15 Ekim 2024

KESTANE ZAMANI


Anadolu kestane ağacı ( Castanea sativa )
Ovacık, Kemalpaşa / İzmir  
Kestane, kayıngiller ( Fagaceae )  ailesinden, kışın yaprağını döken bir orman ağacı cinsidir.  Ayni adı taşıyan meyveleri yendiği için, eski çağlardan beri insanlar için önemli bir besin kaynağı olmuştur. Hatta tahıl yetişmeyen dünyanın bazı  yerlerinde,  unundan ekmek yapıldığı için 'fakir ekmeği', ağacına da 'ekmek ağacı' denir.  Adı konusunda kesin bir bilgi olmamakla birlikte, Eski  Yunanistan'daki  'Castania' şehrinden dan geldiği iddia edilir.   Kuzey yarımkürenin ılıman iklim görülen yerlerinde yayılış gösteren 15  kadar türü bulunmaktadır.   Günümüzde bazı ülkelerde tarımı yapılmaktadır, süs bitkisi olarak da yetiştirilir. Yurdumuzda,  Anadolu kestanesi türü doğal olarak  yetişmektedir.   

Bilimsel adı 'Castanea  sativa' olan Anadolu kestanesi, Karadeniz ve Marmara bölgelerimizin ormanlarında yoğun olarak,  Ege ve Akdeniz bölgelerimiz de ise lokal olarak ( belli bir yerde ) yetişmektedir. Boyu 30 m. yi bulur, geniş ve dağınık tepeli bir ağaçtır. En çok kestane yetişen illerimiz başında  Aydın gelir.  İzmir, Kastamonu, Bursa ve Sinop,  en çok  kestane yetişen  diğer illerimizdir.  Kestane ağacı yüksek,  serin  ve güneşli yerleri sever. Tohumla ve aşı ile üretilir. 

Anıt kestane ağacı, Ovacık / Kemalpaşa
( Teos Doğa Sporları Grubu
Kestane ağacı,  çok dayanıklı  ve uzun ömürlüdür,   1000 yıl kadar  yaşıyabilir.  İlkbaharda beyaz - yeşilimsi  renkli  çiçek açar. Erkek ve dişi çiçekler ayni ağaç üzerinde ve çoğu zaman birbirlerine  yakın yerlerde  bulunur. Geniş mızraksı yapraklarının kenarı testere gibi  dişlidir. Sonbaharda dökülmeden önce kahverengine döner. Meyvenin diş kabuğu ( kupula )  kirpi gibi dikenlidir ( Giresun yöresinde topur denir ). İçindeki meyve ( 1 - 3 tane  )  parlak kahve rengi kabukludur.  Mineral bakımından  ( potasyum, fosfor, magnezyum,  kalsiyum, demir bulunur ) çok zengindir. Bazı hastalıkara  iyi geldiği  söylenir. Taze olarak, haşlanarak ve kebap yapılarak yenir.  Meyvelerinden bir tür tatlı olan  kestane şekeri yapılır.  Ayrıca kestane balı çok  değerlidir. 
Beyaz çiçekli at kestanesi ( Aesculus hippocastaneum )
At kestanesi ( Aesculus ) tohumları zehirli olan , kestaneden tamamen farklı ( Sapindaceae / akçaağaçgiller  familyasından )  bir bitki cinsidir.  Yurdumuzda doğal olarak yetişmez, park, bahçe  ve yol kenarlarına süs bitkisi olarak dikilir. Meyveleri gerçek kestaneye çok benzediği halde, yaprak ve çiçekleri çok farklıdır. Eskiden atlara yedirildiği için adına at kestanesi denir.   
Kestane ağacı  meyvesi 
Çoçukluğumda, sonbahar gelince ormanlara kestane toplamaya giderdik. Topurundan ( kupula ) ayırırken dikenleri  elimize batardı. Yine de ormana gitmeyi, kestane toplamayı severdim.   Bir kısmı,  kışın yemek için  ipe dizilerek kurutulurdu. Okula giderken çantamıza konurdu.Babam akşam yerken mutlaka bize bir kaç tane kestane hikayesi anlatırdı.   
Halk arasında  yakınlarını küçümseyenler  için söylenen, 'Kestane kabuğundan çıkmiş da, kabuğunu beğenmemiş', atata sözü, kabuğu dikenli olduğunu için  söylenmiştir.   
Karadeniz Bölgesi'nde yetişen kestaneler ( kuzu kestanesi  ) küçük ama  lezzetli olur.   Ağacı ise sağlam ve suya dayanıklı olduğu için,  evlerin, binanın yükünü taşıyan baba direği  kestane  ya da peliten ( meşe ) yapılmıştır.  

Bundan  3  yıl kadar önce İzmir'in  Kemalpaşa ilçesine,  Teos Doğa Sporlar Grubu olarak, gezmeye ve doğa yürüyüşü yapmaya gitmiştik.  Ormandaki  kestane ağaçlarının sahibleri olduğu söylenince, aklıma, rahmetli babamın anlattığı  hikayelerden biri  gelmişti.   

Osmanlılar zamanında, Uludağ'da  ( Bursa )  kestane topladığı için bir  çobani fena halde döverler ve topladığı  kestanelerini elinden alrlar.  Derdini anlatacak kimseyi bulamayan çoban hayıflanarak,  'fesimi havaya atıp yere düşünceye kadar, ah bir  padişah olsam' diye dolaşırken, bunu duyan padişahın adamları  çobanı yakalayıp padişahın huzuruna çıkarırlar. Padişaha, çobanın tahtında gözü olduğunu söylerler. Çobanı dinleyen padişah, onun saf biri olduğunu anlayınca tahtına oturtarak,  fesini havaya at düşene kadar padişh sensin der.  Çoban  ne istemiş  olabilir, tahmin ediniz bakalım. Fesini havaya atan çoban, Uludağdağ  vakıf / serbest  diye bağırır.

2003 yılında emekli olunca Seferihisar'a yerleşmiştim.  Bir gün pazarda dolaşırken bir  kamyonette  boy boy, ince uzun  sırıklar satan bir adama  rastlamıştım.  Merak edip bunlardan  ne oluyor diye sorunca, o da bana siz nerelisiniz? diye sormuştu.  Karadenizli, Giresunlu  olduğumu söyleyince,  alaycı bir şekilde  belli oluyor demişti. Zeytin çırpmak içn kullanılırmış, daha esnek ve  dayanıklı olduğu için,   kestane ağacından yapılıyormuş.   

Yine babamdan dinlediğim bir başka kestane hikayesi.  Kestane yerken ne zaman  anlatmaya kalksam  bizimkiler ( ailem ), şimdi sırası değil  diyerk lafı ağzıma tıkarlar.  Bari sizlere  anlatayım. Adamın biri yabancı bir  köye  misafir olmuş.  Yemekten sonra kendisine ikram edilen kestane  çok hoşuna gitmiş ve bu meyvenin  nerde, nasıl  yetiştiğini sormuş.   Ormanlarda, ağaçta kendisi yetişiyor demişler.  Adam bu ağacı her yere diksenize  demiş.

Gece yatınca yediği kestanelerin etkisiyle ishal olan adam, tuvaleti bulamayınca  her yeri batırmış.  Sabahleyin kimse uyanmadan gitmek isterken ev sahibi ile karşılaşınca, o akşamki  meyvesini yediğmiz ağacın adı neydi diye sormuş. Kestane ağacı deyince, onun köklerini kesin demiş.  Ev sahibi, akşam  her yere dikin  diyordunuz  deyince,  gidip odaya bir  bakın, der.   

Eskiden sonbahar gelince  ormanlardan topladığımız  kestane,  şimdi artık en pahalı meyveler arasında yer alıyor. Yakında  kebabı,   baklava gibi tane ile satılmaya başlarsa  şaşmamak lazım. Kestane toplamaya gittiğimiz ormanların çoğu  ise   özel mülk  olmuş. Artık ormanlarımıza  bile giremiyoruz.    

Biz hala 'Kestane kebap, yemesi sevap'  demiye devam edelim. Bu gidişle başımıza daha neler gelecek bakalım!  Sevgiyle kalın ağaç ve bitki severler. 

Kestane ağacı ( Sonbahar ) 

Kestane ağacı  çiçeği ( erkek çiçek ).  

Kestane ağacı  çiçeği ( dişi  çiçek )
Kaynaklar: Türkiye'nin  Bütün Ağaları  Ve Çalıları ( Prof. Dr. Ünal Akkemik ). Ağaçlar ve Çlılar 1 ( Prof. Dr. Ersin Yücel ). Türkiye!nin  Ağaçları ( Gülnar Önay ). Türkiye'nin Ağaçları ve Çalıları ( Necati Mamıkoğlu ). Vikipedi. 

6 Ekim 2024

ALACALI SÜTLEĞEN ( Üçüz Çiçeği )


Alacalı sütleğen / Üçüz çiçeği  ( Euphorbia marginata )
Bitkinin Genel görünümü 
Alacalı sütleğen,  adından da anlaşılacağı gibi bütün dünyada süs bitkisi olarak yetiştirilen otsu bir sütleğen türüdür. En büyük bitki ailelerinden olan Sütleğengiller ( Euphorbiaceae ) çoğu otsu olmak üzere çalı ve ağaçlardan oluşan  209 cins  ve 6482  türle bitki dünyasında  temsil edilir.  Bunlardan  bazıları ( E.  ingens / Ağaç kaktüs,  E. milii / Noel yıldızı , E. pulcherrima / Atatürk çiçeği, E. tirucalii / Kalem kaktüs,  vs. ),  aynı zamanda  süs bitkisi olarak yetiştirilirler. Bu bitkilerin ortak özelliği; toksit ve allerjik, beyaz, sütsü ( lateks ) bir sıvı taşımalarıdır. Bazı türleri ise kaktüsler gibi sukkulenttir 

Botanik adı  Euphorbia marginata olan alacalı sütleğen, tek yıllık ve otsu bir bitkidir. Anavatanı Kuzey Amerika'dır. Ancak süs bitkisi olarak dünyaya dağılmış ve bazı ülkelerde doğallaşmıştır. 

E. marginata, oldukca gösterişli ve dekoratif bir bitkidir. Yapraklarının  kenarları dantel gibi beyaz bir kuşakla kaplıdır. Bitki bu haliyle uzaktan bakılınca üzerine kar yağmış bir dağı andırır. Nitekim İngilizce adı  'Dağ üzerinde kar'  anlamına gelir. 
Alacalı sütleğen- tohum kapsüllerü 
Alacalı sütleğen, çiçeklenmeden önce  yeşil yapraklı, gösterişsiz bir bitkidir. Çiçeklenmeye başlayınca;  çiçek saplarında yeşil-beyaz, alacalı yaprakçıklar ortaya çıkar,  brakte ( çiçek sapı yaprağı )  adı verilen bu oluşumlar  çiçek kabul edilir.  Değişik şekil ve renklerdeki bu  yaprakçıklar tozlayıcılarını ( böcekleri )  cezbetmeye yarar. Dalların uçlarında bulunan  esas çiçekler ise beyaz renkli, çan şeklinde ve  gösterişsizdir. 
Sütleğen cinsi ( euphorbia ) bitkiler,  koparılınca  beyaz renkli  bir özsuyu salgılarlar. Genel olarak "süt" denilen bu sıvı zehirli ve allerjiktir. Bu nedenle bu bitkilerle fazla temas etmekten  kaçınmak gerekir, bazı kişilerde alerji yapabilir.
Alacalı sütleğen dikine büyür, belli bir yüksekliğe ulaşınca devamlı  üçe ayrılarak  dallanmaya başlar ve  fıstık çamı gibi  bir taç oluşturur. Yine  tohum kapsülleri üç odacıklıdır. Bu nedenle  bitkiye  'üçüz çiçeği' de denir. Ak sütleğen, 'dağda kar' adı ile de  bilinir.   

Alacalı sütleğen, hem bahçe  hem saksı çiçeği olarak yetiştirilir. Güneşli ya da yarı gölge yerleri sever, kuraklığa dayanıklıdır.  Toprak bakımından seçici değildir, geçirimli, kuru  ve  verimsiz toprakları sever. Fazla sulama ve gübreleme bitkiyi olumsuz etkiler ve  güzelliğini kaybetmesine neden olur.  Kesme çiçek olarak da kullanılır.  Vazo ömrünün daha uzun olması için, kesilen sapların ucu sıcak  suya sokulur veya yakılır. 

Üçüz çiçeği  ya da alacalı sütleğen tohumdan yetiştirilir, çoğu zaman toplanmayan, dökülen  tohumlarından kendiliğinden biter. Fazla bakım istemez. 
Alacalı sütleğen, en güzel hali
 ( Euphorbia marginata ) 

Alacalı sütleğen çiçeğinin genel görünümü.
Üçüz çiçeği ( Euphorbia marginata )
Brakte adı verilen bu yaprakçıklar aslında bitkinin değişime uğramış
 çanak yapraklarıdır.
Alacalı sütleğen bitkisinin çiçeği ( Yakın çekim ) 

Kaynaklar: Vikipedi.