29 Mayıs 2013

KIRMIZI SESBANYA ( Sesbania punicea )

Geçen yıl pembe çiçekli akasya diye  diktiğim
kırmızı sesbanya ağacı ( sesbania punicea )

Kırmızı sesbanya ( Sesbania punicea ), baklagiller ( fabaceae ) familyasından, çalı-ağaç formlu ve kırmızı  çiçekli  bir süs bitkisi.  Anavatanı Güney Amerika'dır.

Pembe çiçekli akasya ( Robinia hispida )

Benim bu bitkiyle tanışmam ise tamamen tesadüfen oldu.  Geçen yıl  pembe çiçekli akasya fidanı ( Robinia hispida ) diye satın almıştım, 20 cm. kadar küçük bir şeydi. Diktikten bir kaç ay sonra  hızla büyüdü ve turuncu renkli  çiçekler açmaya başladı. Araştırdığım zaman  kırmızı sesbanya ( Sesbania punicea ) olduğunu öğrendim. Yurdumuzda çok fazla tanınmayan, bu nedenle pembe çiçekli akasya  ile karıştırılan bu bitki hakkında edindiğim bilgiler ve izlenimler şöyle. 

Kırmızı sesbanya, kışın kısmen yapraklarını döken küçük  bir ağaç, yalancı akasyaya ( robinia ) türlerine çok  benziyor ( özellikle yaprakları ),  ancak dikeni yok. Sıcak, güneşli yerleri ve nemli toprakları sevdiği belirtiliyor.  İlkbahardan itiberen yoğun bir şekilde açmaya başladığı  turuncu renkli, kokusuz çiçeklerini daha sonra bol tohumlu bakla şeklindeki meyvelere bırakıyor. 

Kırmızı sesbanya, her şeyi ile çok zehirli bir bitki olduğu belirtiliyor. Bu nedenle budama yapılırken, meyve ve çiçekleri koparılırken çıplak elle tutulmaması  gerekmektedir.

Akarsu kıyılarını ve bataklık yerleri çok seven kırmızı sesbanya ağacı, suda yüzebilen kanatlı tohumları vasıtasıyla hızla çevreye yayılarak çoğalmaktaymış. Her biri binlerce tohum verebilen  bu ağaçların  meyvelerini yiyen balık ve diğer yabani hayvanlar bu  yüzden  zehirlenerek ölüyormuş.

Kırmızı sesbanya çiçeği

Kırmızı sesbanya ( Sesbania punicea ) çok zehirli ve istilacı bir bitki olması nedeniyle ( Zararlı ve istilacı bitki ), bazı ülkeler  yayılmasını engellemeye çalışrken, bazı ülkeler ise  ülkelerine dahi  sokulmasını yasaklamıştır.

Ülkemizde ise; kırmızı sesbanya çok güzel çiçekleri olduğu  için aranan, pahalı bir süs bitkisidir. Bu bitki hakkında  yapılmış ciddi bir araştırmaya ve uyarıya  rastlamadım ( ya da ben rastlamadım ).  Çok zehirli ve istilacı olduğu söylenen bu bitkinin her yerde satılması ve kontrolsüz bir şekilde yetiştirilmesi  önlenmelidir. 

Kırmızı sesbanya çoçukların kolay ulaşacağı, oyun oynadığı yerlere  dikilmemelidir. Baklalarını ( tohum kesesi )  olgunlaşmadan önce kopararak,  tohumlarının etrafa  yayılmasını önlemeliyiz. Ağaçların üzerine zehirli olduğunu belirten  bir tabela  koymalıyız.

Kırmızı sesbanya tohumla ve çelikle üretilmektedir.

Kırmızı sesbanya çiçeği ve tohum kılıfları.( bakla )

Olgunlaşmış kırmızı sesbanya meyvesi ve tohumu.

Kırmızı sesbanya ağacı

Sesbania punicea

22 Mayıs 2013

MENEKŞELER ÇİÇEKLERİNİ NİÇİN KIŞIN AÇARLAR ?


Menekşeler çiçeklerini niçin kışın açarlar?
 ( Bu bir çocuk masalıdır.)
Bir zamanlar üzeri yemyeşil ormanlarla kaplı bir dağda, küçük bir  kız ve annesi mutlu bir şekilde yaşıyorlarmış. Yiyeceklerini, yakacaklarını  ormanda yetişen  ağaçlardan, otlardan, mantarlardan karşılıyorlarmış. Bu yüzden de parayla pek işleri olmazmış. Bazı küçük  ihtiyaçlarını ise, ormandan topladıkları meyve ve ürünleri satarak karşılıyorlarmış.
Ancak, bir gün küçük kız hastalanmış. Annesi, ne yaptıysa kızının hastalığına bir çare bulamamış. Küçük kız gün geçtikçe sararıp solmaya başlamış. Doktora gidecek  paraları da yokmuş.

Günler geçiyor ama  küçük kız bir türlü iyileşmiyormuş. Bir gün küçük kız annesinin kucağında uyuya kalmış. Rüyasında  mor renkli güzel bir çiçek kokluyormuş,uyanınca annesinden, kendini iyileştireceğine inandığı bu çiçeği bulmasını istemiş.

Kış olduğundan ormandaki bitkilerin henüz çiçekleri yokmuş. Yine de küçük kızın annesi umutluymuş. Her gün, ormanın  derinliklerine  giderek kızının tarif ettiği  mor renkli çiçeği arıyormuş. Dönerken de  karların altından yemek için ot topluyormuş.
Yine bir gün eve dönerken, çalıların arasında gördüğü  dağ menekşelerinden* toplamış. O zamanlar menekşeler çiçeklerini çoğu bitkiler gibi ilkbaharda açıyormuş.

Yemekte, menekşe  küçük kızın hikayesini duyunca çok üzülmüş. Keşke çiçeklerimi kışın açsaymışım  diye hayıflanmış

Sabah olunca küçük kızın annesi tekrar ormanın  yolunu tutmuş. Ancak, o günde aradığı çiçeği bulamamış. Daha önce yemek yapmak için menekşe topladığı yere gelince, burnuna çok güzel bir koku gelmiş.  Eğilip çalıların arasına bakınca, karların altındaki  menekşelerin çiçek açmış olduğunu görmüş. Sevinçle  bunlardan bir demet  toplamış.

Annesinin getirdiği menekşeleri  koklayan küçük kız tekrar sağlığına kavuşmuş. Eskisi gibi gülüp oynamaya başlamış.
İşte o günden sonra mor menekşeler çiçeklerini kışın açmaya başlamışlar.

A Kadir Bekçi
Bu masalı bütün çocuklar adına, bu yıl okula başlayacak olan  sevgili torum Asya'ya armağan ediyorum.
20  Ağustos 2017, Bahçeköy / Seferihisar.


*  Mor menekşelerin  ( viola )  çiçekleri zehirsiz olup yenebilir.

13 Mayıs 2013

ZAKKUM CEHENNEM AĞACI DEĞİL BARIŞ ÇİÇEĞİ OLMALIDIR

Zakkum çiçeği ( Nerium oleander )
Zakkum, tarihin her döneminde adından söz ettiren, efsanelere ve dini kitaplara konu olmuş bir bitkidir. Peki, bu bitkiyi bu kadar önemli yapan, onu her dönemde popüler kılan nedir?  Başka bir ifade ile zakkum Akdeniz havzasında değil de başka bir coğrafyada yetişmiş olsaydı,  bu kadar çok tanınır ve adından söz edilirmiydi?
İlk uygarlıkların Akdeniz çevresinde kurulmuş olması, tek ve çok tanrılı dinlerin bu coğrafyada ortaya çıkmış olması, zeytin gibi zakkumu da önemli bir bitki yapmıştır. 

Bahçemin hemen her  tarafında pıtrak gibi  bitmesi (sökmesem her yer zakkum olacak ), benim bu bitkiyi daha yakınen  tanımama vesile oldu, Meğer zakkum çok önemli bir ağaçmış da benim haberim yokmuş.

Apocynaceae ( zakkumgiller ) familyasından olan zakkum ( Nerium oleander ), yaz kış yapraklarını dökmeyen, kuraklığa dayanıklı bir ağaçtır. Halk arasın da  zıkım da denir.
Akdeniz ikliminin görüldüğü yerler de doğal olarak yetişir ve  yaz boyu açtığı güzel çiçekleri ile dikkat çeker. Kuraklığa dayanaklı olması, bakım istememesi ve değişik renklerde çok güzel çiçekler açması, park, bahçe ve yol boylarına en çok dikilen çiçeklerden biri haline getirmiştir.
Zakkumun her yerde karşımıza çıkması, olur olmaz yerde bitmesi ise; tohumlarının tüylü olması nedeni ile rüzgarla her yere kolayca taşınmasındandır.
Zakkumun  bir özelliği de her şeyi ile çok zehirli olmasıdır.

Zakkumu asıl popüler kılan ise; sosyal ve kültürel alanda ona verilen rolden ileri gelmektedir. Bazı toplumlar zakkumu ilahlaştırıp kutsal sayarken, islamiyete göre ise  'cehennem ağacı' olarak kabul edilmiştir. Günümüzde ise kanser  ilacı  olabileceği dahi  ileri sürülmüştür. Velhasıl zakkum eski çağlardan beri her zaman  bir şekilde gündemde olmuştur.

Yunan mitolojisine gör ise;  Leonder adlı bir genç her gece denize açılır ve karşı kıyıdaki sevgilisi ile buluşurmuş. Bir gece aniden çıkan fırtına, bu defa  Leonder'in cansız vücudunu kumsala taşır. Sevgilisi topladığı zakkum çiçeklerini Leonder'in üzerine örter. O günden sonra da bu çiçek deniz kıyılarını süslemeye başlar. Zakkumun latince adı olan  oleander'ın  bu gencin adından geldiği söylenir.

 Avrupa'da özellikle Romalılar döneminde bahçelere süs bitkisi olarak en çok zakkum dikilmiştir. Sütün başlıklarında,tablolarda zakkum çiçeği motifleri kullanılmıştır.
Hindistan'da ise 'kaner' adı verilen zakkum kutsal sayılıp tanrı Şiva'yı temsil etmektedir.Yahudiler tarafından kutsal sayılan üç ağaçtan biri de zakkum'dur.
Amerika'da da çok sevilen zakkum için Teksas eyaletinin Galveston kentinde her yıl uluslararası bir festival yapılmaktadır.http://www.denizce.com/zakkum.asp

Yahudiler tarafından kutsal sayılan zakkum ağacı, Kuran da cehennem ağacı olduğu anlatılır.http://tr.wikipedia.org/wiki/Zakkum_(a%C4%9Fa%C3%A7)

Aynı coğrafyayı paylaşan bu iki toplumun, bu bitki hakında farklı düşünmesinin  nedenleri tarihten kaynaklanmaktadır. Peki,din kitaplarına kadar giren bu kin ve  düşmanlık daha ne kadar sürecektir.
Artık bu sorun bir şekilde çözülmeli, iki toplum arasında  barış olmalıdır. Zakkum da bu barış ve dostluğun sembolü sayılmalıdır.


Zakkum çiçekleri ( Nerium oleander )

Zakkum çiçeği ( Nerium oleander )

Zakkum çiçeği ( Nerium oleander )

Zakkum çiçeği ( Nerium oleander )

Zakkum çiçeği ( Nerium oleander )

30 Nisan 2013

KAMKAT ( Kumkuat )

Kamkat / Kumkuat  ( Citrus fortunella 'Margarita' ya da Citrus japonica  )
Kamkat ( kumkuat, kumkat, kız portakalı  da denir), hem dekoratif bir süs bitkisi, hemde meyveleri yenen  küçük bir ağaçtır.  Üstelik bunun için bahçenizin olmasına da gerek yoktur, balkonda, salonda da yetişir.  

Kamkat ya da kumkuat ağacı  ( Citrus japonica ya da Citrus fortunella ) 

Kamkat, portakal, mandalina gibi turunçgil ( rutaceae )  türüdür. Küçük bir ağaç olduğu için saksıda da yetiştirilir. Yetiştirilme şartları diğer narenciye türler gibidir. Soğuğa diğer turunçgil türlerinden daha dayanıklıdır.  Saksıda da yetiştiği için, iklim şartlarının  elverişli olmadığı yerlerde de yetişir. Akdeniz ve Ege bölgelerimizde daha çok bahçede yetiştirilir. 

Kamkat ağacım bu yıl ilk meyvelerini verdi.

Çin'de doğal olarak yetişen ve 'Altın portakal' denilen kamkat, 19. yüzyılda Robert Fortune tarafından Avrupa'ya getirilmiştir. Bilim dünyasında ki adı, Citrus fortunella 'Marginata' ya  da Citrus japonica dır.  Yurdumuza  Batum üzerinden gelmiştir.

Kamkat, şekil olarak limona benzesede  rengi  portakalı andırır, çok tatlı değildir. Çok fazla  kültür formu vardır.   Dişi ve erkek organları ayni çiçek üzerinde  ( erselik ) olduğundan kendine verimlidir, tyani tek başına meyve verir. Süs bitkisi olarak yetiştirilmeye başlanması popülaritesini artırmıştır.
Diğer turunçgiller aksine,  tatlı kısmı kabukları olduğu için soyulmadan yenilir. Ayrıca reçeli, likörü yapılır, meze olarak da kullanılmaktadır.

Kamkat, diğer turunçgil türlerine göre daha geç çiçek açar ve meyve verir. Yerini severse yediveren bir özellik gösterir.  Meyveleri çok  uzun süre ağaçta kalabilir, ancak,gelecek yıl meyve vermesi açısından olgunlaşan meyvelerini toplamakta yarar vardır.
Kamkat, hem oldukca dekoratif olduğundan, hem de meyveleri yendiği için herkesin,  özellikle bahçesi olmayan bitki severlerin yetiştireceği güzel bir bitkidir. 

Kamkat ( Citrus fortunella / Citrus japonica  )   meyveleri 

Kamkat çiçeği
Kamkat ağacı (  Kültürpark / İzmir. )
( Kamkat ile karıştırılan  bir başka turunçgil türü olan 'Kalamondin / Kalamansi (  Citrus x microcarpa ya da Citros madurensis ) tanımak için linki tıklıyabilirsiniz.  .http://kadirbekci53.blogspot.com/2011/08/kalamondin.html )

24 Nisan 2013

CANAVAR OTU ( Orobanş )

Canavar otu  ( Orobanche sp ) ve konakçısı  kişkiş otu ( scandis pecten - veneris ).
 
Bahçemin değişik  yerinde biten ve gittikçe çoğalan garip bitkinin, adının canavar otu olduğunu bu yıl öğrendim. Hani bazen çok sevdiğimiz tarafından  ihanete uğrayınca 'Koynumda yılan beslemişim' deriz ya, meğer ben de yıllardır  kır çiçeği diye canavar otu yetiştiriyormuşum da haberim yokmuş.
İşin şakası bir yana, bu bitkiye tanımıyorsanız neden  canavar otu dendiğini merak etmişsinizdir sanırım.
Çiftçilerin baş belası olan bu  bitkyi, gelin  biraz daha yakından tanıtayım.

Canavar otu bitkisi ( Orobanche sp. )

Eskiden halk arasında  verem otu ( Eskiden verem tedavisinde kullanıldığı için. ) denilen  canavar otu / orobanş  ( orobanche  ) tam asalak bir  bitkidir  ( Birde ökse otu gibi, ağaç dallarında yetişen yarı asalak olan bitkiler vardır. ). Tam asalak bitkiler klorofilsiz olduklarından ( yaprakları yoktur ) fotosentez yapamaz, bu nedenle besinlerini ve su ihtiyaçlarını başka bitkilerinkinden temin etmektedirler. Bu durum konakçı bitkinin zamanla  zayıflamasına, hatta  ölmesine neden olmaktadır.

Canavar otu, kültürü yapılan domates, patates, tütün, ayçiçeği, pamuk, havuç ve baklagiller tarlalarına büyük zarar vermektedir.  Bu yüzden adına  'canavar otu' denmesi çok da haksız sayılmaz.  Ancak bu yüzden  bitkiyi suçlamak anlamsızdır.

Orobanş ( orobanche ) cinsinin dünya üzerinde 100, Türkiye'de ise  40 kadar türü bulunmaktadır. Canavarotugiller ( Orobanchaceae )  familyasının orobanche cinsinden olan bu bitki türlerinin hepsi de otsudur.  Çiçekleri adaçayı çiçeğini andırır, türüne göre rengi  değişir. Yalancı köklerini konakçının köklerinin içine  sokarak onun suyunu  ve besini emerek yaşar.   Tarım alanlarında çıkması durumunda ürünlere büyük zarar verirler.

Canavar otları bazı yörelerimizde şu adlarla bilinir:  Yergöbeği, Zıpır, Kazık, Bahçecanavarı, Yersiki, Göge otu, Davun otu, Verem otu ....vs. gibi değişik adlarla bilinmektedir.
( Kaynak: Türkiye Bitki Adları Sözlüğü / Turhan Baytop, Türkiye Bitkileri Sözlüğü / Prof.Dr. Ertan Tuzlacı ).

Canavar otu / Orobanş ( Bahçemden )

Her canavar otu çok küçücük binlerce tohum verir. Uygun koşullar oluşuncaya kadar bunlar yıllarca toprakta ölmeden beklerler ve  konukçu denilen besleneceği bitkiye rastlayınca kökünde çimlenir. Daha sonra da sanki o bitkiyle hiç bir ilişkisi yokmuş gibi uzakta bir yerde, masum bir kır çiçeği edası ile ortaya çıkar. İlk defa görenler onu yabani bir orkide ( salep ) türü  sanabilir.
Canavar otunun yayılmasını önlemek için, tohum vermeden önce  koparılması gerekir. 

Canavar otları ( Doğadan )

Sarı renkli bir tür canavar otu

Canavar otu ( konakçısı marul ) 

( Bu yayın son olarak 09. 05. 2021 tarihinde güncellenmiştir. )

30 Mart 2013

ORKİDELER YOK OLMASIN !

Ayna orkidesi / salebi  ( Ophrys  speculum )

Dün kırlara fotoğraf çekmeye gitmiştim kırlara, baharın gelmesi ile beraber  her yer çiçek bahçesine dönmüştü adeta, bu sırada 500 kadar kır çiçeği  fotoğrafı çekmişim. 
Bu yazıma konu olan orkide ( orchis )  fotoğraflarından bazılarını da bu sırada çektim. 

Yumrulu ve otsu  bir bitki olan orkide,  dünyada  en fazla cinsi ve türü olan bitkilerden biridir ( 880 cins ve  22 bin türü varmış ). Yurdumuz  orta kuşak orkidelerinin en çok yetiştiği ülkelerden biridir ( orkide cenneti).  Ülkemizde 24 orkide cinsi ve bunlara ait 60 kadar orkide türü olduğu belirtiliyor. Bir kısmı endemik ( sadece ülkemizde yetişiyor ) olan bu orkide türlerinden,  bazılarınjn  soylarının  tehlike altında bulunmaktadır  ( Kaynak : Vikipedi )

Ülkemizde yetişen bazı orkide türlerinin soğanlarından salep ( sahlep diye de yazılıyor )  ve dondurma yapılması dolayısıyla sökülmesi, doğanın gittikce  yok edilmesi özellikle  bu güzel kır çiçeklerimizi  tehdit etmektedir.  Her yıl  milyonlarca orkide çiçeği,  tohum vermeden doğadan sökülerek yok olmaktadır.  Bu gidişle bazı  orkide türlerinin  neslinin tükenmesi kaçınılmazdır.

Anadolu  orkidesi ( Orchis anatolica )
Orkideler salepgiller ( orchidaceae ) familyasındandır.
Tarihi eserlerimiz gibi tabiat varlıklarımızı da korumak hem çocuklarımıza, hem de bütün insanlığa karşı ortak bir görevimizdir.
Salep içmeyelim  dondurma yemeyelim demiyorum, ancak daha fazla para kazanacağız diye doğayı acımasızca tahrip etmeden, bu çiçeklerimizi yok etmeden bunu yapmalıyız.  Örneğin sahlep yapılacak orkide türlerni diğer tarım ürünleri gibi yetiştirebiliriz. Aksi takdirde; Kızılderili atasözünde belirtildiği gibi  (Ancak en son ağaç kesildikten, en son nehir zehirlendikten ve en son balık tutulduktan sonra anlayacaksınız ki, insan parayı yiyemez! )  para bizi kurtarmayacaktır.

Püren  salebi ( Orchis sancta ) ve kelebek
Aslında Türkiye'nin de 1996 yılında imzaladığı  CİTES  ( Nesli Tehlikedeki Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme.) sözleşmesi  ile koruma altına alınan yabani bitkiler arasında orkide de vardır, ancak bu konuda  sorumluluklarımızı tam olarak  yeterince  yerine getirmediğimiz de ortadadır.
Hasancık ( Orchis purpurea )

Ev orkidesi / Falenopsis ( phalaenopsis  'lipperosa' )
Ev içinde yetiştirdiğimiz orkide çiçekleri genel olarak epifit köklü olup ülkemiz de doğal olarak yetişmez, tropikal iklimlimlerde yetişirler ve bunlardan salep elde edilmez. 

 

24 Mart 2013

SABIR OTU / AGAVE

Sabır otu / Sabırlık / Agave  ( Agave americana )
( Fotoğraf için, Sadet Uslu hanıma  teşekkür ederim. )

Bugün sizlere yurdumuzda sabır otu, sabırlık ve yüzyıl bitkisi  gibi adlarla  tanınan 'agave americana' dan  ( kısaca  agave deniyor   )  söz etmek istiyorum.   Benim bu bitkiye tanışmam  5 yıl önce oldu, kaktüs türü olduğunu sanıyordum. 
Gelin çoğumuzun kaktüs sandığı ve yurdumuzda  doğal olarak da yetişmeye başlıyan, bu ilginç bitkiyi tanımaya çalışalım.
.
Anavatanı Meksika olan Agave bir çöl bitkisidir. Sıcak iklimlerde yetişmektedir.  Gövdesi  ve dalları yoktur, rozet halindedir.  En ilginç özelliği ise, çiçek açtıktan sonra ölmesidir. Benim agave  henüz çiçek  açmadı. Bu bitki en erken 10 - 20 yılda  çiçek açıyormuş. Bu nedenle agave'ye yurdumuzda,  'sabır otu', 'yüzyıl bitkisi' gibi adlar  verilmiştir  ( Yüzyıl  biraz abartılmış.).

Agave  çiçeği
( Fotoğraf için, Sadet Uslu hanıma çok teşekkür ederim. )

Agave çiçek açacağı zaman, daha doğrusu öleceği zaman 7 - 8 m. uzunluğunda bir sap ( çiçek sapı ) oluşturmaktadır.   Bu sırada bitki bütün enerjisini harcadığı  için, daha sonra  kurumaktadır. Ancak bitki yine de yok olmamaktadır, kökünden çıkan çok sayıdaki  yavrularla ( piç )  neslini sürdürür.

Agave  kuşkonmazgiller ( Asparagaceae )  familyasına mensup olup sukulent bir bitkidir ( Eski familyası  nergisgiller / amaryllidaceae dir. ).  Çok fazla türü bulunmaktadır.

Agave meyvesi 

Sabır otu ( agave ) ile  sarısabır  ( Aloe vera ), ayni  familyadan olmamalarına karşı  birbiriyle   karıştırılır.  

Agave americana bitkisi 
Meksika çöllerinin doğal bitki örtüsünü oluşturan  agave, UNESCO tarafından dünya mirası sayılarak koruma altına alınıştır.
Meksika'nın ünlü içkisi olan 'Tekila', mavi agave ( Agave tequilana ) dan elde edinmektedir.  Bazı agave türleri ise sabun, gıda, dokumacılık ve tatlandırıcı şurup yapımında kullanılmaktadır.

Alacalı agave americana ( Agave americana 'marginata' )

Mavi ve alacalı agave americana
 
Ağaç görünümündeki agave amerikana bitkisinin çiçeği
(  Fotoğraf için  Sonad Pelit Beye teşekkür ederim.)

Agave  kolay ürüyen, bakım istemeyen bir bitkidir. Dibinden çıkan yavrulardan kendi kendine çoğalmaktadır. Agave dikilirken yerinin dikkatli  seçilmesi gerekir, zira yapraklarının ucunda bulunan dikenleri çok tehlikeli olabilmektedir.

Agave  yurdumuzun Akdeniz iklimi görülen kıyı kısımlarında doğal olaraktan ( naturalize ) yetişmektedir. Ayrıca, park ve bahçelerde  süs bitkisi olarak da  dikilmektedir.  Tropikal, yarı tropikal iklimleri ve  güneşli  yerleri sever, kuraklığa dayanıklıdır.  Geçirimli, kumlu topraklarda yetişir, Eksi 10 derecenin altında yaşamaz. Tohumla ve ayırma ile üretilir.

Agave americana, Konak meydanı / İzmir

Agave americana ( Çekildiği yer: Uzbaş Tarım Ürünleri  / Urla )

( Not: Bu yayın  son olarak  15. 09. 2019 tarihinde güncellenmiştir. )

19 Mart 2013

SEFERİHİSAR - BAHÇEKÖY DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Teos Doğa Sporları Grubu tarafından her hafta sonu düzenlenen  doğa yürüyüşleri, pazar günü  (17.03.2013 ) Seferihisar ile  Bahçeköy arasında   yapıldı.  Bahçeköy,  Seferihisar'ın merkezine 4  km. mesafede bulunuyor. Çevresi  doğa yürüşü  yapmak isteyenler için  elverişli. Seferihisar ve Sığacık Körfezi'ne nazır bir konumu var. 

Bir süre sonra Seferihisar arkamızda kalıyor.
Bazı haftalar 25 - 30 arkadaşımız ile yaptığımız bu  yürüyüşlere,  bu hafta daha az, 10  arkadaşımız katılıyor.  Yürüyüşe Seferihisar'ın merkezinden başlıyoruz ve  bir süre, yukarı çığrında  Seferihisar Barajı bulunan   Kocaçay'ı  takip ederek devam ediyoruz. Seferihisar Barajı, 1993 yılında, sulama amacı ile yapılmış,  Seferihisar'a  4,5 km. uzaklıkta bulunuyor Baraja gelmeden önce, Kocaçayı takip eden yoldan ayrılarak rotamızı Bahçeköy istikametine  çeviriyoruz. 
Açık ve güneşli bir hava var, her yerde  kır çiçekleri açmış.  Papatyalar,  uzaktan kar yağmış gibi  görünüyor.  


Sarmısak otu / Napoli soğanı ( Allium neapolitanum  ). Sarımsak yerine kullanılan
 soğanli bir bitidir. Halk arasında kötü koktutuğu için osuruk otu denir. .
 Doğa yürüyüşüne katılan arkadaşlarımız.  
Seferihisar'dan  uzaklaşıyoruz. 
Papatyalar,  uzaktan  kar yağmış gibi görünüyor.  

Yürüyüş rotamızdaki Bahçeköy sitesi uzaktan görünmeye başlıyor. 
Seferihisar
Yükseldikçe manzaramız  genişliyor, Sığacık Körfezi ve Ege Denizi   görünüyor.
Terk edilmiş bir kulübenin yanından geçiyoruz. 
Elmacık  ( Salvia verbenaca ). Erken çiçek açan yabani bir ada çayı
 türü. 
                                           Bazı  arkadaşlarımız şifalı olduğu için papatya ve karabaş otu topluyor.  
Karabaş otu ( Lavandula stoechas )
Bu arada makilik alanlardan geçerken zorlanıyoruz.Çalıların aralarında dağ laleleri ve çiriş ağuları  çiçek açmış. 
Taçlı  dağ lalesi ( Anemone coronaria   )
Kirgiçkökü / Çirişağusu  ( Asphodelus aestivus )
Seferihisar


             Köklü süsen ya da Keklik çiğdemi 
( Morea sisyrinchium  ya da Gynandriris sisyrinchium )
Bu yıl kış mevsiminin  yağışlı geçmesi dereleri çoşturmuş.  
Makilik bir  alanda yürümeye çalışıyoruz.

Bir dere, yazın bu  tamamen 

Kısa bir mola vererk bir süre dinleniyoruz. 

Bahçeköy Sitesi 
Bahçeköy'e. rotamız nedeni ile dört saat gibi bir sürede  gelebiliyoruz. Arkadaşlarıma site içinde  kısa tur attırdıktan sonra, dinlenmek ve çay içmeye bahçeme davet ediyorum. Şehir hayatını sevmediğim için on yıldır burada yaşıyorum. Bu nedenle ilginizi çekeceğini umarak  kısaca burayı  tanıtmak istiyorum.  
 
Türer AŞ Çiftliği, Bahçeköy / Seferihisar.
Bahçeköy Sitesi / Seferihisar
                                                                 BAHÇEKÖY NERESİDİR?

Bahçeköy, idari bakımdan Seferihisar'ın Tepecik Mahallesi'ne bağlı, Sığacık Körfezi ve Seferihisar  manzaralı. Yazın rüzgar estiği için, Seferihisar'a göre daha serin oluyor.  Yerleşim biçimi  Karadeniz köylerini andırıyor, dağınık. Evlerin çoğu tek katlı, bir dönümden fazla bahçeleri var. 

Bahçeköy,  1993 yılında,  Yeni Bahçeköy  Kooperatifi tarafından kurulmuş. Bazı yapı taşları ve su kuyuları, burrasının eskiden de yerleşme yeri olduğunu gösteriyor. Seferihisar'ın mekezine yakın olmasına rağmen, çevresinin henüz  yerleşime açılmamış  olmaması nedenile, şehirden kopmadan doğa ile iç içe yaşamak isteyenlerr için ideal bir yer. Umarım ranta kurban edilmez.  ( Bahçeköy hakkında daha fazla bilgi ve fotoğraf görmek için   burayı   tıklayabilirsiniz )

Bahçeköy'den bir fotoğraf.
Bahçeköy'de bir sokak
Arkadaşlarımla bir süre 'Cittaslow Botanik Park' adını verdiğim
bahçemde dinlenlp sohbet editoruz.

Ayrılmadan önce arkadaşlarla  bahçemin kapısında bir hatıra fotoğrafı  çektiriyoruz.

Arkadaşlarımla bir süre  'Cittaslow Botanik Park ' adını verdiğim bahçemde dinlendikten sonra,  onları daha kısa bir yoldan Seferihisar'a yolcu ediyorum.

Haftaya bir başka doğa yürüyüşünde buluşmak umudu ile Bahçeköy'den sevgiler, sevgili doğa severler. Bizi izlemeye devam ediniz.