20 Nisan 2012

İHSANİYE KÖYÜ DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

İhsaniye Mah. ( Köyü ) ve  camii.
( Minare, Osmanlı  zamandan kalmıştır.)
Teos Doğa Sporları Grubu'nun her hafta sonu düzenlediği  doğa yürüyüşlerine, bu hafta (15.04.2012) Seferihisar'ın  İhsaniye Köyü ile Urla'nın  Ovacık Köyü arasındaki parkurda  devam edildi. 
İhsaniye Köyü, İzmirn Seferihisar ilçesine bağlı küçük bir orman içi köyü. İlk defa Osmanlılar zamanında, Mithat Paşa tarafından  Batum'dan getirilen göçmenleri yerleştirmek amacı ile kurulmuş.
Seferihisar'a 9 km, İzmir'e ise 44 km mesafede bulunuyor, yolu  asfalt. Köyün bulunduğu yerin sit alanı içinde yer alması nedeniyle doğa  korunmuş, çevresi ormanlık.
Köyün içinde, orman içinde yer alan park, yazın  'kamp yeri' olarak kullanılmaktaymış.   

İhsaniye ve çevresi  doğa yürüyüşleri için oldukça elverişli. Arazi az engebeli ve zengin bir florası var.  Özellikle  köyün içinden de geçen derenin kıyısında  bulunan  yaşlı  çınar ağaçları görülmeye değer. Yaşlı ve fazla yürüyemeyenler  için ideal bir parkur.  Özellikle; erguvan ağaçlarının  çiçek açtığı ilkbahar mevsimi  ve çınar ağaçlarının  yapraklarını dökmeye başladığı sonbahar mevsimleri çok güzel oluyor.

Doğa yürüyüşleri, yurdumuzun bitki örtüsünü tanımak açısından da  çok yararlı olmaktadır. Zengin bir bitki örtüsüne sahip olan İhsaniye Köyü ve çevresi  bu bakımdan da  görülmeye değer. Her yürüyüşte olduğu gibi, bu yürüyüşümüz sırasında da fotoğrafını çektiğim bitkileri sizlere tanıtmaya çalışacağım. 

İşte bu yürüyüşümüzün renkli hikayesi.
İhsaniye Mah ( Köyü ), Seferihisar / İzmir 

Taşıtlarımızı  İhsaniye Köyü'nde bırakarak, Ovacık Köyü (Urla )
istikametinde, 15 km. sürecek olan  yürüyüşe  başlıyoruz.  
Bir süre  ormanın  içinde toprak bir yoldan yürüyoruz. 
Daha sonra  dere içinden  yürümeye başlıyoruz.
Derenin akarken çıkardığı  ses insana huzur veriyor.
Teos Doğa Sporları Grubu
Yeni çiçek açmaya başlamış bir erguvan ağacının yanında fotoğraf  çektiriyoruz.
Yaşlı çınar ağaçları 
Adeta heykelleşmiş çınar ağaçları
Hey.. bana bakın !
Gölete düşmüş kaplumbağayı çıkarmak istiyoruz ama ..boşuna.
Dereden geçerken zorlanıyoruz.
 Dereden geçerken ıslanan elbiselerimizi  ateş yakarak kurutuyoruz
Yürüyüş boyunca iki sevimli köpek de  bize eşlik ediyor.
Ovacık, adı gibi düz yer. 

Bazı arkadaşlarımız akşam yemeği için arapsaçı topluyor.

Yaşlı kaplumbağa 
Fiğ ( Vicia sativa )
Sakız çalıları çiçek açmış.( Pistacia lentiscus )
İzmir kekiği / Bilyalı kekik ( Origanum onites )
Öğle yememizi beraber yiyoruz.
Ovacık yakınlarında yemeklerimizi yedikten sonra,
farklı bir güzergah üzerinden dönüşe geçiyoruz. .
Koyunlar, yeni yeşermiş  taze otların keyfini  çıkarıyor.
Keçiboğan / azgan ( Calicotome villosa ) çiçek açmaya başlamış. 
Bu arkadaşımız  ne topluyor dersiniz?  
( çağla badem  )
Laden gülü, Kartli  ( Cistus salviifolius  )
Ovacık Köyü  / Urla 
Havacıva otu ( Alkanna tinctoria )
Defne ağacı  ( Laurus nobilis ) çiçek açmış..
Ormanlarla tarım arazileri  iç içe girmiş.

Yaşlı zeytin ağacı ( Olea europaea )
Çalı nevruzu ( İris unguicularis )

Ahlat ağacı ( Pyrus elaeagnifolia )
Ayva ( Cydonia oblonga ) çiçek açmış,  yaz  mı gelecek?
Tüylü fiğ ( Vicia villosa )
Keşke hayat hep böyle pembe olsa.
Kızım ve ben
Sarı körek, Yaban kerevizi
( Smyrnium perfoliatum )
Yenen bir ot,  yemlik ( Tragopogon porrifo )

Mola
Çoban zurnası, Kedi otu
( Valeriana dioscoridis  )
Bu arada, kısa bir süre yağmur yağıyor.
Ekşi sarı yonca   ( Oxalis pes- caprea  )
Keklik çiğdemi, Köklü süsen
( Moraea  sisyrinchium )
Renk cümbüşü ( Azgan, erguvan ve laden  çiçekleri )
Yılan yastığı ( Aracunculus vulgaris )
bitkisinin desnli  yaprakları 
Çayırda otlayan  inekler. 
Ebegümeci ( Malva sylvestris )

Beş saatlik bir yürüyüşten sonra İhsaniye'ye geri dönüyoruz.
                               
İhsaniye'den  ayrılmadan önce, çam ağaçları arasında bulunan parkve piknik alanında bir süre dinleniyoruz.                                      

İhsaniye'de  kahvehane olmadığından çayımızı buraya çok yakın olan, yolumuz üzerindeki Turgut Köyün'de ( Seferihisar )  içiyoruz.
 Başka bir doğa yürüyüşünde buluşmak umuduyla hoşçakalın sevgili doğa severler.
Harita için tıklayınız. http://www.haritamap.com/yer/ihsaniye-seferihisar
.


18 Nisan 2012

DEFNE AĞACI VE HİKAYESİ

Defne ağacı ve çiçeği ( Laurus nobilis ) 
Defne, Lauraceae ( Defnegiller )  familyasın,  eski çağlardan beri insanlar tarafından bilinen  ve değişik şekillerde yararlanılan, herdem yeşil bir ağaç ya da çalı formlu bir bitki cinsidir.  Akdeniz havzasında yetişir, üç türü bulunmaktadır. Bunlardan Laurus nobilis'in anavatanı Anadolu ve Balkanlardır. Maki formasyonu içinde yer alır, Akdeniz kıyıları başta olmak üzere kıyı  bölgelerinde doğal olarak  yetişir.  Defne iki evcikli bir bitkidir, erkek ve dişi çiçekler ayrı bitkilerde bulunur, çiçekleri sarı renklidir.   Tahnal, Har, Tarhun, Çubukluk, Tehnel, Define .... gibi yöresel adlarla da bilinir. Mitolojide de yeri vardır ( aşağıda ). Barışın  ve zaferin sembolü sayılır.

Defne ağacı ve meyvesi 
( Laurus nobilis ) 
Maki özelliği gösteren defne, bazen15 m. kadar boylanan  bir  ağaç halinde  olur. Yeşil renkli olan  yaprakları sert ve  güzel kokuludur. Meyveleri olgunlaşınca  siyah renkli olur ve tek çekirdeklidir.  Çekirdeğinden bir tür yağ elde edilir. 
Defne yağı, sabun ve kozmetik sanayinde kullanılır. Yaprakları bazı yemeklere lezzet verir ve ağız kokularını önler. Toz haline getirilerek baharat olarak da kullanılmaktadır.

Kıyı bölgelerinin doğal bitki örtülerinden olan defne, aynı zamanda önemli bir endüstri ve ihracat ürünüdür. Yurt dışında çok aranan bir ürün olan defne yaprağı, orman içi  köylerimiz için alternatif bir geçim kaynağı olabilir. Bu nedenle defne ormanlarının kurulması teşvik edilmelidir.

Ilıman iklimlerde yetişen bir bitki olan defne, güneşli ve sıcak  yerleri sever.  Defne dikerken,  buranın güneş gören bir yer olmasına dikkat etmek gerekir. Toprak bakımından pek seçici olmamakla beraber, kireçli ve kayalık yerleri sever.  Defne, kök filizi,  tohum  ve çelikle üretilir.

Bahçemdeki defne ağacı bu yıl ilk defa çiçek açtı.
Defne ağacı  ilkbaharda sarı renkli çiçekler açar.
Defne ağacının meyveleri ( Laurus nobilis )

                                                         DEFNE AĞACININ HİKAYESİ
Defne ( Daphne ), Yunan mitolojisinde adı geçen bir ağaçtır.  Daphne  ( defne  ), doğaya ve özgürlüğe aşık bir peri kızıdır.  Apollon bir gün ormanda gezerken Daphne'yi görür ve aşık olur. Ancak, Daphne için bu aşk imkansızdır, tanrılarla perilerin evlenmesi  uğursuzluk getirmektedir.
Bu nedenle Daphne; Toprak anaya  ( Gaia ),  kendini Apollon'dan koruması için yalvarır. Apollon, Daphne'yi bir gün ormanda tam  yakalamak üzereyken; Toprak ana onu,  yaprakları çok güzel kokan, meyveleri yenilmeyen, herdem yeşil bir  ağacına dönüştürür. Ancak, Apollon Daphne'ye olan aşkından yine de vazgeçmez. Defne ağacının yapraklarından başına bir taç yaptırır ve  defne ağacını  kendi ağacı ilan eder.
Daha sonra ünlü kişiler, şairler, kahramanlar da alınlarını  defne yaprağı ile  taçlandırmaya başlar. Defne dalı ve yaprakları barışın ve zaferin sembolü kabul edilir.

2 Nisan 2012

İZMİR AKUT HATIRA ORMANI

Dünyamız geleceği bakımından büyük önem taşıyan ormanların gün geçtikçe azalıp yok oluyor olması, bütün doğa severlere  ve çevreci kuruluşlara büyük  sorumluluklar yüklemektedir.

İZMİR AKUT'ta, bu bilinç ve sorumlulukla hareket ederek örnek bir 'Hatıra Ağaçlandırması' oluşturmak için harekete geçmiştir.
1 Nisan 2012 tarihinde İzmir'in Menderes ilçesine bağlı Gümüldür - Ürkmez Yangın Bölgesine, İzmir Bölge Orman Müdürlüğü  tarafından tahsis edilen alana ağaç dikimi yapılmıştır. İZMİR AKUTUN bu  çalışmasının diğer kurum ve kuruluşlarımıza da örnek olacağını umuyoruz.

2011 yılında çıkan korkunç  bir yangın sonucu yanan, Gümüldür - Ürkmez Yangın Bölgesine, İZMİR AKUT tarafından 2000 çam fıstığı fidanı dikilerek 10 dekar alan ağaçlandırılmıştır. Teos Doğa Sporları Grubu da,  Seferihisar AKUT şubesi ile beraber ağaç dikimine katılmıştır.

Teos Doğa Sporları Grubu olarak, bizi de bu güzel   organizasyon içine dahil ederek ağaç dikme zevki yaşatan  Seferihisar AKUT Şubesine ve emeği geçen herkese teşekkür ederiz.

İşte bu anlamlı günde kamerama takılanlar.
Ağaç dikmek için Gümüldür'de buluşan  İzmir AKUT ve Teos Doğa Sporları Grubu 

Gümüldür'den ağaç dikim alanına yürüyerek  gidiyoruz.
Laden gülü
Yol boyunca rastladığımız bazı  bitkiler şimdiden  çiçek açmaya başlamışlar.
Keçiboğan ( calicotome villosa )
Sakız çalısı ( Pistacia lenticus )

Yangın alanına dikilmek için getirilmiş  fıstık çamı fidanları

Geçen yılki yangının korkunç izleri hala duruyor.
Ağaçlandırma alanı

Dikimden önce Gümüldür Orman İşletme Şefliği tarafından birbrifing veriliyor.
Fidanları nasıl dikilmesi gerektiği uygulamalı olarak gösteriliyor.

Büyük bir zevkle fidanları dikiyoruz.

Artık bizimde dikili bir ağacımız var. Onları her yıl görmeye geleceğiz.
Dikim bitince topluca hatıra fotoğrafı çektiriyoruz.

29 Mart 2012

LALE VE TÜRKLER

Zambakgiller ( liliaceae ) familyasından, soğanlı bir bir süs bitkisi olan lalenin ( tulipa ) anavatanı Türkler gibi  gibi  Orta Asya bozkırlarıdır. Bu nedenle bu çiçeği dünyada  ilk defa Türkler yetiştirmiş olabilir. Nitekim, ilk Türk devleti olan Hun İmparatorluğuna ait mezarlarda, üzerinde lale motifi olan çeşitli eşyalar bulunmuştur.
Lale daha sonra, Türkler vasıtası ile, Selçuklular zamanında Anadolu'ya getirilmiştir.

Lalenin en görkemli olduğu dönem, Osmanlı İmparatorluğu zamanındadır. 1718-1730 yılları arasındaki bu döneme 'Lale Devri' denir. Bu dönemde, Kağıthane'de çok sayıda lale bahçeleri ( lalezar )  kurulmuş, binin üzerinde lale çeşidi yetiştirilmiştir.  Lale soğanı çok değerli bir meta haline gelmiştir.

Lale sadece bir çiçek olmayıp, Türk kültürü içinde önemli bir öge olmuştur. Şiirden müziğe, çiniden dokumaya kadar bir çok alanda lale ele alınmıştır.

Lalenin, 16. yüzyılda Avrupa'ya götürülmesi ve günümüzde en çok lale yetiştiren Hollanda'nın bu çiçekle tanışması yine Türkler vasıtası ile olmuştur.
Hollanda'nın,  dünyanın en fazla tarım ürünü ihraç eden ülkeleri arasın da yer almasında bu çiçeğin rolü büyüktür.

Türkiye'in lale  motifli logosu.

2000 Yılından itibaren, Türkiye'nin dünyada tanıtılmasında lale logosu kullanılmaya başlanmıştır. Lale devri ile unutulup, suçlu ilan edilen bu güzel çiçek nihayet  tekrar hatırlanmıştır.
Ancak, dünyada lale deyince Hollanda'nın ilk  akla gelmesi, bu logonun Türkiye için iyi bir seçim olup  olmadığını düşündürmektedir.

Lalenin yetiştirilmesi, yeni çeşitlerinin üretilmesi  ve Türk kültürümüzdeki yerinin araştırılması için bir enstitünün kurulması  ülkemiz için bir çok  bakımdan yararlı  olacaktır.

Lale çiçekleri ( Bahçemden )

Lale soğanının çiçek açması için iki ay kadar soğuk bir
ortamda tutulması gerekir.
Bir efsaneye göre Şirinin öldüğünü öğrenen Ferhat kendini
parçalayarak öldürür. Akan kanları ise kırmızı lalelere dönüşür.

Lalenin bilimsel adı olan 'Tulipa'in, Türkçe olan  'türban' kelimesinden
türemiş olabileceği sanılmaktadır.
Laleler genel olarak kırmızı ve sarı renk ve tonların da çiçek açar.
Bir Pers efsanesine göre; Lale çiçeklerinin ortasındaki siyah lekelerin
 yıldırım düşmesi soncu  oluştuğuna inanılır.


Bu laleler de Tire'den:

Lale çiçekleri 

Sarı lale çiçekleri

Beyaz ve kırmızı lale çiçekleri