Doğa ve insan |
Tozu dumana katarak ilerleyen bir araba adeta doğaya meydan okuyordu. İnsansız bir hava aracı gökyüzünde uçarken, nükleer enerji ile çalışan bir gemi okyanusta aylarca kalabiliyor...
Bulutların üstünden yükselen bir ses, bizim yaramazlar oyuncaklarıyla oynuyor dedi. Halbuki insanoğlu onun tahtına göz dikmişti, tıpki babasının tahtını ele geçmek isteyen prens gibi. Doğaya hakim olmak, her şeyi kendi istediği gibi yapmakta kararlıydı. Doğanın kuralları görmemezlikten geliniyordu. Ya doğa, kendi yarattığı bu canavarın emrine girer mi? Ya da yarattığı bu canavarı yok edip kendi yoluna mı devam eder!
İnsanoğlu toplu yaşamaya başladıktan sonra, emeğin büyük bir kısmını silaha / teknolijiye harcıyarak birbirleri üzerinde hakimiyet kurarak sömürmeye harcamaktadır. Böylece, tek başına kalınca doğanın/ dünyanın hakim olacağını ve doğanın yerine geçeceğini sanmaktadır. Bu kafa ile doğaya hakim olsa ne olur? Hep beraber, kardeşçe yaşanacak bir dünya kurmadıktan sonra. İnsanoğlu doğanın bize bahşettiği aklı, bence yanlış kullanıyor.
Baba tavşan ve küçük oğlu çalılıkların ardından gelmekte olan kamyona bakarken...
YanıtlaSilOğul Tavşan: Baba bak ben bunu biliyorum. O şeyin adı kamyon, içinde de insan var.
Baba Tavşan: Aferin sana!... Bilmeni hiç istemezdim ama madem bugün bunu gördün, diğerlerinin de yakında geleceklerini bil. Onlar gelmeye başlayınca biz buralardan gitmek zorunda kalacağız. Çünkü onlar gittikleri yerleri yalnızca kendileri için dizayn ederler! İnsanların olduğu yerlerde hayvanlar hep bir amaca hizmet etsin istenir. Doğal yaşamımızdan kopuşumuz da bu sınıflandırma ile başlar. Eti leziz, kürkü değerli olan her hayvan gibi biz tavşanlara düşen görev ne yazık ki avcıların kurşunlarına hedef olmaktır. Kamyonların sayısı artarsa yapılacak şeyi biliyorsun artık... İnsanın olduğu yerde doğaya rahat yoktur!
Çok güzel anlatmışsınız teşekkür ederim. Maalesef, bindiğimiz dalı kestiğimizin farkına vardığımızda umarım çok gec kalmış olmayız.
Sil