18 Aralık 2012

GÜZELBAHÇE DOĞA YÜRÜYÜŞÜ ( Güzelbahçe / İzmir )

Teos Doğa Sporları Grubu'nun her hafta sonunda  yapmakta olduğu doğa yürüyüşlerinin, bu hafta sonudaki  (16.12.2012 ) adresi  İzmir'in  Güzelbahçe ilçesi oldu.  
İzmir'e 24 km. mesafede bulunan Güzelbahçe, adı gibi çok güzel ilçemizdir.  İlk adı Kilizman  olan Güzelbahçe'nin adı  daha sonra Kızılbahçe olmuş, 1957 yılında ise bu günkü adını almış.

Güzelbahçe, İzmir-Çeşme otobanının geçtiği,  deniz kıyısında yer alan dar ve uzun bir düzlük üzerinde  kurulmuştur. Mavi ve yeşilin birleştiği, doğa ile iç içe  bir ilçemizdir. Doğa yürüşü yapmak için oldukca elverişli güzergahlar bulunuyor. 

Doğa yürüyüşüne katılmak için, İzmir'in değişik yerlerinden gelen arkadaşlarımızla saat  9.30'da Güzelbahçe son durakta buluşuyoruz. Kapalı ve İzmir'e göre soğuk sayılacak bir hava var.  Dar sokaklardan geçtikten sonra şehrin dışına çıkıyoruz ve doğa yürüyüşüne başlıyacağımız bir  alana geliyoruz.

Sahilden uzaklıaştıkca, yer yer makilik ve ormanlarla kaplı vadilerle yarılmış fazla yüksek olmayan tepelerden  ve yamaçlardan geçiyoruz. İzmir Körfez'ini ve Güzelbahçe'yi kuşbakışı olarak değişik açılardan seyretme imkanı buluyoruz.  
Beş saat kadar süren,  15 km'lik bu yürüyüşümüz sırasında önce yüksek  bir tepeye tırmanıyoruz, daha sonrada vadinin karşı tarafına geçerek farklı bir güzergahtan  tekrar  Güzelbahçe'ye dönüyoruz.

İşte bu yürüyüşümüzden enstantaneler.

Güzelbahçe / İzmir
Güzelbahçe / İzmir.

Güzelbahçe'de bir sokak.

Şehrin dışına çıkıyoruz.

Sonbaharda yağan  yağmurlar yazın kuruyan
 dereleri  suya  kavuşturmuş. 

Zeytin hasatı 

Şehrin çıkişında her zamanki gibi jimnastik yaparak
 kaslarımızı yumşatıyoruz.

Teos Doğa Sporları Grubu
Güzelbahçe / İzmir

Güzelbahçe'nin kuşbakışı görünüşü.



Kermes meşesi ( Quercus coccifera )

Ormanın arasında yer yer Karadeniz yaylalarını andıran
çayırlar var.

Çayırlık bir alan / Güzelbahçe sırtları.

Yükseldikce Güzelbahçe'den uzaklaşıyoruz. 

Karaçam ( Pinus nigra ) ormanı, Güzelbahçe / İzmir. 

Ulu bir kara çam ağacının altında
bir hatıra fotoğraf  çektiriyoruz.

Yürüyüşe devam

Nostaji değil gerçek.
İçmek için kuyudan su çekiyoruz.


Ormanda mantar toplayan bir kişi ile  karşılaşıyoruz.
Mantarlar hakkında  bilgi alıyoruz.


Anıt gibi bir kaya, Güzelbahçe / İzmir
Azıklarımızı beraber yiyoruz. 

İzmir körfezi
Çatalkaya / İzmir
Yemekten sonra dönüş başlıyor.
Ahlat ağacı

Makilik bir alan, Güzelbahçe / İzmir

Ağaçlandırma alanı

Son molamızı bu çayırda veriyoruz
( Teos Doğa Sporları Grubu, Güzelbahçe / İzmir )
Teos Doğa Sporları Grubu, Güzelbahçe / İzmir

Renk cümbüşü.
Bahar sarmaşığı şimdiden çiçek açmış.
Yaşlı zeytin ağaçları.
Yabani sikleman çiçekleri
 Sakız çalısı ( Pistacia lentiscus )


Beş saatlik bir doğa yürüyüşten sonra
bir başka  güzergahtan, yürüyüşe  başladığımız yere geliyoruz.   

At

Bir başka hafta, bir başka yörede yapacağımız döğa yürüyüşünden  buluşmak umuduyla hoşçakalınız sevgili doğa severler ve izleyiciler. 

11 Aralık 2012

YABAN MERSİNİ / AYIÜZÜMÜ ( Vaccinium )

Yaban mersini /Ayıüzümü  ( Vaccinium myrtillus )
Yaban mersini ya da ayıüzümü ( vaccinium ), Fundagiller ( Ericaceae ) familyasından, kışın yapraklarını döken, çalı formlu  bir bitki cinsidir.   Kuzey yarımkürenin ılıman iklim kuşağında, daha çok yüksek yerlerde yetişir,  475 türü vardır:  Yurdumuzda doğal olarak dört türü yetişmektedir.
Bir adı da çalı çileği olan yaban mersini çalı formlu bir bitki olup kışın yapraklarını döker.
( Fotoğraflar için Mehmet Yılmaz Beye teşekkür ederim. )
1 - Yaban mersini / Ayıüzümü (  Vaccinium myrtillus ):  Karadeniz ve Marmara bölgemizde ( Uludağ, Kocaeli  ) asitli topraklarda daha çok  yetişir,   meyveleri mavi renkli olduğu için mavi meyveli yaban mersini ya da mavi meyveli ayıüzümü de denir.  Giresun ve Ordu yöresinde 'Çalı çileği', Rize'de 'Likapa', Trabzon'da, 'Ligarba' denir:  Kültür formlarına Avrupa'da  blueberry ( mavi çilek )  denir. 
Yaban mersininin yaprakları,  sonbaharda dökmeden önce kırmızı  bir renk almaktadır. İlkbaharda küçük, çan şeklinde, pembemsi / beyaz  renkli ve hafif  kokulu çiçekler açar. Giresun ve Ordu yöresinde yeni açan taze yapraklarından 'çalı çileği çorbası' yapılır. Yaban mersini meyvesi sonbaharda olgunlaşır,  buğulu mavi - siyah renkli , üzümsü, bol çekirdekli olup  mayhoş bir tadı vardır.
Reçeli, pekmezi, meyve suyu yapılmaktadır. Ayrıca  ilaç sanayinde hammadde olarak kullanılır.
Yaban mersini (vaccinıum  ) çiçeği ( Kültür )

Yaban mersini ve meyvesi ( Kültür )
Yaban mersini / Likapa  ( Vaccinium arctostaphylos  ).
(  Fotoğraf  için Mehmet Tosunoğlu Beye teşekkür ederim. )
2 - Likarpa, Trabzon çayı, Sapanca çayı  ( Vaccinium arctostaphylos ):  Boyu 1, 5 m. bulan bir çalı veya küçük bir ağaçtır. Eskiden yaprakları kurutularak çay olarak kullanılmıştır,  Bu nedenle  'Sapanca çayı', 'Trabzon çayı' da  denmektedir. Meyveleri siyah renklidir. Değerli bir bitkidir, Bern Sözleşmesi'ne tabi olan bir türdür.  
Bataklık  yaban mersini  ( Vaccinium uliginosum  )
 Karagöl Dağları / Giresun.
3 - Bataklık yaban mersini ( Vaccinium uluginosum ): Doğu Karadeniz'in yüksek yerlerinde yetişen, soğuğa son derece dayanıklı küçük bir çalıdır. Meyveleri siyah renklidir. 
4 - Kırmızı meyveli ayıüzümü, Çalıçilek ( Vaccinium  vitis - idea ) : Meyveleri kırmızı renkli küçük bir çalıdır. Yaygın  bir tür değildir. Rize'de Kaçkar Dağlarında yetişir. 
Yaban mersini daha çok soğuk ve yüksek yerleri sever, sıcak yerlerde yetişmez. Yurdumuzda kültür olarak yetiştirilenler, melezleme yolu ile elde edilmiş hibrit türlerdir. Doğada bulunmazlar.  

Kaynaklar: Vikipdi, Türkiye'nin Bütün Ağaçları  Ve Çalıları ( Prof Dr. Ünal Akkemik. Türkiye'nin Ağaçları ve Çalıları ( Necati Güvenç Mamıkoğlu )

4 Aralık 2012

BALÇOVA - BEHZAT TEPESİ- MANASTIR DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Teos Doğa Sporları Grubu'nun düzenlediği doğa yürüyüşlerinin bu hafta sonundaki ( 02.12. 2012 ) etabı,  Balçova-Behzat Tepesi- Manastır parkurunda yapıldı.
Yarı kapalı bir havada, 26 arkadaşımızın katılımı ile yaptığımız bu yürüyüş yaklaşık 6 saat sürdü.

Sporun yanı sıra, doğayı tanımak, yeni arkadaşlıklar edinmek bakımlarından da çok yararlı olan bu tür etkinliklerin, daha  fazla yaygınlaştırılmasında büyük yarar var.

Saat 9.30 da, yürüyüşe başlayacağımız, eski adı 'Agamemnon Kaplıcaları' olan Balçova Termal Tesislerinin giriş  kapısında buluşuyoruz.
Burası ülkemizde bulunan en önemli termal sağlık merkezlerinden biri. Termal tesislerin ve otellerin bulunduğu alandan geçtikten sonra, Balçova barajının bulunduğu vadide bir süre ilerliyoruz. Bazı ağaçların yaprakları dökülmeye  başlamış. Daha sonra, Behzat tepesinin bulunduğu dağa yukarı tırmanmaya başlıyoruz  Dağın yamacı ormanlık ve çok dik, bu nedenle çok zor yürüyoruz. Orman içindeki küçük patikalardan  stabilize yola  çıkınca rahatlıyoruz.
Bir süre Balçova barajına paralel bir şekilde, vadi boyunca ilerliyoruz. Barajda su seviyesi çok düşmüş, sular nedense  yeşil gözüküyor.

Oldukca yüksek  çam ağaçlarının arasından geçerken, kendimi Karadeniz ormanlarındaymışım  gibi hissediyorum. Yol  kenarlarında  rastladığımız orman işçileri, tomburuk haline getirdikleri ağaçların kabuklarını soyuyorlar. Bunu  ağacı böceklerden korumak için yapıyorlarmış. Yanlarında oynayan çocuklar  fotograflarının   çekilmesine seviniyorlar.  Onların bu hali içimizi  sızlatıyor.

Balçova  Termal Tesisleri


Yürüyüşe Balçova Termal Tesisleri'nin bulunduğu alandan geçerek başlıyoruz.






İzmir'in içme suyunu karşılamak amacı ile yapılmış Balçova barajı.


Yorumsuz.


Üç saatlik bir yürüyüşten sonra Behzat tepesine çıkıyoruz. Buradan İzmir'in büyük bir bölümü görünüyor, harika bir manzara var. Öğle yemeğimizi bura da yiyoruz ve bir süre  dinleniyoruz. Tam karşımızda, İzmir'in önemli bir dinlenme ve gezi  yeri olan teleferik var.
Ancak, güvenli olmadığı için  2007 yılında kapatılmış.
İzmir halkı için önemli bir piknik ve dinlenme alanı  olan burasının, bir an önce yeniden açılmasını diliyoruz.

Teleferik / Balçova
İzmir

Öğle molası
Öğle molasından sonra  II.Manastır adı verilen alana geliyoruz. Burada her hangi bir yapı kalıntısı yok. Eski bir krater çukuru olabileceği söyleniyor. Topluca resim çektirip bir süre  manzaranın tadını çıkarıyoruz. Bu arada hafif bir yağmur çiselemeye başlıyor.

Dönüş.
Yine orman içinden ama bu defa  başka bir  patika yoldan aşağıya  doğru inmeye başlıyoruz. Bazı ağaçlar rüzgardan devrilmişler. Kısa bir yürüyüşten  sonra I.Manastır denilen yere geliyoruz. Burada yıkılmış bir bina  temeli var. Ancak bunun da manastır olduğuna dair  hiç bir  bilgi yok.

Alçaldıkça, Balçova ağaçların arasından daha net görünmeye başlıyor. Çam ağaçlarının yerini, sararmış yaprakları ile harika manzaralar oluşturan çınar ve kavak  ağaçları alıyor. Üç saatte zor çıktığımız Behzat Tepesi'nden,  bir saat gibi  kısa bir zaman da  iniyoruz.
Yorucu geçse de zevkli bir yürüyüş oluyor.

II:Manastır.
Behzat Tepesi


I.Manastır alanı

I.Manastır alanındaki bina temeli.
Balçova görünüyor.
Balçova



Bir başka doğa yürüyüşünde buluşmak umuduyla, hoşçakalınız sevgili doğa severler.
Doğayı sevelim ve koruyalım.