Hasan Dağı Efsanesi |
Anadolunun nereye giderseniz gidin, bir dağla karşılaşmamak hemen hemen imkansızdır. Kiminin başı dumanlı, kiminin karlı, sıra sıra ya da yalnız başınadır. Tarihte çeşitli uygarlıklara beşiklik etmiş olan bu topraklar, coğrafi bakımdan adeta bir dağlar ve yaylalar diyarıdır.
Bu yüzden dağların kültürümüzde önemli bir yeri vardır. Anadoluda yaşamış olan toplumların ruhu, kültürü bu dağlarda yoğrulmuştur. Köroğlu, Karacaoğlanı, Dadaloğlu ve daha nice halk kahramını bu dağlar sayesinde halk kahramanı olmuştur. Bu nedenle çoğu türkülerimizin sözleri, efsanelerimiz dağlarla ilgilidir. Onları dinlerken bir an kendinizi bu dağlarda, yaylalarda bulursunuz.
Çoğunun adını dahi bilmediğimiz bu dağların bazıları da aynı adı taşır, sanki başka bir ad yokmuş gibi. Hasan dağı, Murat dağı, Kara dağ... gibi. Her birinin ayrı birer efsanesi hikayesi vardır, bu dağlarımızın.
Hikayesini anlatacağım yerin adı da Hasan dağı, ama burası öyle çok bildik bir yer değil. Belki de öyle bir dağ aslında hiç yok!
Bu dağın en büyük özelliği ise, çevrede tek bir ağaç dahi olmadığı halde üzerinin ormanlarla kaplı olması. İşte efsanemiz de bununla ilgili.
Bir zamanlar Hasan adında bir çoban ailesi ile birlikte, keçilerini otlattığı bir dağdaki kulübesinde yaşarmış. Bir gün evine döndüğünde çok sevdiği eşinin ve çocuklarının eşkiyalar tarafından öldürülmüş olduğunu görünce, üzüntüsünden deliye dönmüş. Eşinden ve çoçuklarından ayrılmak istemediği için de, onları kulübesinin içine gömmüş. Akşam olunca da, rüyasında eşini ve çocuklarını görme umudu ile erkenden yatarmış: Bir gece rüyasında onları çok mutlu bir halde görmüş. çeşitli hayvanların, kuş seslerinin olduğu bir ormanda yaşıyorlarmış.
Hasan, o günden sonra bu dağı rüyasındaki gibi hayvanların, kuşların yaşadığı bir orman haline getirmeye karar vermiş. Diktiği fidanları kurumaması için keçilerinin sütleri ile sulamış, kavalı ile onlara sevgisini anlatırmış. Ağaçlar büyüdükkce bir ailesi gibi olmuşlar. Halk onun delirmiş olduğunu kabul etmiş ve buraya o'nun adından dolayı Hasan dağı demeye başlamışlar.
Ancak Hasan'ın bu sevgi ve çabası boşa gitmemiş, koça dağ yavaş yavaş yeşererek bir ormana dönüşmüş ve her yer gelen hayvanlarla ve kuş sesleriyle dolmuş.
x x x
Yol olmadığı için makiliklerin arasından dağın zirvesine çıkmamız kolay olmuyor. Burası düz bir yer, dağın zirvesi zamanla aşınmış. Orman yana yana makiliğe dönüşmüş, çok az çam ağaç kalmış. Bir kayanın altından su çıkıyor, eskiden daha gür akıyormuş: Yorgunluğumuzu su içerek gideriyoruz. .
Rehberimiz, efsaneye göre Hasan'ın burada yaşamış olduğununun inanıldığını söylüyor. Suyun ise Hasan'ın mezarı kazılırken çıktığına inanılıyormuş. Etraftaki çalılara gelenler dilek için bez parçaları bağlamışlar. Bu sudan içenlerin ise cennette Hasan'ın ile komşu olacağına inanılıyormuş. Bunu duyan arkadaşlar tekrar su içmeye gidiyor:
Hasan dağından indikten sonra, bir başka efsanenin izini sürmek için Anadolu bozkırındaki yolculuğumuza devam ediyoruz. Etraf sararmış otlarla kapılı, bozkırda tek bir ağaç bile yok. Yaz sıcaklarının etkisiyle doğa can çekişmeye başlamış.
Gözlerimi kapıyorum....her taraf yemyeşil ve ağaçlık, kuş sesleri su seslerine karışıyor.
A.Kadir Bekçi
Bahçeköy / Seferihisar ( 8. 7. 2012 )
Lubię czytać legendy , a ta jest ciekawa. Pozdrawiam.
YanıtlaSilBen efsane okumak istiyorum ve bu ilginç. Sevgiler.
Merhaba Giga,
SilHikayemi beğenmeniz beni mutlu etti.Sevgiler.
Çok güzel emeğinize sağlık
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim ancak isimsiz yorumları yayınlamakta tereddüt ediyorum, bu nedenle yorum yazarken isminizi de yazarsanız çok memnun olurum. Selamlar, sevgiler.
YanıtlaSil