Şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mayıs 2025

PARKTAKİ ATATÜRK HEYKELİ

 

Seferihisar Belediyesi Parkı 
   
Parkta oturmuş, sağlık ocağına giden eşimi bekliyordum

Bir taraftan da, yanımdan hiç ayırmadığım fotoğraf makinemle 

Uçuşan güvercinlerin fotoğrafını çekmeye çalışıyordum.

Oynayan iki küçük çoçuğun Atatürk heykelini sevdiğini görünce

Gayri ihtiyari, makinemin deklanşörüne bastım.


Çoçukların bu hoş davranışı beni duygulanmıştı, yanıma çağırdım

Adlarını sordum, anaokuluna gidiyorlarmış

O kim biliyor musunuz? Dedim

 Atatürk,  ülkemizi kurtardı, dediler.


Bir  kalabalığın içindeydim. 

Atatürk konuşuyordu, 'Her yere heykelimi diktiniz ama; 

Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlamadınız' dedi.  

Belli ki,  kurduğu devletin bu halinden  memnun değildi.   

Yere düşen fotoğraf makinemin sesi ile uyanmıştım.  

   

Bu sırada eşim gelmişti, bir poşet dolusu ilaçla. 

Çaylarımızı içerken, biraz önce  Atatürk'ü gördüm dedim. 

Eşim, tuhaf bir şekilde yüzüme baktı.

Rüyamda dedim, seni beklerken bir ara dalmışım da.  


Atatürk'ün fikirlerini, yaptıklarını halka anlatamamıştık

Şiirler  söyleyerek,  heykelini yaparak işin işin kolayına kaçmıştık.   

Bilimden uzaklaşarak, aydınlarımızı, ülkemizi gerçekten sevenleri koruyamamıştık. 

 Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıramamış, darbe yapmıştık.   

Demokrasinin olmazsa olmazı olan laikliği  istismar etmiştik. 

  

A Kadir Bekçi

Şiirlerim. 10. 05. 2025, Bahçeköy / Seferihisar 

16 Temmuz 2024

ARKADAŞIM ARMUT AĞACI ! ( Bir Ağaç Dört Mevsim )


Kış 

Soğuk bir kış günüydü, seninle ilk karşılaştığımız zaman, 

Fotoğraf makinamla dolaşıyordum kırlarda, tek başıma.

Dalında öten bir  serçeyi çekmek isterken, uzaktan, 

Deklanşöre basmakta gec kalınca, seni çekmiştim istemeden. 

Yapayalnızdın, benim gibi tek başına, koca bir tarlanın ortasında. 

İlkbahar 

Baharda geldiğimde  muhteşemdin, gelinlik giymiş gibi bembeyaz. 

Sevgili eşimi, düğünümüzü hatırladım bir an,  

Kuş sesleri yerini  arı vızıltısına   bırakmıştı

Sanki  büyük bir orkestra çalıyordu dallarının arasında 

Yaz

Yazın  geldiğimde, hava çok sıcaktı yarı kurumuş dalların  güneşe söz geçiremiyordu. 

Kuşların takarak düşürdüğü armut  olmamıştı, yiyemedim.   

Gövdende açılan koca delikten kargalara baktım bir süre,   

Hasat sırasında dökülen buğdayları yiyorlardı, beni fark etmediler bile.  

Sonbahar 

Bu yıl ayva çok,  kış sert geçeceğe benziyor.

Hazırlık yapmak gerekiyor, çatıda akmıştı geçen kış. 

Sen de yapraklarını dök bir an önce, bu güzel havalara kanma.  

Kışın belki yine gelir sohbet  ederiz. 

Şey, belki de bir daha görüşemeyiz, malum yaşımız.  

Hoşçakal , arkadaşım armut ağacı. 

A Kadir Bekçi

Şiirlerim, Bahçeköy / Seferihisar ( 16. 07. 2024 ) 


27 Ağustos 2019

VARGİT ÇİÇEKLERİ AÇTI SEN GELMEDİN !

Sonbaharda Doğukaradeniz yaylalarını süsleye şepart / vargit  çiçekleri.
(  Karatepe Yaylası, Paşakonağı / Bulancak )
Doğukaradeniz Bölgesi yaylarına özgü bir çiğdem* türü olan vargit çiçeği, havaların soğumaya başlamasıyla beraber çiçek açmaya başlar ve çayırları pembe bir halı gibi kaplayarak çok güzel manzaralar oluşturur.  Bu durum, yayla mevsiminin bittiğini haber veren bir işaret olarak kabul edilir.  Acıçiğdem türleri  sonbaharda çiçek açtığı için güz çiğdemleri olarak da bilinir ( Ancak bazı  crocus türleri de sonbaharda çiçek açmaktadır. )   
Yayla mevsiminin bitmesi ile birlikte  çiçek açmaya başladıklarıiçin; halk arasında acıçiğdem ( colchicum ) türlerine göçkovan, kalkgit, vargit gibi adlar verilmiştir. 

Acıçiğdemgiller ( Colchicaceae ) familyasına adını veren  koşikom ( colchicum )  cinsinin bütün  dünyada 160 kadar türü bulunmaktadır.  Asya, Avrupa ve  Afrika'da yayılış gösterirler. Yurdumuzda, 22'si endemik olmak üzere 50 kadar  acıçiğdem  türü yetişmektedir. 
  
Vargit çiçeği / Şepart ( Colchicum speciosum )
( Karatepe Yaylası, Paşakonağı, Bulancak / Giresun
Giresun yöresinde Colchicum speciosum çiçeğine vargit, ilkbaharda ortaya çıkan yapraklarına ise halk arasında 'cambırt' denmektedir ( Cambırtca Yaylası, adını bu bitkiden almış olmalı. )
 
Türkce literatürdeki adı 'şepart' olan Colchicum speciosum, Doğu Karadeniz yaylalarına özgü bir acçiğdem türüdür. Yörede;  Vargit ( Giresun, Ordu ), Likofor, Galeden ( Artvin ), Likoser ( Trabzon ), Zumak ( Trabzon) gibi adlarla bilinir.
Anavatanı Kafkasya, Kuzey İran  ve Türkiye olan bu bitki yaprakları çıkmadan  önce sonbahara doğru  çiçek açmaya başlar. İlkbaharda ortaya çıkan kayış şeklindeki yapraklı haline,  Giresun yöresinde 'cambırt' denilmektedir. Yaza doğru bitkinin toprak üstü kurumaktadır. Doğal olarak yaylalarda yetişir, eylül - ekim aylarında kadeh şeklinde, pembemsi - mor renkli  çiçek  açar. Süs bitkisi olarak yetiştirilen beyaz ve mor renkli  kültür çeşitleri üretilmiştir.  Güneşli, yarı gölge yerleri ve drenajı iyi toprakları sever. 
 Vargit I Şepart ( Colchicum speciosum ) , yaprak ve tohum kapsülü
( Karatepe Yaylası, Paşakonağı, Bulancak / Giresun ) 
 
Acıçiğdem / kolşikum ( colchicum )  türlerinin yumruları acı ve zehirlidir.  Süsengiller ( İridaceae ) familyasından olan çiğdem ( crocus )  türlerinin   ise yumruları   zehirsiz olup yenir. Çiçekleri birbirine çok benzeyen bu bitki türlerinin  birbirleriyle  karıştırılması sonucu, Doğu Anadolu bölgemizde  ölümle sonuçlanan zehirlenmeler meydana gelmektedir. 
Vargit çiçeği / şepart  ( Colchicum speciosum ), tohumlarından tıbbi amaçla yararlanıldığı için  değerli bir bitkidir.   Soğanından ve yaprağından elde edilen 'kolşisin' adlı madde romatizma ve gut hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır.  Süs bitkisi olarak da yetiştirilen çok fazla kültür çeşidi vardır. Tohum ve yumru ile üretilir. 
Türkce literatürde adı vargit olan Colchicum variegatum
( Seferihisar / İzmir ) 
Acıçiğdem türleri ( colchicum ), havaların soğuması ile birlikte sonbaharda,  yaprakları çıkmadan  önce  çiçek açar.  Bu nedenle  halk arasında öksüzoğlan, öksüzali, aliöksüz gibi adlar verilmiştir.  Crocuc türleri   yapraklı  çiçek açar.  Bu durum, ayrı familyadan olmalarına rağmen, çiçekleri  birbirine çok benzeyen bu bitkileri birbirinden  ayıran önemli bir özelliktir. 
Vargit ya da Şepart ( Colchicum speciosum )
( Karatepe Yaylası, Paşakonağı, Bulancak / Giresun ) 
                                           Vargit Çiçekleri Açtı Sen Gelmedin 
Osmanlı döneminde,  Doğukaradeniz yaylalarında  tanışan Rum kızı ile evli bir Türk erkeği  birbirlerine aşık olurlar.  Bu yüzden adam eşini terk eder. Göç zamanı gelince, her zaman buluştukları göl kıyısında buluşan sevgililer, birbirlerini bekleyeceklerine söz vererek vedalaşırlar. Ancak Rum kızı sözünü tutmaz ya da  tutamaz, evlenir. Bunu öğren adam,her zaman buluştukları gölün  kıyısına giderek  intihar eder. 
Aşağıda, annemden dinlediğim  bu hikayeyi kendi hayal gücümü de katarak şiirsel bir şekilde anlatmaya çalıştım. Sürçü lisan ettiysem  affola.  
                                    

Yeminimi tutamadım! ben yine geldim 
Kaç yıl geçti ama sen   gelmedin.
Her yerde vargit çiçekleri açtı, yine göç zamanı geldi
Ben hala bekliyorum, belki gelirsin diye

Biliyorum gelmeyeceksin, benimki sadece bir umut.
Gezdiğimiz o yerler,  artık bana haram
Hani adımızı yazdığımız titrek  kavak ağacı vardı ya!
Benim bu halime daha fazla  dayanamadı, kurudu.

Duydum evlenmişsin, zengin bir adamla.
Hani ölürüm de kimseye varmam diyordun!
Meğer söylediğin bütün sözler yalanmış.
Halbuki ben herşeyimi terk etmiştim senin için.
.
Eğer bir gün yolun düşer de buralara  gelirsen.
Hani saçlarına vagit çiçekleri taktığım o göl var ya!
Ben artık hep oradayım.
Göle bir bak, göreceksin.


Şiirlerim, 27. 08. 2019
A Kadir Bekçi
  
* Yurdumuzda hem crocus  hem de colchicum ( acıçiğdem ) türlerine genel olarak çiğdem  adı verilir. Colchicum  türlerinin soğanları acı zehirli dir. Bu nedenle acıçiğdem ya güz  sonbaharda çiçek açtıkları için güz çiğdemi denir. 

Yararlandığım kaynaklar: 1 - Türkçe Bitki Adları Sözlüğü ( Turhan Baytop ), 2 - Türkiye Bitkileri Sözlüğü ( Prof. Dr. Ertan Tuzlacı ). Vikipedi. Türkiye'nin En Güzel Yaban Çiçekleri ( Erdoğan Tekin )

7 Kasım 2018

EFEMÇUKURU'NDA BİR KARAÇAM AĞACI

Bu şiiri yazmama ilham kaynağı olan Karaçam Ağacı.
( Efemçukuru / Menderes
Yine geldim bak, çoktan  beri uğrayamamıştım.
Yaşlılık, her istediğin zaman gelemiyorsun.
Zaten, senin de pek umurunda değil ya.
Kendi kendime konuşup gidiyorum işte.

Ha, unutmadan söyleyeyim,
Daha önce beraber geldiğimiz arkadaşım geçen gün  öldü.
Hani altında bira içip  fotoğraf çekmiştik ya !
Selam söyledi son nefesinde, seni hiç unutamamış.

Seni en çok niye seviyorum biliyormusun?
Feleğin bu kadar sillesini yemene rağmen, hiç bir şey  umrunda değil ya!
Bazen senin gibi olmak, hiç bir şeyi umursamamak geliyor içimden.
Bir ağaç, bir ot gibi sorumsuzca  yaşamak istiyorum.

Halbuki, seni ilk gördüm zaman çok üzülmüştüm.
Zavallı ağaç, nasıl da devrilmiş böyle  diye.
Şimdi düşünüyorum da, asıl acınması gereken meğer kendimmişim.
Yıllarca boş hayaller peşinde koşup durmuşum.

Bazen, senin gibi dağ başında bir ağaç olmayı hayal ediyorum.
Dalıma konan kuşların  şarkılarını dinlemek,
Altımda korkusuzca sevişen sevgililerin mutluluklarını görmek,   
Sonra da, bir türkü çığırmak  istiyorum.

Ama ben ağaç olamam ki, insanım.
Boşuna hayal kurup, kendimi kandırıyorum, 
Düşünmeliyim, çalışıp üretmeliyim,  haksızlıklara karşı çıkmalıyım.
Yoksa insan olamam  ki!

A  Kadir Bekçi
Şiirlerim, 07 11. 2018, Bahçeköy / Seferihisar.


24 Aralık 2013

SÜMBÜLTEBER ( Tuberosa )

Bitkinin genel görünümü.
Sümbülteber ( Ageve amica / Polianthes tuberosa )

Bir adı da tuberosa olan sümbülteber, en yoğun  kokan soğanlı çiçeklerin başında gelir. Vazo ömrü uzun olduğu için daha çok seralarda kesme çiçek olarak yetiştirilir ve çiçek aranjmanlarında kullanılır.  Bahçelerde ve saksıda da yetiştirilmektedir. Ege ve Marmara bölgelerimizin bazı alt bölümlerinde ( Çatalca - Kocaeli, Güney Marmara, Asıl Ege ) doğal olarak yetişmektedir. 

Benim  bu  çiçeği  tanımam   tesadüfen olmuştu. Satın aldığım sümbül ( Hyacinthus orientalis )  soğanlarının arasına karışmış. İlk yıl  çiçek açmadı, ikinci yıl  çiçek açınca adının  sümbülteber olduğunu öğrendim. Bu arada bu bitkinin sümbül ile akraba  olmadığını belirteyim. Sanırım, sümbül gibi  güzel kokulu  olduğundan  sümbülteber denmiş olabilir. 

Anavatanı Meksika olan bu bitki Aztekler tarafından kültüre alınmıştır, şimdi doğada yetişmediği  belirtiliyor. Günümüzde sıcak ve ılıman iklimlerde yetiştirilenler bunların melez ve kültür çeşitleridir. 
Bitki ilk defa modern taksonominin ( isimlendirme )  babası İsveçli bir botanikçi, doktor ve zoolog olan Carl Linnaeus ( Carl  von Linne )  tarafından, 1753 yılında 'Polianthes tuberosa' olarak tanımlanmıştır. 1790 yılında Friedrich Kasimir Medikus, türü 'Tuerosa amica' olarak Tuberosa cinsine taşımıştır. Daha sonra tür Agave cinsine dahil edilerek 'Agave amica' olarak adlandırılmıştır. Ancak, Türkçe ve bir çok kaynakta hala  bitkinin  bilimsel adı 'Polianthes tuberosa' geçmektedir ve dünyadaki adı   'Tuberosa' dır. Bitki, 16. yüzyılda İspanyollarca Avrupa'ya  getirilmiş ve dünyaya dağılmıştır. 

Sümbülteber ( Tuberosa ) çiçeği 
( Agave  amica / Polianthes tuberosa )

Agave amica ( Polianthes tuberosa ), kuşkonmazgiller (  Asparagaceae )  familyasının agave cinsine mensuptur, çok yıllık, yumrulu ( rizomlu ) ve otsu  bir bitki türüdür. Yurdumuzda eskiden beri yetiştirilen, değerli bir çiçektir.  Soğuk yerlerde,  bitkinin yaprakları  kuruyunca yumruları sökülür, kuru ve karanlık bir yerde saklanır. İlkbaharda, donlar geçtikten  sonra  toprağa  dikilir. Bu nedenle soğuk yerlerde saksıda yetiştirilir. Bitkinin yaprakları uzun,  şerit şeklinde olup ilkbaharda ortaya  çıkar.  Çiçek, yapraklarının arasından çıkan ve boyu  bir metreyi bulan bir sapı üzerinde, dik bir salkımda, aşağıdan yukarıya doğru açar.  Kesme çiçek olarak yetiştirilenler, alttaki tomurcuklar açmaya başlayınca hasat edilerek vazoda çiçek açtırılır.    Yazın ve sonbaharın başlarında, akşama doğru  ve gece çiçek açar ve  etrafına müthiş bir koku yayar.  Narin, mumsu ve beyaz - krem  renklidir.  Doğal olanlar daha uzun boylu olup yalınkat çiçek açar, ancak daha çok  kısa saplı ( 70 cm ) olan çift çiçekli çeşidi  ( The pearl ) yetiştirilir.   Sarı, pembe ve  kırmızı renkli çiçek açan melez çeşitleride yetiştirilmiştir.  
Sümbülteber çiçeğinden elde edilen  yağı, kozmetik ve parfümeri sanayinde kullanılmaktadır.
200 gr sümbülteber esansı bir ton tomurcuktan elde edilmektedir.  Bu nedenle en pahalı parfümler arasında yer almaktadır.

Sümbülteber, güneşli yerleri ve  kumlu, organik madde bakımından zengin toprakları sever. Kıyı bölgelerimizde, kışın soğanlarını sökmeye gerek yoktur. Yumrular dikildikten dört ay sonra çiçek açmaya başlar.  Ancak, yeterince sıcak olmayan ve gölge yerlerde  çiçek açmaz.  Daha çok rizomların ayrılması ile üretilir, tohumdan üretilenlerin  çiçek açması daha uzun sürdüğü için tercih edilmez.  
Sümbülteber, soğanları  yurt dışına çıkarılması yasak olan, koruma altındaki  bitkilerimiz arasında yer almaktadır.  Bu konuda  bizlere  de görev düştüğünü unutmayalım. 

Yazımı,  ünlü şairimiz Turgut Uyar'ın 'Kırlardan Geliyorlar' adlı şiirinden bir kıta ile  bitirmek istedim. Bitkileri tanıyalım, sevelim ve koruyalım. 

                                                        KIRLARDAN GELİYORLAR
                                               Kırlardan geliyorlar ellerinde sümbülteber
                                               Elbette kırlardan kırlardan gelecekler
                                               Başka türlü nasıl güzeleşir bu akşamüstleri
                                               Söyleyin nasıl dayanılır dükkanlara depolara
                                               Bu katran kokusu başka türlü nasıl geçer.
                                                                                                                Turgut Uyar
Kaynaklar: Wikipedia. Gardenia. net
( Not: Bu yayın 21. 09. 2025 tarihinde güncellenmiştir. ) 

6 Eylül 2013

CAN YÜCEL ORMANI

Toplam; 80 + 26 ağacın dikildiği Seferihisar'da kurulan 'Can Yücel Ormanı ' 
14 yıl önce kaybettiğimiz Can Yücel, sağlığında Seferihisar'a gelmişmiydi bilmiyorum.   Bunu şunun için söylüyorum; bundan sonra artık Can Yücel adı Seferihisar'da yaşayacaktır, hem de en çok değer verdiği, "çocuk" dediği devrimcilerle birlikte.

Ünlü şair ölmeden önce; tek isteğinin adına bir orman kurulması olduğunu  ve buraya öldürülen her devrimci için bir ağaç dikilmesini istemiştir. Seferihisar Belediyesi, Can Yüçel'in bu vasiyetini, 21 08.2013  tarihinde , "Can Yücel Ormanı" kurarak yerine getirmiştir.http://bianet.org/bianet/yasam/149361-seferihisar-da-can-yucel-ormani-olusturuldu
Daha sonra, ( 01.09.2013 ) Can Yücel Ormanı'na  68' liler platformunun katılmasıyla 26 fidan daha dikilmiştir..http://www.haberler.com/can-yucel-ormani-na-26-yeni-fidan-5006480-haberi/

Seferihisar Belediyesi,Türkiye'de ilk defa Cittaslow ( Yavaş şehir ) hareketini başlatmıştır. "Doğa Okulu", "Evlilik Ormanı"  gibi çok  ilginç ve önemli projeleri hayata geçirmiştir. Doğa ve çevre konusunda hep bir adım önde olmuştur.

Can Yücel, bu vasiyetiyle bizlere  sadece bir şair, devrimci  olmadığını ayni zamanda doğayı, ormanları da  ne kadar çok sevdiğini göstermiştir.  Seferihisar Belediyesi ise;  bu vasiyeti yerine getirmekle yine bir ilk gerçekleştirerek  hem devrimcileri, hem de bütün doğa severleri çok mutlu etmiştir. Teşekkürler Seferihisar Belediyesi. 
Yazımı Can Yücel'in Deniz Gezmiş'i anlattığı 'Mare Nestrum' adlı şiiri bitirmek istiyorum.  
Can Yücen Devrim Ormanı ( 2015 ) 

Seferihisar Belediyesi'nin Koca çay kıyısında  kurduğu  Can Yücel  Ormanı ve
Can Yücel'in Deniz Gezmiş'i anlattığı ünlü  'Mare Nostrum' adlı şiir.

En uzun koşuysa elbet Türkiyede de devrim,
O, onun engüzel yüz metresini koştu.
En sekmez lüferin namlusundan fırlayarak...
En baştaydı hepimizin,
En önce gögüsledi ipi.
Acıyorsam sana  anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!

Not : Mare Nostrum ( Bizim Deniz ) : Romalıların Akdenize verdikleri bu  isim daha sonraları değişik anlamlarda kullanılmiştır.


Can Yücel Devrim Ormanı ( Seferihisar / İzmir )  

28 Temmuz 2012

SON AHLAT AĞACI


Son Ahlat Ağacı / Şiir 

                                 
Adını senden alan bu köyün, tek kalmış  ağacıydın sen.
Bir sabah uyandığında, bembeyaz çiçekler içinde,
Arılar, böcekler...çocuklar koşuşmuştu, Ahlatlı'ya bahar geldi diye !
Sevinç ve neşe vardı o sabah, Anadolu'nun bu ıssız dağ köyünde.

Yer gök sıcaktan yanıp kavrulurken,
Altında oturmuş  kaval çalıyordu, köyün deli çobanı.
Dallarına tırmanıyordu durmadan keçiler,
Batsa da koca koca dikenlerin vücutlarına...

Sararan yaprakların tek tek dökülüyordu,
Rüzgar estikçe  dallarından.
Sonra bir kuş konmuştu, dallarından birine
Son bir ahlat bulabilmek umuduyla...

Havalar soğumuş, yaprakların kalmamıştı.
Kış gelmişti, uykuya yatma zamanı diyordun.
Oysa misafirlerin gelmişti,  hem de tanıdık,
Odun edip götürmek için seni,
Ellerinde balta, sırtlarında urgan.

A. Kadir Bekçi



12 Mayıs 2012

GÜL BAHÇESİ ( Gülistan )

Melez çay gülü ( Hybrid tea rose
Çiçeklerin kraliçesi olarak kabul edilen gül, gülgiller ( Rosaceae ) familyasının  rosa cinsini oluşturan 2 - 3 m. boylarındaki çalı  türlerine verilen ortak bir  adıdır. Genellikle kışın yaprağını döker, dikenli  ve üzun ömürlüdür ( Azda olsa dikensiz türleri de vardır ).   Çiçekleri gösterişli ve güzel  kokulu olduğu  için, eski çağlardan itibaren  süs bitkisi olarak  yetiştirilmiştir.  Anavatanı Avrasya'dır ( İran, Çin, Anadolu  olabilir ). Bütün dünyada  doğal olarak yetişen yaklaşık 200 kadar gül türü ve çok fazla melezi - kültüvarları  vardır. En fazla kültürü yapılan süs bitkilerin başında gelir.  Türkiye'de yaklaşık 70 kadar gül  türü yetiştirildiği sanılmaktadır. Isparta gülünü ( Rosa x damascena ) kozmetik sanayinde kullanılır.  Ayrca gül çiçeklerinden reçel, gül suyu,  esans elde edilir, yapraklarında çay olur, meyvesi ( kuşburnu ) ve  ağacından yararlanılır.   
Gül, bahçelerde ( gülistan ) peyzaj bitkisi olarak kullanılır.  Kırmızı, beyaz, pembe, turuncu, sarı renklerde yalınkat ve katmerli  çiçek açarlar.  Az da olsa siyah, mor, ve mavi renkli çiçek açan türleri de vardır. Bodur, yediveren, sarmaşık ve sadberk( katmerli ) çeşitleri vardır. İslam dininde  gül 'Muhammed'i temsil eder.
 
Bahçe gülleri yetiştirilmeye ilk defa Çin'de,  Chou hanedanlığı döneminde  başladığı sanılmaktadır. MÖ.600 yılarında Roma ve Yunanistan'da gül yetiştirildiği bilinmektedir. Babil'in Asma Bahçeleri gülleri ile bilinir. Gülhane Parkı adını burada yetiştirilen güllerden almıştır.  Bugün bahçelerde yetiştirilen melez güllerin çoğu  Çin gülü ( Rosa chinensis  )  ile  Damask, Gallica, Alba, Contifolia ve Moas gibi doğal güllerin  yapay melezlemesi  ( hybrid ) sonucu elde edilmiştir. Bahçelerde yüzyıllardır yetiştirilen güllerin, bunun sonucunda çok fazla melez ( hybrida ) ve kültüvarları  üretilmiştir. Çiçekleri bakımından, boyları bakımından, çiçek açma zamanına göre ve katmerli çiçekleri bakımlarından daha çok gruplandırılırlar. Ayrıca bodur, yediveren, sarmaşık ve sadberk  çeşidleri  vardır. 
 
Güller türlerine göre yılda bir kez, bir kaç defa veya yıl boyu ( yedi veren ) çiçek açarlar.  Gül, havadar  yerleri ve geçirimli, asitli,  humuslu toprakları sever. Soğuğa ve sıcağa dayanıklıdır. Çelikle, tohumla,  aşıyla ve kökten ayırma ile üretilir. 

Gül, şairlere ilham kaynağı olmuştur. İran'lı, ünlü şair Ömer Hayyam'ın 'Gül Bahçesi' adlı ünlü dörtlüğü ile yazıma son verirken, sizleri değişik zamanlarda çektiğim güllerimle başbaşa bırakıyorum.  İyi seyirler.      
GÜL BAHÇESİ
Gece gül bahçesinde ararken seni
Gülden gelen kokun sarhoş etti beni
Seni anlatmaya başlayınca güle
Baktım kuşlar da dinliyor hikayemi.
Ömer Hayyam
Kırmızı, kokulu,  sarmaşık  gül ( Rosa hybrid ) 
Yediveren gül / kültür 
Pembe Gül / hibrid  
Farklı Güller. 
Gül ( Rosa )
Yediveren gülü, Çin gülü  ( Rosa chinensis 'Semperflorens' )
Hibrit çay gülü, Mavi ay ( Rosa blue moon ) 
Kırmızı yediveren gül / kültür 
Hibrit çay gülü ( Rosa hybrid tea ) 
Hibrit çay gülü  ( Rosa hybrid tea ) 
Gül / kültür  
Sihirbaz gül , Hibrit çay gülü
( Rosa abracadabra )   
Gül, karanfil gül  / kültür 
Gül / kültür 
Rosa / kültür 
Kokulu, kırmızı renkli, büyük çiçekli sarmaşık gül. 
Gül / kültür ( Rosa hybrid ) 
Yediveren  gül, Çin gülü  ( Rosa chinensis 'Semperflorens' )
Yediveren  gülü ( Rosa chinensis 'Semperflorens' )
Floribunda minyatür gül / Gül bebek maskeli balo   
( Rosa ' Baby Masquerade' ) 
Hibrit çay gülü   ( Rosa hybrid tea   )
Melez çay gülü  ( Hybrid tea rose )
Hibrit çay gülü  ( Rosa hybrid tea  ) 
Polyantha gülü ( Rosa 'Polyantha' )
Kırmızı gül / Yediveren  
Melez çay gülü - kırmızı  ( Rosa hybrid  tea )  
Karanfil gül / kültür ( Rosa hybrid  ) 
Gonca   
Gonca
Hibrit çay gülü - beyaz  (  Rosa hybrid tea ) 
Melez çay gülü ( Rosa hybrid tea ) 
Yediveren kırmızı gül / kültür 
Floribunda minyatür gül / Gül bebek maskeli balo   
( Rosa ' Baby Masquerade' ) 
Küçük çiçekli kırmızı gül / kültür  
Farklı bahçe gülleri 
Osiria gülü, Alyans gülü 
( Rosa x hybrida 'Osiria' )
Çay gülü melezi, Julia ıglesias ( Tea  rosa hybrida )
( Yediveren Hybrid Tea Herlequin ) 
Hibrid çay gülü, JACdesa   
( Rosa 'Claude Monet'   )
Çay gülü, Türk gülü, Osiria  gülü, Alyans gülü 
 ( Rosa x hybrida 'Osiria' ) 
Modern Hibrit çay gülü,
Kralın fidyesi  ( King's Ransom ) 
Gül - melez  ( 
Misket gülü, Sakız gülü - dikensiz / tırmanıcı
 ( Rosa banksiae 'Lutea' )
Menekşe gülü - tırmanıcı / sarmaşık 
( Rosa 'Veilchenblau'  )

Tırmanma gülü ( Rosa 'Hanabi') 

Gül - Melez  ( Rosa hybrid  ) 

Floribunda minyatür gül / Gül bebek maskeli balo   
( Rosa ' Baby Masquerade' ) 
Polyantha gülü (Rosa 'Polyantha'  )

Yedi kızkardeş ( Rosa multiflora )

Yedi kızkardeş ( Rosa multiflora Korlitare  )

Kuşburnu - Doğadan  ( Rosa canina ) 

Hibrit çay gülü, Kralın fidyesi  ( King's Ransom )

Halfeti gülü ( Rosa odorata 'Louis XIV' )

Hibrit çay gülleri ( Rosa hybrid tea ) 
 Hibrit çay gülü, Mavi ay ( Rosa blue moon ) 

Isparta gülü ( Rosa x damascena ) 

Beyaz misket gülü, Sakız gülü 
( Rosa banksiae ) 

Polyantha gülü - beyaz ( Rosa 'Polyantha' )

Menekşe gülü ( Rosa 'Veilchenblau'  )
Kaynaklar: Vikipedi, İnternet siteleri.