27 Haziran 2015

KAKTÜS ÇİÇEĞİ ( Cactus )

Bir günlük güzellik. Çoğu kaktüs çiçeğinim ömrü bir gündür
Ekinopsis, Küresel kaktüs ( Echinopsis oxygona ) .

Kaktüsgiller ( cactaceae ),  200 kadar cins ve 1000 üzerinde türü ve varyetesi  olan geniş bir ailedir. Anavatanı Amerika kıtasıdır ( En çok Meksika'da yetişmektedir ).  Genel olarak cactaceae familyasından olan bitkilerin,  cinsine ve türüne bakılmaksızın hepsine de kaktüs denir. Ortak özellikleri ise, sukkulent ( etli )  ve dikenli olmalarıdır.
Kaktüs kelimesi; Eski Yunancada dikenli bitki anlamına gelen  'kaktos' sözcüğünden türetilmiştir. Bu bitkilerin  çoğunun  yaprakları dikene dönüşmüştür, çok az  yapraklı olan  vardır.

Bütün kaktüs türleri sukulent ( Gövde ve yapraklarında su depolayan bitki.) olmasına karşı, her sukulent bitki kaktüs değildir.
Kaktüslerin popüler bir süs bitkisi olması, daha çok değişik renklerde açtığı parlak renkli çiçeklerinden ileri gelmektedir. Bazı türleri ise  gece çiçek açar. Sapsız ve huni şeklindeki çiçekleri kısa ömürlüdür.
Son zamanlarda kaktüslerin radyasyonu emdiği konusundaki bilgilerin ise, bilimsel bir dayanağı yoktur.

Genel olarak çöl bitkisi olarak  kabul edilen kaktüsler, aslında   sıcak ve kurak iklimlerde ( yarı çöl ) daha çok yetişmektedir. Gövdeleri  suyu depo edecek şekilde evrimleşmiştir.  Ana vatanı olmasada, Akdeniz ikliminin görüldüğü yerlere çok iyi uyum sağlamıştırlar.

Yapraklarının diken şeklini alması, kendini yabani hayvanlardan  korumak ( çölde su arayan yabani hayvanların yiyememesi için )  ve ışığı yansıtarak su kaybını önlemek içindir.

Güneş ve ışık kaktüs  için çok önemlidir. Daha çok gövdesi vasıtasıyla fotosentez yapan  bu bitkiler, ışığın yetersiz olduğu yerlerde bu fonksiyonlarını gece  yerine getirirler.
Kaktüsler,  türlerine göre değişmekle beraber soğuğa karşı fazla  dayanıklı değildirler.
Cereus ve kaynanadili ( opuntia ficus - indica  ) gibi bazı kaktüs türlerinin meyveleri yenir. Ancak dikenleri çok tehlikelidir, yerken ve toplarken  dikkatli olmak  gerekir.

Kaktüsler kuraklığa dayanıklıdır, uzun süre susuzluğa dayanır.  Uzun ve kalın bir kökü vardır, bu sayede ihtiyacı olan besinleri kolayca sağlar. Kaktüsleri diğer sukkulent bitkilerden ayıran, 'areal' denilen organlarıdır. Bir yastık gibi tüylü olan bu organdan diken, çiçek ve yan dallar çıkar. Büyümeleri  buralardan olur.

Yetiştirilmesi çok  kolay olan kaktüsler, en çok  kaya bahçelerinde ve saksıda yetiştirilmektedir. Soğuk yerlerde, kışın kapalı yerlere alınması gerekir.  Bütün bitkiler gibi aydınlık, güneşli yerleri ve kumlu, geçirimli toprakları sever.  Yavaş büyür,  fazla gübre istemez. Yazın türüne göre değişmekle beraber,  haftada bir defa sulamak yeterlidir. Toprağı kurudukca sulanmalıdır. Kışın ise, ya hiç ya da  çok az su verilmemelidir. Aşırı sulama kök çürümesine neden olur. 
Kaktüsler tohumla, çelikle, ve ayırma ile  üretilir. Kökleri suya  hassas olan ( suda çürüyen )  bazı kaktüs türleri ise aşı ile üretilmektedir. Çelikle üretilecekse, kesilen yara nasır bağladıktan sonra dikilmeli ve ilk zamanlarda çok az su verilmelidir.

Dedemin Kaktüsü ( hikaye )  okumak isterseniz tıkla.

Değişik Kaktüs ( cactus ) Çiçekleri.

Fıstık kaktüs / Parmak kaktüs
( Echinopsis chamaecereus )


Kaktüsler, dikenleri vasıtasıyle çöllerde su arayan
hayvanlardan kendilerini korur.
Parlak çiçekli ve dikenleri olta şeklinde küçük bir kaktüs.
Kirpi kaktüs ( Thelocactus setispinus )

Değişik kaktüs çiçekleri
Dikenli armut lale kaktüs 
( Opuntia phaeacantha )

Baston kaktüs
 ( Cylindropuntia ımbricata ya da C. rosea )

Kaktüs çiçeği ( Opuntia littoralis  )

( Parodia ottonis  / Notocactus ottonis )

Bektaşı kavuğu ( Ecinopsis grusonii )


Baston kaktüs
 ( Cylindropuntia ımbricata ya da C. rosea )

Kaya bahcesi ve  değişik kaktüsler
( Uzbaş Bitki Üretim Çiftliği - Urla )


Bektaşı kavuğu ( Ecinopsis grusonii )

Saguaro kaktüsü ( Carnegiea gigantea ) 
( Uzbaş Bitki Üretim Çiftliği - Urla )
İlginç görünüşlü bir  kaktüs
( Konak meydanı / İzmir )


Baston kaktüs
 ( Cylindropuntia ımbricata ya da C. rosea )

Frenk inciri ya da kaynanadili (  Puntia ficus - indica )
( Meyveleri yenir.)

Tavşankulağı kaktüs / Meleğin kanatları
( Opuntia rufida )

Sarı dikenli mamillaria, Uğur böceği  kaktüsü, Elongata kaktüs
( Mamillaria elongata ).

Noelağacı / Havva'nın iğnesi
( Austrocylindropuntia subulata )

Dikenli armut kaktüs
( Opuntia phaeacantha )

Kırmızı renkli frenk inciri
( Opuntia robusta )

Peri kulesi ( Cereus peruvianus )

İğne yastığı kaktüs / Mamillaria
( Mamillaria backebergiana )

İğneyastığı kaktüsü 
( Mamillaria cactus )

17 Mayıs 2015

KAĞIT ÇİÇEĞİ ( Xerochrysum )

Kağıt çiçeği ( Xerochrysum bracteatum ya da Helichrysum bracteatum )

Papatyagiller ( Asteraceae )  familyasının xerochrysum cinsini oluştuan  bitki türlerine,  genel olarak kağıt çiçeği denmektedir.  Bütün dünyada, çoğu otsu 500 kadar türü vardır.   Bu bitkilerin çiçek başlarını saran brakteler ( çiçek sapı yaprakcığı )  sert ve kağıt gibidir. Bazı türleri süs bitkisi olarak yetiştirilir.  
Yurdumuzda doğal olarak dört türü bulunur,  bunlardan Xerochrysum annuum süs bitkisi olarak da yetiştirilir. 

Kağıt çiçeği ( Xeranthemum annuum )  

Xerochrysum bracteatum ( Eski adı:  Helichrysum bracteatum ): Bütün dünyada süs bitkisi olarak yetiştirilen bir  kağıt çiçeği türüdür. Anavatanı Avustrya'dır. Ancak, süs bitkisi olarak dünyaya yayılmıştır.  Çok fazla kültür çeşidi vardır.     
Tek ya da iki yıllık, otsu bir bitkidir.  İlkbahardan başlıyarak donlar başlıyana  kadar papatyaya şeklinde sarı, turuncu, kırmızı, beyaz ve  mor renklerde, bileşik ve parlak renkli  çiçek açar. Dokunulduğunda kağıt gibi ses çıkarır, kurumuş gibidir. samansı bir dokuya sahiptir. Bu nedenle 'saman çiçeği' de denir. Dikine  büyür, yaprakları yeşilimsi gri  renkli olup,  mızraksıdır.   

Kağıt çiçeği dış mekanlarda yetiştirilir, boyu 30 - 150 cm arasında dağişir,  saksıda yetişen bodur çeşitleri de vardır. Güneşli yerleri sever, toprak bakımından seçici değıldir, geçirimli, kuru toprakları sever. bahçe toprağın da yetişir.  Yazın düzenli bir şekilde, toprağını  çamurlaştırmadan sulanmalıdır. 

Kağıt çiçeği,  altın otu ( helichrysum ) gibi kuru çiçek olarak olarak da kullanılır. Bunun için kesilen çiçekler havadar ve loş bir odada, sapı aşağı gelecek şekilde  asılır ve kuruması için  bir süre bekletilir. Uzun bir  süre rengi ve şekli bozulmadan kalır.  Ayrıca kesme çiçek olarak da yetiştirilir.  

Kağıt çiçeği genel olarak, bazı çeşitleri dışında  tohumdan üretilir. Ayrıca çelikle de üretilir.  Yetiştirilmesi kolaydır, tohumları ilkbaharda  doğrudan toprağa ekilir ve daha sonra  sıkları alınır.  Fazla bakım istemez, çiçekleri çok güzel ve  uzun ömürlüdür, kelebekleri ve böcekleri kendine  çeker.  Yetiştirmediyseniz denemenizi tavsiye ederim. Çiçek yetiştirmek sizi stresten uzak tutar.  

Ahimenes çiçeği  ( Achimenes longiflora )

( Not: Yurdumuza Achimenes longiflora'ya da, halk arasında  kağıt çiçeği denmektedir. )

Kağıt çiçekleri ( Xerochrysum ): 

Bir adı da saman çiçeği olan kağıt çiçeği ve
taç yaprağına benzeyen brakteleri 

Kağıt çiçekleri kapalı havalarda ve geceleri kapanır.
Yağmurdan sonraki hali
Çiçek  tomurcğu 
Kağıt çiçeği ( Xerochrysum bracteatum )

Kağıt çiçeği / Doğadan  ( Xeranthemum annuum )

( Not: Bu yayın son olarak 22. 08. 2021 tarihinde güncellenmiştir. )

30 Nisan 2015

ÖLMEZ ÇİÇEK ( Helichrysum )

Helichrysum cinsinin  bütün dünyada 600, yurdumuzda ise 24  türü tespit edilmiştir.  Helichrysum türlerinin  çiçekleri koparıldıktan sonra da uzun süre  şeklini ve rengini  bozulmadan korur. Bu nedenle adına  'ölmez çiçek' denir,  kurutulmuş çiçek olarak da  kullanılır.  Bazı helichrysum türleri süs bitkisi olarak yetiştirilir. 
Kurutulmuş  ölmez çiçek  ( Şirince / Selçuk )
Papatyagiller ( Asteraceae )  familyasının 'Helichrysum' cinsini  oluşturan bitkilere, yurdumuzda genel olarak  'ölmez çiçek' ya da 'altın otu' denir. Çok yıllık olup, yünlü gibidir,  genel olarak güzel kokulu ve  sarı renkli  çiçekli olur. 
Bazı helichrysum türlerinin anavatanı  Avrupa kıtasıdır. Afrika, Avustralya ve Asya kıtasında doğal olarak yetişir. Yurdumuzda oldukça yaygındır,  bazı türleri  endemik olup  sadece yurdumuzda yetişmektedir.  
Ölmez çiçek, yurdumuzun  hemen hemen bütün bölgelerimizde yetiştişen sevilen bi kır çiçeği olduğu kadar,  ayni zamanda çok bilinen ve kullanılan   tıbbi bir bitkidir.  Bu nedenle çok fazla yöresel adı vardır.  Bunlardan bazıları çöyledir;  Altın çiçek, Altın otu, Mantuvar otu, Yayla çiçeği, Herdemtaze, Solmaz çiçek, Güneş çiçeği, Güve otu, Uludağ çiçeği, Kudama, Arı çiçeği, Yahudi otu, Dudiye,  Kalisar çiçeği, Çoban çiçeği, Sarı kedi ayağı ......vs.

Helichrysum çiçeği  küçük küreler halinde olup sarı renklir  ve  şemsiye gibi bir  yapı oluşturur.  Keskin ve güzel kokuludurlar. Nadir olarak bazı türleri beyaz, turuncu ve kırmızı renkli çiçek açar. Yaprakları, gövdesi gri renkli ve  yünlü gibidir.

Ölmez çiçek, Balkaymam,  Altınotu ( Helichrysum italicum )
 ( Dilek Yarımadası / Aydın )
Geçen yıl bahçeme  diktiğim altın otu / Balkaymak 
 ( Helichrysum italicum  )
Bir adı da Altın otu olan ölmez çiçek. 

Ölmez çiçek, güneşli yerleri ve taşlık toprakları sever, kümeler halinde bulunur.  Soğuğa, sıcağa ve kuraklığa dayanıklıdır.
Kurutulmuşu uzun süre bozulmadan durabilir. Ayni zamanda şifalı bir bitkidir. Eskiden beri bazı hastalıkların  ( iltihap önleyici, safra ve idrar söktürücü, iştah açıcı v. s ) tedavisinde kullanılmıştır. Güveye karşı kullanılır, bu nedenle 'Güve otu' da denir. Bazı türlerinden çay yapılır,  boya ve esans  elde edilir. 
Ölmez çiçek,  tohumla ve kökten ayırma ile üretilir. Fazla bakım istemez, günşli yerleri sever. 

 Giresun - Sivas yolu üzerinde bulunan Eğribel Geçidi'nde, 'Dudiye'
olarak  da bilinen ölmez çiçek  satan bir genç. 

                                                        SOLMAZ ÇİÇEK ( Hikaye )

Gönül ferman dinlemez diye boşuna dememişler.  Çoban, davarlarına baktığı ağasının  kızına aşık olur, olmasına da....!  Ağanın,  kızını  çobana  vermeye hiç mi hiç niyeti yoktur. Davul bile dengi dengine çalar der, içinden.  Ancak kızının da çobanda  gönlü olduğunu anlayınca, hemen reddetmez. Çobana, kızına davarlarını  otlattığı yayladan solmadan bir kır çiçeği getirmesini şart koşar. Ancak, çoban ne kadar çabalasa da hiç bir  kır çiçeği  bu kadar uzun yola solmadan dayanamaz. 

Sonunda, ayakları yara bere içinde kalan  çoban yataklara düşer.  Bu arada, anasının yaralarına sürmek için kırlardan topladığı altın  renkli bir  çiçeğinin  günlerdir  başucunda solmadan durduğunu fark eder.  Çiçekleri alan çoban  tekrar yollara  düşer.  Köye geldiğinde çoban, çiçekler  hala  yeni koparılmış gibi canlı ve tazedir.

Çoban muradına ereken,  bu yayla çiçeğinin adı da  o günden sonra 'solmaz  çiçek' kalır.
A. Kadir Bekçi
Bahçeköy / Seferihisar 

21 Nisan 2015

İDAM CEZASI VE CEZAYİR MENEKŞESİ

Cezayir menekşesi ( Ölüm çiçeği )
İdam cezası ile bir çiçek arasında nasıl bir ilişki olduğunu  merak ettiğini tahmin ediyorum. Ancak,  ben önce idam cezası ( bana göre ceza değil )  konusundaki düşüncelerimi  açıklamak  istiyorum. Sonra da bu çiçekle ilgili yazdığım küçük  bir hikayem var, umarım beğenirsiniz.

İdam cezası, bence  sadece hukukçuları değil herkesi ilgilendirmektedir. Çünkü, burada  söz konusu olan yaşama hakkımızdır.

Öğretmen olduğum için; cezanın insan üzerindeki etkilerini az çok gözleme imkanım oldu. Kötü muammele ve korkuya dayanan bir cezanın ıslah edici bir yanı yoktur. İdam ise suçluya hiç bir şans tanımamaktadır. Halbuysa ceza yapıcı olmalıdır.
Kötü muamele ve idam  ıslah edici değildir,  intikam almaya yönelik hareketlerdir. Bu tür cezalar çağdışıdır. Bu nedenle demokratik, çağdaş  devletlerde işkence ve idam cezaları kaldırılmıştır.
İdam cezasını savunanların bunun bir çözüm olmadığını artık görmesi gerekir. Nitekim,  yapılan bütün  araştırmalar idam cezasının caydırıcı olmadığını ortaya koymaktadır.

Son zamanlarda idam cezasının tekrar gündeme getirilmesi ise,  demokrasimiz açısından son derece  düşündürücüdür. Beni asıl endişelendiren ise,  bu tür düşünenlerin toplumumuzda  artmaya başlamış olmasıdır.  İdam cezası geri gelirse,  bu suçları işleyenlerin azalacağı sanılmaktadır. Halbuki, yapılan araştırma ve istatistiklere baktığımızda bunun tersi olduğunu görüyoruz. En fazla  suçun  idam cezası olan ülkelerde işlenmekte olduğu anlaşılmaktadır.

Devletin temel görevi insanların yaşama hakkını güvence altına almaktır. Başkalarına  zarar verenlere ise engel olmak ve ıslah etmektir. Bu konuda verilecek cezalar  insan haklarına  ters düşmemelidir.

Kişiler  farklı düşünebilir, idam cezasının yararlı olacağına inanabilir.  Kendilerine yapılanların öcünün devlet tarafından alınmasını isteyebilirler.
Ancak devlet kişiler gibi duygusal hareket edemez, hukuka uygun hareket etmek zorundadır. İnsan haklarına saygılı olduğunu kabul etmiş, bu konuda uluslar arası antlaşmalara imza atmış bir ülke olarak geri dönemeyiz, dönmemeliyiz.
Sonuç olarak diyeceğim şudur şudur ki;  idam çağ dışı bir uygulamadır, ceza değildir.

Gelelim cezayir menekşesi ile idam cezası arasındaki ilişkiye. Yurdumuzda doğal ve kültür olarak yetişen cezayir menekşesi ( vinca ),   otsu ve yer örtücü  bir sarmaşıktır.  Anavatanı Avrupa ve Asya kıtasıdır. Çoğu ülkede, bizdeki gibi cezayir menekşesi adı ile tanınır.  En büyük özelliği, çiçeklerinin  insanı etkileyen   rengidir. ( Bu çiçeği daha iyi tanımak  için   burayı  tıklayabilirsiniz ).
Cezayir'in kurtuluş mücadelesini  anlatan,  bir çok şarkı sözü ve şiir yazarına ilham kaynağı olmuştur.

Bu çiçeğin idam cezası ile olan ilişkisi ise bir efsaneye dayanır. Bu efsaneye göre; eskiden idam edilecek  mahkumların yakalarına  cezayir menekşesi takılırmış. Bu nedenle cezayir menekşesi'nin bir  adı da  'ölüm çiçeği' dir.

                                                 CEZAYİR MENEKŞESİ ( Hikaye )

Kara Davut, o zamana kadar  onlarca insanı idam etmiş ünlü  bir cellattı. Bu defa ise, ilk defa  bir kadın mahkumu asacaktı. Genç kadın, doğan çocuğunu öldürdüğü için idama mahkum edilmişti. Kadın, mahkemede, çocuğun tecavüz sonucu, kendi iradesi dışında istemeden  olduğu için  öldürdüğünü söylemişti.

Henüz sabah olmamıştı, koca şehir uykudaydı, iki gardiyan mahkumu  darağacının kurulduğu avluya getirmişlerdi. Kara Davut, kadını ilk defa görüyordu,  gözleri çok güzel ve  etkileyiciydi. Kara Davut, bu gözleri sanki  daha önce de  görmüş  gibi olmuştu. Genç kadın  'Ben suçsuzum, beni asmayın', diye durmadan  ağlıyordu.

Kara Davut, sehpaya doğru yaklaşırken genç kadının son sözleri   'Beni asma BABA, ben suçsuzum.' olmuştu. Biraz sonra hareketsiz kalan genç kadının  gözleri, şimdi çok daha etkileyici ve  ürkütücü bir hal almıştı. Adeta 'Beni suçsuz yere astınız, bunun hesabını vereceksiniz' der gibiydi.

Hiç evlenmemiş ve kimsesi olmayan bu adama ilk defa biri, üstelikt de  idam ettiği bir kadın 'baba' demişti.
Kara Davut,  bu anı bir türlü unutamıyordu,  artık genç kadının korkunç  bakışları gözünün önünden hiç gitmiyordu. Durmadan bu gözleri  daha önce nerede  gördüğünü düşünmeye başlamıştı.

Birden oturduğu yerden kalkmıştı Kara Davut,  adeta koşarak yürümeye başlamıştı, bu gözleri  nereden hatırladığını çıkarmıştı.
Hiç arkadaşı olmayan bu adam, zaman zaman bir  parka gider ve etrafını mavi çiçekli bir yer  sarmaşığın kapladığı, bir ayağı  kırık olduğu için kimsenin oturmadığı  bir kanepede oturur ve  burada bir süre vakit geçirir, etrafını  seyrederdi.  Bazen de yemek için aldığı simiti yanına gelen kedilere verirdi. İşte idam ettiği genç kadının gözleri, bu kenepenin etrafını saran sarmaşığın çiçeklerinin rengiyle tıpa tıp  aynısıydı.

Kara Davut, her zaman oturduğu parktaki  yere gelmişti.  kanepe yoktu, belki de kırık ayağını tamire götürmüşlerdi. Sarmaşık kanepenin olduğu yeri de kaplamıştı. İçinden götüreli  çok olmuş dedi.  Daha önceleri rengi güzel olduğu için dikkatini çeken bu sarmaşığın çiçekleri, baktıkca 'Beni asma baba' diye yalvaran genç kadın gözlerinin önüne geldi.  İlk defa  bir mahkumu astığına pişman olmuştu. Kendini suçlu hissediyordu, para karşılığı bir insanını canı almıştı.  Yerdeki sarmaşıktan bir dal kökledi,   kendine  'baba' diyen bu  genç kadının mezarına götürerk  dikti. Bu bir cezayir menekşesiydi.  Kara Davut, o günden sonra bir daha cellatlık yapmadı ve ölünceye kadar kızım dediği o mezarı ziyaret edip cezayir menekşelerine baktı.

A  Kadir Bekçi.


1 Nisan 2015

MERCAN ÇİÇEĞİ ( Güneşe Aşık Çiçek )

Mercan çiçeği ( Russelia equisetiformis )
Mercan çiçeği ( Russelia equisetiformis ),  sinirotugiller ( Plantaginaceae ) familyasından, çok yıllık ve  yarı çalımsı otsu bir bitkidir. Anavatanı Meksika ve Guatemala'dır. Adına, çiçeklerinin kırmızı renkte ( mercan rengi ) olmasından dolayı  mercan çiçeği  denmiştir. Ancak, az da olsa  sarı ve pembe çiçek açan çeşitleri de vardır. Tropikal ve suptropikal iklimlerde yetişir.  Ruzelya, çeşme çalısı ve şamdan çiçeği de denir. 
Sarı renkli mercan çiçeği ( Russelia equisetiformis )

Ruzelya ( russelia ), çiçeklerini yay şeklinde ki  ince ve uzun olan  dalların uclarında açar. Bol, bol dal vererek çoğalır.   Boru şeklinde ki  çiçekler ince ve uzundur.  Yaprakları yeşil renkli, küçük ve  pul şeklindedir. İklim şartlarının uygun olduğu (  sıcak ) yerlerde,  yıl boyu çiçek açar. Daha çok saksıda yetiştirilir, kışın fazla soğuk  geçmeyen  yerlerde park ve bahçelere dikilir.  Bol güneşli  yerleri sever, yarı gölge yerlerde de yetişir.  Yazın su isteği çok fazladır.  Toprağının geçirimli, nemli ve humus bakımından zengin olması gerekir. Soğuğa fazla  dayanıklı değildir. Kışın gövdesi kurursa korkmayın, baharda tekrar  filizlenir.
Kırmızı ve sarı mercan çiçekleri.
( Russelia equisetiformis )  

Mercan çiçeği, kökünden dallar vererek büyür, ayrıca yere değen kısımlarından kök vererek çoğalır.Yere sarkan dallarının  bir  sırığa bağlanması ve zaman zaman yaşlı ve kötü  dallarının kesilmesi gerekir.
Oldukça dekoratiftir bir bitki olan mercan çiçeği  fazla bakım istemez. Akdeniz iklimi görülen kıyı bölgelerimizde daha çok yetiştirilir. Soğuk olan  yerlerde saksı çiçeği olarak  yetiştirilir. Çelikle ve kökten ayırma ile üretilir.

( Bu çiçekle ilgili bir de hikayem var ( aşağıda ), umarım beğenirsiniz. 

Güneşe aşık çiçek ( Hikaye )
                                                             GÜNEŞE AŞIK ÇİÇEK
Bir zamanlar dünyanın bilmem neresinde, halkı çok yoksul ve bir o kadar da mutsuz olan bir ülke varmış. Ülkeyi yönetenler halka o kadar çok kötü davranıyormuş ki, herkes korku içindeymiş.  İşin daha  kötüsü, kimse bu durumdan nasıl kurtulunacağını bilmiyormuş, adeta ölümden medet umuyorlarmış.  Ölenler için, kurtuldu artık  bu işgenceden diye seviniyorlarmış.
Ülkede bir de, hasta olduğu için doktorların  evinden çıkmasına izin vermediği  genç ve  zeki bir adam yaşamaktaymış. 

Doktorlar  genç adama,  güneş  görünce öleceği için evinden çıkmasına izin vermiyormuş. Bu yüzden o da herkes gibi  çok mutsuzmuş, güneşte,  özgürce dolaşmak  istiyormuş.
Bu nedenle her sabah uyanınca;  penceresinin önündeki,  güneşi çok seven mercan çiçeğine bakarak bu özlemini gidermeye çalışıyormuş.

Genç adam sonunda,  bir gün, evinden çıkmaya karar vermiş. Nasıl olsa öleceğim, hiç olmazsa ölmeden, bir gün dahi olsa özgürlüğün tadını çıkarayım demiş.  Asıl amacı ise, ne yapacağını bilmeyen halka yol göstermekmiş.

Halk, bir günlük özgürlük / mutluluk için ölümü göze alan bu genç adamdan çok etkilenmiş. Özgür olmadan mutlu olunamayacağını, bunun ise bir  bedeli olduğunu  anlamış. 
Genç adamın penceresinin önündeki mercan çiçeğini  mezarının başına dikmişler. 
Korkularını yenerek,  hep beraber  haksızlıklara karşı mücadele etmeye  başlamışlar... 
Bu nedenle güneş görmeyince  çiçek açmayan mercan çiçeği,  o günden  sonra  özgürlük mücadelesi verenlerin  sembolü olmuş. 

A  Kadir Bekçi


  Mercan çiçekleri ( Russelia equisetiformis ): 

Mercan çiçeği ( Russelia equisetiformis )
Sarı çiçekli mercan çiçeği, Ruzelya 
( Russelia equisetiformis )
Bir adı da 'kırmızı şamdan çiçeği' olan  mercan çiçeği
( Russelia equisetiformis )

Yağmurdan sonra.
( Russelia equisetiformis )

Mercan çiçekleri ( Russelia equisetiformis ) 

( Bu yayın son olarak 15. 06. 2023 tarihinde güncellenmiştir. )