22 Ağustos 2019

BİR FOTOĞRAFIN HİKAYESİ ( Keten Çiçeği )

İşte trenden çektiğim  o fotoğraf  ( Sarı keten çiçeği - Linum mucronatum  ).
Bu defa size bir çiçeği tanıtmaktan ziyade; Onu tanıyabilmek için çektiğim bir fotoğrafın hikayesini  anlatacağım.  Bu çiçeği merak edenler için ise, kısa bir dip notu düştüm.

Bu yılın ( 2019 )  haziran ayında eşimle beraber bir turla, Doğu Ekspresi ile Ankara'dan Kars'a gidiyorduk. Ben gündüzleri daha çok  fotoğraf çekiyordum.  En arka vagonda olmamız benim açımdan  çok  iyi olmuştu. Buradan daha rahat  fotoğraf çekebiliyordum. Yanımda fotoğraf çeken bir kaç kişi daha vardı.  Hem sohbet ediyor, hemde birbirimize  ilginç bulduğumuz şeyleri göstererek yardımcı oluyorduk. Tren, inanılması zor yerlerden geçiyordu.  Yol boyunca, yer yer rengarenk  kır çiçekleri açmıştı. Benim bu tür  gezilerdeki bir  amacım da, o yörenin florasının fotoğrafını çekmek olduğu için, bunları çekemediğim için üzülüyordum.

Doğu Ekspresi .
Trenimiz Sivas - Erzincan arasında bir yerde ilerliyordu.  Yol boyunca öbek, öbek sarı bir  çiçek açmıştı. Gittikçe çoğalan  bu çiçeğin ne olduğunu merak etmeye başlamıştım.   Zum yaparak çektiğim fotoğraflar, tren hareket halinde olduğu için çok bozuk  çıkıyordu. Sonunda kendimi sadece  bu çiçeğin fotoğrafını çekmeye odaklandım, gördüğüm yerde makinamın deklanşörüne basıyordum, başka hiç bir şeye bakmıyordum.  Bu şekilde  yüzlerce fotoğraf çekmişim. Ancak, yine  çektiğim fotoğrafların  hepsi de birbirinden kötüydü.  Bunlara bakarak  o çiçeği tanımak mümkün değildi.

Akşam olunca, belleğimde yer açmak için  çektiğim  fotoğrafları  tek tek silmeye başlamıştım. Belki bir ip ucu yakalarım diye, yine de bazılarını silmiyordum. Bir den gözlerime inanamadım, oldukça net bir fotoğraf vardı. Nasıl olduysa, daha önce baktığımda görmemişim.  Birden, gayri ihtiyari olarak  'KETEN'* diye yüksek sesle bağırınca, etrafta bulunanlar  bana doğru  bakmaya başladı.
Aslında ketenin bu türünü daha önce hiç  görmemiştim. O kadar mutlu olmuştum ki, anlatamam. Beni deli sananlar umurumda bile değildi. Emin olmak için internete girdim, doğru tahmin etmiştim. Bu bir  keten türü idi ( Sarı keten ). 
Hayatımın belki de en ilginç fotoğrafını çekmiştim. Eğer bu fotoğraf  olmasaydı, hayatım boyunca bu çiçeği hep merak edip duracaktım! Şimdi benim için, o geziden kalan güzel bir anı oldu. Sizlerle paylaşmak istedim, umarım beğenirsiniz.

Sivas - Erzurum Demiryolu ( 1933 - 1939 ): Büyük ölçüde kazma kürekle yapılmış olan bu  demiryolu, Cumhuriyetimizin  kuruluş döneminde yapılan en önemli eserdir. 550 km. uzunluğunda ki bu demiryolunun  23 km'lik kısmı tünellerden geçmektedir.
* Keten ( linum sp. ), ketengiller ( linaceae )  familyasından haziran - temmuz ayları arasında  ipek gibi mavimsi veya sarı renkli çiçekler açan  otsu bir bitki cinsidir. En yaygın türü kültürü yapılan  Linum  usitatissimum  dur. Tohumu ve lifi için yetiştirilmektedir. Tohumlarından elde edilmekte olan bezir yağı boya sanayinde kullanılır. Yurdumuzda doğal olarak 40'ın üzerinde keten türü yetişmektedir. Bunlardan bazıları ise endemiktir.  

15 Temmuz 2019

GÖLCÜK GÖLÜ VE NİLÜFER ÇİÇEKLERİ


Gölcük Tabiat Parkı'nın  genel görünüşü. 
 
Bu yazımda,  bir doğa harikası olan Gölcük Gölü'müzden  ve  bu göle ayrı bir güzellik katmış olan nilüfer çiçeklerinden söz edeceğim. 

                                                                  Gölcük Gölü ( Bolu )

Gölcük Tabiat Parkı'ndan Bolu'nun  görünüşü.

Bolu şehir merkezine 13 km. mesafede bulunan Gölcük Gölü, 1958 yılında oluşturulmaya başlanmış  yapay bir göldür ( gölet ). Gölcük Tabiat Parkı içerisinde yer almaktadır. Denizden yüksekliği 950 m. olup yüzölçümü 5 hektar  civarındadır. Çevresinde yaklaşık 1300 metre uzunluğunda  yaya ve bisiklet yolu ile  Orman Bakanlığının konuk evi  bulunmaktadır.  Göknar ağaçları ile  çevrili bu yolda, nilüfer çiçeklerini seyrederek yürümek son derece zevklidir.   Ayrıca gölün kenarlarında piknik yapılabiliyor. Buraya gelirken fotoğraf makinanızı da  getirmeyi ise sakın   unutmayınız!

Göknar ağacı  ( Abiesnordmanniana ) 

Göl kenarı süsleyen bu çiçeğin adı ise hevhulma ( Lythrum salicaria )

Benim bu yazıyı kaleme alma sebebim ise, göldeki nilüfer çiçekleri oldu. Gezmek ve piknik  yapmak için  geldiğimiz Gölcük Tabiat  Park'ında,  nilüfer çiçekleri ile karşılaşmak benim için hoş bir sürpriz oldu. Bu güzel çiçeği tanıtırken, bir doğa harikası olan bu gölden söz  etmemek ise olmazdı.

                                                              Nilüfer çiçeği ( Lotus ):

Bir adı da lotus olan nilüfer çiçekleri.

Gelin şimdi de, güzel ve bir o kadar da ilginç özellikleri olan  nilüfer çiçeğini  tanımaya çalışalım.  Aslında, ben de nilüfer çiçeğini  çok iyi   tanıdığımı söyleyemem. Daha önce bir turla  gittiğim  Acarlar longozu'nda ( Sakarya ) görünce,  hakkında biraz  bilgi edinmiştim.

Bir adı da 'lotus' olan nilüfer çiçeği ( nymphaea ), nymhacaceae familyasından, tatlı sularda yetişen, çok yıllık ve  otsu bir süs bitkisi  cinsidir.  Anavatanı K. Amerika, Asya ve Avrupa'dır. Yurdumuzda da doğal olarak yetişmektedir. Avrupada, koruma altındaki bitkiler arasında yer almaktadır.

Nilüfer çiçekleri, mayıs - eylül ayları arasında beyaz, kırmızı, sarı, pembe ve mor renklerde çiçek açar, çok fazla çeşidi ve türü bulunmaktadır.  Fincan şeklindeki çiçekleri son derece  gösterişli olup güzel kokuludur.  Genel olarak 12 taç yaprağı bulunur. Gece kapattığı çiçeklerini, gündüz  su yüzeyine çıkararak tekrar açar.  Diğer bitkilerin aksine, çiçeklerini meyvesi olduktan sonra açmaktadır.  Yaprakları suyun üzerinde ve yüzer vaziyettedir. Kökleri ise  suyun dibindeki çamur tabakası içindedir, gövdesizdir. Yapraklarının yuvarlak olan kenarlarının, sadece sap kısmı üçgen şeklinde hafif  açıktır.  Yaprakların  alt kısmı koyu kırmızı, üst kısmı ise yeşil renklidir.  Çamur ve bataklık yerlerde yetişmesine karşı, son derece temiz bir çiçektir. Güzelliği simgeler.

Nilüfer çiçeği bazı din inanışlara göre kutsal sayılmaktadır.
 
 Araştırdığım çoğu   kaynakta,  nilüfer çiçeğinin  üretilmesinin ve yetiştirilmesinin zor olduğu belirtilmiş. Yine de havuzu olanlar, meraklılar bu çiçeği  yetiştirmeyi deneyebilir.
Nilüfer çiçeği, yavaş akan ırmak kenarlarında, göl ve göletlerde doğal olarak yetişmektedir. Soğuğa dayanıklıdır. Herden yeşildir. Yarı gölge yerlerde ve çamurlu sularda yetişir.
Nilüfer çiçeği tohumla, rizom parçaları ile ve ayırma ile üretilmektedir.

Gölcük Tabiat Parkı içinde bulunan Gölcük Gölü içindeki nilüfer çiçekleri ( 55 tür ), Bolu Belediyesi tarafından dikilmiştir ve korunmaktadır.  Umarım bu güzel çiçekler  burayı sever ve Gölcük  Gölü nilüfer çiçekleri ile tanınır. 

Kurbağaya bakar mısınız. 

Nilüfer çiçeği ( lotus )  sadece bir süs bitkisi değildir. Bazı ülkelerde sebze olarak da tüketilmektedir.  Lotus  çiçeği çayının  yine bazı hastalıklara iyi geldiği bilinmektedir.  Kokusunun ise, insanı rahatlattığı ve uykusuzluğa iyi geldiği söylenmektedir.

Lotus, eski çağlardan beri  bazı dinlerce kutsal kabul edilmiştir. Budizmin sembolü kabul edilir. Hinduizm içinde kutsaldır.
Lotus, Bangladeş, Hindistan ve Vietnam'ın ulusal çiçeğidir.


Gölcük Tabiat Parkı'ndan ayrılmadan önce bir de hatıra fotoğrafı çektiriyoruz.   

                                              Nilüfer çiçekleri  (  Gölcük Gölü / Bolu )

Nilüfer çiçekleri  

Beyaz nilüfer çiçekleri.

Nilüfer ya da lotus çiçeği. 


Lotus çiçekleri, Gölcük Gölü /Bolu

Beyaz nilüfer çiçeği  ( Nymphaea alba )

Sarı lotus çiçği ( Nymphaea sp. ).



12 Temmuz 2019

YILDIZ YASEMİN ( Trachelospermum )

Yıldız yasemin çiçeği  ( Trachelospermum jasminoides )

Yıldız yasemin ( Trachelospermum jasminoides, eski adı  Rhyncospermum jasminoides ), zakkumgiller / Apocynaceae  familyasından, çok yıllık, herdem yeşil, ağaç formlu, sarılıcı, tırmanıcı  bir bitkidir. Her na kadar tür adı yasemin ( jasminoides ) olsada,  gerçek yasemin türleri ile akraba değildir ( Gerçek yasemin türleri  zeytingiller / oleaceae familyasının  jasminium cinsindendir. ). Pervane çiçekli yasemin, çin yasemini, yalancı yasemin gibi  adlarla da bilinir.  Anavatanı  Uzak Doğu Asya ülkeleridir  ( Çin, Japonya, Kore ve Vietnam ). 
Yıldız yasemin, yurdumuzun Akdeniz iklimi görülen kıyı kısımlarında park, bahçe ve pergolalerde yetiştirilen çok sevilen bir peyzaj bitkisidir. Soğuk geçen bölgelerimizde  saksıya dikilerek  yetiştirilir. Budanarak istenilen form verilebilir.


Yıldız yasemin,  yaz - kış yapraklarını dökmez, sonbaharda bronzlaşır. 


Yıldız yasemin zehirli bir bitkidir, bu nedenle gerçek yasemin türleri gibi çayı yapılmaz.  Dallarının içinde beyaz renkli alerjik bir  süt bulunur.  Yaz - kış yapraklarını dökmez,  deri gibi parlak ve gösterişlidir, sonbaharda bronz bir renge döner. Bazı kültür formlarının yaprakları alacalıdır.  Yıldız şeklindeki çiçekleri beyaz renkli olup çok  güzel kokar.   

Yıldız yasemin meyvesi  ( Trachelospermum jasminoides )
Yunanca trachelospermum ' boyun tohumu' anlamına gelmektedir. . 


Yıldız yasemin subtropikal iklimlerde yetişir,  güneşli yerleri sever. Yarı gölge yerlerde de yetişir. Toprak olarak iyi drenajlı, humusça zengin,  asitli  toprakları sever. Kuraklığa ve soğuğa kısmen dayanıklıdır. 
Yıldız yasemin kolay  tohum vermez, bu nedenle daha çok  çelikle, daldırma ile ve  kökten ayırma ile üretilir.

Ağaç formu verilmiş yıldız yasemin çiçeği 
( Trachelospermum jasminoides )

Yıldız yasemin çiçeleri pervane şeklinde olup güzel kokar. 

Yıldız yasemin çiçekleri çok güzel kokar. 

Yıldız yasemin, pervane çiçekli yasemin olarak da bilinir. 

Yıldız yasemin, çok yıllık, ağaçsı,  sarılıcı / tırmanıcı bir bitkidir.
İlkbaharda çok güzel kokan yoğun çiçek açar. 

( Bu yayın son olarak 16. 05. 2021 tarihinde güncellenmiştir. ) 

25 Mayıs 2019

OLUKLU KERTENKELE DEN MESAJ VAR !

Oluklu kertenkele.
'Sevgili insanlar, ne olur beni  yılan sanarak  öldürmeyiniz. Benim size hiçbir zararım yok, hatta tarıma zararlı bazı böcekleri yediğim için  yararım var. Böylece  doğal dengenin sağlanmasına da  katkım oluyor.  Ayaklarım olmadığı, yılan gibi uzun olduğum için; beni ilk defa  görenler yılan sanıp öldürüyor. Bu nedenle neslim tehlike altında.  Sonra, dinozorlar gibi yok olursam  pişman olursunuz. Beni daha iyi  tanımanız için bu amcaya poz veriyorum. Lütfen dikkatli bakın da beni yılanla  karıştırmayınız. İmza Oluklu kertenkele.'

Efendim işi şakası bir yana, doğa dostu olanların  zaten yılanı da öldürmeyeceği muhakkak. Ben tanımayanlara, yılana çok benzeyen bu zararsız hayvanı  gördüklerinde korkmamalarını ve öldürmemeleri belirtmek istedim.

Bilimsel adı 'Ophisaurus apodus' olan oluklu kertenkele,  adını  yan taraflarındaki  oluk gibi olan girintiden almıştır. Bazı yörelerde ise kör yılan olarak bilinir.  Ayakları körelmiştir. Yılandan ayıran bir özelliği de, göz kapaklarının olmasıdır.  Ayrıca besin ve yağ deposu olarak kullandığı kuyruk kısmını, tehlike anında bırakabilmektedir.  İnsanı görünce yılan gibi tıslayıp  kıvrılması ise, düşmanını korkutmak için geliştirdiği bir savunma sistemidir.

50 yıl kadar yaşayabilen oluklu kertenkeleler böcek, karınca, çekirge, fare gibi küçük canlılarla beslenmektedir. Boyları 1,5 m. bulabilir. Kısa süreli kış uykusuna yatar. Yumurtlayarak  ürer.  

31 Ocak 2019

UÇURUMDAKİ ÇİÇEK

Uçurumdaki  Çiçek / Hikaye
Cebinden  çıkardığı paraları saymadan taksi şoförüne veren yaşlı adam, Cehennem Çukuru!na giden  vadinin  içinde  yavaş adımlarla ilerleyerek gözden kaybolmuştu.  Burası çok derin bir kanyondu. Düşen  canlılar genel olarak sağ çıkamadığı için, halk adını 'Cehennem Çukuru' vermişti. 

Yaşlı adam, daha önce de bir çok kez  geldiği bu yere, bu defa  hayatına son vermek  için gelmişti. Yakalandığı amansız hastalık yüzünden, çok sevdiği doğadan  ve kır çiçeklerden uzak kalınca yaşama hevesini kaybetmişti. Son yolculuğuna arkadaşım dediği, her gittiği yere götürdüğü fotoğraf makinasını da yanında getirmişti.

Bir efsaneye göre, bu uçurumdan düşüp  ölenler  çiçek olup  tekrar hayata dönmektedir. Bu nedenle, burada her yıl yeni çiçeklerin açtığına  inanılmaktadır.
Yaşlı adam  hafta sonları mahallesinin çoçuklarını doğa gezilerine götürür ve bu sırada  onlara  gittikleri yerlerle ilgili, çoğunu kendinin uydurduğu  hikayeler, efsaneler anlatırdı. Bu çocukların çok hoşuna giderdi. Bu da onlardan biriydi. 
Doğayı, çiçekleri çok seven  yaşlı adam şimdi, kendi anlattığı / uydurduğu bu hikayeye inanmak istemişti. Kimbilir, belki de hayata bu defa yeni bir çiçek olarak gelirdi.

Son kez etrafına bakınan adam, kendini uçuruma bırakacağı sırada birden  durmuştu. Daha önce hiç görmediği bir çiçek, uçurumda adeta kendine gülümsüyordu. Hayatı boyunca hep  yeni bir bitkiyi  keşfetmek istemişti.  Bu nedenle bir an intihar etmeyi unutarak, çiçeğin fotoğrafını çekmek için  uçuruma doğru  ilerlemeye başlamıştı.

Polisler, taksi şoförünün verdiği ifade üzerine  yaşlı adamın cesedini Cehennem Çukuru'nda bir fotoğraf makinesi ile beraber bulmuştu. Yapılan  inceleme sonunda, adamın fotoğraf  çekerken uçurumdan düşerek öldüğü ortaya çıkmıştı.

Fotoğrafı inceleyen botanikçiler, yaptıkları inceleme sonuncu yaşlı adamın ölmeden önce yeni bir bitkiyi keşfetmiş olduğunun anlaşıldığını belirterek, bu çiçeğe onun adının adının  verileceğini açıklarlar.

A  Kadir Bekçi
31. 01. 2019, Bahçeköy / Seferihisar.

13 Ocak 2019

AĞAÇ BAMYASI ( Arujya )

Ağaç bamyası ( Araujia sericifera )
Yurdumuzda ağaç bamyası adı ile tanınan  arujya ( Araujia sericifera  ), zakkumgiller ( Apocynaceae ) familyasından, hem sebze, hem de çiçek olarak  yetiştirilen, çok yıllık, sarmaşık formlu  bir bitkidir. Anavatanı Güney Amerika'dır. Dünyaya süs bitkisi olarak yayılmıştır.  Çan şeklindeki çiçekleri beyaz ya da soluk pembe renkli ve  güzel kokuludur.

Ağaç bamyası bitkisi  ve çiçeği 
Ağaç bamyası'nın, bildiğimiz bamya ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Armut şeklinde olan meyveleri tam olgunlaşmadan, ceviz büyüklüğüne gelince toplanarak  sebze olarak yenilir. Özellikle etli dolması yapılmaktadır,  bitkinin diğer kısımları ise zehirlidir ve  yenmez.

Ağaç bamyası ( arujya )  meyveleri
Bamya  bitkisi ( Abelmoschhus esculentus ).
Ebegümecigiller ( malvaceae ) familyasından, tekyıllık  ve otsu bir bitki olan 
Bamya ( Abelmoschhus esculentus ) ile   ağaç bamyası ( Araujia sericifera ) arasında, isim dışında bir yakınlık yoktur.  
Aslında kendi kendini tozlayabilen bir bitki olan ağaç bamyası!nın ( araujia ) tozlaşmasında, güveler de önemli rol oynar.   Bu nedenle arujya  'güve otu', 'güve asması' adları ile de tanınır.  Mesane çiçeği, zalim bitki, bu bitkiye verilen diğer adlarından bazılarıdır.

Ağaç bamyasının  tozlaşması çoğu zaman  güveler tarafından olmaktadır. 
Ağaç bamyası'nın tohumları kanatlıdır.  Meyvesi tam olgunlaştığı zaman çatlar ve içindeki çok fazla  tohum uçarak hızla  etrafa yayılır.  Bu nedenle, bazı ülkelerde araujia zararlı ve istilacı bitkiler arasında kabul edilmiştir.

Ağaç bamyası meyvesinin iç kısmı. 
Arujya ( araujia ), ılıman iklimlerde yetişen bir bitkidir.   Güneşli veya yarı gölge yerleri ve organik madde bakımında zengin, nemli toprakları sever.  Soğuğa  oldukça dayanıklıdır ( - 7, 8 derece ).   Sarıldığı ağaçları kurutabilmektedir,  'zalim bitki' denmesi bu yüzden olsa gerek.  Boyu 10 metreye kadar uzayabilmektedir.  Genel olarak tohumdan yetiştirilenler ikinci yıldan itibaren meyve vermektedir,  yerini severse  ilk yılda meyve veriyor.
Ağaç bamyası, tohumla ve çelikle  üretilmektedir.
a
Ağaş bamyası ( Araujia sericifera )  tohumu 

Ağaç bamyası ( Araujia sericifera )
  meyvesi ve olgunlaşmış tohumları 
Ağaç bamyası ( Araujia sericifera )

Ağaç bamyası ( Araujia sericifera )

Ağaç bamyası bitkisinin  çiçek tomurcuğu. 

Ağaç bamyası kelebekleri kendine çeker. 

Ağaç bamyası ( Araujia sericifera )

Ağaç bamyasına konan  kelebekleri yakalamaya çalışan  kedim. 

Ağaç bamyası ( Araujia sericifera )

Ağaç bamyası ( Araujia sericifera )

Ağaç bamyası bitkisinin  üçgen şeklindeki yaprağı. 

Güve ve ağaç bamyası.

Ağaç bamyası ( Araujia sericifera )

Ağaç bamyası ( Araujia sericifera )
Ağaç bamyası ( Araujia sericifera )

Ağaç bamyası ( Araujia sericifera )

Ağaç bamyası ( Araujia sericifera )

29 Aralık 2018

KİRPİ YAVRUSU VE ADAM

Kirpi yavrusu ve  adam ( Hikaye ) 

O sabah  kirpi* yavrusu  çok heyecanlıydı, annesi ilk defa dışarıya çıkmasına  için izin vermişti. Kardeşleri hastalanıp  ölünce,  yuvada  tek yaşamaktan çok sıkılmıştı. Özgür olmak, dünyayı bir an önce keşfetmek  istiyordu. 
Annesi onu yolcu ederken,  daha önce anlattıklarını  üstüne basa basa bir daha  tekrarlamıştı. Avlanmak için  gece dışarı çıkmasını, bir tehlike hissederse top halini almasını özellikle belirtmişti.
Kirpi yavrusu zeytin ağaçlarının arasından geçerken,  kendine göre çok daha büyük olan bir şey  gördü.  Annesinin anlattıklarından, bunun bir insan olduğunu anladı. Bahçe sahibi yeni  topladığı zeytin ağaçlarının kırılan dallarını buduyordu.  Kirpi yavrusu, bu kadar büyük bir şeyin  karnını nasıl  doyduğunu düşündü ve 'iyi ki bu kadar büyük  değilim' diyerek haline şükretti. Bu arada karnı iyice acıkmıştı. Yiyecek bir şeyler bulabilmek  için,  etrafına daha dikkatli bakmaya başladı.

Bunlar da ne ?
Birden etrafında dört küçük  kedi  yavrusu belirmişti. İlk defa gördükleri bu garip  şeyi incelemeye başlamışlardı. Küçük kirpi hemen annesinin sözlerini hatırladı ve dikenli bir  top şekline geldi.  Kedi yavrularından biri  onu kokladı, bir başkası kirpiye çok yaklaşınca  dikenleri burnuna  battı ve geri çekilmek zorunda kaldı. Daha sonra da hep beraber  oradan uzaklaştılar. Kirpi yavrusu, vücudunu saran ve bir türlü kabullenemediği  dikenlerin kendini koruduğunu görünce 'artık dikenli olduğu için mutsuzluk duymayağım'  dedi.

Bu arada yemek için salyangoz, sümüklü böcek, kelebek,  solucan gibi yiyeceklerden  hiç birini bulamamıştı. Birden, annesinin zaman zaman getirdiği otlar  aklına geldi.  Etrafını sonbaharda yağan yağmurlardan yemyeşil otlar kaplamıştı. Bir kaç değişik ot denedikten sonra, bahçe sahibinin yeni diktiği marulları  yemeye başladı. Bunların tadı  annesinin getirdiklerine  çok  benziyordu. Bu sırada, marul yapraklarının çıkardığı sesi duyan  bahçe sahibi hızla oraya gelmişti. Kirpi yavrusu tekrar  savunma pozisyonuna geçti, bunu çok kolay  yapıyordu. Bazı insanların çok tehlikeli olabileceğini biliyordu. Bu yüzden çok korkmuştu.

Bahçe sahibi 'demek benim diktiğim  marulları sen yiyordun ?' dedi.   Sonra da 'bu daha  yavru, annesi yemiş olmalı' dedi.  Kirpi yavrusu,  annesinin  getirdiği marulların bu adamın olduğunu anlayınca daha da çok korktu.  Üstelik adamın elinde zeytin ağacını budadığı kesici bir de alet vardı.
Bu arada kedi yavruları yeniden gelmiş, adamın etrafında miyavlamaya  başlamışlardı.  Yavrulardan birini  kucağına alan adam, daha sonra da kedilerle  beraber oradan uzaklaştı.  Bunu gören kirpi yavrusu rahat bir nefes aldı.  Korktuğu gibi bir şey olmamıştı.
Etrafta kimsenin  kalmadığını görünce de tekrar marulları yemeye başladı.
Ancak çok geçmeden  adam avucunda taşıdığı  bir şeylerle  tekrar  gelmişti. Bir taraftan da 'kış yaklaştı, bu yavrucak  ne zaman büyüyecek'  diye  kendi kendine  söyleniyordu. Daha sonra avucundaki  kedi mamasını kirpi yavrusunun bulunduğu yere koydu ve  işinin başına döndü. Kedi mamasının  tadı kirpi yavrusunun çok hoşuna gitmişti. Karnını bir güzel doyurdu.

Daha sonra da kirpi yavrusu yuvaya dönmek için  hareket etti. Olanları annesine  anlatmak için sabırsızlanıyordu. Kirpi yavrusu,  doğadaki bu ilk gününde çok mutlu görünüyordu. Top haline gelerek yuvarlanmaya başladı. Bu sırada dikenlerine  yapraklar batmıştı. Çok komik görünüyordu.
Yuvada annesi yoktu, ava  çıkmıştır diyerek uyudu. Sabah uyandığında annesinin gece de gelmediğini anladı. Dışarıya çıkarken söylediği sözlerin,   aslında  vedalaşmak olduğunu  anladı. Bundan sonra artık tek başına yaşayacaktı.

Kış yaklaşmıştı, kirpi yavrusunun  kış  uykusuna yatmadan önce çok iyi beslenmesi, kendini soğuktan ve yağmurdan koruyacak daha iyi bir  yuva yapması gerekiyordu.

Akşam olunca  kirpi yavrusunun  karnı tekrar acıkmıştı. Yuvasından çıktı, etraf sesizdi ay ışığı vardı, ilk defa gece dışarıya  çıkıyordu. Nereye gittiğini bilmeden ilerlemeye başladı, ayakları onu bildiği tek yere doğru götürmüştü.
O da ne?
Gündüz  yediği o çok sevdiği kedi  mamaları yerinde duruyordu. Adam, kirpi yavrusunun oraya tekrar geleceğini tahmin ettiği için kedilerine verdiği mamadan ona da bir avuç koymuştu.
Kirpi yavrusu  artık her gece adamın koyduğu kedi mamaları yiyordu. Hızlı bir şekilde kilo almaya  başlamıştı. Bu arada gelip giderken, dikenlerine  yapışan yapraklar ve adamın kestiği  zeytin dallarının altına yeni bir yuva da  yapmıştı.

Bu arada   havalar iyice soğumuş,  kış kendini iyice  hissettirmeye başlamıştı. Bir gün adam koyduğu mamanın yenmediğinin farkına vardı. Kirpi yavrusunun kış uykusuna yatmıştı  'belki baharda tekrar karşılaşırız' dedi.   Kirpi yavrusu o adama rastladığı için şanslıydı.

A Kadir Bekçi
29. 12. 2018
Bahçeköy / Seferihisar.

* Kirpi, en eski memeli hayvanlardan biridir. Gececidir, daha çok böcekle beslenir , ortalama  1.5 yıl kadar yaşar.  Kış uykusuna yatar. Yetişkin bir kirpinin vücudunda 7000 kadar diken bulunur. Zehirlere karşı çok dirençlidir, bu nedenle zehirli yılanların çok olduğu yerlerde eskiden beri koruyucu olarak beslenmiştir.  Avlanması yasaktır.