Meyve ağacı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Meyve ağacı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ağustos 2024

ELMA AĞACI ( Malus )

Bahçe elması  ( Malus domestica )
Elma, dünyada  en çok  yetiştirilen ve sevilen  meyvelerin başında gelir. Eski çağlardan beri  kültürü yapılmaktadır. Elma,Türkçe kökenli bir kelimedir, aslı 'alma' dır.  Kelimenin başındaki  'al' kırmızı demektir,  dolayısıyle 'kırmızı meyve' demektir.  Meyvelerin anası, atası olarak kabul edilir.  Kazakistan'ın eski başkenti olan Almatı ( Alma Ata ), elmalı veya elmanın yayıldığı yer demektir. 

Bir rivayete göre elma, Adem ile Havva'nın cennetten kovulmasına neden olan yasak meyve olarak kabul edilir. Varlığı ilk insana kadar uzanır. Cinselliği sembolize eder.

Newton un, elma ağacının altında kafasına düşen elma sayesinde  yerçekimi kanunu bulduğu rivayet edilir. 

Homeros'un ünlü  İlya'da destanında anlatılanlara  göre; Afrodit,  İda ( Kaz dağı ) dağında yapılan  ilk güzellik yarışmasını  Paris'in altın elmayı kendine vermesi ile kazanır.  Pek çok ülkede, elma ile  mitolojik hikaye, efsane ve  masallara rastlanır*. 
Elma ağacı - çiçeği ( Malus domestica )
Malus cinsini oluşturan oluşturan elma gülgiller ( Rosaceae )  familyasındandır. Dünya üzerinde yaklaşık 40 - 50 kadar elma  türü ve binlerce çeşidi vardır.  Meyvesi ile ünlü olan elma ağacı kışın yaprağını döker, 10 - 12 m. kadar büyür, beyaz veya  pembe renkli  çiçekler  açar.  Cins  adı meyve demektir.  Anavatanı kesin olarak bilinmemekle beraber  bazı kaynaklarda Hazar Denizi ile Karadeniz arasındaki bölge  ( Kafkaslar ), bazı kaynaklarda ise Orta Asya olarak belirtilmiştir.  Dünyaya Orta Asya'dan yayıldığı kabul edilir. Kuzey Anadolu, Kafkaslar, Kazakistan ve Güney Rusya'da çok eski çağlardan beri  yetiştirilmiştir.
Meyveleri A  ve  C vitamini bakımından zengindir, taze olarak  bir yıl kadar saklanabilir. Armut, ayva gibi yalancı bir meyvedir. Esas meyve etli kısmın ortasında bulunur ve çekirdeklerden oluşur. Tadı kokusu ve rengi çeşidine göre değişir. Elmanın iyi bir şekilde yıkandıktan sonra  ( ilaç kalıntıları nedeniyle )  kabuğu ile yenmesi tavsiye edilmektedir. 
Yaban elması ( Malus sylvestris ) 
Azdavay / Kastamonu 
Yurdumuzda doğal olarak iki elma  türü yetişmektedir (  Malus pumila ve Malus sylvestris ).  Bunlardan Malus sylvestris ( yaban elması ), bahçelerde yetiştirilen  Malus domestica ( ya da M. communis ) türünün atasıdır, 500 kadar kültür çeşidi vardır. Malus pumila ( bodur elma )  ve bazı çeşitleri  Doğu Karadeniz Bölgesi'nde  kültür olarak yetiiştirilmektedir. Yurdumuzda doğal olarak yetişmeyen Malus  x purpurea ve Malus floribunda, park ve bahçelerde  süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. 
Süs elması ( Malus x purpurea
Elma, ılıman iklimlerde ve güneşli yerlerde yetişir. Soğuğa dayanıklıdır, fazla sıcağı ve kurak yerleri sevmez. Yurdumuzun bütün bölgelerinde yetiştirilmektedir ( En çok Isparta ilimizde yetiştirilmektedir.). Amasya ilimiz misket elması ile meşhurdur.   Güneşli yerleri ve verimli, derin ve geçirimli toprakları sever. Yaprağını döktüğünden dolayı, kışın belli bir soğuklanmaya  ihtiyacı vardır. Aşı ile üretilir, çekirdekten yetiştirilirse kalitesiz olur.  Türkiye elma üretiminde dünyada 3. 4.   sıradadır. Taze olarak, kurutularak  tüketildiği gibi, meyve suyu, sirkesi, reçeli  de olur.

Şifalı bitkiler uzmanı M.Messegue;  'Eğer bir tek ağacınız olacaksa, onun elma ağacı olmasını tercih edin.' diyor.
  
*Bir Slav mitine  göre, bir zamanlar sahip olduğu bahçenin  elmaları dillere destan olmuş bir kral varmış. Kralın bahçesindeki  elma ağaçlarından birisi altın elmalar vermekteymiş. Kral bu ağaçla övünür, onun gençlik ve güç kaynağı olan meyvelerine bir zarar gelsin istemezmiş. Ancak her gece ağaçtaki meyvelerin bir kısmı ortadan kayboluyormuş. Kral ağacın meyvelerine ne olduğunu anlayabilmek için İvan adlı genç bir işçiyi ağacın başına bekçi olarak dikmiş. İvan gece olduğunda ağaca gelen Anka kuşunu görmüş, tam kuşun üzerine atılacakken Ankakuşu çaldığı elmalarla beraber şaşılacak bir hızla gözden kaybolmuş. İvan'ın elinde Ankakuşunun  sadece bir adet tüyü kalmış. Delikanlı bu tüyü, krala götürmüş ve ona olanları heyecanla anlatmış. Kral Ankakuşunun tüyünün güzelliğinden çok etkilenmiş ve İvan'dan bu kuşu yakalayıp kendisine getirmesini istemiş. Böylece İvan, Ankakuşunu yakalamak üzere yola çıkmış. Yolda gri bir kurt ona yardım etmiş ve Ankakuşunu biraya batırılmış peynirle sarhoş edip yakalamasını öğütlemiş. İvan kurdun önerdiği yöntemle Ankakuşunu yakalamayı başarmış ve kurt onu sırtına alarak kralın sarayına götürmüş. Kral Ankakuşunu görünce çok sevinir. Hemen altın bir kafes yaptırır ve Ankakuşunu kafese kapatır. Kral bu defada evlenmek istediği prenses Yelena'yı ülkesinden alıp kendisine getirmesini ister. Bu görevde de kurt İvana yardım eder ve onu sırtında götürüp getirir.  Ancak bu defa  olayların boyutu aniden değişir. Çünkü yolculuk esnasında İvan ve Yelena birbirlerine aşık olurlar. Kurt onların ayrılmalarına dayanamaz ve saraya vardıklarında kendini güzel bir kıza çevirir. İvan, kurt  - prensesi, krala  evleneceği kız olarak takdim eder ve kral kızın güzelliğinden etkilenerek hemen ona evlilik teklif eder. Böylece prenses ve kral evlenirler. Ancak kral nikahtan sonra gelini öpmek isteyince prenses aniden kurda dönüşür, gördükleri karşısında dehşete kapılan kral da fenalaşarak ölür. Kralın ölümünün ardından  İvan, Yelena'yla ile evlenir ve ülkenin yeni kralı olur. İvan bu hayata sahip olmasında büyük bir rolü olan Ankakuşuna duyduğu minneti ise onu serbest bırakarak gösterir ve bahçesinden altın elmaların kaybolmasına hiç ses çıkarmaz. 
( Bu mit, Deniz Gezgin'in  'Bitki Mitosları' adlı kitabından alınmıştır. Teşekkür ederim. )
Elma - çiçek ( Malus domestica ) 

Elma ağacı ve çiçeği ( Malus domestica )

Demir elma ( Malus communis ) 

Misket elması, Amasya 

Süs elması ( Malus x purpurea ) 
Elma -  meyve ( Malus domestica ) 
Elma ağacı ve meyveleri
Elma -  meyve ( Malus domestica ) 
Kaynaklar: Türkiye'nin Bütün Ağaçları  Ve Çalıları ( Editör. Prof. Dr. Ünal Akkemik, Türkiye'nin Ağaçları ve Çalıları ( Necati Güvenç Mamıkoğlu ), Ağaçlar ve Çalılar 1 ( Prof. Dr. ERSİN yücel ), Kabalcı Şifalı Bitkiler Ansiklopedisi ( Oktay Mete ), Peyzaj Bitkileri ve Özellikleri ( Araş. Gör. Erdi Ekren ), Bitki Mitosları ( Deniz Gezgin ). Vikipedi, İnternet siteleri 

1 Ekim 2013

UNUTULMUŞ BİR MEYVE KEÇİBOYNUZU


Keçiboynuzu / Harnup  ( Ceratonia siliqua )

Anavatanı Akdeniz havzası ve Anadolu olan keçiboynuzu (Ceratonia siliqua ), baklagiller ( Fabaceae ) familyasından, herdem yeşil küçük bir ağaçtır. Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerimizde doğal olarak da yetişen bu ağacın ayni adı taşıyan meyveleri yenir.  Ancak, anavatanı Akdeniz havzası ve Anadolu olan bu veyve halkımız arasında fazla tanınmaktadır.  Halbuki; keçiboynuzu 5000 yıldır insanların severek yediği en eski meyvelerden biridir. Nitekim birçok dilde keçiboynuzu,'Yakup peygamberin ekmeği' olarak bilinmektedir. Çölde yaşayanlar; keçiboynuzunu tokluk hissi vermesi nedeni ile ekmek olarak yemişlerdir.

Keçiboynuzu çiçeği ( Ceratonia siliqua )
Keçiboynuzu çiçeği
(Ceratonia siliqua )
Ben bu bitkiyi  ilk defa bu yaz gittiğim Karaburun'da ( İzmir ) gördüm.  Fotoğraflardan bazılarını orada çekmiştim.  Daha önce gördümse de  dikkatımi çekmemişti.
Bir adı da harnup olan keçiboynuzu ağacı on beş yaşından sonra ürün vermeye başlıyormuş, önce yeşil olan bakla şeklindeki meyveleri, olgunlaşınca siyahi bir renge dönüşmektedir. Çok besleyici olan bu meyve, eskiden şeker yerine de kullanılıyormuş. 

Keçiboynuzu meyveleri toplu halde ve ağacın yaşlı dallarında oluşmaktadır. Çoğu ağaçtan farklı olarak, çiçeklerini  sonbaharda açmaktadır. Erkek ve dişi çiçekler bazen  aynı ağaçta, bazende  ayrı ağaçlarda bulunmaktadır. Gösterişsiz, taç yaprağı olmayan   çiçekleri kötü kokuludur.

Bir zamanlar sarrafların ağırlık ölçüsü olarak
 kullanılan keçiboynuzu tohumları.

Keçiboynuzunun bir özelliği de, tohumlarının ağırlıklarının her zaman büyüklükleri farklı olsa da aynı olmasıdır.( Her keçi boynuzu çekirdeği 0,2 gram veya 1 karat kabul edilir.) 
Bunu çok eski çağlarda keşfeden insanlar, keçiboynuzu tohumlarını elmas, altın gibi değerli madenleri tartmak için kullanmışlardır. 'Kırat' veya 'karat' denilen ağırlık ölçüsünün adı harnupun latince adı olan 'ceratonia' den gelmektedir. 

Şık ve güzel giyinenler için kullanılan; 'iki dirhem bir çekirdek' deyimi de buradan geliyormuş. Eskiden sarraflar iyi giyinen, hatırlı müşterilerine iki dirhem elmas ya da altın alınca, tartıya bir çekirdek fazladan koyarak jest yaparlarmış. Daha sonraları bu deyim; iyi giyinen insanlar için kullanılmaya başlanmış.
( Kaynak: Vikipedi )

Keçiboynuzu ağacı ( Ceratonia siliqua ) 
Keçiboynuzu, sıcak iklimlere özgü bir ağaçtır. Akdeniz ikliminin tanıtıcı bitkilerindendir, maki formasyonu içinde yer alır. Yurdumuzun Akdeniz, Ege ve Marmara  bölgelerinin kıyı kısımlarında  doğal olarak yetişen bu bitkinin tarımı da yapılmaktadır. Park ve bahçelere  süs bitkisi olarak da dikilmektedir.
Keçiboynuzu tohumdan ve aşı ile üretilmektedir (Ekilmeden önce tohumların bir süre suda bekletilmesi gerekmektedir).

Keçiboynuzu, eskiden beri tıbbi amaçla kullanılmıştır.  Bu konuda  şöyle bir hikaye de anlatılır. Lokman Hekim, hastaları tedavi etmek için köy köy gezermiş. Bir gün yolda  keçiboynuzu ( harnup ) ağaçlarını görünce; burada hastalık olmaz diyerek geri dönmüş.

Keçiboynuzu eskiden beri öksürüğe karşı  kullanılmıştır, sindirim  sistemini düzenler.  Ayrıca akciğer kanserine karşı koruyucu etkisi olduğu belirtilmektedir.  Düşük kalorili olmasına rağmen, insanı tok tutma özelliğine sahiptir. Harnup pekmezi tamamen doğal olup çok yararlı bir besin maddesidir.

Keçiboynuzu tohumları çok sert olduğu için süs
 eşyası yapımında da kullanılmaktadır.

Harnup tohumlarından elde edilen un; gıda sanayinde pek çok alanda kullanılmaktadır. Ayrıca çok sert olan harnup tohumlarından süs eşyası yapılmaktadır. Keçiboynuzu, dış pazara sattığımız orman ürünleri içinde ilk sırada yer almaktadır.

Keçiboynuzu meyveleri
( Ceratonia siliqua )
Yurdumuzda, keçiboynuzu gibi doğal olarak  bir çok yabani  meyve yetişmektedir. Yaban hayatı için oldukca önemli olan bu meyveler, sağlıklı beslenmemiz ve ekonomimiz açısından da önemlidir.  Sağlıklı bir şekilde beslenmek için, vucudumuzun doğal ürünlere  ihtiyacı vardır:  Bunların yerine  kimyasal ilaç ve gübre kullanılarak yetiştirilen meyve, sebze ve ithal ürünleri, hazır yiyecekleri tercih etmemeliyiz. 

Özellikle çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde gelişmesi, büyük ölçüde beslenme şekillerine ve alışkanlıklarına bağlıdır.
Haydi, bu gün bir değişiklik yapalım. Çocuklarımızın beslenme çantalarına hazır yiyecekler yerine, doğal olarak yetişen bir meyve, bir  yiyecek  koyalım.

( Bu yayın son olaral 12. 01. 2023 tarihinde güncellenmiştir. )

1 Ağustos 2013

ÇİLEK GUAVASI ( Psidium littorale )

Çilek guavası ( Psidium littorale var. cattleianum  ) 
Türkiye'de  artık,  daha önce adını dahi duymadığımız  bir çok tropikal meyve ve bitki yetiştırilmektedir. Özellikle, yarıtropikal bir iklime sahip olan Akdeniz ve Ege bölgelerimiz  bunun için oldukça elverişlidir.  Nitekim, Akdeniz Bölgemiz'de her yıl, anavatanı  tropikal iklimler olan ve bir çoğunun adını dahi duymadığımız çok fazla  yeni  meyve ve bitki yetiştirilmeye başlanmıştır. 

Bitki  yetiştirmek oldukça zevkli bir şey,  çocuk büyütmek  gibi,  insana mutluluk ve huzur  veriyor.  Hele  bilmediğiniz bir  bitkiyi yetiştiriyorsanız;  çiçek açması, meyve vermesi  adeta bir olay oluyor.  Herkese tavsiye ederim. 

Bugün size, benim de yeni tanıdığım ve  geçen yıl baçeme diktiğim, egzotik bir bitki olan  kırmızı çilek guavasını  tanıtacağım.    
Anavatanı Meksika ve Güney Amerika olan guava,  mersingiller ( Myrtaceae ) familyasının psidium cinsine oluşturan bitki türlerine verilen  ortak bir addır.  Ağaç ya da çalı formunda olan bu bitkilerin,  bütün dünyada yüz kadar türü bulunmaktadır.  Bunlardan  en tanınmış olanları ise: İri meyveleri olan elma guavası ( Psidium guajava ), daha küçük meyveleri olan kırmızı çilek guavası ( Psidium littorale var cattleianum ) ve  yeşil meyveli olan limon guavası ( Psidium littorale var.littorale ) dır. 

Kırmızı çilek guavası'nın dünyadaki adı 'Cattley guavası' dır  ( Gezgin, Sir William Cattley'in adına ithafen verilmiş). 
Çilek guavası çalı formunda bir bitkidir, bu nedenle  saksıda da yetiştirilmeye  uygundur. Soğuğa en dayanıklı guava türü  kabul edilmektedir (-5 ).
Geçen yıl,  Seferihisar'da begonvil çiçeklerim kışın  soğuktan  kuruduğu halde  çilek guava ölmedi, sadece yaprakları biraz bozuldu.

Haziran ayında diktiğim çilek guavası sonbaharda çiçek açınca şaşırdım. Meğer, guava yılda iki kez çiçek açabiliyormuş.  Ancak, kışın  soğuktan  meyveleri büyüyemeden döküldü. İlkbaharda açan  çiçeklerin çoğu ise  meyveye dönüştü, şu anda oldukça sağlıklı görünüyorlar. Bu kadar çabuk  meyve vereceğini doğrusu beklemiyordum, benim için hoş bir sürpriz oldu.
Çilek guavası  çiçeği
Sonbaharda guavanız çiçek açarsa şaşırmayın.
Çilek guavası fazla bakım istemiyor,  her türlü toprakta yetişebiliyor, yazın diğer tropik bitkiler gibi  bol su istiyor. Özellikle sulama yaparken,  yapraklarına su serpilmesini seviyor.   
Çilek guavası kendine verimli bir bitki ( erkek ve dişi çiçek ayni ağaçta bulunuyor ), bu nedenle tek olarak dikilmesi sorun yaratmıyor. Saksı içinde de yetişiyor.  Koyu yeşil renkli olan meyveleri olgunlaşınca  kırmızı bir  renk  almaktadır.   Bu nedenle çilek guavası, 'kırmızı çilek guavası' olarak ( red guava ) da bilinmektedir.  Tadını doğrusu  bende merak  ediyorum, çarkıfelek ile  çilek karışımı bir tadı olduğu belirtiliyor. 
Çilek guavası ( Psidium littorale var. cattleianum  ) 
Henüz olgunlaşmamış çilek guavası meyveleri  ( Red guava )
Bu arada,  guava ( psidium ) ile ayni familyadan ( myrtaceae / mersingiller ) olan mersin bitkisinin  ( Myrtus communis ) çiçeklerinin birbirlerine  çok benzediğini fark ettim.  
Mersin bitkisi  ( Myrtus communis )
Ayni familyadan olan çilek guava ve mersin bitkilerinin  çiçekleri birbirine çok benzemektedir. 

Guava, sadece bir meyve değildir,  süper yararlı bir bitkidir, nitekim  bitkinin yaprakları çay ve sebze olarak, tohumları kahve olarak da  kulanılmaktadır.  Guava, çiğ olarak, pişirilerek, kurutularak yendiği gibi salatası, reçeli, turşusu ve  meyve suyu da yapılmaktadır. 

Antioksidan özelliği yüksek olan çilek  guavası  A ve C vitaminleri ve likopen bakımından da  çok  zengin olduğu bu nedenle  kalp, şeker ve kilo sorunu olanlar için çok yararlı olduğu ayrıca cildi diri tutuğu belirtilmektedir. 
Çilek guavası, tohumdan, dip filizlerinden ve çelikle üretilmektedir.

                                                  ÇİLEK GUAVASI OLDU ( Güncelleme tarihi. 27. 08,2013 )
Bu yazıyı yayınladıktan  kısa bir süre sonra, çilek guavasının meyveleri  olgunlaşmaya başladılar.  Yere düşen meyveler olgunlaştığını gösteriyor. Çileği andıran güzel bir tadı var. Herkese tavsiye ederim.

Olgunlaşmış çilek guavası meyveleri.
Olgunlaşmış  çilek guavası meyvesi
( Psidium littorale var. cattleianum ) 
Kırmızı çilek guavası ( Psidium littorale var. cattleianum )
Kesilmiş kırmızı çilek  guavası ve tohumları
Yararlandığım kaynaklar: Wikipedia

15 Ağustos 2012

FINDIK - MUZ - AKKA OLSADA YESEK

Muz meyvesi ve çiçeği
( Musa acuminata ) 
Değişik ağaç, meyve ve çiçekleri yetiştirmeyi  çok  seviyorum. Bu bana babamdan geçmiş, bir tür  hastalıkmış. 
Emekli olmadan önceydi,  İzmir'de  (1990)  babam ziyaretime gelmişti. Yaşı doksanı geçtiği için zor yürüyordu.  Kemeraltı'nda gezdirirken hurma ve palmiye ağaçlarını görünce;  bana bunların fidanlarından  bul, memlekete ( Giresun ) götürüp dikeceğim   diye tuturmuştu.  

Emekli olduktan sonra Seferihisar'a yerleşince,  babam gibi ben de bulduğum her bitkiyi,  burada yetişir mi yetişmez mi demeden  bahçeme dikmeye başladım. Meğer bu irsi bir hastalıkmış. Ne yapalım, Allah başka dert vermesin, ben şikayetçi değilim.

Seferihisar'ın iklimi farklı  bitki türleri yetiştirmek için oldukça uygun. En büyük sorun ise, yazın hiç yağmur yağmadığı için  sulama yapmak  gerekiyor.  
Bu defa sizlere  bahçeme diktiğim, farklı ıklilere özgü üç değişik bitkiden söz edeceğim. 
- Fındık (Corylus sp.  ):
Giresunlu olduğum için, bahçeme  ilk diktiğim meyvelerden biri de fındık oldu. Fındık, kışları ılık, yazları  serin ve nemli  iklimleri seviyor. Yani, yazları sıcak ve kurak geçen Akdeniz iklimi için pek  uygun bir bitki değil.  Bu nedenle dikerken, Akdeniz iklimi görülen  Seferihisar'da olacağına fazla  umudum yoktu. Bu yıl ilk defa meyve verince  çok sevindim.  Ne kadar ( kaç tane ) olduğunu artık  söylemeyeyim.
Fındık dalda tekleme
Fındık ( Corylus avellana var.pontica )
- Muz ( Musa acuminata ):
Muz, yurdumuzda sadece Akdeniz Bölgesi'nin, kuzeyden gelen soğuk rüzgarlara kapalı  kuytu yerlerinde yetiştirilmektedir. Diğer kıyı bölgelerimizde ise daha çok  süs amacı ile dikilmektedir,  meyve pek  vermez.

Muz ağacımı ( aslında otsu bir bitki ) geçen yıl,  meyveleri daha olgunlaşmadan önce  rüzgar  kırmıştı. (  http://kadirbekci53.blogspot.com/2010/08/muz-cicek-act-ama.html )
Bu yıl  balkon demirlerine iyice  bağladım. Çiçek açtı, umarım başına yeni bir şey gelmez ve  meyve  verir. 
Muz ( Musa acuminata ) 
- Kaymak ağacı, feyoya, akka  ( Feijoa sellowiana ya da; Acca sellowiana ):
Kaymak ağacı,  mersingiller ( Myrtaceae ) familyasından, herdem yeşil, çalı veya ağaç formunda bir bitkidir.  Tropikal ve subtropikal  iklimlerde yetişir. Son yıllarda ülkemizde de yetiştirilmeye başlanmıştır. Asıl adı akka ( acca ) ya da  feyoya (feijoa ) dır. Meyvesinin tadından dolayı, halk arasında  kaymak ağacı denmektedir.
Herdem yeşil olup  gösterişli çiçekleri vardır. Ülkemizde daha çok, park ve bahçelerde çit ve  süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. 
Üç  yıl önce diktiğim kaymak ağacım,  bu yıl meyve verdi. 
Kaymak ağacı ve meyvesi ( Feijoa sellowiana )
Kaymak ağacı çiçeği ( Feijoa sellowiana )

Kaynaklar. Wikipedia.  Ağaçlar  ve Çalılar ( Prof. Dr. Ersin Yücel

7 Ekim 2011

BAHÇEMDE SONBAHAR ( Meyve ağaçları )

Sonbahar gelmesine rağmen İzmir'de havalar hala çok sıcak ve yağmur yağmadığı için  kuraklık devam ediyor. Ağaçları hala sulamaya devam ediyoruz. Altı aydır yağmur yağmadığı için,  zeytinlerim sulamama rağmen  yeterince irileşmedi ve buruşuklar.  Bir an önce  yağmur yağmasını bekliyoruz.  Yazın sonbahara doğru  sarkması, insanlar gibi bitkileri de şaşırtıyor. Mandalin ve portakallar  daha yeşil, nar, ceviz, iğde ve  üzümümlerim oldular. Yedi yıl önce diktiğim meyve ağaçlarım artık, az da olsa  meyve vermeye başladılar.  İşte 'Cittaslow Botanik Park'  adını verdiğim bahçemden sonbahar  manzaraları ( meyvelerim ).
Hicaz narı / Ekşi nar ( Punica granatum ). İlk defa meyve verdi. 
 http://kadirbekci53.blogspot.com/2010/01/nar.html
Yediveren limon ( Citrus limon ) 
Japon eriği ( Prunus  x domestica ).  Bu yıl erik bol oldu.  
Vaşington portakal ( Citrus sinensis )
Ceviz ( Juglans regia ). Yeşil kabukları çatlamaya başladı.
Razaki üzüm ( Vitis vinifera ), terası çok sevdi. Bir kısmını kurutmak için
topladık, iri olduğundan kurur mu bakalım.
Elma ( Malus hybrida )
İğde ( Elaeagnus angustifolia ), çiçeği kadar meyvesi de güzel bir ağaç.
Muşmula, nam-ı diğer döngel ( Mespilus germanica ). Bahçemi çok sevdi. 
Bakınız: http://kadirbekci53.blogspot.com/2010/02/musmula.html
Kalamondin ya da kalamansi (Calamondin microcarpa ).  Dört mevsim üzerinden
çiçek ve meyve eksikolmayan  melez bir narinciye türü.  Bir de meyvesi tatlı olsa. 
Bu yıl ayva ( Cydonia oblonga ) çok. Kış sert geçeceğe benziyor. 
Zeytin ( Olea europaca ). Yeşil zeytin yapma zamanı.
Devedişi nar ( Punica granatum )
Erkenci ve  tatlı bir nar çeşidi.
Hünnap ( Zizyphus jujuba ), meyveleri iğdeye benziyor, tatlı ve yararlı bir meyve.
Bu yıl ilk defa meyve verdi. 

Kokulu üzüm (İzabella). Farklı aroması olan bir üzüm, tamamen organik olarak yetişiyor.
Pekmez yapmak istiyoruz.
Kıbrıs üzümü ( Vitex vinifera ). meyveleri sert ve dayanıklı bir tür.