28 Şubat 2011

DOĞANBEY - AKARCA - SIĞACIK DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Eski Doğanbey Köyü / Seferihisar
Teos Doğa Sporları Grubu tarafından hafta sonları yapılan olan doğa yürüyüşlerine, bu hafta (27.02.2011) Doğanbey - Akarca - Sığacık  yürüyüşü ile  devam edildi. Soğuk ve rüzgarlı bir hava olmasına rağmen, yorucu ama zevkli bir yürüyüş oldu.   
Ulaşımda bize yardımcı olan Seferihisar Belediyesi'ne  ve emeği geçen bütün arkadaşlara teşekkür ederiz. 

Yürüyüşe belediye otobüsü ile geldiğimiz,  Seferihisar'ın merkezine 15 km.mesafede bulunan Eski Doğanbey Köyü'nden başladık. 

Doğanbey Kadın Emeği Evi ( Seferihisar / İzmir )

Eski bir yerleşim yeri olan  Doğanbe, denize nazır bir yerde kurulmuş, Köy meydanında bulunan taştan yapılmış okul binasının sadece duvarları kalmış.  Taşımalı eğitim yapıldığı için ilkokul kapatılmış. Seferihisar Belediyesi'nin ( yavaş şehir )  katkılarrı ile, kadınların ekonomik hayatta daha fazla yer alması için  Doğanbey Kadın Emeği Evi ( keçi atölyesi )  açılmış. 

Köy meydanında bulunan Koca Meşe Ağacı'nın altında hatıra   fotoğraf çektiriyoruz.
 ( Eski Doğanbey Köyü / Seferihisar )
Yürüyüşe başlamadan önce; Köy içinde kısa bir tur atarak,  köy meydanındaki Koca Meşe Ağacı'nın altında hatıra fotoğraf çektiriyoruz.

Eski okul binası, Eski Doğanbey / Seferihisar 

Eski Doğanbey Köyü, Seferihisar / İzmir

Yürüyüş öncesi jimnastik hareketleri yaparak kaslarımızı yumşatıyoruz.
Köy içi turundan sonra, Doğanbey Köyü'nden ayrılıyoruz. Grup liderimiz, yapacağımız yürüyüşle ilgili açıklamalarda bulunuyor.  Kaslarımızı yumuşatmak için jimnastik hareketleri  yapıyoruz.   

Yürüyüş başlıyor.
Yürüyüşe engebeli ve açık bir arazide başlıyoruz. Her tarafta açan  kır çiçekleri, insana yaşama zevki veriyor.

Dağ laleleri / Taçlı dağ lalesi  ( Anemon coronaria )

Kirgiçkökü / Çiriş otu ( Asphodelus aestivus  )
Kirgiçkökü yada çiriş otu ( Asphodelus aestivus ), bu yörede  çok yaygın bir bitki. Bazı çiriş otu  türlerinin  kök ve taze yaprakları sebze olarak yenmektedir. Ancak kirgiçkökü yenmiyor,  eskiden tutkal olarak ayakkabıcılıkta kullanılıyormuş. Ayrıca, kökleri toprak erozyonu önlemektedir.
 
Doğada otlayan sevimli   bir eşek


Yangın alanı  ( Doğanbey - Seferihisar )

Doğanbey'de 11 ağustos 2009 tarihinde, bir çobanın kuru otları tutuşturması sonucunda büyük bir yangın çıkmış ve yüzlerce dönüm orman kül olmuş.  Yer yer ağaçlandırılan bu alandan geçerek yürüyüşümüze devam ediyoruz. 
Doğanbey Körfezi / Seferihisar
Askeri bakımdan önemli bir körfez. 

Akarca / Seferihisar
Akarca, Seferihisar'ın sayfiye yeri. İzmir - Kuşadası yolu üzerinde, Doğanbey Körfezi ile Sığacık Körfezi arasında bulunuyor. 
Portakala  hücum!
Akarca'ya gelmeden önce, askeri amaçla kamulaştırıldığı için terkedilmiş olan  portakal ve mandalina bahçelerinin  içinde geçiyoruz. Bu arada  ağaçlarda kalan son meyveleri topluyarak yiyoruz. 

Badem ağacı çiçek açmış.

Haritacılar sitesi / Seferihisar
Öğle yemeğimizi Akarca'daki Haritacılar sitesinde yiyoruz. Öğleden sonra deniz kıyısında, kumda  yürümeye başlıyoruz. Yazın plaj olarak kullanılan bu sahillerde in cin top oynuyor.   

Akarca sahilleri ve Çiçek Adası  / Seferihisar
 Çiçek Adası, Akarca'nın karşında bulunuyor, küçük bir adacık. Deniz çok sığ olduğu için eskiden buraya yürüyerek de gidiliyormuş. 
Arkadaşımızın köpeği ( Layka )
Layka ( arkadaşımızın köpeği ),  denizde bulduğu topla oynuyor. 

k
Kumda çiçek açan öküz şebboyları  ( Matthiola tricuspidata ). 

Akarca - Teos arsında yer alan küçük bir asma köprü.
Sığacık'a  gelmeden önce, Teos ören yerinin yakınından geçiyoruz. Sit alanı olduğu için yol yol yapılmamış,  bahçelerden geçmek zorunda kalıyoruz.  
İlginç bir çitlembik ağacı ( Teos Antik Kenti / Sığacık )
Yol kıyısında rastladığımız  bu çitlembik ( menengiç ) ağacı,  Teos Antik Kenti'nin taşları ile yapılmış  bir bahçe duvarının içinde bitmiş. Bu nedenlede bazı taşlar ağacın kökleri arasına sıkışmış.  
( Bu ağacın hikayesini okumak için linki  tıklıyabilirsiniz. . http://kadirbekci53.blogspot.com.tr/search?updated-max=2014-01-16T19:00:00%2B02:00 )


Sığacık limanı ( marina ) / Seferihisar
Altı saat süren uzun ( 25 km. ) ve yorucu bir yürüyüşten  sonra,  Sığacık'da yürüyüşümüzü tamamlıyoruz.   
Doğal bir liman olan Sığacık, Seferihisar'ın bir mahalesi. İzmir'in en önemli turizm merkezlerinden biri..  Teos Antik Kenti ve Osmanlı döneminde, Teos Antik Kenti'nden getirilen taşlarla yapılmış bir  kale bulunuyor. 

Sığacık / Seferihisar.
Sığacık'da yorgunluk çaylarımızı içtikten sonra, vedalaşıp ayrılıyoruz.  
Bir başka doğa yürüyüşünde buluşmak umuduyla Sığacık'tan sevgiler, sevgili doğa dostları. Bizi izlemeye devam ediniz. 

http://www.haritatr.com/doganbey-haritasi-e88f

27 Şubat 2011

BENİM AĞACIM AKASYA (Şubat)


'2011 Ağaç Yılı' aktiviteleri doğrultusunda, yalancı akasya ağacı  (Robinia pseudoacacia) ile ilgili ocak ayı gözlemlerimi daha önce aktarmıştım. Şubat ayı ile ilgili gözlemlerimi geciktirmemin nedeni, uykuda olan ağacın  tomurcuklarının oluşmasını  bekledim. Ancak fotoğrafta görüldüğü gibi, şubat ayında akasya ağacımda  gözle görülür bir gelişme olmadı.

Bu nedenle, yalancı akasya hakında kısa bir bilgi vererek şubat ayı gözlemimi tamamlıyorum.

- Yurdumuzda Cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra yetiştirilmeye başlanan akasya ağacın asıl vatanı K.Amerikadır.
- Park ve bahçelerimizi süsleyen yalancı akasya ağacının çiçekleri esans yapımında kullanılır, arıcılık içinde önemlidir.
- Akasya ağacı baklagiller ( fabaceae )  familyasından olduğundan, köklerinde azot depolayarak toprağı gübreler.
- Toprak kayması ve erozyonla mücadelede de yalancı akasya en çok yararlanılan ağaçlardandır.
- Mobilyacılıkta da akasya ağacından yararlanılmaktadır.

23 Şubat 2011

SARI ÇİÇEK AÇAN YASEMİNLER

Sarı yasemin çiçeği ( Jasminum humile 'Revolutum' )
Yasemin ( jasminum ), zeytingiller ( oleaceae ) familyasından 300 kadar  türü olan, çalı formlu bir bitki cinsinin ortak adıdır. Bunlardan  çoğu kokulu ve  beyaz çiçeklidir. Sarı ve kırmızı / pembe çiçek açan türleri de vardır.
Bazı yasemin türleri  kokulu olduğu  için, bazıları ise çiçekleri güzel olduğundan dolayı  süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Ayrıca bazı süs bitkilerinede,  çiçekleri yasemin gibi koktuğu için  yasemin denmektedir. Ancak bunların gerçek yasemin ( jasminum )  türleri ile bir ilgisi yoktur.  
Beyaz yasemin türlerinin  çiçekleri genel olarak  zehirsiz olduğu için yenilirken, sarı çiçekli  yasemin türlerinin  çiçekleri  genel olarak zehirlidir.

Süs bitkisi olarak yetiştirilen başlıca  sarı çiçekli  yasemin türleri şunlardır.

                                          SARI YASEMİN, İTALYAN YASEMİNİ
                                             ( Jasminum humile, Yellow jasmine )

Bir tür sarı yasemin çiçeği ( Jasminum humile ) 
Jasminum humile, sarı çiçekli, çalı formlu bir bitkidir.   Anavatanı Himalayalardır. Bu nedenle 'himalaya yesemini' de denir, bir adı da 'İtalyan yasemini' dir. Kısmen yapraklarını döker, sürünücü ve sarılıcıdır.  Yazın sarı renkli, trompet şeklinde, hafif kokulu çiçekler açar. Yaprakları bileşik olup ucu sivridir,
Güneşli yerleri ve humusça zengin, geçirimli, nemli toprakları sever, soğuğa duyarlıdır. Tohumla, çelikle, ayırma ile ve daldırma ile üretilir.
Güney Carolina'nın resmi amblemidir. Bu nedenle  Karolina Yasemini ( Carolina jessamine ) de denir.

Bir adı da İtalyan yasemini olansarı yasemin  ( Jasminum humile ). 
ÇUHA ÇİÇEĞİ YASEMİN, JAPON YASEMİNİ ( Jasminum mesnyi = Jasminum primulinum )
Bilimsel adı  jasminum  mesnyi ya da j. primulinum olan japon yasemini, çuha çiçeği yasemin olarak da bilinir.  Herdem yeşil olup  çalı formundadır. Koyu yeşil renkteki  yaprakları üç parçalıdır.Tırmanıcı olmasa da çok fazla uzadığı için destek ister. Kışın ve erken ilkbaharda çiçek açar. Parlak sarı renkli  çiçekleri  yarı katmerli ve kokusuzdur, çuha çiçeğini andırır.  Katmerli yasemin  olarak da bilinir.
Anavatanı Çin'dir. Sıcak ve ılıman iklim bitkisi olmasına karşı, soğuğa da kısmen dayanıklıdır. Yurdumuzun ılıman iklim görülen yerlerinde yetiştirilir.  Humusça zengin, geçirimli toprakları ve rüzgar almayan güneşli yerleri  sever. Çelikle  ve daldırma ile   üretilir.

Çuha çiçeği yasemin kışın ve erken ilkbaharda çiçek açar.

Jasminum primulinum yarı katmerli ve gösterişli çiçekleri olan
 bir bitkidir.

Jasminum mesnyi  adını William  Mesny'den almıştır.

 Jasminum primulinum ( Çuha çiçeği yasemin )

Jasminum mesnyi ya da   Jasminum primulinum.

                                      YABANİ YASEMİN, BORUK ( Jasminum fruticans )
Jasminum fruticans 
Jasminum fruticans, yurdumuzda doğal olarak yetişen, sarı çiçekli bir yasemin türüdür. Halk arasında 'boruk' da  denir. Meyveleri üzümsü ve siyah renklidir. Park ve  bahçelerde  süs bitkisi olarak da yetiştirilir.
Yabani yasemin, Boruk ( Jasminum fruticans ),
( Yurdumuzda doğal olarak da yetişir. )

                                       KIŞ  YASEMİNİ  ( Jasminum nodiflorum )
Jasminium nodiflorum:  Çiçekleri sarı renkli  ve güzel kokulu bir yasemin türüdür. Çiçeklerini yapraklarından açmadan önce, kışın ve ilkbaharda  açar. Anavatanı Çin'dir. Soğuğa dayanıklıdır.  Bu nedenle 'kış yasemini' de  denir.


15 Şubat 2011

YALNIZ MEŞE

Yalnız Meşe  ( Hikaye )

Kış çok sert geçiyordu, annesinin  ölümünden  sonra kulübesinde tek başına yaşamaya başlıyan Yan Ali'nin, şubat ayı yeni girmiş olduğu halde yakacak odunu kalmamıştı. Yazın, ağustos böceği gibi tembel tembel dolaşan Yan Ali'nin, bu kışda  kıyamette yakacak odun bulması çok zordu. 

Orman, sanki her yıl köye biraz daha köye uzaklaşıyordu. En yakın ağaçların bulunduğu yerler bile köye birkaç saat mesafedeydi. 

Yan Ali'nin aklına birden köyün yakınındaki  meşe ağacı geldi. Bu ulu meşe ağacı odun ihtiyacını fazlasıyla karşılayabilirdi, böylece ormana kadar gitmesine de gerek kalmazdı. İçinden 'nasıl olsa bir gün  kesilecek' dedi.

Köyün etrafındaki ağaçlar kesile kesile tükenmiş, eskiden meşe ormanı olduğu söylenen bu yerlerde geriye kala kala sadece bu meşe ağacı kalmıştı. Bu nedenle köylüler ona 'Yalnız Meşe' adını takmışlardı. Köyün yolu  bu  meşe ağacının  yanından geçiyordu, yolcular yazın buradan geçerken sıcaktan bir süre burada dinlenirler, köylerine bakarlardı. Çobanlar, yazın sıcak havalarda sürülerini bu meşenin  altında toplardı.

Anadolu bozkırın ortasında tek başına, bir anıt gibi duran bu  meşe ağacı dile gelse, kim bilir neler anlatırdı! Bu zamana kadar dallarının arasına  kaç kuş  yuva yapmıştı? Kaç yavuklu bu ağacın altında buluşmuştu. ... şimdi artık sıra ona gelmişti !

Yan Ali, Yalnız Meşe'ye yaklaşırken şiddetli bir sağanak yağmur başlamıştı, şimşekler çakıyor, gök gürlüyordu. Etrafta kimsecikler kalmamıştı, herkes evine girmişti. Yan Ali içinden, 'meşe ağacını kesmenin şimdi tam zamanı' dedi.
Baltasını tam meşe ağacına vurmak için kaldırdığı anda etraf birden aydınlanmış, arkasından da korkunç bir ses köyün üzerinde yankılanmıştı.

Köylüler iki gün sonra, Yan Ali'nin yarı yanmış cesedini, elinde baltasıyla meşe ağacının altında bulmuşlardı. Meşe ağacına yıldırım düştüğünden Yan Ali ağacı kesemeden ölmüştü. Ağaca  ise önemli bir şey olmamıştı.  Bu durum  köylüler arasında söylentilere yol açmıştı. Yalnız Meşe'nin altında bir yatır olduğı söylenmeye başlamıştı.  Yan Ali'yi bu yüzden yıldırım çarpmışti. Buradaki yatırın ulu bir kişi olduğu, meşe ağacını koruduğu söyleniyordu. Bazı köylüler, geceleri meşe ağacının altında  ışık ( nur ) gördüklerini söylüyordu. Köylüler,  meşe ağacının  kutsal olduğuna ve hastalıklardan insanları koruduğuna inanmaya başlamıştı.Şifalı diye yapraklarını, kabuklarını, palmutlarını toplayıp  satmaya başlamışlardı.  Bazıları, meşe ağacının dibinden toprak alıp götürüyordu. 

Söylentileri duyan çevre köylerde yaşayanlar da,  hastalıklarına şifa bulmak, dilek tutmak için akın akın Yalnız Meşe ağacının bulunduğu yere  gelmeye başlamıştı. Bazıları çadır kurarak,  gece  meşe ağacının altındaki  ışığı ( nur ) görmeyi bekliyordu. Işığı  gördüklerini söyleyenlerin sayısı  gün geçtikce artmaya başlamıştı. Işığı görenlerin  cennetlik  olduğu söylentisi, meşe ağacının çevresini adeta panayır yerine dönüştürmüştü.

Bu beklenmedik olay, o zamana kadar adı sanı duyulmamış olan, Anadolunun bu dağ köyünün kaderini değiştirmişti.  Köylüler bu meşe ağacı sayesinde fakirlikten kurtulmuş, para kazanmaya başlamıştı. Köye gelenlerin ihtiyaçlarını karşılamak için lokantalar, oteller açılmış, hayvan  damları bile kiraya verilmeye başlanmıştı. Köyü ziyaret edenlerin sayısı her yıl katlanarak artmaya başlamıştı. 

Köylüler, meşe ağacının bulunduğu yere büyük bir park, türbe ve Yan Ali'nin meşe ağacını kesmesini sembolize eden bir de heykel  yaptırmıştı. Meşe ağacının  'anıt ağaç' sayılarak koruma altına alınması  ve  köyün adının da 'Yalnız Meşe' olarak değiştirilmesi için valiliğe dilekçe vermişlerdi.

15.02.2011, Bahçeköy 
A Kadir Bekçi

7 Şubat 2011

YENİ ORHANLI - KAVAKDERE DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Teos Doğa Sporları Grubu tarafından  düzenlemekte olan  doğa yürüyüşlerinin,  bu hafta sonu  ( 06.02. 2011 ) Yeni Orhanlı - Kavakdere etapı  yapıldı.

Pazar günü yaptığımız bu yürüyüşe, havanın da güzel olması nedeniyle  katılım oldukça fazlaydı. Zevkli ve güzel bir yürüyüş oldu. Seferihisar Belediyesi'ne ve Teos Doğa Sporları Grubu'na, bize bu güzel günü yaşattıkları için çok teşekkür ederiz.

Seferihisar Belediyesi Teos Doğa Sporları Grubu;  'Seferihisar halkında sağlıklı yaşam bilincini geliştirmek, ilçemizin doğal güzelliklerini tanıtmak, CİTTASLOW doğal yaşam kavramına katkıda bulunmak ve doğa turizminin gelişmesine yardımcı olmak amacı ile kurulmuştur.

Seferihisar Belediyesinin sağladığı bir  araçla geldiğimiz ( 09. 00 ) Yeni Orhanlı'da kısa bir çay mola verdikten sonra, 12 km. sürecek olan  Kavakdere istikametinde ki  yürüyüşümüze başlıyoruz.

Yeni Orhanlı / Seferihisar.
Yeni Orhanlı, Seferihisar'a 18 km. mesafede olup oldukca gelişmiş modern  bir köy. Seferihisar - Menderes ( Cumaovası ) yolu üzerinde bulunuyor.  Köy bu günkü yerine ( Yeni Orhanlı ) 1979 yılında taşınmış, daha önceki  merkezi ( Eski Orhanlı )  buraya  5 km. uzakta bulunuyor ve halen köyün bir mahallesi durumunda.

Yürüyüşe  başlıyoruz. 
Yürüyüşe ormana giden  patika bir  yollardan başlıyoruz. Havanın güzel olması, yürüyüşümüzü daha zevkli ve neşeli  bir hale getiriyor.

Koyun ağılı.
Köyün çıkışında,  erk edilmiş bir koyun ağılına rastlıyoruz. Bilmeyenler vardır, ağıl, keçi koyun gibi hayvanları geceleri vahşi hayvanlardan  korumak için, etrafı ağaç veya taşla çevrilmiş üstü açık basit mekanlardır.
Suyuna kavuşan dere 
Bu arada orman içinden akan  küçük  bir derenin yanından geçiyoruz.  Yazın tamamen kuruyan bu dereler, kış mevsiminin gelmesiyle beraber yeniden suya kavuşmanın  coşkusu ile akıyorlar. Bir süre durup, derenin akışını seyrediyoruz.

Dağ laleleri ( Anemone )
Açık alanlarda dağ laleleri ( anemone )  çiçek açmış.  Bir arkadaşımız  bunların çiçeklerinden  reçel olduğunu  söylüyor. Türkiye'de sekiz türü bulunan dağ lalesi ( anemone ), düğünciceğigiller familyasından olup  soğanlı bir bitki cinsidir.  Bazıları  endemik olan (Sadece ülkemizde yetişen) bu bitkilerimizi  korumak ise  hepimize düşen bir görevdir.

İlk mola yerinde kültür - fizik hareketleri yaparak kaslarımızı yumuşatıyor ve
 fotoğraf çektiriyoruz.
Yarım saatlik kısa bir yürüyüşten  sonra ilk molamızı veriyoruz. Burada bir arkadaş  kültür - fizik hareketleri yaptırıyor. Daha sonra da kendimizi tanıtıyor ve topluca fotoğrafı çektiriyoruz. Doğa sevgisinin bir araya getirdiği bu insanlarla  beraber olmak çok güzel bir duygu.

Koyunlar.
Yol boyunca otlayan koyun sürüleri ile  karşılaşıyoruz. Bazı koyunlar yeni doğum yapmış. Kuzular annelerini bulmakta zorlanıyor.

Ayfatı kayaları, Orhanlı / Seferihisar. 
İki saatlik bir yürüyüşten sonra, Kavakdere'ye yakın bir yerde bulunan Ayfatı kayalarının da  bulunduğu vadi içinde, ormanlık bir yere geliyoruz. Kayalık oldukca  dik ve sarp bir yerde bulunduğu için, bazı arkadaşlar burada bulunan derenin  kıyısında beklemeyi tercih ediyor. Zorlu bir tırmanıştan sonra yörenin en yüksek yerlerinden biri olan Ayfatı'ya çıkıyoruz.
.
Ayfatı kayaları, Orhanlı / Seferihisar. 
Ayfatı, gerçekten güzel bir kayalık, üzerinde mağaralar ve ilginç kaya oluşumları var. Buradan Kavakdere ve Orhanlı  Köyü'nün bazı kısımları görünüyor. Bu arada bir arkadaşımız  kayaların en yüksek yerine çıkarak  bizi  selamlıyor.
Ayfatı'ya çıktığımın resmidir. ( ortadayım )
Dağcılığın niçin bu kadar  çekici bir spor olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Burada bir süre dinlenip manzaranın tadını çıkarıyoruz.

Dereden su içiyoruz. Su çok berrak ve temiz.
Ayfatı'dan  inişimiz daha kolay oluyor. Dereden su içerek yorgunluğumuzu gideriyoruz
.

Öğle yemeğimizi yedikten sonra, aynı güzergah üzerinden Yeni Orhanlı'ya geri dönüyoruz. Yolumuz üzerindeki bu yaşlı  çam ağacı, ikinci kez bizleri selamlıyor. Yine beklerim der gibi.

Bir başka doğa yürüyüşünde buluşmak umudu ile, hoşçakalın  sevgili doğa severler.