  Birden, gayri ihtiyari olarak  'KETEN'* diye yüksek sesle bağırınca, etrafta bulunanlar  bana doğru  bakmaya başladı. Eşim, insanlar bize bakıyor dedi. 
 O kadar mutlu olmuştum ki, anlatamam. Beni deli sansalar da  umurumda değildi. Emin olmak için internete girdim, doğru tahmin etmiştim  sarı  keten çiçeğiydi   
Hayatımın belki de en ilginç ve değerli  fotoğrafını çekmiştim. Eğer bu fotoğrafı çekmeseydim, hayatım boyunca bu çiçeğin hep ne olduğunu  merak edecektim.
Bu  fotoğrafı ve hikayesini sizlerle de paylaşmak istedim. Sevgili doğa ve bitki dostlarım. 
Güllübağ Boğazı ve Karasu, Kemah / Erzincan
Sivas - Erzurum Demiryolu ( 1933 - 1939 ). Büyük ölçüde kazma kürekle yapılmış olan bu demiryolu, Cumhuriyetimizin kuruluş döneminde yapılmış olan en önemli eserdir. 550 km uzunluğundaki bu demiryolunun 23 km'lik kısmı tünellerden geçmektedir
.
 
 * Keten ( linum sp. ), ketengiller ( linaceae )  familyasından haziran - temmuz ayları arasında  ipek gibi mavimsi veya sarı renkli çiçekler açan  otsu bir bitki cinsidir. En yaygın türü kültürü yapılan  Linum  usitatissimum  dur. Tohumu ve lifi için yetiştirilmektedir. Tohumlarından elde edilmekte olan bezir yağı boya sanayinde kullanılır. Yurdumuzda doğal olarak 40'ın üzerinde keten türü yetişmektedir. Bunlardan bazıları ise endemiktir.  

21 Kasım 2018

KARA GÜL - HALFETİ - SEFERİHİSAR.


Seferihisar'da yetiştirdiğim   kara gül
Hiç şüpesiz en güzel çiçeklerden biri olan gül, kokusu kadar  hemen, hemen her  renkte açtığı çiçekleriyle de tanınmaktadır. Ancak bunlardan siyah gül,  doğal olarak yurdumuzun sadece Şanlıurfa iline bağlı Halfeti ilçesinde yetişmekedir. Piyasada satılan siyah renkli  güller ise Hollanda'dan getirilmektedir, doğal değildir. Halfeti dışında yetiştirilen bu gül koyu kırmızı olmaktadır. 

Şanlıurfa ilimize bağlı bulunan Halfeti, günümüzde Fırat Nehri üzerinde yapılan Birecik Barajı nedeniyle, yüzde sekseni sular altında kalmıştır. Eski adı Şitamrat olan Halfeti, ilk defa M.Ö.885 yılında Asur kralı Salmanasar tarafından kurulmuştur. Siya gül'ün ise buraya nasıl geldiği bilinmemektedir. 
Kara gülü ile adını dünyaya duyuran
 Eski Halfeti ilçe merkezi ve Birecik Barajı
Bu yıl mayıs ayında Halfeti'den getirdiğim meşhur siyah gül fidanını, İzmir'in Seferihisar ilçesindeki bahçeme dikmiştim. Bu arada saksıda ( topraklı )  olduğu için  uçağa  almadıklarından, çıplak olarak getirmek zorunda kaldığımdan tutup tutmayacağı konusunda  endişeliydim. Ama korktuğum olmadı ve temmuz ayı içinde  koyu kırmızı renkli bir de  gül açtı.  Aslında bu  benim için sürpriz olmadı, denemek istemiştim.  Nasrettin Hoca'nın  göle maya çalması gibi, ya tutarsa! Sonbaharda ise daha koyu renkli açtı, Yarı katmerli ve kokulu bir gül. 
Kara gül Seferihisar'a gelince kırmızı  gül oldu.  
Halfeti gülü olarak da  bilinen kara gül, Prof. Dr. Turhan Baytop'un yaptığı araştırma sonuçlarına  göre;   ilk defa Fransa'da, ünlü gül üreticisi J. B. A. Guillot tarafından 1859 yılında Lyon kentinde yetiştirilmiştir.  Halfeti'ye ise,  bu gülün kim tarafından ve  nasıl getirildiği bilinmemektedir.
Büyük kısmı Birecik Barajı suları altında kalmış olan tarihi Halfeti şehri. 
Kara gül yeni bir umut oluşturmaktadır
Bu gülün dünyada sadece  Fırat nehrinin oluşturduğu mikroklima nedeniyle, Halfeti'de yetişmesi büyük bir şanstır. Hollanda  adını bütün dünyaya nasıl  bizden aldığı lale  soğanları ile  duyurmuşsa,  Halfeti'de adını, başka  yerlerde  doğal olarak yetişmeyen  siyah gül sayesinde duyurabilir!
Arı ve kara gülü  

Kara gül goncası 

Kara gül  ( Seferihisar )

Kara gül  ( Seferihisar )

21 Ağustos 2018

MUSA AĞACI VE AB - I HAYAT ÇEŞMESİ

Musa Ağacı ( doğu çınarı - platanus orientalis
Yeni bir ağaç hikayesi  ile merhabalar. Bu defa ki ağacımız  adını bir peygamberden almış. Musa Ağacı.

Musa Ağacı ve Ab - ı Hayat Çeşmesi,  Hatay ilimizin Samandağ ilçesinin Hıdırbey Köyü'nde bulunmaktadır. Burası Samandağ'ın merkezine 6 km. mesafededir.

Musa Ağacı,  aslında  bir tür çınar  ağacı ( doğu çınarı -  platanus orientalis )  köyün tam ortasında bir yerde.  Hıdırbey çınarı olarak da biliniyormuş. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürlüğü tarafından,  Anıt Ağaç  ilan edilerek koruma altına alınmış. Yaşı hakkında farklı bilgiler var. Bazı kaynaklarda 1600 yaşında olduğu belirtilmiş. Çevresi ise 20 m. den fazla. Bir dönümden fazla bir alanı kaplıyor.   Bu ağacın asıl  önemi   ise  hakkında anlatılan hikayelerden ileri gelmektedir.

Hıdırbey Köyü, Samandağ / Hatay.

Bir efsaneye göre; Hz. Musa ile Hz. Hızır bir gün dağlarda dolaşırken  ( Musa Dağı ), Musa asasını toprağa saplayarak oradan geçen dereye su içmeye gider. Daha sonra da yollarına devam ederler. Bu arada asasını unuttuğunu fark edince geri dönerler.  Bir de ne görsün; asa  yeşermiş, yaprak açmıştır. Bunun üzerine Musa asasına almaktan vazgeçer.  İşte bugün Hatay'ın Samandağ ilçesi Hıdırbey köyünde bulunan devasa  çınar ağacının Musanın asası olduğuna inanılmaktadır. Bu nedenle de adına 'Musa Ağacı' denilmektedir.

Hıdırbey köyünün tam ortasından, Hz Musa'nın su içtiği varsayılan  bir dere geçiyor. Etrafına  çok sayıda çay bahçesi restoran yapılmış, turistik bir yer.   Buraya gelenlerin bir kısmı ise, Musa Ağacı'na  dilek tutmak ve  adak adamak için geliyormuş.

Ab - ı Hayat Çeşmesi, Hıdırbey Köyü / Samandağ.

Ağacın hemen yanında bir de çeşme var. Suyu içiliyor, oldukça soğuk. Adı  'AB -I HAYAT ÇEŞMESİ'.
Bilindiği üzere   Ab -ı hayat ya da Bengi su, bir çok efsanede adı geçen kutsal bir suyu verilen bir addır. Bu sudan içenlerin ölümsüzleşeceği  ve genç kalacağına  inanılmaktadır. Bu konuda  kaynağı Sümerlilere dayanan bir çok efsane anlatılmaktadır. Ayrıca,  Kur'an'da dolaylı olarak ab -ı hayat'tan söz edilmektedir.

Ab -ı hayat ya da Bengi su bir çok efsaneye göre 'Zulmet' diye tanımlanan karanlık ve bilinmeyen bir dünyada gizlidir.  İskender'de bu  suyun peşinden Zulmet'e kadar gider, ancak onu elde etmeyi başaramaz. Gılgamış destanına göre ise, ab -ı hayat,  Kızıl denizin derinliklerinde yetişen bir ottur (  Galsam otu  ya da Şah -ı galsam ). Kral Gılgamış bu otu elde eder, ancak bir yılan elinden kapınca; Ben onu ülkemdeki yaşlı insanlar için  götürecektim diyerek  ağlar. 

                           Musa Ağacı'nın Bulunduğu Hıdırbey Köyü'ünden Manzaralar.

Musa Ağacı. 

Hz. Musa'nın su içtiğine inanılan dere. 

Hıdırbey Köyü, Samandağ.

Musa Ağacı

Begonvil  çiçeği

Meleklerin borusu / Brugmansia 

Samandağ / Hatay. 

29 Ağustos 2017

BİR İNSAN BİR AĞAÇ

Hüseyin Pehlivan'ın dut ağcını dikerken çekilen fotoğrafı ve düştüğü not.
( Sinop cezaevinin  dış bahçesine  diktiğim  dut fidesi - 1959
Yanımdaki arkadaş Adanalı Sabri İnce ve Hüseyin Pehlivan )
İmza
Bu blogu yazmaktaki temel amacım insanların; ağaçları , bitkileri  sevmesine bir nebze de olsa  katkıda bulunmaktır. Bu nedenle zaman zaman çiçekleri, bitkileri tanıtırken konusu  ağaç olan, çiçek olan küçük  hikayeler, masallar da yazmaya çalışıyorum.

Şimdi anlatacağım hikaye  ise  bana ait değil, gerçek bir hikaye. Olay 1959 yılında Sinop Cezaevi'nde geçiyor, ilginç olan da zaten bu. Bu aynı zamanda, insanların hiç bir zaman umutsuzluğa kapılmaması gerektiğinin de hikayesi.
Hikayemizin iki karekteri var, ilki bir dut ağacı, halen bugün müze olan Sinop Cezaevinin dış bahçesinde,  58 yıl önce dikilmiş. İkincisi ise; dut ağacını buraya diken, idam mahkumu Hüseyin Pehlivan*.

Hikayemize geçmeden önce, gelin önce Hüseyin Pehlivan kimmiş, tanıyalım. 
Tarihi Sinop Cezaevinin dış bahçesinde yer alan,
Hüseyin Pehlivan'ı tanıtan pano.
'Hüseyin Pehlivan, Kafkas göçmeni bir ailenin üçüncü çoçuğu olarak 1933 yılında Gerze'nin Yaykıl Köyü'nde doğar. Toplumumuzun halen kanayan yarası olan, kan davası hükümlüsü gencecik bir delikanlı olarak 1954 yılında Sinop'un Hanı'na düşer. İçerde; okur, yazar, çalışır. Bütün gayreti düzgün bir insan olmaktır. 1966 yılına kadar Sinop'un Hanı'nda cezasını çeken Hüseyin Pehlivan, 'Ceza Kanunun ilgili maddeleri ve çıkarılan af kanunları ile 1969 yılında Niğde Cezaevinden tahliye olarak memleketine döner. İş Kanunda eski hükümlüler lehine yapılan düzenlemeler ile Sinop'ta bir dönem  başlıca istihdam kurumları arasında  yer alan  Amerikan Radarı'nda iş bularak buradan emekli olur.
Çeşitli medya kuruluşları kendisi ile canlı röportaj yapmış ve hakkında yazı dizisi hazırlanmıştır.
Gelelim hikayemize.'
                                              DUT AĞACININ ( Teselli ) HİKAYESİ
Hüseyin Pehlivan 'Teselli ağacı' dediği Dut Ağacı'nın hikayesini şöyle anlatıyor.
Sinop Cezaevi'nin ( müze ) dış bahçesi.
Hüseyin Pehlivan'ın diktiği dut ağacının da
olduğu alan günümüzde ziyaretçilerin dinlenme yeri haline gelmiş
Hüseyin Pehlivan tarafından 1959 yılında dikilen  dut ağacı  ve
hikayenin yer aldığı tabela.
' ....Dut ağacı bu! dikmek için müdüriyete, yazı yazmam lazım. 'Maruzat' deriz biz ona. Yazı gider müdürün önüne, müdür bakar. 'Hüseyin Pehlivan'  yazı yazmış. Cezaevinde bir çokları da  'Yazar' derdi bana, öyle çağırırlardı beni. Müdür beni çağırıp 'Yazı yazmışsın, söyle bakalım, ne istiyorsun?' Dedi.
' Sayın müdürüm ben bir dut ağacı dikmek istiyorum' dedim.  ' Nereye dikeceksin? Neden, ne yapacaksın dut ağacını? Yani dut ağacı büyüyecek, dut verecek, herkes bunun dutundan yiyecek sana dua edecek öyle mi? Dedi, ben müdür bey öyle değil, aslında hem öyle, hem de başka anlamı var.' Dedim.
'Başka ne anlamı var?' Dedi. Ben de 'bu dut ağacı büyüdüğü zaman 20 sene, 30 sene, 50 sene sonra, neyse kaç yıl sonra olursa olsun, büyüdüğü zaman buraya gelen mahkumlar diyecekler ki; Bu dut ağacını diken kişi  idamdan kurtulmuş, müebbet cezaya çarptırılmış. Müebbet cezayı da bitirmiş çıkmış buradan diyecekler. Bu şekilde  TESELLİ  kaynağı olacak onlar için. Ben bunu düşünüyorum, daha ümidimi yitirmedim, ben bir gün çıkacağım buradan, hiç ümidimi yitirmedim' Dedim.
Öyle durdu ve  'Peki dış bahçenin  bir yerine dik' dedi.

Hüseyin Pehlivan 'Teselli Ağacını' dikti ve ümit ettiği gibi Sinop'un Hanı'ndan tahliye oldu.

* Hüseyin Pehlivan'ın yaşayıp yaşamadığı konusunda bir bilgiye ulaşamadım. Yaşıyorsa kendisine sağlık ve mutluluklar diliyorum. Ölmüşse mekanı cennet olsun.
                               Tarihi Sinop Cezaevi'nden Fotoğraflar.
Şimdi müze olan Tarihi Sinop Cezaevi.
Namı- diğer Türkiye'nin Alkatraz'ı.  ( 1877 - 1997 )
Sinop Cezaevi bir çok ünlü kişiyi de konuk etmiştir. Bunlardan biri de Türk
Edebiyatı'nın ünlü ismi Sabahhatin Ali dir.

Zindan. Sinop Kalesi'nin burçları zindan olarak kullanılmıştır.

Geniş bir alana yayılmış olan  Sinop Cezaevi'nin maketi.

Yeşille mavinin buluştuğu, Türkiye'nin en mutlu insanlarının yaşadığı
Sinop  şehri.

19 Eylül 2016

İZMİR KARAGÖL'DE BİR YAZ GÜNÜ !

 Karagöl Gölü  ( Yamanlar Dağı / İzmir )
Yazın, benim gibi denizle aranız yoksa inanım İzmir'in sıcağı hiç çekilmiyor. Dışarıya çıkamıyorsunuz, adeta ev hapsi cezası çekiyorsunuz.
Neyse, gelelim asıl anlatacaklarıma. 
Bu yaz sıcaktan iyice bunaldığımız bir gün ( 15 temmuz darbe girişiminden  sonra )  bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine,  Karşıyaka / Yamanlar Dağı'nda bulunan, İzmir'in merkezine 35 km, Karşıyaka'ya 25 km  mesafede bulunan  İzmir Karagöl Tabiat Parkı'na gitmeye karar veriyoruz. 

Yamanlar Dağı, Manisa'daki Spil Dağı'nın İzmir'e doğru olan devamı, birbirlerinden  Sabuncubeli Geçidi ( 600 m ) ile ayrılıyor, 1076 metre yüksekliğinde.  Karagöl Gölü,  Yamanlar dağının  zirvesine yakın bir düzlükte, etraf  ormanlık, krater gölü. Doğa severlerin mutlaka görmesi gereken harika bir yer.
Yamanlar Dağı'ndan İzmir ve Körfez  
Yamanlar Dağı / İzmir
Yol çok virajlı, dikkatli ve yavaş gitmek gerekiyor. Yükseldikçe İzmir ve körfez,  farklı açılardan çok güzel  görünüyor. Bir kaç kez yolda, fotoğraf çekmek ve manzaranın tadını çıkarmak için  duruyoruz. 
Yükseldikce sıcaklık azaldığı için  rahatlıyoruz Gölün olduğu yer ( 810 m. ) çok daha serin, iyi ki gelmişiz diyoruz. Sıcaklık, şehir merkezinden  en az  5 - 6 derece daha düşük.
Gölün bulunduğu mesire alanına  ücretle giriliyor, tuvaletler temiz sayılır, sular  içilebiliyor. Piknik  için masa ve mangal yerleri var. Ayrıca bir  restoran ( kapalıydı ) ve büfe var.  Ancak her zaman açık olmuyormuş, yiyecek götürmekte yarar var.

Kısa bir dinlenmeden sonra, ailecek gölün etrafında bir tur atıyoruz. Darbe girişiminin etkisiyle mi ne, etrafta çok az insan var.
Bu arada fotoğraf çektiğimi gören bir aile, bana yanlarına gelmem için el ediyor. İnanılır gibi değil,  bir sincap  ellerinden çiğdem  ( Ayçiçeği çekirdeğine İzmir'de çiğdem deniyor. ) yiyor. Bu sırada  ördekler, göle soğuması için bıraktıkları  karpuzları parçalıyarak yemeye başlıyor.  Anlayacağınız,  burada hayvanlarla insanlar arasında yakın bir ilişki ve dostluk oluşmuş. 
Bir sincabı ilk defa bu kadar yakından görüyorum.
Sincabı gören  ördekler de yanımıza   geliyor.
Karagöl  Gölü,  35 dekar bir alanı kaplıyormuş,  çevresi çam ormanı, yüksekten bakınca kolye gibi görünüyor. Gölün tam kıyısında  söğüt ve yaşlı çınar ağaçları var. Bazı söğüt ağaçlarının kökleri suyun içinden  görünüyor. Balık avlamak yasaktır levhasının yanında, olta ile balık tutanlara rastlıyoruz.
Söğüt ağacı ve suda yüzen  kökleri
İzmir Karagöl Gölü, Yamanlar Dağı / İzmir
Gölün kıyısındaki söğüt ve çınar  ağaçları  ilginç manzaralar  oluşturmuş. Fotoğraf çekmek için çok güzel bir yer. Kışın, karda çok daha güzel olacağı kesin. Bir gelin ve damat fotoğraf çektirmek için gelmişler. 
Yusufçuk ( Helikopter böceği )
Bir süre gölün kenarında ki bitkilere konan  kelebeklerin fotoğrafını çekiyorum. 
( Köygöçüren / Cirsium arvensis ve Çakır dikeni / Centaurea solstifialis ) 
Bir adı da Tantalos Gölü olan Karagöl Gölü
( Yamanlar Dağı / İzmir )
Gölün kenarına  yalancı portakal ( Maclura pomifera )  ağaçları dikilmiş. İlk defa görenler, portakal şeklindeki meyvelerini koparıp,  yenmediğini anlayınca etrafa atmışlar. Büfeci; 'Koparmayın, yenmiyor diyorum ama  yine de koparıyorlar.' diyor. 
Yalancı portakal ağacı ve meyvesi 
( Maclura pomifera )
Şeytan portakalı da  denilen yalancı portakal ağacı, dutgiller familyasından.
 Süs bitkisi olarak yetiştirilir. 
Ördekler / Karagöl Gölü 
Pikniğimizi gölün kıyısında, ördeklerle birlikte yapıyoruz. İnsanların verdiği yiyecekleri çok alışmışlar, bizi görünce yanımız geliyorlar.  
Yemekten sonra üzerime bir ağırlık çöküyor, biraz kestirmek ( uyumak ) ve dinlenmek  için gölün kıyısındaki bir banka uzanıyorum. 
Buraya gelmeden önce araştırma yaparken  okuduğum Tantalos İşkencesi  efsanesi  rüyama giriyor. Tantalos'un  askerleri  beni krallarına işkence yaptın diye,  içinde  yılan kaynayan bir göle atıyorlar...
Bir adı da Tantalos Gölü olan Karagöl Gölü  ve Tantalos İşkencesi Efsanesi.  
                                             KARAGÖL GÖLÜ  VE TANTALOS  İŞKENCESİ
Kral Tantalos'a yapılan işkenceleri gösteren bir tablo
( Alıntıdır )
'Frigya ya da Lidya  krallı olduğu sanılan Tantalos, bu günkü  Spil dağının bulunduğu yerle Yamanlar dağının bulunduğu bölgede oturuyor ve bütün Batı Anadoluyu  buradan  yönetiyormuş. Çok zengin olan Tantalos, mitolojiye göre ayni zamanda Olimpos baş tanrısı Zeus'un da oğluymuş. O nedenle tanrılarla bile yemek yer sohbet edermiş. Ama yine de  Anadolu tanrıçası Kıbele'ye inanırmış ve Olimpos tanrılarını daha küçük görüyormuş.
Bir gün sarayına çağırdığı Olimpos tanrılarını denemek için, yemeği oğlunun etinden yaptığını söylemesi bardağı taşıran son damla olmuş. Tanrıların gazabına uğrayan Tantalos, Zeus tarafından ebediyen ac ve  susuz bırakılma cezasına çarptırılmış.
Spilos dağının ( Spil Dağı ) bir yarığından aşağıya atılmış.  Boğazına kadar soğuk sularla  dolu olan bu yerde, su içmek için eğildiğinde sular çekiliyor ve sadece toprak kalıyormuş. Baş ucunda asılı duran bin bir çeşit meyveye elini uzatınca, rüzgar onları savurarak uzaklaştırıyormuş. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, başının üzerinde her an düşecek gibi duran büyük bir kaya duruyormuş.
Tantalos'a yapılan bütün bunlar daha sonraları 'Tantalos işkencesi' adı ile anılacaktır.

Bir inanışa göre; Tantalos'un içine atıldığı ve işgence yapıldığı bu çukur daha sonra bir göl olacak ve adına  'Tantalos Gölü' denecektir.  Yamanlar dağındaki Karagöl Gölü'nün bu göl olduğu  kabul edilmektedir.
Tantalos'un  mezarının Bayraklı'da  ( İzmir )  bulunması, bu efsaneyi doğrulayıcı  niteliktedir. Yine Helen efsanelerinin hep kötülediği Tantalos, hemşehrisi Homeros'un Odyssela destanında anlattığına göre çok  büyük acılar çekmiştir.'
Adı Tantalos işkencesi ile ilişkilendirilen
Yamanlar Dağı'nda ki  Karagöl Gölü  ( Tantalos Gölü )
Birden eşimin sesi ile banktan fırlıyorum, gördüğüm rüyanın etkisiyle kan ter içinde kalmışım. 'Gidelim artık, akşam oluyor' diyor. Korkarak göle bakıyorum!
Güneş Ege Denizi üzeride batarken, bir başka mevsim, kar yağınca da gelmek dileği ile, İzmir Karagöl Tabiat Parkı'ndan  ayrılıyoruz. 
Karagöl Gölü, İzmir Karagöl Tabiat Parkı 
Karagöl Gölü, Yamanlar Dağı / İzmir
Karagöl Gölü  / İzmir
Karagöl Gölü  / İzmir
İzmir Karagöl Tabiat Parkı yol haritası 
( Harita alıntıdır )
Yararlandığım kaynaklar: Wikipedia