31 Temmuz 2015

KENDİNİ BİLE YİYEN BİR BİTKİ / KÜSKÜT OTU

Bir tür küsküt otu / Bağboğanotu  ( Cuscuta approximata )
 Seferihisar / İzmir.
Küsküt otu, krofilsiz  bir bitkidir. Bu nedenle besin ve enerji  üretemediğin için, başka bitkiler olmadan tek başına yaşamamaktadır.Bu yüzden  tohumdan çıktıktan sonra  bulduğu bitkilere  sarılmakta ve onların (  konakçısının )  besinlerine ortak olmaktadır. Bu durum konakçısının ölümüne dahi neden  olarak,  özellikle tarımda büyük  zararlara yol açmaktadır.
Çiftçilerin baş belası olan bu yabancı otu,  ben geçen sene  Seferihisar'da tanıdım. Domates ve çiçeklerime sarılmıştı. Bu konuda edindiğim bilgileri sizlerle de paylaşmak istedim. 
   
Küsküt otu ( cuscuta ), kahkahaçiçeğigiller ( Convolvulaceae ) familyasından, sarılıcı, klorofilsiz, parazit bir bitki cinsinin ortak adı.  Dünyada 200, Türkiye'de ise 15 civarında türü bulunmaktaymış.  Halk arasında  bostanbozan,  cinsaçı, gelinsaçı, şeytansaçı, verem otu, kızıl ot.....gibi  adlarla da tanınmaktadır. Bu bitkinin diğer bitkilere göre kök, gövde, yaprak ve çiçekleri  farklı.  
Gövdesi   sarı - pembe  renkli ve  ip şeklinde, yaprakları  renksiz ve pulsu, bu nedenle  klorofil üretememektedir.  
Küsküt otu gerçekten  ilginç ve tuhaf  bir bitki. Yerde çimlendikten  bir süre sonra toprakla ilişkisini kesmekte ve yaşamını köksüz bir şekilde başka bir bitki üzerinde  devam ettirmektedir. Öyle ki, konakçı bulamazsa kendi kendini yemeye başlamakta, buradan sağladığı besinle ölmeyen  kısmıyla  yeniden konakçı bulmak için harekete geçmektedir. Yine de konakçı bulamazsa ancak o zaman  ölmektedir. Hani yedi canlı derler ya, tam bu bitkiye göre bence bu söz. 

Küsküt otu sarı, pembe ve  mor  renklerde, yumak halinde çok fazla çiçek açmakta ve binlerce  tohum üretmektedir. Toprağa düşen  tohumların bir kısmı hemen biterken, bir kısmı ise uzun yıllar ( 5 - 15 yıl )  toprakta canlı kalabilmektedir. Bitki kopan, yere düşen  parçalardan da çoğalarak hızlı bir şekilde  yayılmaktadır. Bu nedenle bu yabancı ota karşı,  tarımla uğraşanların çok dikkatli olmak gerekmektedir.

Küsküt otu, bazı mera otlarına ( yonca ) ve kültür bitkilerine  büyük zarar vermektedir. Kültürel mücadelenin yanı sıra, bulaştığı bitkileri keserek oradan uzaklaştırmak ve yakarak yok etmek gerekmektedir.
Dikenli pıtrak ( Xanthium spinosum ) ve küsküt otu.
Bu savaşıkim  kazanır dersiniz?
Küsküt otu, çayır ve mera bitkilerinin yanı sıra şekerpancarı, domates, soğan, biber, havuç gibi kültür bitkilerine ve bağlara da  büyük zarar vermektedir.
Tarım ürünlerine büyük zarar veren küsküt otu, Çin'de eski çağlardan beri bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır.  Neyse ki,  iyi bir  yanı varmış yine de!
Küsküt otu çiçeği ( Cuscuta approximata )
Küsküt otu sadece bitkinin besinlerine ortak olmakla kalmamakta
 mekanik olarak da onu boğarak zarar vermektedir
.
Domateslerime musallat olan küsküt otu.
Doğada rastladığım kırmızı gövdeli  bir tür küsküt otu
(  Göktenyağan / Cuscuta planiflora  )
 Seferihisar
Küsküt otu tam parazit bir bitki olduğundan, yarı parazit olan
ökse otunun aksine  klorofil üretememektedir.
Bir adı da cinsaçı olan küsküt otu bitkisi
Göktenyağan ( Cuscuta planiflora ).
Toprakla bağlantısı olmayan bitki, sanki gökten gelme izlenimi verdiği için adına 
 ' Göktenyağan' adı verilmiştir.
 
Yararlandığım kaynaklar: Wikipedia.

21 Temmuz 2015

ATEŞ ÇİÇEĞİ ( Salvia splendens )

Ateş çiçeği ( Salvia splendens )

Ateş çiçeği ( salvia splendens ), ballıbabagiller ( lamiaceae ) familyasından, çok yıllık, otsu bir süs bitkisidir. Yazın, parlak kırmızı renkli çiçekli açar. Bu nedenle anavatanı olan Brezilya'da 'kırmızı adaçayı'  denir.   Avrupa ve dünyada tanınması ise ondokuzuncu yüzyılda olmuştur. 

Ateş çiçeği'nin kırmızıdan başka, beyaz, pembe, mor, turuncu, yeşil, ebruli çiçek açan kültivarları ( çeşit )  da yetiştirilmiştir.  Ayrıca bodur çeşitleri de vardır.  
Gövdesi dört köşelidir, yaprakları yeşil, kalp şeklinde ve kenarları tırtıllıdır. Boru şeklindeki çiçekleri, dalların ucunda dikine salkımlar üzerinde bulunur. Daha çok park ve bahçeleri süslemek  amacıyla  toplu bir şekilde dikilir. Saksıda da  yetiştirilir. 

Ateş çiçeği, nem oranı yüksek, sıcak ve  güneşli yerleri sever, soğuğa sevmez, bu nedenle çok yıllık olmasına rağmen  mevsim çiçeği olarak yetiştirilir. Yazın  düzenli bir şekilde  sulanma ister. Toprağının geçirimli ve humusça zengin olması gerekir. Solan çiçek salkımları koparılmalıdır.
Yetiştirilmesi kolaydır, fazla bakım istemez,  tohumla, çelikle  ve kökten ayırarak  üretilir.

                                                           BİR ANI (  Çiçek Sevgisi ).

Çocukluğumda da çiçek yetiştirmeye  meraklıyımdım. Orta ikinci sınıfa gidiyordum, Giresun Kalesi'nin eteklerinde Rumlardan kalma taş bir  evin bodrum katında kirada oturuyorduk. Ara sıra köyde oturan annem ve babam da yanımıza gelir bir süre kalırlardı.  Evimizin yakınında 'Millet Bahçesi'  parkı vardı. Okuldan gelirken, bazen buradan  gizlice  çiçek kökler teneke kutulara dikerdim.
Annem, babamın aksine etrafı kirletiyorsun diye çiçek yetiştirmemi pek istemezdi. Her geldiğinde, 'yine her tarafı  batırmışsın', diye söylenirdi.

Yine bir gün okuldan gelirken, bahçıvanın yeni diktiği  kırmızı renkli çiçeklerden birkaç tane köklemiştim ( Adının ateş çiçeği olduğunu daha sonra öğrendim ).  Ceketimin altına saklamaya çalışırken, parkta oturan yaşlı bir amca beni  görmüş ve polise söyleyeceğim diyince çok korkmuş ve hıçkıra  hıçkıra  ağlamaya başlamıştım.
Meğer, bu amca da  çiçekleri çok seviyormuş. Benim gerçek niyetimi öğrenince  başımı okşayarak, gel ben sana istediğin kadar çiçek  verecem ama bir daha parka dikilen çiçekleri sökme sakın  diyerek evine götürmüş ve çiçek vermişti. 

Şimdiye kadar  kimseye anlatmadığım bu anımı, bu vesile ile sizlerle paylaşmak istedim.

Doğal olarak yetişen türlerine  'kırmızı adaçayı'  denilen ateş çiçeği

Ateş çiçekleri

Mor renkli  ateş çiçeği

Beyaz çiçekli ateş çiçeği