13 Eylül 2020

ÇAN ÇİÇEKLERİ ( Kampanula )

Sarkan çan çiçeği / kültür.  ( Campanula garganica  )

Çan çiçeği ( campanula ) tek bir bitkinin adı değildir, çançiçeğigiller ( campanulaceae ) familyasına mensup  300 kadar otsu bitki türüne verilen ortak addır. Bir, iki ya da çok  yıllık olan bu bitkilerin boyları 5 cm. ile 2 m. arasında değişir, çiçekleri genellikle çan, yıldız ve huni  şeklindedir. Genel olarak mavi renkli olur, bu nedenle halk arasında çan çiçeklerine  'maviş' denir, az da olsa beyaz, pembe ve başka renklerde çiçek açanlar da vardır.  

Çan çiçekleri
( Kargöl Yaylası / Giresun. )

Kampanula ( campanula ), latince küçük çan demektir. Akdeniz ve Kafkaslar bu çiçeğin en çok yetiştiği yerlerdir, dolayısiyla Türkiye çan çiçeği türleri bakımından  zengin bir ülkedir. Yurdumuzda  100 den fazla  çan çiçeği türü tespit edilmiştir. Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları  Koruma  Birliği ( IUCN ) tarafından koruma altına alınmış olan Yakalı çan çiçeği / Tüylü çan çiçeği  ( campanula tomentosa ), Dünyada sadece Dilek Yarımadası Milli Parkı'nın sınırları içinde yetişen endemik bir türdür. İspir çıngırağı ( Campanula traegerae )  Türk çan çiçeği olarak bilinir. 

Yakalı çan çiçeği / Tüylü çan çiçeği ( Endemik ) - Campanula tomentosa 
( Dilek Yarımadası Milli Parkı, Kuşadası / Aydın ).

Bir adı da 'cıngırak otu' olan çan çiçeklerinin, çiçekleri güzel olan başta 'Campanula  gargarpitica' ve 'Campanula  carpapatica' gibi bazı  türleri süs bitkisi olarak da  yetiştirilmektedir.  Ayrıca çok fazla kültürü, varyetesi ve melezi yetiştirilmiştir. 

Çan çiçekleri fazla sıcak ve kurak yerleri  sevmez, serin yerlerde yetişir, soğuğa dayanıklıdır. Sıcak yerlerde ise,  yazın direk güneş almayan yarı gölge yerler tercih edilmelidir. Toprak bakımından fazla seçici olmamakla beraber en iyi, organik madde bakımından zengin bahçe  topraklarda yetişir. Kışın ise, aydınlık ve  çok soğuk ( 10 dereceden az olmamalı ) olmayan yerlerde tutulmalıdır.

Çan çiçeği bahçelerin güneş gören yerlerine dikilmelidir, saksı çiçeği olarak ise balkon ve teraslarda yetiştirilir, açık havayı sevdiği için kapalı yerlerde olmaz. Yazın toprağı kurudukca ve düzenli olarak sulanmalıdır. Kışın ise çok daha az su yeterli olur. 

Çan çiçekleri kökten ayırarak, çelikle  ve tohumdan  üretilir.

Bazı çan çiçeği türlerinin kökleri, taze sürgünleri  ve çiçekleri yenebilir.

Yararlandığım kaynaklar: Vikipedi.


                                                 Çan çiçekleri ( campanula ) 

Zarif çıngırak, Büyük çan çiçeği - Campanula persicifolia 
( Kürtün / Gümüşhane )

Yayla çanı - Campanula aucheri
(  Karagöl Yaylası  / Giresun  ).

Sarkan çan çiçeği / kültür 

Sarkan çan çiçeği / kültür 

Kuspida, Sütlü çan çiçeği - Campanula lactiflora.

Sürünen çançiçeği, Elmacık - Campanula rapunculoides 
( Kurul Kalesi / Ordu.) 


Yayla çanı, Anzer çıngırağı  - Campanula aucheri
( Karagöl / Giresun )


Yumak çanı - Campanula glomerata
( Aksu Köyü, Dereli / Giresun )

Akçan / Beyaz çan çiçeği  - Campanula alliariifolia
( Kovanlık / Bulancak )

Yumak çanı ( Campanula glomerata )



Yumak çanı, Campanula glomerata
( Çambaşı / Ordu )



Kuspida, Sütlü çan çiçeği - Campanula lactiflora. 
( Kümbet yaylası, Dereli / Giresun. ).

Kuspida, Sütlü çan çiçeği - Campanula lactiflora,
( Kümbet Yaylası, Dereli / Giresun. ).

Memek, Lir biçimli çan çiçeği - Campanula lyrata
(  Seferihisar / İzmir. )

Memek, Lir biçimli çan çiçeği - Campanula lyrata
( Seferihisar / İzmir. )

19 Ağustos 2020

GİNURA ÇİÇEĞİ ( Gynura )


Ginura ( gynura ) bitkisinin  çiçeği ( Gynura aurantiaca ).
Ülkemizde 'kara sevda çiçeği', 'mor kadife çiçeği', 'mor tutku' gibi adlarla tanınan ginura( gynura ), harika bir iç mekan süs bitkisidir.  Ayrıca dışarıda, asma sakıda da yetişir.
Ginura, Güney Doğu Asya'ya özgü tropik bir bitkidir. Botanik adı 'Gynura aurantiaca' dır, papatyagiller ( asteraceae )  ailesine mensup olup, çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Hızlı bir şekilde, dikine olarak  büyür, boyu  1 metreyi bulabilir,  bu nedenle bir sopaya bağlanmalıdır.  Daha çok kadife görünümündeki, yeşil renkli,  mor tüylü yaprakları için yetiştirilmektedir. Karanfil şeklindeki turuncu renkli çiçekleri ise, kötü kokulu olduğu için çoğu zaman açmadan önce koparılır.

Bir adı da kara sevda çiçeği olan ginura aurantiaca.
Yaprakları güzel olduğu için yetiştirilen bir çiçektir.  
Ginura,  bakımı kolay bir çiçektir. Bol ışık alan aydınlık ve nemli  yerleri sever, direk güneşi sevmez. Gölgede ise yaprakları güzelliğini kaybeder. Humuslu, asitik, nemli ve geçirimli toprakları sever. Yazın düzenli ve bol su ister, ancak  çok fazla sulamak kök çürümesine neden olduğu için dikkatli olmak gerekir.  Bitkinin çok uzayan dalları ve bozulan  yaprakları zaman, zaman kesilirse daha iyi görünür ve gençleşir. Kesilen dallardan ise yeni  bitkiler  üretilebilir ( Kesilen dallar doğrudan ya da suda köklendirilerek dikilebilir. ).  Otsu olduğu için, iki yılda bir dalından yeniden yetiştirilmelidir.
Giynra çiçeği, uc sürgünleri ve yaprak çeliği ile üretilir. 

Ginura ( gynura ), çiçek ve tohum kapsülü. 

Ginura çiçeği  ( Gynura aurantiaca  )
Yazımı bir çin özdeyişiyle bitiriyorum. 'Geleceğin  tüm çiçekleri, bugünün tohumları içindedir.' 

6 Haziran 2020

AĞAÇ DEDE

Ağaç Dede ( Hikaye )

Ağaç Dede'ye ilk gittiğimde ilkokul üçüncü sınıfa gidiyordum. Aynı zamanda öğretmenim olan babam,  teneke kutular içinde yetiştirdiği ağaç fidanlarını dikmeye giderken annemi, beni ve Ali'yi de yanında götürmüştü.Ali, mahallede devamlı gelip gittiğimiz en yakın komşumuzun oğluydu, aynı sınftaydık.  

Ağaç Dede köye fazla uzak değildi ama yolu dik ve bozuk olduğundan giderken epeyce yorulmuştuk, köyün bulunduğu yere göre oldukca yüksek bir tepeydi. Ağaç Dede'den çevreyi kuşbakışı görebiliyorduk, köy adeta ayaklarımızın altında kalmıştı. O gün Ali ile beraber akşama kadar kır çiçekleri arasında koşup oynamıştık.

Buraya ilk ağaçları köye sonradan yerleşen, nereden geldiğini kimsenin bilmediği, tek başına yaşayan yaşlı bir adam dikmiş. Ölünce de vasiyeti üzerine mezarı, diktiği ağaçların altına gömülmüş. Daha sonraları köylülerin bu adamın ermiş bir zat olabileceğini söylemesi üzerine mezarı ziyaret edilmeye ve etrafına yeni ağaç dikmeye başlanmış. Zamanla gelenek haline gelen ağaç dikme, büyük bir orman oluşmasına yol açmış. Yaşlı adamın adını kimse hatırlamadığı için de ormana, onun adının anısına 'Ağaç Dede' denmeye başlamış. Ağaçları kesenlerin başına kötü bir şey gelir diye de kimse ormana dokunmamış.   

Babam getirdiği çam fidanlardan birer tanesini Ali ve bana vermiş, kendi adımıza dikmemizi istemişti. Annem ilkokula kadar okumuş, babamın aksine her söylenene kolayca inanan bir insandı, fidan dikerken dilek tutmamızı söylemiş, babam duyunca çocukların kafasına böyle şeyler sokma diye anneme söylenmişti. O zamanlar daha on yaşımda olmama rağmen Ali'yi çok severdim, çocuk aklı, dilek tutarken içimden büyüyünce onunla evlenmek istediğimi geçirmiştim... Ne tesadüftür ki  yıllar sonra Ali ile üniversitede tekrar karşılaşmış ve sonra da evlenmiştik. Ama ben bu anımı bir sır gibi saklamış, eşime dahi anlatmamıştım. 

Bir kaç yıl sonra babamın başka bir ile tayini çıkınca köyden ayrılmıştık ama çocukluğumun geçtiği, ilkokulu okuduğum köyü ve eşimle belki de evlenmeme neden olan dilek tutuğum Ağaç Dede'yi hiç bir zaman unutmamıştım. 

Yıllar sonra torunumla dilek tutuğum Ağaç Dede'ye tekrar gelmiştik. Patika yolların yerine asfalt, etrafa oteller ve turistik  tesisler yapılmıştı.Yolda yıllar önce kaybettiğim annem, babam ve bir kaç yıl önce kaybetiğim eşimin hatıraları bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu. 

Tek oğlumuzu trafik kazasında kaybettiğimizde torunumuz Doğa henüz bir kaç aylıktı, annesi yeniden evlenince onu biz büyütmüştük. Doğa sadece torunumuz değil aynı zamanda oğlumuz olmuştu. O da uzun bir süre bizi gerçek annesi ve babası olarak bilmişti. Adı gibi doğayı, ağaçları ve hayvanları çok seviyordu. Üniversiteye başladığı yıl eşim ölünce, hayattaki tek yaşam  kaynağım haline gelmişti.

Ağaç Dede'ye gelirken torunuma nereye gittiğimizden bahsetmemiştim, o da zaten sormamıştı. Amansız bir hastalığa yakalanmıştı, doktorlar bir kaç ay ömrü olduğunu, bu nedenle her istediğini yapabileceğini söylemişti. Onun benden önce ölebileceği gerçeğine dayanamıyordum. Son bir umut aklıma  çocukluğumda annem ve babamla gittiğim, dilek tutuğum Ağaç Dede gelmişti. Hayatta hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım. Benim bile inanmakta zorlandığım bu nedenle kimseye anlatmadığım gerçekleşen dileğim yıllar sonra torunumla beni buralara tekrar getirmişti. 

Ağaç Dede için anıt mezar yapılmış, etrafına bir kaç mezar daha eklenmişti.Ormanda çıkan yangını söndürmeye çalışırken ölen insanları da onun yanına gömmüşlerdi. Eşyalarımızı otele bıraktıktan sonra, yanımızda getirdiğimiz fidanları dikmek için dışarı çıkmıştık.  

Bir süredir hayata küsmüş olan torunum o gün son derece neşeli görünüyordu. Ağaç Dede'ye gelmemiz korktuğumun aksine onu mutlu etmişti. Her şeyi unutmuştuk, ağaçların altında koşuyor, birlikte şarkı söylüyor, selfieler çekiyorduk. Eski mutlu günlerimize geri dönmüştük.

Ormandaki bazı ağaçlarda onları dikenlerin adı yazılıydı. Gezinirken birden bire büyük bir çam ağacının önünde durdum, yıllar önce dikerken dilek tutuğum ağaç olabilirdi.  Doğa'ya bak bu ağacı dedenle ben dikmiş olabilirim dedim, merakla yüzüme baktı. Ona buraya ilk gelişimi ve dedesi ile  nasıl evlendiğimizi anlattım. Çok etkilenmişti  keşke dedem ölmeden önce hep beraber gelseydik dedi. Daha sonra da getirdiğimiz fidanları diktik, torunum fidan dikerken dudaklarından bir şeyler mırıldanıyordu. Ben de Ağaç Dede'ye torunumu koruması için dua ettim. 

Ağaç Dede ( Hikaye )

Sabah kalktığımda Doğa kahvaltıda yoktu, bir süre sonra odasına girince masanın üzerindeki notu gördüm 'Ben Ağaç Dede' ye gidiyorum' yazıyordu. Hava çok soğuktu, gece her yere kar yağmıştı. Notu görünce oteli ayağa kaldırdım, her yerde onu aramaya başladık. Sonunda Doğa'yı bir ağacın dibinde donmuş halde  bulduk...
Buraya niçin geldiğimizi anlatınca herkes çok etkilemişti. Doğa'nın mezarının  ağaç dedenin yanına  gömülmesi isteğimi kabuul ettiler. Torunumu hiç tanımadığım halde hayatım boyunca unutamadığım Ağaç Dede'ye emanet etmiştim.

A Kadir Bekçi
06. 06. 2020, Bahçeköy / Seferihisar. 

2 Haziran 2020

KARİDES ÇİÇEĞİ ( Justicia Brandegeeana )

Karides çiçeği ( Justicia brandegeeana ) 

Karides çiçeği, her dem yeşil, uzun ömürlü,  çalımsı bir bitkidir.Tropikal ve subtropikal  iklimlerde yetişir. Çiçekleri karidese benzediği için, bütün dünyada halk arasında karides çiçeği denmektedir. Anavatanı Brezilya'dır. Bitkiye esas güzelliğini veren, çatı kiremitini andıran, renkleri güneş alma durumuna göre değişen ( sarı, pembe, kahverengi ),  çiçek sapı yaprakcıklarıdır ( bırakte / bracteole ).  Esas çiçeği beyaz renkli olup gösterişsizdir. Hem bahcede, hemde saksıda  yetiştirilir. Yıl boyu çiçek açar.

Bitkinin fazla dikkat çekmeyen çiçekleri 

Karides çiçeği Ayıpençesigiller ( Acanthaceae )  ailesinin justicia cinsindendir. Justicia cinsine mensup 600  kadar bitki türü bulunmaktadır. Bunlardan bazıları süs bitkisi olarak yetiştirilir.  Botanik adı 'Justicia brandegeeana' dır. Bu cinsin saksıda yetişen tek türdür. Tür adını Amerikan botanikci Tawnshend Stith Brandegee'den almıştır.

Çiçek sapı yaprakcıkları ( bırakte / bracteole )

Karides çiçeği en fazla bir metre kadar boylanır, yaprakları ve gövdesi tüylüdür. Yazın direk güneşten korunması gerekir. Yarı gölge yerleri ve geçirimli, kumlu toprakları sever. Dona karşı hassatır.  Zaman zaman solan çiçekleri temizlenirse, gürleşerek bol çiçek açar. Yazın bol, kışın ise toprağı kurudukca sulanmalıdır. Yaprağına su serpilmesini sever. Saksıda yetiştiriliyorsa aydınlık, güneş gören  pencere önlerine konulmalıdır. 

Bitkinin gerçek yaprakları.

Karides çiçeği fazla bakın istemez çelikle, köten ayırma ile ve daldırma ile üretilir.

Bitkinin genel görünümü.

Kaynaklar: Vikipedi. 
( Not: Bir adı da Sarı karides çiçeği olan kandil çiçeği  (  Pachystachys lutea ) ayrı cinsten bir bitkdir. )

30 Mayıs 2020

ÇÖREK OTU ÇİÇEĞİ ( Nigella Damoscena )

Şam çörek otu ( Nigella damoscena )
Şam çörek otu ( Nigella damoscena ), düğünçiçeğigiller ( Ranunculaceae ) familyasının nigella cinsinden, tek yıllık, çiçekleri güzel olduğu için süs bitkisi olarak yetiştirilen, otsu bir bitkidir. Anavatanı Akdeniz havzasıdır.  Tohumları diğer çörek otu türleri gibi pide ve çöreklerin üzerine koku vermek için konur. Türk kimyonu olarak da bilinir. 

Şam çörek otu, genel olarak  mavi renkli çiçek açar. Ayrıca  katmerli, beyaz, pembe ve mor renkli çiçek açan çok fazla çeşidi vardır.Yaprakları yeşil  renkli olup tüy şeklindedir. Hermafroditdir, yani hem erkek, hem de dişi organa sahiptir. Değişik renkli tohumlar karışık olarak ekilirse, bahçelerde daha güzel görünür.  Saksı çiçeği olarak  da yetiştirilir. Ekilen tohumlar üç ay sonra çiçek açar, bunu balon şeklindeki tohum keseleri takip eder. Ağostos - ekim aylarında olgunlaşan tohum keseleri  kuru ve kesme çiçek olarak olarak da değerlendirilir. 

Tohum kapsülleri 
Şam çörek otu yetiştirilmesi kolay bir çiçektir, fazla bakım gerektirmez. Güneşli yerleri ve  geçirimli, nemli, humusca zengin toprakları sever. Soğuğa  ve sıcağa dayanıklıdır. Tohumdan üretilir, daha önce yetiştirilen  yerlerde  dökülen tohumlarından kendiliğinden biter.


Mavi çiçekli şam çörek otu çiçeği.

Yurdumuzda doğal olarak on kadar çörek otu türü yetişir.  Uçucu yağ taşıyan çörek otları  türleri güzel kokar. Bunlardan Nigella sativa'nın ( adi çörek otu ), bazı yörelerimizde tarımı yapılmaktadır.

Kır çörek  otu çiçeği  ( Nigella arvensis ).
( Çekildiği yer, Urla / İzmir. )

Kır çörek otu ( Nigella arvensis ), çiçek ve tohum kapsülü.
Yabani olarak kırlarda, tarlalarda yetişen tarla çörkotu / kır çörek otu ( Nigella arvensis ) tohumları pide, börek ve çöreklerin üzerine koku ve lezzet vermek için konur.

Olgunlaşmış şam çörek otu kapsülleri 

Şam çörek otu tohumu. 
Çörek otu ( Nigella ), aynı zamanda tıbbi bir bitkidir ( Astım, Yüksek tansiyon, Parkinson hastalığı, Meme kanseri, Şeker hastalığı tedavisinde kullanılmaktadır. ). Tohumlarından yağ elde edilir. Mısır kraliçesi Kleopatra'nın cildinin güzelliğinin çörek otu yağından kaynaklandığı sanılır.  Hz.Muhammed çörek otu'nun her derde deva olduğunu söylemiştir. Yine halk arasında, çörek otu'nun insanları ve hayvanları nazara karşı koruduğuna inanılır. 
Ayrıca çörek otu, Türkiye ve ortadoğu coğrafyasında yaygın olarak ekmek, pide ve çöreklerin üzerine serpilerek lezzet ve koku vermek için kullanılır. Nohut ile karıştırılarak çörek otu kahvesi yapılır.  

Şam çörek oto çiçekleri ( Nigella damoscena )

Mavi şam çörek otu çiçeği.

Tohum kapsülü.

Beyaz şam çörek otu çiçeği ve kapsülü.

Mavi şam çörek otu çiçeği.

Beyaz şam çörek otu çiçeği.

Şam çörek otu çiçekleri. 

Mavi ve beyaz renkli çörek otu çiçekleri. 

Şam çörek otu çiçeği ve tohum kapsülü. 

Tohum kapsülü. 

Yararlandığım Kaynaklar: Kabalcı Şifalı Bitkiler Ansiklopedisi ( Oktay Mete ), Türkiye'nin Yabani Besin Bitkileri Ve Ot Yemekleri ( Prof. Dr. Ertan Tuzlacı ), V.k.pedi.

22 Mayıs 2020

GÜZELAVRAT OTU VE BİR HİKAYE


Güzelavrat  otu ( Atropa belladonna )

Avrupalıların Güzelavratotu adını verdiği 'Atropa belladonna',  patlıcangiller ailesinden çok yıllık ve yarı çalımsı otsu bir bitkidir. Bella - Donna  İtalyanca 'güzel kadın' demektir.  

Bir, bir  buçuk metre kadar büyür, yazın çan şeklinde mor çiçekler açar, özellikle nohot büyüklüğündeki  parlak siyah meyveleri dikkat çekicidir. 

Zehirli bir bitki  olmasına rağmen; eski çağlarda (Romalılar zamanında) kadınlar tarafından, gözbebeklerini büyütmek ve erkekleri etkilemek için kullanılmıştır. Bünyesinde  bulunan 'atropin' adlı alkaloid madde, günümüzde halen  retina tedavilerinde göz damlası olarak kullanılanmaktadır.  

 Avrupada güzelavrat otu olarak bilinen  Atrppa belladonna'ya,  Anadolu ise  avrat otu, ya da dulavrat otu gibi benzer adlar verilmiştir. Gelin şimdi de konuda yazdığım hikayeyi okuyalım. 

                                                              DULAVRAT OTU
 
Bir zamanlar Anadolunun  bir köyünde  Zeynep adında bir kız yaşarmış. Zeynep'in gözleri zeytin gibi simsiyah ve çok güzelmiş, bu nedenle köyün bütün  gençleri ona aşıkmış.  Gel gör ki,  Zeynep çok fakir bir ailenin oğlunu seviyormuş. Ama sevdiği  gencin ailesi, güzellik karın doyurmaz diyerek oğullarına zengin bir ağanın kızı ile evlendirmişler. Bunun üzerine kaderine küsen Zeynep, taliplerinin yüzüne bile bakmadan geri çevirmeye başlamış. Ailesine de,  ben artık kimseyle evlenmek istemiyorum demiş.

Zeynep'le evlenmeyeceğini anlayan bazı kötü niyetli gençler ona iftira atmaya, hakkında dedikodular çıkarmaya başlamışlar. Zeynep'in dul olduğu için evlenmek istemediğini yaymışlar. Adı dulavrat!a çıkmış.  Bu duruma çok üzülen  ailesi kızlarını evlenmeye zorlamak için ya evlenirsin, ya da bu evden gidersin diye baskı yapmaya başlamışlar. Bu durumda çaresiz kalan Zeynep,  köy yakınındaki bir uçurumdan atlayarak intahar etmiş. 

Güzelavratotu ve meyvesi  ( Atropa Belladonna )
( Fotoğraf alıntıdır. )

Ancak köylüler günlerce aramalarına rağmen Zeynep'i bulamamışlar, sanki yer yarılmış da içine girmiş. Annesi ve babası ise üzüntüsünden köyü terk etmişler. 

Daha sonra köylüler, Zeynep'in kendini attığı uçurumda o zamana kadar hiç görmedikleri bir bitkinin yetişmiş olduğunu görmüşler. Bitkinin meyveleri tıpkı Zeynep'in gözleri gibi simsiyahmış.  Zeynep'e iftira atan gençler merak edip yiyince,  zehirlenmiş ve ölmüş. Köylüler, Zeynep'in kendisine iftra atanlardan intikam almak için bu bitkiye dönüştüğüne inanmaya başlamışlar ve adına Zeynep için atılan iftiradan dolayı 'Dulavrat otu' denilmiş 
Kıssadan hisse; Siz siz olun suçsuz insanlara asla iftira atmayın, vebali büyük olur. 

A. Kadir Bekçi
Bahçeköy / Seferihisar
22. 05. 2020 

14 Mayıs 2020

MELOCAN ( Smilax )

Akdeniz  saparnası ( Smilax aspera )
Çekildiği yer: Seferihisar / İzmir. 
Halk arasında daha çok melocan ( saparna )  adı ile bilinen smilax, dikenucugiller ( smilacaceae ) familyasından, çok yıllık, ağaçsı gövdeli, genellikle dikenli  ve sarılıcı bir bitki cinsidir. Tropikal ve suptropikal iklimlerde yetişmektedir.  Dünyada 300 - 350 kadar türü bulunmaktadır. Yeraltı gövdesine ( rizom ) saparna denir, ilaç yapımında kullanılmaktadır.  Eskiden frengi tedavisinde kullanılmıştır. Bazı türlerinin ticari değeri vardır.

Melocan, yenen kısmı.  
Smilax cinsinin yurdumuzda  iki türü yetişmektedir.  Bunlardan botanik adı Smilax  excelsa'ya Anadolu saparnası, Smilax aspera'ya ya ise  Akdeniz saparnası  ya da Nemçe saparnası denir.  Her ikisinin de taze filizleri çiy olarak  ve pişirilerek yenir.

Diğer yöresel adları ise şöyledir : Silcan, Mamula, Özdikeni, Yaban saparnası, Dikenözü, Dikenucu, Mamuli, Gıcır dikeni, Zimilange, Kuşevin, Sincan ormanı ...vs.

Anadolu saparnası ( Smilax excelsa )
( Çekildiği yer: Filyos / Çaycuma  )
- Anadolu saparnası ( Smilax excelsa ): Genel olarak kışın yaprağını döker, bu özelliği ile herdem yeşil olan  Akdeniz saparnasından ayrılır. Ayrıca yaprakları kalp şeklinde olup, geniş  tarafı düz yada yüreksidir.  Sonbaharda ökülmeden önce kırmızı bir renge döner, çiçekleri yeşil renklidir.  Meyve kırmızı renkli olup  1 veya  3 tohumludur.  Karadeniz, Marmara ve Akdeniz bölgelerimizde yetişir.

Yumurtalı melocan kavurması.

 -Akdeniz saparnası ( Smilax aspera ): Herdem yeşildir. Yurdumuzun Akdeniz ve Batı Anadolu kıyılarındaki ormanlık yerlerde yetişir. Yaprakları üçgen şeklindedir, yeşilimsi beyaz renkli olan çiçekleri güzel kokulu olur.  Meyvesi genel olarak üç tohumludur.


Akdeniz  saparnası ( Smilax aspera )
Çekildiği yer: Seferihisar / İzmir. 

Akdeniz saparnası / Yaprak  ( Smilax aspera ).

Akdeniz saparnası / Çiçek ( Smilax aspera )

Akdeniz  saparnası ( Smilax aspera )
Çekildiği yer: Seferihisar / İzmir. 

Akdeniz saparnası / Çiçek ( Smilax aspera )

Akdeniz saparnası / Çiçek ( Smilax aspera )


Kaynaklar: Türkiye Bitkileri Sözlüğü ( Prof. Dr. Ertan Tuzlacı, Türkiye'nin Yabani Besin Bitkileri Ve Ot Yemekleri ( Prof. Dr. Ertan Tuzlacı ), Türkce Bitki Adları ( Turhan Baytop ), Türkiye Türkcesinde Bitki Adları ( Doç. Dr. M. Fatih Alkayış ), Vikipedi.