Bitki mitosu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bitki mitosu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Eylül 2024

BAY KAYIN AĞACI ( Fagus )

 
Kayın ağacı ( Fagus orientalis )
Bolu Yedigöller Milli Parkı  
Karlı kayın ormanında yürüyorum geceleyin.
Efkarlıyım, efkarlıyım, elini ver, nerde elin?
Ayışığı renginde kar, keçe çizmelerim ağır. 
İçimde çalınan ıslık beni nereye çağırır?
Memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak?
Kayınların arasında bir pencere, sarı sıcak.
                                          Nazım Hikmet Ran 

 Nazım Hikmet, düşüncelerinden dolayı defalarca hapse girmiş ve sonunda çok sevdiği memleketinden kaçmak zorunda kalmıştır.  Ancak o memleketini hiç bir zaman unutmamıştır. Karlı Kayın Ormanı'nda adlı yukarıdaki şiirinde memleketine olan özlemini  dile getirmiştir. Bu nedenle kayın ağacı ile ilgili bu   yazıma,  Nazım Hikmet'in gece, kayın ormanında yürürken düşündüğü ve yazdığı   bu ünlü    şiiri ile başlamak istedim.  Yazıma  neden 'Bay kayın' başlığını koyduğumu  ise, yazımın aşağıdaki satırları  okuyuncu  anlayacaksınız.  Ancak önce  istersiniz  kayın ağacını bir  tanıyalım.  

Kayın ağacı  meyvesi
( Kayın fıstığı veya mast )
Kayın*, kışın yaprağını döken,  30 - 40 m. boylarında,  bir ağaç  cinsidir. Güney Anadolu Bölgemiz'de  'bağnaz' denir.   Bütün dünyada 10 kadar türü bulunmaktadır.   Gri kabuğu ve pürüzsüz, düzgün  gövdeleri  ile dikkat çekerler.  Kuzey yaım küreninin ılıman iklim görülen bölgelerinde  yetişir.  Yurdumuzda  doğal olarak  iki türü yetişmektedir. Özellikle Doğu kayını ( Fagus orientalis ), ormanlarımızda  oldukca  yaygın bir ağaç türüdür.   Trakya ve Kaz dağlarında az da olsa  Avrupa kayını ( Fagus sylvatica ) türü yetişir. Ayrıcı kırmızı yapraklı bir varyetesi ( Fagus sylvatica 'Atropurpurea' )  ve sarkık kayın ( Fagus sylvatica 'Pendula')  park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. 
Kayın ağacı yaprağı ve  çiçeği 
Cins adı ( fogus ) Yunanca  yemek anlamına gelir, meyvelerinin yendiği ifade eder.  Nitekim kayın ağacının  meyveleri / tohumu  yenir.  Ayrıca yağlı olan tohumu yemeklik yağ ve   margarin yapımında kullanılır.  Kerestesi sert ve sağlamdır. Mobilya, kontrplak, parke yapımında kullanılır. odunu çok iyi bir yakacaktır. 
Kayın ağacı populer bir süs bitkisidir, çeşitli varyeteleri park ve bahçelerde peyzaj alanında kullanılır. Karbondioksiti emerek havayı temizleyen değerli bir ağaçtır. Sonbaharda, yaprakları dökülmeden önce sarı ve turuncu renklere dönerek görsel bir şölen oluşturur. 
Kayın ağacı  ve gal oluşumu 
Kayın ağacı yazın yağış alan, serin ve yüksek rakımlı yerlerde, çoğu zaman iğne yapraklı ağaçlarla beraber ortak  ormanlar oluşturur.   Soğuğa dayanıklı  bir ağaçtır, kurak yerleri sevmez,  humuslu, mineral bakımından zengin ve  nemli toprakları daha çok tercih eder.  Yavaş büyür, uzun ömürlüdür, 700 yıl kadar yaşıyabilir, boyu 50 m. ye  çapı 1 m. bulur.  İlkbaharda çiçek açar, erkek ve dişi çiçekler ayni ağaç üzerinde bulunur ( Tek evciklidir ). Meyve  kapsülü olgunlaşınca açılarak  içindeki üçgen şeklindeki  meyve ( Kayın mastı ) dökülür. Tohumdan ve kök sürgünleri ile  üretilir. 
Kayını ormanı ( Bolu Yedigöller Milli Parkı ) 
                            KAYIN AĞACININ TÜRK KÜLTÜRÜNDEKİ YERİ 
Kayın ağacı, Türk mitolojinde adından en çok  söz edilen ağaçların başında gelir.  İslamiyetten önce bazı Türk kavimleri tarafından kutsal kabul edilmiş ve gökten indiğine inanılmıştır ve Tanrının ağacı olarak kabul edilmiştir. Türeyiş efsanesine göre; Uygurların ataları bir kayın ağacının doğan 5 çoçuktan gelmiştir. Yine efsaneye göre Oğuz Kağan eşini  bir kayın ağacının kovuğunda bulmuştur.   Bugün halen Türklerin yaşadığı coğrafyada  farklı dinler hakim olsada kayın ağacına  dair inanışlar sürmektedir.  Anadoluda Kayın ağacına saygı duyulur, yıldırım düşmediğine inanılır. Tokat'ın Niksar ilçesinde bulunan bir kayın ağacına dilek tutanlar elbiselerinde bir parça bağlarlar. 
Bir şey çalındığında  kayın ağacına başvurulunca,  hırsızın  hastalanarak suçunu itiraf edeceğine inanılırmış.  

Şamanizm  inancına göre  kayın ağacı gökten indirilmiştir ve  Tanrıdan ayrıldığına inanılırdı. Altaylar  kayın ağacına 'Bay kayın' diye hitap eder,  kurban keserek  yardım isterdi. Şaman tarafından kayın ağacına şöyle seslenirmiş. 
'Altın yapraklı mübarek kayın, 
Sekiz gövdeli mukaddes kayın,
Dokuz  köklü, altın yapraklı bay kayın, 
Ey mübarek kayın ağacı, sana kara yanaklı
Ak kuzu kurban  kurban ediiyorum'
Er Sogotoh destanında ( Yakut Destanı ) kayın ağacı güzel bir genç kıza benzetilerek  betimlenmiştir. 'Bu kayın ağacı da o kadar güzelmiş ki tıpki bir genç kızı andırırmış, bir tepe üzerinde yükselir  ve adeta bir adacık meydana getirirmiş. Gökte yaşıyan ilk insan 'Er Sogotoh' evleneceği kızı bulmak için kayın ağacının yanında ilerler  ve onu bulur evlenir. Onlar insanlığın ilk atası olmak üzere  yine kayın ağacının yönünde ilerliyerek  yeryüzüne inerler.'   
Bir başka Söylenceye göre;  Tanrı bütün ağaçları yarattıktan sonra onların ne kadar fayda sağladıklarını anlamak için  her birini dolaşmaya başlamış. Sıra kayın ağacına geldiğinde aniden yağmur bastırmış, tanrı kayın yaprakları altına girerek ıslanmaktan kurtulmuş. Bunun üzerine kayına hayır duası etmiş ve ona 'Üzerinde beyaz kabuğundan beyaz bir elbisen olsun, ilkbaharda yaprakların erken çıksın, sonbaharda yaprakların bütün ağaçlardan geç düşsün' demiş. Bu yüzden kayın, yapraklarının hepsini ayni anda dökmez, ağır ağır soyunarak hiç çıplak kalmazmış.
Sibirya'da Türkler tarafından kutlanan 'Çaçil Bayramı ' adııyla kutlanan bir kayın bayramı vardır. İlkbaharda kutlanan bu bayramda kayın ağacından yılanları ve hastalıkları yok etmesi  ve daha fazla balık vermesi istenirmiş.  
Çimlenmiş kayın ağacı  meyvesi (kayın  fıstığı ).
    
Kayın ağacı meyvesi
Doğu kayını ( Fagus orientalis ) 
Kesilmiş bir kayın ağacı 
( Gölköy ilçesi, Özlü Mah. Ordu
Anıt  kayın ağaı
( Gölköy ilçesi Özlü Mah. Ordu ) 
Bir başka ağaç ve hikayesinde buluşmak umudu ile. hoşçakalını sevgili  ağaç dostları. 

* Kayın ağacına yurdumuzun bazı yörelerimizde yanlış olarak  'gürgen ağacı'  denmektedir. 
Asya'da, Türklerin yaşadığı bölgelerde Huş ağacı ( Betula  ) türlerine kayın ağacı  denmektedir. Dolayısıyle bitki mitoslarında  adı geçen kayın ağacının,  aslında bir tür huş ağacı  olma ihtimali yüksektir.      

Kaynaklar: Bitki Mitosları ( Deniz Gezgin ). Türkiye'nin Bütün Ağaçları Ve Çalıları ( Prof. Dr. Ünal Akkemik ). Türkiye'nin Ağaçları ve Çalıları ( Necati Güvenç Mamıkoğlu ). Ağaçlar ve Çalıar 1 ( Prof. Dr. Ersin Yücel ). Vikipedi, İnternet siteleri. 

10 Ağustos 2024

ELMA AĞACI ( Malus )

Bahçe elması  ( Malus domestica )
Elma, dünyada  en çok  yetiştirilen ve sevilen  meyvelerin başında gelir. Eski çağlardan beri  kültürü yapılmaktadır. Elma,Türkçe kökenli bir kelimedir, aslı 'alma' dır.  Kelimenin başındaki  'al' kırmızı demektir,  dolayısıyle 'kırmızı meyve' demektir.  Meyvelerin anası, atası olarak kabul edilir.  Kazakistan'ın eski başkenti olan Almatı ( Alma Ata ), elmalı veya elmanın yayıldığı yer demektir. 

Bir rivayete göre elma, Adem ile Havva'nın cennetten kovulmasına neden olan yasak meyve olarak kabul edilir. Varlığı ilk insana kadar uzanır. Cinselliği sembolize eder.

Newton un, elma ağacının altında kafasına düşen elma sayesinde  yerçekimi kanunu bulduğu rivayet edilir. 

Homeros'un ünlü  İlya'da destanında anlatılanlara  göre; Afrodit,  İda ( Kaz dağı ) dağında yapılan  ilk güzellik yarışmasını  Paris'in altın elmayı kendine vermesi ile kazanır.  Pek çok ülkede, elma ile  mitolojik hikaye, efsane ve  masallara rastlanır*. 
Elma ağacı - çiçeği ( Malus domestica )
Malus cinsini oluşturan oluşturan elma gülgiller ( Rosaceae )  familyasındandır. Dünya üzerinde yaklaşık 40 - 50 kadar elma  türü ve binlerce çeşidi vardır.  Meyvesi ile ünlü olan elma ağacı kışın yaprağını döker, 10 - 12 m. kadar büyür, beyaz veya  pembe renkli  çiçekler  açar.  Cins  adı meyve demektir.  Anavatanı kesin olarak bilinmemekle beraber  bazı kaynaklarda Hazar Denizi ile Karadeniz arasındaki bölge  ( Kafkaslar ), bazı kaynaklarda ise Orta Asya olarak belirtilmiştir.  Dünyaya Orta Asya'dan yayıldığı kabul edilir. Kuzey Anadolu, Kafkaslar, Kazakistan ve Güney Rusya'da çok eski çağlardan beri  yetiştirilmiştir.
Meyveleri A  ve  C vitamini bakımından zengindir, taze olarak  bir yıl kadar saklanabilir. Armut, ayva gibi yalancı bir meyvedir. Esas meyve etli kısmın ortasında bulunur ve çekirdeklerden oluşur. Tadı kokusu ve rengi çeşidine göre değişir. Elmanın iyi bir şekilde yıkandıktan sonra  ( ilaç kalıntıları nedeniyle )  kabuğu ile yenmesi tavsiye edilmektedir. 
Yaban elması ( Malus sylvestris ) 
Azdavay / Kastamonu 
Yurdumuzda doğal olarak iki elma  türü yetişmektedir (  Malus pumila ve Malus sylvestris ).  Bunlardan Malus sylvestris ( yaban elması ), bahçelerde yetiştirilen  Malus domestica ( ya da M. communis ) türünün atasıdır, 500 kadar kültür çeşidi vardır. Malus pumila ( bodur elma )  ve bazı çeşitleri  Doğu Karadeniz Bölgesi'nde  kültür olarak yetiiştirilmektedir. Yurdumuzda doğal olarak yetişmeyen Malus  x purpurea ve Malus floribunda, park ve bahçelerde  süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. 
Süs elması ( Malus x purpurea
Elma, ılıman iklimlerde ve güneşli yerlerde yetişir. Soğuğa dayanıklıdır, fazla sıcağı ve kurak yerleri sevmez. Yurdumuzun bütün bölgelerinde yetiştirilmektedir ( En çok Isparta ilimizde yetiştirilmektedir.). Amasya ilimiz misket elması ile meşhurdur.   Güneşli yerleri ve verimli, derin ve geçirimli toprakları sever. Yaprağını döktüğünden dolayı, kışın belli bir soğuklanmaya  ihtiyacı vardır. Aşı ile üretilir, çekirdekten yetiştirilirse kalitesiz olur.  Türkiye elma üretiminde dünyada 3. 4.   sıradadır. Taze olarak, kurutularak  tüketildiği gibi, meyve suyu, sirkesi, reçeli  de olur.

Şifalı bitkiler uzmanı M.Messegue;  'Eğer bir tek ağacınız olacaksa, onun elma ağacı olmasını tercih edin.' diyor.
  
*Bir Slav mitine  göre, bir zamanlar sahip olduğu bahçenin  elmaları dillere destan olmuş bir kral varmış. Kralın bahçesindeki  elma ağaçlarından birisi altın elmalar vermekteymiş. Kral bu ağaçla övünür, onun gençlik ve güç kaynağı olan meyvelerine bir zarar gelsin istemezmiş. Ancak her gece ağaçtaki meyvelerin bir kısmı ortadan kayboluyormuş. Kral ağacın meyvelerine ne olduğunu anlayabilmek için İvan adlı genç bir işçiyi ağacın başına bekçi olarak dikmiş. İvan gece olduğunda ağaca gelen Anka kuşunu görmüş, tam kuşun üzerine atılacakken Ankakuşu çaldığı elmalarla beraber şaşılacak bir hızla gözden kaybolmuş. İvan'ın elinde Ankakuşunun  sadece bir adet tüyü kalmış. Delikanlı bu tüyü, krala götürmüş ve ona olanları heyecanla anlatmış. Kral Ankakuşunun tüyünün güzelliğinden çok etkilenmiş ve İvan'dan bu kuşu yakalayıp kendisine getirmesini istemiş. Böylece İvan, Ankakuşunu yakalamak üzere yola çıkmış. Yolda gri bir kurt ona yardım etmiş ve Ankakuşunu biraya batırılmış peynirle sarhoş edip yakalamasını öğütlemiş. İvan kurdun önerdiği yöntemle Ankakuşunu yakalamayı başarmış ve kurt onu sırtına alarak kralın sarayına götürmüş. Kral Ankakuşunu görünce çok sevinir. Hemen altın bir kafes yaptırır ve Ankakuşunu kafese kapatır. Kral bu defada evlenmek istediği prenses Yelena'yı ülkesinden alıp kendisine getirmesini ister. Bu görevde de kurt İvana yardım eder ve onu sırtında götürüp getirir.  Ancak bu defa  olayların boyutu aniden değişir. Çünkü yolculuk esnasında İvan ve Yelena birbirlerine aşık olurlar. Kurt onların ayrılmalarına dayanamaz ve saraya vardıklarında kendini güzel bir kıza çevirir. İvan, kurt  - prensesi, krala  evleneceği kız olarak takdim eder ve kral kızın güzelliğinden etkilenerek hemen ona evlilik teklif eder. Böylece prenses ve kral evlenirler. Ancak kral nikahtan sonra gelini öpmek isteyince prenses aniden kurda dönüşür, gördükleri karşısında dehşete kapılan kral da fenalaşarak ölür. Kralın ölümünün ardından  İvan, Yelena'yla ile evlenir ve ülkenin yeni kralı olur. İvan bu hayata sahip olmasında büyük bir rolü olan Ankakuşuna duyduğu minneti ise onu serbest bırakarak gösterir ve bahçesinden altın elmaların kaybolmasına hiç ses çıkarmaz. 
( Bu mit, Deniz Gezgin'in  'Bitki Mitosları' adlı kitabından alınmıştır. Teşekkür ederim. )
Elma - çiçek ( Malus domestica ) 

Elma ağacı ve çiçeği ( Malus domestica )

Demir elma ( Malus communis ) 

Misket elması, Amasya 

Süs elması ( Malus x purpurea ) 
Elma -  meyve ( Malus domestica ) 
Elma ağacı ve meyveleri
Elma -  meyve ( Malus domestica ) 
Kaynaklar: Türkiye'nin Bütün Ağaçları  Ve Çalıları ( Editör. Prof. Dr. Ünal Akkemik, Türkiye'nin Ağaçları ve Çalıları ( Necati Güvenç Mamıkoğlu ), Ağaçlar ve Çalılar 1 ( Prof. Dr. ERSİN yücel ), Kabalcı Şifalı Bitkiler Ansiklopedisi ( Oktay Mete ), Peyzaj Bitkileri ve Özellikleri ( Araş. Gör. Erdi Ekren ), Bitki Mitosları ( Deniz Gezgin ). Vikipedi, İnternet siteleri 

25 Ocak 2024

KADINAYNASI ÇİÇEĞİ ( Legousia )

Hoş kadınaynası, Büyük kadınaynası 
( Legousia speculum - veneris
Legosya ( legousia )  ya Türkce adı ile kadınaynası, çançiçeğigiller ( Campanulaceae ) familyasından, tek yıllık, otsu bir bitki cinsidir. Dünya üzerinde yedi, yurdumuzda dört  türü yetişir.  Bunlardan Legousia pentagonia'nın, Legousia speculum - veneris'in alt türü olduğu şeklinde makaleler bulunmaktadır. 
( Willdenowia daki 2019 tarihli bir makalede, L. pentagonia'nın L. speculum - veneris'in bir alttürü değerlendirilmesi önerilmektedır.  Vikipedi'den alıntıdır ).  Bu  iki tür birbirlerine çok benzer, Legousia pentagonia'nın tabanında geniş mavi bir band bulunur.  L. spoculum veners ile L. pentagonia arasında düşündüren geçiş  formları bulunmaktadır. Bu da bu iki türü birbirinden ayırmayı  daha da zorlaştırmaktadır. 
Legousia  pentagonia'nın  taç yaprakları genişce, çan şeklindedir,  tabanı beyaz, ortası mavi ve tepesi menekşe renklidir.  Tür adı ( pentagonia ) beşgen demektir. Populer bir süs bitkisidir. 
Kadınaynası ( Legousia pentagonia  ) 
Yurdumuzda hoş kadınaynası adı ile bilinen Legousia speculum - veneris;  Akdeniz havzası ve çevresine  özgüdür.  Yurdumuzun İç Anadolu Bölgesi dahil büyük bir kısmında  yayılış gösterir.  Latince tür adı 'Venüs'ün aynası' anlamına gelir. Büyük kadınaynası da denir.  Bahçelerde ve peyzaj çalışmalarında kullanılan  populer bir süs bitkisidir. 
Hoş kadınaynası tabandan itibaren dallanarak büyür, geniş çan şeklinde, beyaz merkezli,  menekşe renkli çiçek açar. L. pentagonia'nın geniş mavi merkezi bandı yoktur.  Nadir olarak beyaz ve leylak renkli çiçek açan çeşitleri de görülür. L. pentagonia'nın aksine lobların ucu yuvarlak ve küttür. Mart - temmuz ayları arasında, uzun bir çiçeklenme dönemi sürer. Tek ya da salkım halinde gösterişli çiçekler açar. Meyve kapsüldür, tohumlar çok küçüktür. Güneşli yerleri ve verimli, nemli toprakları  sever. Daha çok; terk edilmiş tarlalarda, çalılıklarda ve yol kenarlarında  yetişir.
Bitkinin cins adı ( legousia ), 1695 - 1774 yılları arasında yaşamış olan Fransız bilim adamı  Benigne  Legouz de Gerland'a ithafen verilmiştir. Tür adı ( Speculum - veneris ) venüsün aynası demektir. 
Kadınaynası / çiçek tomurcuğu
 ( Legousia pentagonia  ) 
Kadınaynası ( legousia )  zehirsiz bitkidir,  yaprakları çiğ olarak yenilebilir. Tohumlar doğrudan toprağa ekilerek yetiştirilir.  Fazla bakım istemez.
Venüs'ün Doğuşu Tablosu ( Sandro Botticelli )
( Fotoğraf Vikipedi / Özgür Ansiklopedi sitesinden alınmıştır. Teşekkür ederim.  )
Venüs, Roma mitolojisinde adından en çok söz edilen,  ressamlara, heykeltraşlara  ilham kaynağı olmuş aşk ve güzellik tanrıcasıdır. Daha önce Yunan mitolojisindeki adı Afrodit ( Afroditin ) tir. Denizden doğduğuna inanılır.   

Mitolojiye göre; Venüs  yanından hiç ayırmadığı,  her şeyi güzel gösteren aynasını kaybedince  bunu bulan çoban aynadaki görüntüsüne aşık olur ve çıldırır.  Buna üzülen  Venüs'ün oğlu olan  aşk tanrısı Cupi ( Eros ),   aynayı çobandan alarak atınca  kırılan  her parçası venüsün aynası şeklinde, ışığı yansıtan, yaprakları su tutmayan ( venüs denizden çıktığında saçları kurudur ) bir çiçeğe  dönüşür. Bu nedenle,  ilkçağ aynalarına benzeyen bu  güzel kır çiçeğine Venüs Çiçeği ya da  Venüs'ün  Aynası denir.

Kadınaynası   ( Legousia pentagonia  )
Tohum kapsülü 
Kadınaynası ( Legousia pentagonia  )

Kadınaynası ( Legousia pentagonia  )
 Bir başka kır çiçeği ve hikayesinde buluşmak dileklerimle, hoşçakalın sevgili doğa severler.

Kaynaklar: Wikipedia , İnternet siteleri. 
 


24 Kasım 2019

PANDORA YASEMİNİ ( Pandorea Jasminodes )


Pandora yasemini ( Pandorea jasminoides )
Pandora yasemin ( Pandorea jasminoides ), katalpagiller ( Bignoniaceae ) familyasından, çok yıllık, herdem yeşil ve sarmaşık formlu bir süs bitkisidir. Anavatanı Avustralya'dır. En güzel çiçek açan  sarmaşık türlerinden biri  kabul edilir.   İlkbahar, yaz ve sonbaharda trompet şeklinde, demet halinde, hafif kokulu, boğazının iç kısmında koyu pembe renkli bir halka bulunan beyaz renkli çiçek açar. Yaprakları bileşik, parlak yeşil renkli ve gösterişlidir. Alaca yapraklı çeşitleri de vardır.

Pandora yasemini sarmaşığının  çiçeği 

Pandora yasemini, çiçeği gibi yaprağı da güzel olan bir sarmaşıktır. 

Pandora yasemini zeytingiller ( oleaceae ) familyasından değildir, yani  gerçek bir yasemin ( jasminum ) türü değildir . Yasemin çiçekleri koktuğu için, adına yasemin denir.   Eskiden tecoma cinsinden sayıldığı için, 'Tecoma jasminoides' de denir. Diğer bir adı da 'Bignonia jasminoides' dir.

Pandora yasemini, adını Antik Yunan efsanelerinde geçen ve içinde kötülüklerin bulunduğuna inanılan sihirli bir kutudan ( Pandora'nın Kutusu ) almıştır.
Efsaneye göre;  Prometheus, Tanrı Zeus'tan gizlice ateşi çalmış ve insanlığa vermiştir.  Bu duruma çok öfkelenen Zeus, önce Prometheus'u çok ağır bir şekilde cezalandırır ( Zincire vurdurur, ciğerini defalarca  kartallara yedirir, sonrada ölünceye kadar ayaklarına zincir vurdurur ). Zeus, bununla da kalmaz  insanlardan da intikam almak istemektedir, bu yüzden Pandora'yı yaratır. Pandora, Antik  Yunan'da ilk kadın olarak kabul edilir. Zeus ve  tanrıçalar çok güzel olan Pandora'yı bir kutu ile  Prometheus'un  ikizi olan Epimetheus'a gönderirler. Pandora'nın güzelliğinden büyülenen Epimetheus hemen onunla evlenir. Kutuyu  açmasını Pandora'nın kulağına fısıldayan Zeus'un, artık insanlardan intikam alma zamanı gelmiştir. Zeus'un isteği ile kutuyu açan Pandora, insanlık arasında mutsuzluğu  salıvermiştir. Böylece kötülükler dünyaya ve insanlığa yayılmıştır.
Bitkiyi ilk tanımlayan Fransız botanikçi Edouard Spach, 1840 yılında tohumlarından dolayı bitkiye böyle bir ad vermeyi uygun bulmuştur.

Pandora yasemini harika çiçekler açan  bir sarmaşıktır.  
Biz tekrar çiçeğimize dönecek olursak. Pandora yasemini ılıman iklimlerde yetişen bir bitkidir, dona karşı kısmen dayanıklıdır. Güneşli ve yarı gölge  yerleri ve nemli, drenajı iyi verimli  toprakları sever. Büyük saksılarda balkon ve iç mekanlarda da yetiştirilir. Ancak çok fazla büyüdüğü için,  daha çok  bahçelerin giriş kapılarına ve pergola gibi yerlere dikilmesinde yarar vardır. Tohumdan ve çelikle üretilir.

Pandora yasemini  ( Pandorea jasminoides )  

Pandora yasemini ( Pandorea jasminoides )

Pandora yasemini ( Pandorea jasminoides )

Pandora yasemini ( Pandorea jasminoides )

Kaynaklar : Vikipedi

7 Ocak 2013

MENEKŞE NİÇİN KIŞIN ÇİÇEK AÇAR ?


Menekşe niçin kışın çiçek açar ( Masal )  
Evvel zaman içinde, kalbur saman  içinde, deve tellal iken, pireler berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken.... Kuş uçmaz kervan geçmez  bir dağda , babaannesi ile birlikte yaşıyan   Fadik adlı küçük bir kız varmış.      

Fadik'i  annesi  onu doğururken  öldüğü için babaannesi  büyütmüş. Küçük kız  sabah olunca  köpekleri Horhor'la beraber,   kırlara keçilerini  otlatmaya giderken babaannesi de   ormanandan   yiyecek, yakacak  gibi ihtiyaçları olan şeyleri   toplarmış. Böylece, çok fakir olmalarına rağmen  mutlu bir şekilde yaşayıp giderlermiş.  Bu terk edilmiş köyde,  dedesi ile beraber kalan Aliş adlı bir de erkek  çoçuk  varmış.   İki çoçuk hergün  kırlarda beraber  oynarlarmış.  Aliş'in dedesi  bilge bir insanmış,  bütün bitkileri tanır,  onlarla  konuşurmuş.     

 Fadik bir gün çok hastalanmış, babaannesi   bildiği bütün ilaçları yapmış ama  torunu bir türlü   iyileşmiyormuş.  Küçük  kız  her gün biraz daha  sararıp soluyormuş.  Aliş, dedesinden  arkadaşını   iyileştirmesi için yalvarmış.  Bitkileri toplayan  Aliş'in dedesi; Fadik'i iyileşmesi için ne   yapmaları  gerektiğini sormuş. Bitkiler,   menekşe çiçeği   koklarsa Fadik'in hastalığının  iyileşeceğini   söylemiş. Ancak,    mevsim kış  olduğu için  menekşelerin çiçek açmasına daha çok zaman varmış.   

Fadik'in  babaannesi,   hergün ormana giderek  menekşelerin bir an önce  çiçek açması için dua ediyormuş.  Dönerken de   akşam yemek yapmak için menekşelerin  taze   yapraklarından   toplarmış.    
Menekşeler,  küçük kızın hikayesini duyunca  çok üzülmüş. Keşke kışın çiçek açsaydık  diye hayıflanmış.   Rüzgar,  menekşelerin  bu içten dileğini  bitkilerin tanrıçasının  kulağına üflemiş. Flora,* bunun üzerine  bütün menekşelerinin  derhal çiçek açmasını emretmiş.  

Sabah olunca Fadik'in babaannesi  Horhor'la beraber  tekrar  ormanın yolunu tutmuş, artık torunu ölmek üzereymiş. Menekşe yaprağı  topladığı  yere gelince, burnuna çok güzel bir  koku gelmiş.  Eğilip çalıların altına bakınca,   karların altındaki menekşelerin  çiçek  açtığını,  kokularında   onlardan geldiğini anlamış. 

Sevinçle,  bir tutam menekşe çiçeği  toplayarak  kulubesinin  yolunu tutmuş. Menekşe çiçeklerini  koklayan Fadik,  tekrar eski  sağlığına kovuşmuş. Horhor ve keçilerini alarak çok özlediği kırlara koşmuş, Aliş'in dedesisi Fadik'in iyileştiğini görünce çok mutlu olmuş ve  artık okula gitme zamanınız geldi diyerek  onlara ilk derslerini  vermiş.     
İşte,  o günden sonra menekşeler çiçeklerini kışın açmaya başlamışlar.
 
Bu masal, bu yıl  okula  başlayacak olan  sevgili torunum Asya'ya   ve okula başlıyan  çoçuklara armağan olsun. 
20  Ağustos 2017, Bahçeköy / Seferihisar.

* Menekşe ( viola ): Taze yaprakları sebze olarak yenen, bazı türlerinin çiçekleri güzel kokulu , otsu bir bitkidir. 
* Flora: Bitki tanrıçası ( Roma mitolojisi

18 Nisan 2012

DEFNE AĞACI VE HİKAYESİ

Defne ağacı ve çiçeği ( Laurus nobilis ) 
Defne, Lauraceae ( Defnegiller ) familyasından, kışın yapraklarını dökmeyen, 10  - 15 metre kadar boylanabilen bir ağaç cinsidir. Eski çağlardan beri  bilinmektedir ve  değişik şekillerde yararlanılmıştır. Akdeniz havzasında yetişir, üç türü bulunmaktadır. Bunlardan Laurus nobilis'in anavatanı Anadolu ve Balkanlardır. Maki formasyonu içinde yer alır, Akdeniz kıyıları başta olmak üzere bütün  kıyı  bölgelerinde yetişir.  Defne iki evcikli bir bitkidir, genellikle erkek ve dişi çiçekler ayrı bitkilerde bulunur.  Tahnal, Har, Tarhun, Çubukluk, Tehnel, Define .... gibi yöresel adlarla da bilinir. Mitolojide de yeri vardır ( aşağıda ). Barışın  ve zaferin sembolü sayılır.
Defne ağacı ve meyvesi 
( Laurus nobilis ) 
Maki özelliği gösteren defne, bazen15 m. kadar boylanan  bir  ağaç halinde  olur. Yeşil renkli olan  yaprakları sert ve  güzel kokuludur. Çiçekleri  küçük, sarımsı  renkte ve salkım şeklindedir. Arılar için  iyi bir polen kaynağıdır. Meyveleri olgunlaşınca  siyah renkli olur ve tek çekirdeklidir.  Çekirdeğinden bir tür yağ elde edilir. 
Defne yağı, sabun ve kozmetik sanayinde kullanılır. Yaprakları bazı yemeklere lezzet verir ve ağız kokularını önler. Toz haline getirilerek baharat olarak da kullanılmaktadır. 

Kıyı bölgelerinin doğal bitki örtülerinden olan defne, aynı zamanda önemli bir endüstri ve ihracat ürünüdür. Yurt dışında çok aranan bir ürün olan defne yaprağı, orman içi  köylerimiz için alternatif bir geçim kaynağı olabilir. Bu nedenle defne ormanlarının kurulması teşvik edilmelidir.

Ilıman iklimlerde yetişen bir bitki olan defne, güneşli ve sıcak  yerleri sever.  Defne dikerken,  buranın güneş gören bir yer olmasına dikkat etmek gerekir. Toprak bakımından pek seçici olmamakla beraber, kireçli ve kayalık yerleri sever.  Defne, kök filizi,  tohum  ve çelikle üretilir.

Bahçemdeki defne ağacı,  bu yıl ilk defa çiçek açtı.
Defne ağacı  ilkbaharda sarı renkli çiçekler açar.
Defne ağacının meyveleri ( Laurus nobilis )
                                                         DEFNE AĞACININ HİKAYESİ
Defne ( Daphne ), Yunan mitolojisinde adı geçen bir ağaçtır.  Daphne  ( defne  ), doğaya ve özgürlüğe aşık bir peri kızıdır.  Apollon bir gün ormanda gezerken Daphne'yi görür ve aşık olur. Ancak, Daphne için bu aşk imkansızdır, tanrılarla perilerin evlenmesi  uğursuzluk getirmektedir.
Bu nedenle Daphne; Toprak anaya  ( Gaia ),  kendini Apollon'dan koruması için yalvarır. Apollon, Daphne'yi bir gün ormanda tam  yakalamak üzereyken; Toprak ana onu,  yaprakları çok güzel kokan, meyveleri yenilmeyen, herdem yeşil bir  ağacına dönüştürür. Ancak, Apollon Daphne'ye olan aşkından yine de vazgeçmez. Defne ağacının yapraklarından başına bir taç yaptırır ve  defne ağacını  kendi ağacı ilan eder.
Daha sonra ünlü kişiler, şairler, kahramanlar da alınlarını  defne yaprağı ile  taçlandırmaya başlar. Defne dalı ve yaprakları barışın ve zaferin sembolü kabul edilir.

Kaynaklar: Ağaçlar ve Çalılar1 ( Prof. Dr. Ersin Yücel ). Türkiye'nin Bütün Ağaçları ve Çalıları ( Prof Dr. Ünal Akkemik ). Bitki Mitosları ( Deniz Gezgin ). Türkiye'nin Ağaçları ve Çalıları ( Necati Güvenç Mamıkoğlu ). Vikipedia