31 Temmuz 2024

EJDER MEYVESİ ( Pitaya )

Kırmızı etli pitahaya namı diğer ejder meyvesi 
( Selenicereus costaricensis ) 
Ejder meyvesi ya da pitaya / pitahaya , Selenicereus ( Hylocereus )  cinsini oluşturan kaktüs türlerinin  meyvelerini  ifade etmek için kullanılır. Selenicereus cinsi  kaktüslerin boyu 10 m.yi bulabilir, çok dallı olup  tırmanıcıdır ve  havai kökleri ile dikkat çekerler. 20 dolayında türü bulunmaktadır. Orta ve Güney Amerika'ya özgüdürler .   Hızla büyümelerine rağmen, belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra gece çiçek açarlar.  Çiçekleri büyük, huni şeklinde, beyaz renkli ve güzel kokuludur. Popüler bir  süs bitkisidir.  Bazı türlerinin meyveleri frenk inciri ( Opuntia ficus indica ) gibi yenir, tarımı yapılır.  Hobi olarak yetiştireceklerin kendine verimli bir fidan almasında yarar vardır.  Nitekim kendine verimli olmayan çeşitleri, kendilerini tozlayamadığı için elle tozlama yapmak gerekmektedir. 

Ejder meyvesi çiçeği ( Selenicereus costaricensis )

En tanınmış türleri şunlardır: 

Kırmızı etli pitaya / pitahaya ( Selenicereus  costaricensis / Hylocereus  costaricensis ):  Kırmızı kabuklu ve etlidir. meyveleri  tatlıdır. Çiçekleri çok büyük, kokulu ve gösterişli olduğu için süs bitkisi olara da yetiştirilir. Kosta Rika'ya özgüdür. 

Beyaz etli pitaya ( Selenicereus undatus / Hylocereus undatus ): Beyaz etli ve pembe kabukludur. Meyveleri tatlıdır. 

Sarı pitaya  ( Selenicereus maegalanthus / Hylocereus maegalanthus ): Sarı kabuklu ve beyaz etli olup tatlidır. 

Ekşi pitaya ( Selenicereus gummosus / Pitaya agria ): Amerika'da yaygın olarak tüketilir. Daha sulu  ve ekşi tatlıdır.   

Selenicereus türleri  yılda 3 - 6 kez  gece çiçek açar ve gündüz çiçekleri solar. Çiçekleri yenilebilir, çayı  yapılır.  Meyvelerinin ağırlığı  600 gr ı bulur.  Pitaya, Ayışığı kaktüsü, Gecenin kraliçesi gibi adlarla da bilinir. Melez bir tür olduğu sanılmaktadır.  

Ejder meyvesi, kolay yetiştirilen bir kaktüs türüdür. Kesilen bir dalı nemli ve geçirimli bir toprağa dikilerek kolayca üretilir.  Belli bir yükseklikte taçlandırılır, desteğe ihtiyacı vardır ve fazla dalları budanır. Meyve verecek dallarının ucu kesilerek büyümesi engellenir. Yazın toprağı kurudukca  düzenli sulanma ister. Geçirimli, organik madde bakımından zengin, nemli toprakları sever. Bütün sukulentler gibi aşırı sulama  kök çürümesi yapar. Balkon ve teraslarda, derin saksılar içinde ve daha çok seralarda yetiştirilir. Dona karşı hassastır. Direk güneş ister, gölge yerlerde cılızlaşır ve çiçek açmaz. 

İkiye kesilmiş kırmızı etli pitahaya meyvesi 
( Stenocereus costaricensis / Hylocereus costaricensis )

Kırmızı etli pitahaya meyvesi 
( Stenocereus costaricensis / Hylocereus costaricensis )

Ejder meyvesi, genel görünümü. 

Ejder meyvesi ve havai  kökleri. 
Bu sayede yakınındaki ağaçlara sarılarak tırmanır.  

Diken kümeleri ( Areoller ).  

Bitki, yeşil renkli  gövdesi sayesinde fotosentez yapar.   

Ejder meyvesi gece çiçek açar bu nedenle;
Ayışığı kaktüsü, Gecenin kraliçesi gibi adlarla da bilinir.  

Ejder meyvesi çiçeği güzel kokuludur.
 ( Selenicereus costaricensis )

Kaynaklar: Kaktüsler ve Diğer Etli ( Sukulent ) Bitkiler ( Nejat Ebcioğlu ).  Vikipedi ve İnternet Siteleri.

29 Temmuz 2024

DUDİYE ÇİÇEĞİ


Dudiye çiçeği ( Helichrysum arenarium )  
Türkiye'de çok yaygın bir bitki olan ölmez çiçek ( Helichrysum sp. ) papatyagiller familyasından  sarı renkli çiçekleri olan otsu bir bitki cinsidir.Yurdumuzda, bazıları endemik olmak üzere 24  türü yetişmektedir.  Çok fazla yöresel adı olan bu bitkiye Giresun yöresinde; yaylalarda yetişen  türüne ( H. arenarium ) halk arasında dudiye* çiçeği denir. 'Yaylanın dudiyesi - Açmadan guriyesin - Niye almadın beni - Allah ondurmiyesi** de.' diye de  bir de Giresun  türküsü vardır. Şifalı olduğu söylen bu bitkinin esas popülaritesi ise kuruduktan sonra bile rengini koruyabilmesindendir, bu nedenle  pazarlarda, yayla yollarında özellikle kadınlar tarafından satılarak yöre insanına az da olsa bir katkı sağlar. 
Daha önce burada tanıttığın bu çiçeğin umarım aşağıda anlatacağım hikayesi de hoşunuza gider.       

Yakın zamana kadar Doğukaradeniz kıyılarının önemli bir kısmını İçanadolu'ya bağlayan, Giresun - Şebinkarahisar yolu  2200 m. yükseklikteki Eğribel Geçidi'nden sağlanıyordu.  Zamanın Sivas valisi olan Kazım Dirik Paşa'nın yaptığı bu yol üzerinde; elle yapılmış  ve halen kullanılan bir de tünel bulunmaktadır.  Kışın bu  yol kar ve tipi yüzünden sık sık  kapandığı için; günümüzde Eğribel Tüneli yapılınca Eğribel Geçidi tarihe karışmıştır. Yaklaşık 6 km. uzuluğundaki tünel yolu da bir hayli kısaltmıştır. Neyse, sözü daha fazla uzatmadan  biz hikayemize dönecek olursak. 
Eğribel Geçiti'nde ( henüz tünel açılmadan önce ) yolumuza  mandalar çıktığı için, arkadaşımla arabadan iniyor ve  karşı tarafta, yaylada yetiştirdikleri ürünleri, çiçeklerini satanların yanına gidiyoruz. Temmuz  ayı olmasına rağmen  hava çok soğuk ve fırtına var.  Arkadaşım peynir satanların yanında durunca, ben de dudiye çiçeği satan yaşlı bir teyzeye yaklaşıyorum. Biraz sohbet ettikten sonra, bu çiçeğe burada  neden dudiye çiçeği dendiğini biliyor musun diyorum.  'Çoçukken babaannem bir hikaye anlatırda  ama gerçek mi doğru mu bilmiyorum', diyor.  Anlatmasını rica ediyorum. Bu arada etrafımızda, bizim sohbetimizi dinleyenler de bir hayli  çoğalıyor. Yarı şaka yarı ciddi hikaye dinlemek bedava değil,  çiçek alınacak diyorum.  

'Bir zamanlar bizim oralarda, cenikde ( köylerini kastediyor ) birbirini çok seven  Ahmet adında bir çobanla Dudiye ( Dudu'nun yöredeki söylenişi  )  adlı bir kız yaşıyormuş. Dudiye'nun babası başlık parası istediği için de, bunlar bir türlü evlenemiyorlarmış. Ahmet her yıl yaylada koyun  güderken topladığı yayla çiçeklerini  ceniğe,  Dudiye'ya getirir  o da bu çiçekleri satarak ceyiz ve başlık parası biriktirirmiş, evlenmek için.   

 Yine bir gün Ahmet  topladığı  çiçekler  ile  obaya  geldiğinde  arkadaşları;  artık  bu çiçekleri boşuna toplama, Dudiye'yi babasının   zengin birine  verdiğini  söyleyince;  Ahmet, topladığı  çiçekleri yere atarak  oradan uzaklaşmış ve bir daha da onu  gören olmamış. Bir kaç yıl sonra da kavalı bir kayalıkta bulunmuş.    

Dudiye, kar yağdığı halde Ahmet ceniğe dönmeyince kafayı üşütmüş. Ahmet'in getirdiği yayla çiçeklerini boynuna takarak  sokak sokak dolaşmaya başlamış. Soğuk bir kış günü, Ahmet'in getirdiği çiçeklerlele beraber donmuş haldeki cesedi Ahmet'le buluştukları dere kıyısında bulunmuş.  İşte o  günden sonra, bu çiçeğe bizim oralarda  Dudiye denilmeye başlanmış. 

Ahmet ve Dudiye'nin hikayesi hepimizi  duygulandırmıştı. Teyzenin  geriye  kalan  çiçeklerini de ben  aldım, arabanın içi mis gibi dudiye çiçeği  kokmaya başladı. Arkadaşımın 'bu kadar çiçeği ne yapacaksın?' sorusunu duymamazlıktan geldim.  Gidelim artık dedim.

Yolda bir ara dalmışım, Ahmet ve Dudiye, bir dağın yamacında satmak için yayla  çiçeği  topluyordu.  Yanlarında sarı saçlı bir de kız vardı, çoçuklarıymış. Bana el salladılar, çok mutluydular.  Arkadaşımın seslenmesi ile uyandım, Şebinkarahisar'a gelmiştik. Arkadaşım yüzüme  tuhaf tuhaf bakarak, sen kiminle  konuşuyordun öyle  dedi. Neşem yerine gelmişti, onları gördüm dedim. Arkaşım hiç bir şey anlamamıştı.

Dedemden Masallar, Bahçeköy, Seferihisar   

*Dudiye: Dudu, dudu dilli, şen sakrak 

TDK sözlük anlamı: Yaylalarda, akarsu kenarlarında yetişen karanfilgillerden, ele alındığında  çiçeği titreyen bir kır çiçeği. ( Ancak bu çiçeğin hikayede geçen dudiye  çiçeği ile bir ilgisi yoktur. )  

** Ondurmiyesi: Murat aldırmasın

16 Temmuz 2024

ARKADAŞIM ARMUT AĞACI ! ( Bir Ağaç Dört Mevsim )


Kış 

Soğuk bir kış günüydü, seninle ilk karşılaştığımız zaman, 

Fotoğraf makinamla dolaşıyordum kırlarda, tek başıma.

Dalında öten bir  serçeyi çekmek isterken, uzaktan, 

Deklanşöre basmakta gec kalınca, seni çekmiştim istemeden. 

Yapayalnızdın, benim gibi tek başına, koca bir tarlanın ortasında. 

İlkbahar 

Baharda geldiğimde  muhteşemdin, gelinlik giymiş gibi bembeyaz. 

Sevgili eşimi, düğünümüzü hatırladım bir an,  

Kuş sesleri yerini  arı vızıltısına   bırakmıştı

Sanki  büyük bir orkestra çalıyordu dallarının arasında 

Yaz

Yazın  geldiğimde, hava çok sıcaktı yarı kurumuş dalların  güneşe söz geçiremiyordu. 

Kuşların takarak düşürdüğü armut  olmamıştı, yiyemedim.   

Gövdende açılan koca delikten kargalara baktım bir süre,   

Hasat sırasında dökülen buğdayları yiyorlardı, beni fark etmediler bile.  

Sonbahar 

Bu yıl ayva çok,  kış sert geçeceğe benziyor.

Hazırlık yapmak gerekiyor, çatıda akmıştı geçen kış. 

Sen de yapraklarını dök bir an önce, bu güzel havalara kanma.  

Kışın belki yine gelir sohbet  ederiz. 

Şey, belki de bir daha görüşemeyiz, malum yaşımız.  

Hoşçakal , arkadaşım armut ağacı. 

A Kadir Bekçi

Şiirlerim, Bahçeköy / Seferihisar ( 16. 07. 2024 ) 


13 Temmuz 2024

ÖKSE OTU ( Viscum album )

Ökse otu ( Viscum album ) 
Ökse otu, çeşitli ağaç ve çalılarda görülen kışın yapraklarını dökmeyen, yarı parazit bir bitkidir. Dalları çatallaşarak en fazla 80 cm. kadar büyür.  Yaprakları derimsi ve yeşil renklidir. Demetler halinde ( 3 -5 çiçekli ) beyaz, pembe ve kırmızı renkli çiçek açar. Meyveleri beyaz veya sarı renkli, küremsi ya da armut şeklinde, nohut büyüklüğünde ve bir veya iki tohumludur. Meyvesinin etrafında yapışkan bir madde ( zamk ) vardır. Ağaçtan aldığı besinleri, yapraklı olduğundan  kendi özümler. İlaç sanayinde, ökse olarak ve süs bitkisi  olarak kullanılır. Bazı kültürlerde evleri kötülüklerden koruduğuna inanıldığı için, kapılara nazarlık olarak takılır.  
Ökse otu ( Viscum album )
Ökse otu konakçı olduğu ağaçlara büyük  zarar verir, hatta zamanla onları  öldürebilir.  En çok elma, armut, erik, ceviz, kuşburnu.  meşe, ıhlamur, söğüt, kestane, fındık, huş   ve çam türleri üzerinde yetişir. Halk arasında burç, purç,  güvelek, çekem, hurç, armut çekümü, çeküm, yapışkan ot,  çam üzümü, gökçe,  gibi adlarla da bilinir. Çok fazla yerel adının olması,  yurdumuzda çok yaygın olduğunu gösterir.

Güvelekgiller ( Santalaceae  ) familyasındandır ( Bu familyanın dünya üzerinde 109 türü bulunur ).  Avrupa, Asya ve K. Afrika'da doğal  dağılımı vardır. Ülkemizde doğal olarak bir tür ( Viscum album ) ve bu türe bağlı 3 alt türü yetişir. Bazı yörelerde meyvelerindeki yapışkan madde çubukların üzerine sürülerek kuşları yakalamak için 'ökse' olarak  kullanılır. Adına Türkce 'ökse otu' denmesi de bu nedenledir.  

Ökse otu, güneşli ve yarı gölge yerleri sever. Meyvelerini yiyen kuşların, kondukları ağaçların üzerine dışkılarıyla tohumları bırakması sonucu ürer ve yayılır.  

Ökse otu tarafından sarılmış bir ağaç. 

Ökse otları ( Viscum album )

Ökse otu ve  meyvesi 
Kaynaklar: Türkiye'nin Bütün Ağaçları Ve Çalıları ( Prof. Ünal Akkemik ). Türkiye Bitkileri Sözlüğü ( Prof. Ertan Tuzlacı ). Vikipedi, İnternet Siteleri.